Türkiye hastalıklara karşı avantaj kazandı

Türkiye yerli aşı üretimi ile ekonomik olarak ciddi tasarrufun yanında hastalıklara karşı daha hızlı hamle yapabilme kabiliyeti kazandı. Türkiye 21 ay içinde aşısını üretmeyi başardı. Dün 150 bin doz aşı Şanlıurfa’dan Ankara’ya yola çıktı.

Türkiye 24 yıl sonra yeniden kendi aşısını üretmeye başladı. Kovid-19’a karşı Erciyes Üniversitesi tarafından yapılan çalışmalarla hazırlanan aşı seri üretime geçti. Kayseri’de başlayan çalışma 21 aylık emeğin ürünü. Yerli aşı, Şanlıurfa ve İstanbul’da iki tesiste üretilecek. Dünyada Kovid-19 aşısı üreten 9 ülkeden biri olan Türkiye, aşıya erişemeyen ülkelere destek olacak.

Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) ve Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunun (TÜBİTAK) desteğiyle yürütülen aşı çalışmaları arasında en hızlı ilerleyeni, Erciyes Üniversitesince geliştirilen inaktif Kovid-19 aşısı oldu. Geliştirme çalışmalarına Nisan 2020'de başlanan yerli aşı, klinik çalışmaların ardından seri üretime geçti.

İLK SEVKİYAT YAPILDI

Acil kullanım onayı alan yerli Kovid-19 aşısı TURKOVAC'ın ilk sevkiyatı dün yapıldı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın da katılımıyla Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesi'ndeki üretim tesisinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çevrim içi katıldığı programda üretimine başlanan aşılar, Türkiye'ye dağıtılmaya başlandı. Üretilen ilk 150 bin doz aşı için, tesiste düzenlenen tören düzenlendi. Paletlerle özel olarak tasarlanmış kamyona taşınan aşılar Ankara'da bulunan Halk Sağlığı Merkezlerine ait depolara gidecek.

24 YIL SONRA YENİDEN ÜRETİYORUZ

Osmanlı döneminde, kuduz, çiçek, tifo, kolera, dizanteri, veba aşısını üreten Türkiye, Cumhuriyet yıllarında bunlara verem aşısını da ekledi. Kurtuluş Savaşı yıllarında tek tek illerdeki aşı üretimi, 1928 yılında kurulan Hıfzısıhha Enstitüsü ile merkezileşti. Kurum tarafından üretilen serumlar ve aşılar, dünyanın dört bir yanına gönderildi. Türkiye bir anda bilime dayanarak tüm dünyada saygın bir yere kavuştu. Sağlık teşkilatının yoğun çabası ile 1971’de tifüs ve 1980’de çiçek hastalığı yok oldu, bu hastalıklara karşı aşı üretimi durdu. Türkiye 1997 yılında verem aşısının üretiminin durması ile aşılama tamamen dışa bağımlı hale geldi.

İKİ AŞI MERKEZİ BİRDEN

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, önceki gün Ankara’daki Hıfzısıhha Projesini de anlattı. Koca, “10 gün kadar önce ihale süreci başladı, teklifler alındı. Gelecek hafta ihalenin sonuçlanacağını ümit ediyoruz. Ankara Havalalanına yakın yerde 50 bin metrekare kapalı alanlı ve gelecek yıl bitirilmek üzere ihale süreci başlamış oldu. Hem MRNA aşısı hem inaktif aşı hem nazal aşı hem protein aşısı hem de adonovirüs aşısı olmak üzere ileri teknolojilerin bir arada olduğu dünyanın en büyük kapasiteli aşı Ar-ge ve üretim merkezi olacak" dedi. Diğer yandan TÜBİTAK’ın da Gebze’de aşı ve geliştirme merkezi inşası devam ediyor.

SALGINLARA KARŞI HIZLI DAVRANABİLECEĞİZ

Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği Prof. Dr. Faruk Aydın:

24 yıl sonra yeniden yerli aşı üretebiliyor olmamız, bunun alt yapısının olması, eli, beyni yatkın bilim insanımızın olması Türkiye için büyük avantaj. Bu, gelecekteki salgın ve diğer hastalıklar için daha hızlı davranabileceğimizi gösteren bir parametre. Yerli aşı üretimini terk etmiştik ve bunun ne kadar yanlış olduğunu gördük. Bu teknolojiye sahip olmak ve onu yeni teknolojilerle geliştirmek gerekiyor. Aşımızın var olması gelecekte de başka hastalıklar için yeni aşılar üretebilmek çok değerli.

BÜYÜK BAŞARI

Cumhuriyetçi Hekimler İkinci Başkanı Dr. Hikmet Çevik:

Aşının bir dozunun üretim maliyeti 2,5- 3 dolar civarında. Dışarıdan aldığınızda asgari 10 dolar. Diğer yandan kesintiye uğrama ihtimali yok. Yeni varyant çıkması halinde tekrar üretme imkanın var. Ortada ciddi bir emek var. Türkiye büyük bir başarıya imza attı. Türk Tabipler Birliği ve bazı derneklerin, etkinliği ile ilgili aşının başarısına gölge düşürecek açıklamalar yapması dayanaksız ve sorumsuzca. Aşının güvenliği ile ilgili bir tartışma yok. Bu kurumlar, aşıya onay veren bilim kurullarına gayri meşru mu diyor? Tanımayız mı diyorlar? Aşı ile ilgili daha fazla talep etmek başka bir şey “yeterince kişide denenmedi” demek başka. Bu kurumları sorumluluğa davet ediyoruz. Bu tür açıklamalarla, toplumda tartışmayı teşvik değil aşı karşıtlığının ve bozgunculuğun karanlık sahasına yuvarlanırsınız.

Sonraki Haber