Suriye Ulusal Uzlaşma Komitesi Resmi Sözcüsü Ömer Rahmon Aydınlık'a konuştu: Fırat'ın Doğusunda işbirliği iki ülkenin de yararına

Suriye Uzlaşma Komitesi'nin resmi sözcüsü Ömer Rahmon, ülkesinin önceliğinin İdlib'i ve Fırat'ın doğusunu yeniden devlet otoritesine katmak olduğunu söyledi; 'Şüphesiz Suriye'nin Türkiye ile Fırat'ın doğusunda bölücü Kürt örgütlerine karşı uzlaşmasında Şam için yarar vardır.' dedi.

Ömer Rahmon, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın “savaşın dönüm noktası” dediği 2016 yılındaki Halep Anlaşması'nda Şam heyetinin başkanıydı. 2018 yılında Türkiye ile Suriye Hükümeti arasında Keseb'de yapılan görüşmelere müzakereci olarak katıldı. Şu an ise Suriye Uzlaşı Komitesi'nin resmi sözcüsü olarak görev yapıyor. Rahmon ile Suriye'deki son gelişmeleri konuştuk, Türkiye'den gelen 'uzlaşı' sinyallerinin yankılarını sorduk. İşte Şam'ın mesajları...

'SURİYE MUZAFFER OLDU'

  • Sayın Rahmon, bize kısaca Suriye'de 11 yıllık savaşın ardından gelinen noktayı özetleyebilir misiniz?

Suriye teröre karşı savaşında muzaffer oldu. Müttefikleriyle birlikte Batı'nın Suriye'ye dayatmak istediği projeyi parçaladı. 11 yıl süren savaş sonrasında Suriye Hükümeti, kontrolü dışında kalan bölgelerin birçoğunu tekrar denetimi altına aldı. Ardından terör örgütlerini kollayan ve besleyen devletlerin bu örgütlerle bağını kesmek için, uzlaşmayı bir stratejik yol haritası olarak gündemine aldı. Teröre destek veren, finanse eden ülkelerle sahadaki terör örgütleri arasındaki bağı kesmek amacıyla, siyasi taktik prensibine uygun olarak iletişim kanallarını devreye soktu. Böylece, birçok ülke, şimdilerde direnen ve ayakta kalan Suriye ile yeniden barışmak için Şam'a büyükelçiliklerini açma yarışındalar.

  • Peki ülkede bu uzlaşı politikasına destek hangi seviyede?

Suriye halkı bu meselede ikiye bölündü. Savaşın ilk gününden itibaren Suriye Devleti'nin yanında tavır alan bir kesim bu politikalara destek verirken, diğer kesim muhalefete desteğini sürdürdü ve uzlaşmaya karşı çıktı. Ancak Batı'nın Suriye'yi bölme ve toplumu parçalama projeleri, hedefleri ve niyetleri netleştikçe, bu kesimden Batı'ya karşı ciddi eleştiriler gelmeye başladı. Muhalefetin bir kesmi de buna rağmen terör örgütlerinin yanında yer almaya devam etti. Bu kesim savaştan ve savaşın sürmesinden ciddi bir gelir elde ediyor ve menfaatlerini kaybetmek istemiyorlar.

İLETİŞİM KANALLARI 2016 YILINDA AÇILDI

  • Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun geçen günlerde yaptığı “Muhalefet ile Suriye’deki rejimi bizim bir şekilde anlaştırmamız lazım.” açıklamasını biliyorsunuz. Sayın Çavuşoğlu'nun bu çıkışını nasıl değerlendiriyorsunuz? Suriye Hükümeti ile muhalefet arasında hangi temelde bir uzlaşı olabilir? Bunun için bir yol haritanız yada muhalefet ile Cenevre dışında temaslarınız var mı?

Çavuşoğlu'nun açıklamalarının iki yüzü var.

Birincisi; Türk Hükümeti'nde, birlikte yola çıktığı Batı'nın kendisine yüklediği hedeflere askeri metodlarla ulaşmanın mümkün olmadığı yönünde bir kanaat oluştu. Ak Parti 10 senedir çözülemeyen ve daha karmaşık hale gelen Suriye meselesinin ancak siyasi bir uzlaşma ile hallolacağı gerçeğinden hareketle, 2016'dan itibaren Suriye ile iletişim kanallarını açmaya yöneldi. Bu sürecin ve iletişimin tanığı ve en ince ayrıntıları hakkında bilgi sahibiyim.

İkincisi; Suriye hakkında hükümet cenahından gelen açıklamalar, sokağın nabzını ölçmek ve kamuoyunun desteğini kazanmak amacıyla ortaya atıldı. Bu da, toplumsal ve ekonomik bir yük oluşturmaya başlayan mülteciler konusunun ancak Suriye ile iletişim halinde çözülebileceğinin görülmüş olmasından kaynaklanıyor. Şüphesiz bu uzlaşma, Fırat'ın doğusundaki bölücü projeye karşı da etkili olabilmek için gereklidir.

