Türkiye Sinoloji ve Çin Araştırmaları Sempozyumu başladı: Çin kültürünü tanımak için seferberlik başlatıyoruz
Sempozyumda Türkiye Cumhuriyeti Pekin Büyükelçisi Önen ve Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Shaobin karşılıklı yapılan çalışmaları anlattı. BRIQ Yönetim Kurulu Başkanı Akfırat da 'Asya halklarının birbirini, Batı’nın gözlüğünden okuma dönemine son verme çağrısı yapıyoruz' dedi
Çin-Türk Öğrenci Birliği’nin öncülüğünde düzenlenen 1. Türkiye Sinoloji ve Çin Araştırmaları Sempozyumu önceki gün İstinye Üniversitesi ev sahipliğinde yüz yüze ve çevrimiçi olarak başladı. Alanında uzman akademisyenler ve araştırmacıların katıldığı sempozyumda Türkiye’de Sinoloji ve Çin araştırmalarına yeni yönelimler ve stratejiler geliştirmek amaçlandı. İstanbul Üniversitesi, İstinye Üniversitesi, Şanghay Üniversitesi, Şanghay Uluslararası Araştırmalar Üniversitesi, Kuşak Yol Girişimi Dergisi (BRIQ), Türkiye Öğrenci Birliği (TÖB), Türkiye Kültür Araştırmaları Merkezi (SUS) ve Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği gibi birçok kurumun işbirliği ile düzenlenen sempozyumun açılış konuşmalarını Türkiye Cumhuriyeti Pekin Büyükelçisi Abdulkadir Emin Önen ve Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Liu Shaobin yaptı. Konuşmacılar iki büyük Asya medeniyetinin birbirini daha iyi anlaması için böyle sempozyumları sıklaştırmak gerektiğini söylediler.
‘HALK MUTLU ŞEHİR HUZURLU’
Sempozyum açılış sunumunu yapan Pekin Türk Öğrenci Birliği Başkanı ve sempozyum düzenleme kurulu üyesi Mustafa Altınkaya sempozyumun amacının Türk-Çin ilişkilerini geliştirmek olduğunu belirti ve sözü BRIQ Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Akfırat’a verdi. Çin’in Uygur Özerk bölgesinden sempozyuma seslenen Akfırat, “Tanık olmanın sorumluluğuyla söylemeliyim: Hava açık, her yer yemyeşil, halk mutlu, şehir huzurlu.” dedi ve şöyle devam etti: “Bu sempozyumu tarihi bir kavşakta düzenliyoruz. Her gün farklı bir emaresine tanık olduğumuz üzere, yeni bir dünya kuruluyor. Tarihi İpek Yolu’nu kurup bin yıl işletebilen kültürün taşıyıcısı Asya’nın yükselişini izlemek insanlığın içini ferahlatıyor. Yüzlerce imparatorluk kurup, yıkmış, birlikte yaşama geleneğine sahip, tavukları birbirine karışmış, birbirlerinden kız alıp vermiş, Türkçemizin güzel ifadesi ile 'görmüş, geçirmiş' Asya halkları, insanlığa, uyum içinde birlikte gelişmenin umudunu yayıyor.
'ATLANTİK BOYUNDURUĞUNA İSYAN EDİYORUZ'
“Bu sempozyum ile, bir kez daha Atlantik İttifakı’nın Batı’yı değişmez merkez sayan, bencil, dışlayıcı, ötekileştirici ve daha kötüsü tahrip edici kültürünün boyunduruğuna isyan ediyoruz. Asya halklarının birbirini, Batı’nın gözlüğünden okuma dönemine son verme çağrısı yapıyoruz. Asya’nın en köklü iki uygarlığının taşıyıcıları olan Çin’in ve Türkiye’nin birbirini dolaysız öğrenme çabasını selamlıyoruz. 21. Yüzyılın en önemli iki araştırma alanının Türkoloji ve Sinoloji olacağını söyleyecek kadar iddialıyız.
