‘Türkiye, İsrail’e ne dost ne düşman’

Türkiye’nin İsrail’e tutumu İran’da önde gelen Stratejik Dış İlişkiler Konseyi’nde yayınlanan 'Türkiye ile Siyonist rejim arasındaki politik-ekonomik ilişkilerin gidişatı' başlıklı bir makaleye konu oldu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Filistin meselesinde sert söylemler ortaya koysa da Tel Aviv’i köşeye sıkıştıracak kritik kartlarını kullanmakta geri duruyor. Türkiye’nin elinde gaz ve gıda ticaretini kesmenin yanı sıra ABD ve İsrail’in koruyup kolladığı PKK/PYD’nin Suriye’de tam manasıyla başını ezmesi, Suriye ile daha yakın işbirliği kurma, İncirlik ve Kürecik askeri üslerini Türkiye’nin tam denetimi altına alma gibi ciddi kozları bulunuyor. Ancak 7 Ekim’den bugüne eylem söylem birlikteliğini sağlayamaması eleştiri oklarının Ankara’ya çevrilmesine neden oluyor. Son olarak Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “İsrail ile ilişkiler Filistin davasına zarar vermiyor” açıklaması da yeni tartışmaları beraberinde getirdi.

İran’ın dış politikasında etkin rol oynayan konseyin sitesindeki makalede, Türkiye ile İsrail arasındaki ticaret hacminin zaman zaman yaşanan diplomatik krizlere rağmen yükselişte olduğuna dikkat çekildi.

İŞBİRLİĞİ ALANLARI

İran Batı Asya Araştırmaları Derneği’nden Zehra Sadat Firuzi, site için yaptığı açıklamalarda, 21 yıllık AK Parti iktidarı boyunca zaman zaman Ankara ile Tel Aviv diplomatik ilişkilerinin çeşitli iniş çıkışlar yaşadığını belirtti. Ancak buna rağmen ticareti ilişkilerin katlanarak arttığını belirten Firuzi, “2010 yılında Marmara gemi (Mavi Marmara) krizinden sonra bile ticaret hacminin azalmadı. Siyasi zorluklara rağmen ekonomik ilişkiler güçlü kaldı. 2022'de ilişkilerde tam normalleşme oldu ve aynı yıl her iki taraf da büyükelçilerini görevlendirdi. 2002 yılında 1,41 milyar dolar olan ticaret hacmi, 2022 yılında 8,91 milyar dolara yükseldi.” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun eylül ayında Birleşmiş Milletler toplantısı sırasında yüz yüze görüştüğünü hatırlatan İranlı uzman, “Erdoğan, bu toplantıda Türkiye ile Siyonist rejim arasında birçok alanda işbirliğine vurgu yaptı. Yeni işbirliği alanlarının varlığının da bir gerçek olduğunu ve Siyonist rejimin kaynaklarını Avrupa'ya aktarmada en mantıklı yolun Türkiye üzerinden olduğunu söyledi. Erdoğan'a göre, sondaj faaliyetleri alanında da iki taraf arasında işbirliği fırsatları var.” değerlendirmesi yaptı.

ANKARA’NIN ‘DENGE POLİTİKASI’ RADARDA

Ankara’nın Gazze halkının öldürülmesini şiddetle gündeme getirdiğine değinen Firuzi, “Önceki yıllardan farklı olarak her iki tarafı da gerilimi azaltmaya davet ediyor ve bölge ülkeleriyle yeni kurulan bazı ilişkilerin bozulmaması için çabalıyor. Türkiye'nin bu yaklaşımı geçmişe göre daha dengeli olarak değerlendiriliyor. Pek çok kişi Erdoğan'ın, Türkiye'nin bölge ülkeleriyle ilişkilerinin normalleşmeye başlaması ve Türkiye'nin bazı ülkelerden ekonomik beklentileri nedeniyle bu tür değerlendirmelere sahip olduğuna inanıyor.” değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan’ın 7 Ekim Aksa Tufanı Operasyonu sonrası işinin zor olduğunu ifade eden Zehra Sadat Firuzi, “Çünkü HAMAS bu çatışmanın baş aktörüdür. Filistin hükümetinin ana aktör olmadığı senaryolarda arabuluculuk yapmak ve siyasi çözüm bulmak oldukça zordur. Aslında Ankara ile Tel Aviv arasında siyasi gerginlikler olsa da, görünen o ki, ortak ekonomik ve güvenlik çıkarları, Türkiye'nin, kimi zaman sert tutumlara rağmen, Siyonist rejimle ikili ilişkilerini sürdürmesine neden olmuş. Türkiye ile Siyonist rejimin "ne dost ne de düşman" karmaşık ilişkileri devam edecek. Türkiye, Siyonist rejimin Filistinlilere yönelik politikalarının en sert eleştirmenlerinden biriyken, ancak bu rejimle diplomatik ve ekonomik ilişkilerini sürdürüyor. Erdoğan, Siyonist rejimle ilişkilere önem veriyor.” ifadelerini kullandı.

Sonraki Haber