40 saatlik krizde ABD parmağı

Yunan Kathimerini gazetesi, ABD’nin, Türk kıta sahanlığı içinde kablo döşemesi için Atina’ya baskı yaptığını duyurdu

Türkiye ile Yunanistan arasında Kerpe-Çoban hattında yaşanan gerilimin ayrıntıları ortaya çıktı.
Yunan Kathimerini gazetesi, “Ege'de 40 saatlik açmaz” başlıklı haberinde, iki ülke donanmalarını burun buruna getiren olayın arka planını anlattı.

Habere göre olay, Kıbrıs ile Girit arasına bir sualtı elektrik kablosu (Great Sea Interconnector, GSI) döşenmesi kapsamında, Bağımsız Enerji İletim Operatörü (ADMIE)’nün 7 Haziran'da Yunan makamlarına yaptığı güzergâh araştırma talebiyle başladı. Avrupa Birliği tarafından finanse edilen bu projenin ana yüklenicisi Fransız Nexans’tı. Alt yüklenici olarak ise İtalyanlardan Ievoli Relume adlı gemi kiralanmıştı.

Yunanistan Dışişleri Bakanlığı ve Deniz Araştırma Ruhsatları Komitesi, ADMIE’nin talebine yeşil ışık yakarak çalışmaları başlattı.

Kathimerini gazetesine göre ne Fransız ne de İtalyan Dışişleri Bakanlıkları, söz konusu çalışma için Ankara'dan izin almadı. Ancak Yunan gazete, kritik bir ayrıntıyı şöyle aktardı:

“Projenin bu özel aşamasında Atina’nın, GSI’yı destekleyen Amerika tarafından baskı gördüğünü belirtmek gerekir. Aslında, iyi bilgi sahibi kaynaklar, basit bir araştırmanın Türkiye'nin tepkisini çekmeyeceği düşünüldüğünden, araştırmaya daha hızlı başlanması için hem Amerika hem de ADMIE tarafından baskı yapıldığını söyledi.”

İLK SORGU TCG GÖKOVA’DAN

Kablonun olası güzergâhını belirlemek için Kıbrıs’tan Girit’e doğru ilerleyen İtalyan Ievoli Relume gemisi, iki hafta sonra Türkiye-Libya Mutabakatı’nın kapsadığı sınırlara girerken neyle karşılaşacağına dair Yunan Genelkurmayı’ndan bilgi talep etti.

Bunun üzerine Yunan Deniz Kuvvetleri, araştırma rotasının Yunan karasuları dışında kalan bölümüyle ilgili Türkiye'nin olası tepkisine ilişkin bir brifing verdi. Çünkü bu bölge, 27 Kasım 2019’da imzalanan Türkiye-Libya Mutabakatı’na istinaden Ankara’nın 18 Mart 2020’de Birlemiş Milletler’e bildirdiği Münhasır Ekonomik Bölge sınırları içinde kalıyordu.

Kathimerini, bundan sonra yaşananları şöyle anlattı:

“Ievoli Relume gemisi, 17 Temmuz'da tartışmalı bölgede araştırma yapmaya başladı. Türk Donanması'na ait TCG Gökova fırkateyni, 18-19 Temmuz tarihlerinde İtalyan gemisine yaklaşarak kimliğini ve bölgede bulunma amacını sordu. İtalyan gemisi, TCG Gökova'dan gelen soruya yanıt vermedi ve Gökova, Türkiye'nin 1974'teki işgalinin (Mutlu Barış Harekâtı) 20 Temmuz'daki kutlamaları için Kıbrıs'ın Türk işgali altındaki kuzeyine (KKTC) gitti.

“22 Temmuz'da Ievoli Relume, Kasos (Çoban) ve Karpathos (Kerpe) arasındaki boğazda uluslararası sularda araştırmalarını sürdürürken, TCG Gökova bölgeye geri döndü. İtalyan gemisine Yunan fırkateyni Aitittos eşlik ederken, TCG Beykoz korveti ile TCG Göksu fırkateyni de bölgeye intikal etti. Bunun üzerine Atina'dan Yunan Donanması'na ait Nikiforos Fokas fırkateyninin bölgeye gönderilmesi emri geldi ve bunu Türk Donanması'ndan iki hücumbotun daha gönderilmesi izledi. Bir Yunan Sahil Güvenlik açık deniz devriye botu da bölgede seyretmekteydi.

BM’YE BİLDİRİLEN SINIRLAR HATIRLATILDI

“TCG Göksu tarafından İtalyanlara, Türk kıta sahanlığı üzerinde seyrettikleri söylendi ve Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki kıta sahanlığının dış sınırlarına ilişkin 18 Mart 2020 tarihinde Birleşmiş Milletler'e gönderdiği mektuba atıfta bulunuldu. İtalyanlar ise Yunan makamlarından izin aldıklarını ve İtalya, Fransa ve Avrupa Birliği tarafından desteklendiklerini söylediler.

Ayrıca denizde çatışmayı önlemeye yönelik düzenlemeler uyarınca Türk gemilerinin en az bir deniz mili mesafeyi korumalarını talep ettiler. Türk tarafı ise tartışmalı bölgede seyreden Ievoli Relume'ye açıkça ‘uzaklaş’ mesajları gönderdi. Birkaç haberleşmenin ardından tüm Türk birimleri, manevra kabiliyetlerinin kısıtlı olduğuna dair sinyaller verdi ve komutanları da hareketsiz kalmalarını gerektiren arızalar olduğunu iddia eden mesajlar gönderdi.