“Çin Büyükelçiliği Kültür Müsteşarı değerli dostumuz, Türkçe adı ile Kutlu beyin, yani Sayın Shi Ruilin’in önerisiyle ve Çin Türk Öğrenci Birliği’nin gayretiyle, Türkiye’de Sinoloji çalışmalarının duayeni değerli bilim insanı Prof. Eyüp Sarıtaş’ın büyük birikimiyle, İstinye Üniversitesi’nin cömert ev sahipliğiyle ve el birliğiyle, Sinoloji ve Çin Araştırmaları Sempozyumunun birincisini düzenliyoruz. Üzerine basarak söylüyoruz, bu sempozyumu gelenekselleştireceğiz.
“Sempozyumla, Türkiye’de Çin araştırmaları üzerindeki Amerika merkezli hegemonyaya son veriyoruz. Ülkemizde Çinceyi, sadece dil alanına hapseden anlayışı geride bırakıyoruz. Dillerin, kültürün en önemli parçası olduğu anlayışıyla, Çin kültürünü tanımak, anlamak için büyük bir seferberlik başlatıyoruz. Gidecek çok yolumuz, yapacak çok işimiz var. Düşünün ki, Çin’in dört klasik edebiyat eserini henüz Türkçeye kazandıramadık. Bu çok üzücüdür. Ülkelerimiz arasında diplomatik ilişkinin 50. yılında, kültürel alanda yeni bir çağı başlatıyoruz. Çin’in Türkiye’yi Batılı kaynaklar üzerinden takip etme alışkanlığını aşmak için de benzer çalışmaları orada yürütüyoruz.”
‘TÜRKİYE VE ÇİN ORTAK BİR ÜNİVERSİTE KURABİLMELİ’
Türkiye Cumhuriyeti Pekin Büyükelçisi Abdulkadir Emin Önen: Kadim Türk ve Çin medeniyetlerini birbirlerini daha yakından ve daha doğru şekilde tanımalarının önemi hepinizce aşikardır. Birbirimizin dilini en iyi şekilde öğrenerek basın yayın ve kültür hayatını ilk elden takip etmek ortak bir anlayış geliştirmenin ilk adımı niteliğindedir. Bu bakımdan Sinoloji ve Türkiyat çalışmalarına büyük rol düşmektedir. Ne mutlu ki iki ülkenin önde gelen üniversiteleri arasındaki işbirliği bu araştırma sahalarının gelişmesine ciddi katkılar sağlamaktadır. Buna ilaveten öğrencilerimizin karşılıklı olarak verilen burslarla veya kendi imkanları ve fedakârlıklarıyla yürüttükleri akademik çalışmalar bilim hayatımızı zenginleştirmektedir.
Asya’nın batı ve doğu köprü başlarını tutan ülkelerimizin bölgesel ve küresel ağırlıkları dikkate alınırsa karşılıklı burs olanaklarının ve üniversiteler arası iletişimin mevcut seviyenin çok daha ötesinde büyük bir potansiyelleri olduğu görülecektir. Örneğin Türkiye ve Çin ortak bir üniversite kurabilmelidir. Ayrıca ortak, yüksek lisans ve doktora programlarına odaklanmalı, ortak akademik araştırmaları için fonlar oluşturmalıyız. Üniversitelerimizi karşılıklı olarak daha etkili bir biçimde tanıtmalı, üniversiteler arası projeler geliştirmeli, öğrencilere daha fazla burs imkânı tanımalıyız. Kitap çevirilerini artırarak birbirimizin kültür hayatına aracılar olmadan nüfus edebilmeliyiz. Türkiye’de Çinceye ilgi her geçen gün artmaktadır. Yunus Emre Kültür Merkezi, mayıs ayında başkent Pekin’de eğitim vermeye başlamıştır. Ayrıca eğitim müşavirliğimiz kanalıyla Çin’deki Türkoloji bölümlerinde okutman ve materyal desteğini artırmış durumdayız. Bu gelişmeler Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan ile Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping arasındaki dostluğu geliştirilmeye yönelik mutabakatın sahadaki somut yansımalarıdır. İşbirliğimiz geliştikçe bölgesel ve uluslararası sorunların çözümüne sağlayacağımız katkılar açıktır.”