  • Ankara ile ilişkilerin düzelebilmesi için Şam'ın beklentileri nelerdir?

Suriye'nin bu iletişimin sağlanabilmesi için öne sürdüğü en önemli iki şartı; Türk askerinin topraklarından çekilmesi ve terör örgütlerine verdiği desteği kesmesidir. Bu iki şart gerçekleşmeden Erdoğan hükümeti ile uzlaşma olmaz.

Fırat'ın doğusundaki ABD varlığı Tahran'daki Astana zirvesinin de gündemiydi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi 19 Temmuz'da Tahran'da bir araya gelmişti. Suriye konulu zirvenin ardından uçakta açıklama yapan Erdoğan ortak tavrı şöyle açıklamıştı: “Amerika şu anda bir defa Fırat'ın doğusunu terk etmek durumunda. Astana sürecinden çıkan tespit bu. Diyorlar ki, Fırat'ın doğusundan Amerika askerini çeksin. Şimdi buradan çıkacak bir netice Türkiye'nin de beklentisidir. Çünkü oradaki terör örgütlerini besleyen Amerika. Amerika terör örgütlerini beslediğine göre, biz de bu terör örgütleriyle mücadele ettiğimize göre, oradan çekildiği anda veya bu terör örgütlerini beslemediği takdirde bizim işimiz kolaylaşacaktır.”

'ŞAM İÇİN SDG İLE EL NUSRA AYNI'

  • Peki Suriye Hükümeti'nin ülkenin kuzeydoğusunu işgal eden ABD destekli PKK/PYD terör örgütüne yönelik politikası nedir? Şam, terörle mücadelede Türkiye ile işbirliği yapma ve Adana Mutabakatı'nı güncelleme konusunu nasıl değerlendiriyor?

Suriye Devleti'nin bu örgütlerle ilgili tavrı nettir: İster Kürt ister Arap ister Türkmen olsun; devletin otoritesi ve kanunları dışındaki yapılara destek verilmesine temelden karşıdır. Şam yönetimi, ABD'nin destek verdiği SDG ile Türkiye'nin destek verdiği İdlib'deki El Nusra arasında bir fark görmüyor.

Şüphesiz; Suriye'nin Türkiye ile Fırat'ın doğusunda bölücü Kürt örgütlerine karşı uzlaşmasında Şam için yarar vardır.

'ÜLKESİNE DÖNECEKLERE GÜVENCE VERDİK'

  • Biraz da Türkiye'deki Suriyeliler meselesine değinelim. Sığınmacıların geri dönüşüne yönelik Şam'ın bir hazırlığı var mı? Geri dönenler herhangi bir sorgu ve yargılama ile karşılaşıyor mu? Can güvenliğinin sağlanması, sosyal ve ekonomik hayata rahatça katılma konusundaki endişeler hakkında ne söylersiniz? Dönmek isteyenlere mesajınız nedir?

Suriye, Türkiye'deki mültecileri karşılamaya hazır. Geri dönüşü kolaylaştırmak için Devlet Başkanı Esad özel af kararnameleri yayınladı. Herhangi bir güvenlik takibine maruz kalmamaları için güvenceler verdi. Bu karardan sonra Hatay/Yayladağ, Lazkiye/Keseb hudut kapısından Suriye'ye giriş yapanların sayısında artış gözlemledik. Fakat muhalefet, geri dönüşleri baltalamak için korku salıyor ve yalan propaganda yapıyor.

'İMAR SÜRECİNDE TÜRKİYE OLUMLU ROL OYNAYACAKTIR'

  • Peki Suriye'nin yeniden yapılandırılması sürecinde öncelikleriniz nelerdir? Sizce Türkiye bu süreçte nasıl bir rol oynayabilir?

Önceliklerimiz İdlib'i ve Fırat'ın doğusunu yeniden devletin otoritesine katmak, ABD'nin destek verdiği bölücü ve Türkiye'nin destek verdiği İhvancı projeleri rafa kaldırmaktır. Suriye'nin yeniden imarı ve imarda mültecilerin mesleki maharetlerinin istihdam edilmesi de öncelliklerimiz arasındadır. Savaşın ilk gününden itibaren Suriye'nin yanında yer alan müttefiklerin imarda imtiyazlı olacağı açıktır. Terör örgütlerine desteğini kesen ve Şam ile yeni bir sayfa açan Türkiye'nin de elbette olumlu bir rolü olacaktır.

  • Son olarak Türk halkına iletmek istediğini bir mesajınız var mı?

Türk halkına mesajımız şudur: İki halk arasında hiçbir mesele yoktur. Mesele, hükümetin yanlış Suriye politikalarıyla ilgilidir. Bu politikalar düzeltilince, iki hükümet arasındaki ilişkiler savaştan öncesine, doğal olan seyrine girecektir.

Sonraki Haber