“Bunun üzerine Atina ve Ankara arasındaki iletişim kanalları derhal harekete geçirildi. Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Gerapetritis, Türk mevkidaşı Hakan Fidan ile birkaç kez görüşürken, Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Alexandra Papadopoulou da Ankara'daki mevkiidaşı Mehmet Kemal Bozay ile konuştu. 23 Temmuz Salı günü saat 22:00'den sonra kriz hafiflemeye başladı.”

ABD’LİLER ORTADAN KAYBOLDU

Kathimerini gazetesi, görüşmeler üzerine İtalyan gemisinin, bölgede çalışma yapacağına dair Türk tarafına bildirim yaptığını doğruladı. Ancak Kathimerini, bu bildirimin bir izin talebi olmadığını iddia etti. Bu talebin gelmesinin ardından TCG Göksu fırkateyni, Ievoli Relume'ye Türk kıta sahanlığı içinde araştırmalarını sürdürebileceği bildirdi. Böylece kriz yatıştırıldı ve 24 Temmuz Çarşamba sabahı savaş gemileri bölgeden çekildi.

Yunan Donanması da Rodos'un doğusunda planlandığı bir tatbikatı iptal ettiğini duyurdu. Sonraki günlerde Türk makamları, söz konusu gelişmelerin Türk deniz yetki alanlarının kabulü anlamına geldiğini duyururken, Yunan makamlar ise üst üste yalanlamalara girişti.

Ancak Yunan gazete, bir gerçeğe dikkat çekmeyi ihmal etmedi:

“İki taraf arasında durumu yatıştırmaya yönelik temaslar sırasında ABD'nin diplomatik ilgisinin neredeyse hiç olmaması, Yunan dış politika planlaması için endişe verici bir sinyal ve muhtemelen gelecek şeylerin bir işaretiydi.”

İZİN BELGESİ DÜNYAYA DUYURULMALI

Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, Ege’deki krizin sonlanmasının ardından bir açıklama yaparak, “Söz konusu gemi, deniz yetki alanımıza girmemesi konusunda uyarılmış ve gemilerimiz tarafından engellenmiştir. Daha sonra yapılan koordinasyon neticesinde belirtilen koordinatlarda çalışma yapılmasına izin verilmiş ve Deniz Kuvvetlerimize ait gemiler refakatinde faaliyetini tamamlayarak kıta sahanlığımızdan ayrılmıştır. Deniz yetki alanlarımıza saygı duyan ve işbirliği yapan Yunan ve İtalyan makamlarına teşekkür ediyoruz.” demişti.

Bunun üzerine Yunan Savunma Bakanlığı kaynakları da, “Yunanistan Silahlı Kuvvetleri tarafından, Yunanistan Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü ve emrettiği şekilde, Yunanistan ile Mısır arasında yasal olarak sınırları belirlenmiş bölge içerisinde Türkiye'nin yasadışı eylemlerine karşı hiçbir ‘saygı’ gösterilmemiştir ve gelecekte de gösterilmeyecektir.” açıklaması yapmıştı.

YAYCI: YAZILI NOTASI YAYINLANMALI

Türk tarafının açıkladığı “izin” talebiyle ilgili Aydınlık’a konuşan Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı, şu çağrıyı yaptı:

“Milli Savunma Bakanlığı izin talebinde bulunulduğunu söylenmiştir. Bu belge çok önemli bir devlet uygulamasıdır. Çünkü İtalyan kablo döşeme gemisinin faaliyet göstereceği alan, Türkiye-Libya anlaşmasının imzalandığı deniz yetki alanları sınırlandırma hattının hemen orasıdır. Bu hem Yunanistan tarafından hem de İtalya tarafından Türkiye-Libya anlaşmasının kabul edildiğini, Türkiye'nin Batı’daki Münhasır Ekonomik Bölge sınırlarının kabul edildiğini, Mavi Vatan’ın Doğu Akdeniz'deki parçasının kabul edildiğini göstermektedir. Bu bakımdan çok önemlidir.

"Bundan sonra Yunanistan ne derse desin, bu elimizde çok önemli bir hukuki belge ve dayanak uygulaması olacaktır. Bunun belgelerini çok net bir şekilde tutmalıyız. Yazılı notasının da yayınlanmasını ben özellikle Dışişleri Bakanlığından ve Milli Savunma Bakanlığından istirham ediyorum. Yunanistan tarafından yapılan bu izin talebinin gizli saklı bir yanı yoktur. O izin talebinin orijinal metninin kamuoyuna yayınlanması son derece önemlidir.”

BAĞCIOĞLU: İZİN DETAYLARI AÇIKLANABİLİR

Emekli Tümamiral Yankı Bağcıoğlu da Kathimeri’nin haberi üzerine sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Yıllardır aralarında İtalya, Fransa, Almanya, İsrail gibi devletlerin de olduğu, deniz yetki alanlarımızda izinsiz faaliyet gösteren birçok gemi Deniz Kuvvetlerimiz tarafından engellenmiştir. Geçtiğimiz günlerde bir İtalyan araştırma gemisi ile Türk deniz yetki alanlarında yaşanan olaya ilişkin olarak; Yunan basını tarafından detaylı bir zaman-olaylar cetveli yayınlanarak, yapılan açıklamaların hilafına araştırma gemisinin ‘Türk tarafından kesinlikle izin almadığı’ ısrarla vurgulanmaktadır.

"Eğer bu bir algı faaliyeti ise, en azından Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü tarafından periyodik basın toplantısında bu tip haberlere yalanlama yapılabilir ve çok önemli bir devlet uygulaması olabilecek alınan izin detayları ile açıklanabilir.”

Sonraki Haber