‘ÇİN’DE TÜRK DİLİ BÖLÜMLERİ İÇİN TEŞVİKİ SÜRDÜRECEĞİZ’
Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Liu Shaobin: Pandemiden dolayı maalesef sizlerle bir araya gelmedik ama yine de Çin dili ile ilgili araştırma yapan katılımcıların ne kadar sıcak kanlı olduklarını hissedebiliyorum. Çin’de şöyle bir şey vardır; ülkeler arası ilişkiler o ülkelerin insanları arasındaki ilişkilerden geçiyor. İnsanların iletişimlerinin gelişmesi ise gönüllerinin yakınlaştırılmasından geçiyor. Bu yüzden Sinoloji ve Çin araştırmaları, Çin kültürünü keşfetmek için çok önemli. Bizleri iki tarafın da birbirine daha fazla yakınlaşması için karşılıklı diyalogların kurulması gerektiğini düşünüyoruz. Birbirimizi doğru şekilde algılamamız için doğru bir yaklaşım halinde olmamız lazım. Son günlerde okuduğum bir rapora göre, ortalama olarak Türk basınında her gün Çin ile ilgili 9 haber ortaya çıkıyor. Bu haberlerden üçte ikisi Batılı kaynaklardan, ikisi ise Türkiye’nin yerli kaynaklarından çıkıyor. Bunu okuduktan sonra karşılıklı anlayışın korunmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladık. Bu çıkan haberlerin de çoğunun yanıltıcı haberler olduğunu görüyoruz. Çin’le ilişkilerin geliştirilmesi için bugün yaptığınız sempozyum gibi çok daha fazla benzer çalışma yapmamız lazım.
Gerek Çin’de yapılan Türkiye araştırmaları gerek Türkiye’de yapılacak Çince araştırmalarında amacımız iki ülke halkları arasındaki ilişkileri geliştirmek olacaktır. Türkiye’de Sinoloji araştırmaları hiç yokken ve birkaç alana odaklanmışken şu anda Türkiye’de büyük bir yelpazeye açılmış durumda. Bütün bu süreçler iki ülke halklarının karşılıklı ilişkilerini geliştirmek için büyük önem arz ediyor.
Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı, Çinceyi ilkokul, orta okul ve lise eğitim müfredatına dahil etmiştir. Çin Büyükelçiliği olarak biz çalışmalarımıza devam edeceğiz ve gerekli kolaylıkları sağlayacağız. Aynı şekilde biz de Çin’de daha fazla üniversitenin Türk Dili ve Edebiyatı bölümleri açması, Türkiye araştırmaları yapılması, kurum açmaları konusunda teşvik edici önlemler almaya devam edeceğiz.
SEMPOZYUMA KATKI SUNAN AKADEMİSYENLER
İstanbul Üniversitesi Çin Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Eyüp Sarıtaş’ın başkanlığını yaptığı bilim kurulunda Türkiye’den Hacı Bayram Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Giray Fidan, Ankara Üniversitesi DTCF Sinoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Gürhan Kırilen, İstinye Üniversitesi Kuşak ve Yol Çalışmalar Merkezi Başkanı Doç. Dr. Efe Can Gürcan, Bitlis Eren Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülnar Kara, Kayseri Erciyes Üniversitesi Çin Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanı Dr. Nurcan Kalkır ve birçok akademisyen var. Bilim kurulunda Çin’den ise Çin’deki tek profesör Türkolog, Prof. Dr. Shen Zhixing, Pekin Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Xin Luo ve Doç. Dr. Zan Tao, Shaghai Üniversitesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Guo Changgang ve Dr. Yang Chen, Shanghai Uluslararası Araştırmalar Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Han Zhimin yer alıyor.