Suriye’den Türkiye ile diyaloğa yeşil ışık

Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad, Türkiye ile ilişkilerin onarılmasına ilişkin yaptığı açıklamada, ‘Suriye-Türkiye diyaloğunun temel şartı, Türkiye devletinin topraklarımızdan çekilmeye hazır olduğunu beyan etmesidir.’ dedi. Uzmanlar, açıklamayı olumlu adım olarak değerlendirdi

İran Dışişleri Bakan Vekili Ali Bakıri, resmi temaslarda bulunmak üzere gittiği Şam'da Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad ile bir araya geldi. Görüşmede Mikdat, Türkiye ile ilişkilerin onarılmasına ilişkin “Suriye-Türkiye diyaloğunun temel şartı, Türkiye devletinin işgal ettiği topraklarımızdan çekilmeye hazır olduğunu beyan etmesidir. Topraklarımızı işgal edenlerle müzakere olmaz. Türk işgalinin ve Kuzey Suriye’deki terör örgütlerine desteğinin devam etmemesi gerektiğine dair Türkiye’den bu konuda kesin ve bağlayıcı bir açıklama görmek istiyoruz çünkü bu, iki ülke arasındaki ilişkileri normalleştirmeye yönelik her türlü çabayla çelişiyor. Türkiye’nin Suriye topraklarından çekildiğini açıkça açıklamaması halinde ilişkilerin normale dönmeyeceğini yineliyorum.’’ diye konuştu.
Mikdat’ın Türkiye’den ‘irade beyanı’ talebini uluslararası ilişkiler uzmanlarına sorduk.

‘İLİŞKİLERİN DÜZELMESİNİ BALTALAYANLAR HEP OLACAK’

Prof. Dr. Hasan Ünal

Prof. Dr. Hasan Ünal, “Bu verilen mesajlarda olumsuz bir taraf yok. Bir devletin kendi topraklarında denetim sağlamış olan başka bir ülkenin çekilmesini istemesi kadar tabii bir şey olamaz. Türkiye'deki Suriye ile ilişkilerin düzeltilmemesini normalleşmemesini arzu eden bir takım çevrelerin hemen ortaya çıkıp ‘efendim Suriye tarafı da Türkiye'nin Suriye topraklarından derhal çıkarılmasını ön şart olarak ileri sürüyor’ gibi laflara yeltenmesi Türkiye'nin çıkarları açısından doğru değildir. Bu tür çevreler hep olmuştur, olacaktır. Bunların dediklerinin, demeye çalıştıklarının iki devletin ilişkilerini bloke etmesine izin vermemek lazımdır.” dedi.

‘TÜRKİYE GARANTİ VERMELİDİR’

Ünal, “Türkiye, toprak kontrolü altında tuttuğu Suriye topraklarından kademeli bir biçimde geri çekileceğinin garantisini karşı tarafa vermelidir. Bu da normalleşme sürecinde imzalanacak birtakım protokollerle sağlanabilir. Bu protokollerin birisi zaten sığınmacıların geriye dönmesiyle ilgili olmalıdır. Aynı şekilde Türkiye kontrol ettiği topraklardan da kademeli bir biçimde geri çekileceğini karşı tarafa taahhüt edip, ‘Ben buralardan çekilirken sakın PKK buralara yerleşmemelidir. Onun için ben senin birliklerinin buraya gelmesini ve yerleşmesini istediğim için böyle bir düzenleme yapmak durumundayız’ demelidir.” ifadelerini kullandı.

‘İDLİB’DEKİ ÖRGÜTLERİ KORUMA YÜKÜMLÜLÜĞÜMÜZ YOK’

Adana mutabakatı çerçevesinde teröre karşı mücadelede ortak tavır ve eyleme ihtiyaç olduğunu dile getiren Prof. Dr. Ünal, şöyle devam etti:

“Burada da Suriye tarafı haklı olarak diyor ki ‘ben sana karşı faaliyet gösteren terör örgütleriyle mücadele konusunda yardımcı olmaya hazırım. Ama bana karşı mücadele eden terör örgütlerine -yani cihatçı örgütlere- karşı da sen bana yardımcı olmalısın.’ Bu konuda zaten özellikle İdlib merkezli terör örgütlerini korumak gibi Türkiye'nin bir yükümlülüğü yoktur, olamaz.

Bunları zaten Türkiye kendisi de resmi olarak terör örgütü listesini almış durumda. Bunları koruyacak değiliz. Geriye bir tek şey kalıyor. Türkiye'nin Suriye Milli Ordusu dediği gruplar, bunların nasıl tasfiye edileceği, Suriye'nin çıkarmış olduğu af yasaları içinde bunların yerlerinin ne olabileceği, Türkiye ile Suriye arasında ciddi bir şekilde görüşülebilir. Ve bunun ardından da bu konu büyük ölçüde sonuca bağlanabilir. Yeter ki bu konuda doğru ve fazlaca gecikilmeden adımlar atılsın.”

‘ULUSLARARASI ORTAM ÇOK UYGUN’

Uluslararası ortamın şu anda buna çok uygun olduğunu belirten Ünal, “Çünkü Çin'in özellikle Orta Doğu'da diplomatik olarak kendisini hissettirme girişimleri, Türk Dışişleri Bakanı'nın dün itibariyle Pekin'den verdiği mesajlar, Amerika'da Trump'ın gelmesinin ihtimalinin artması… bütün bunlar Türkiye'nin Suriye ile yana yakınlaşmasını normalleşmesini mümkün ve mecbur kılıyor. Bunları bir an önce değerlendirmekte fayda vardır.” diye ifade etti.

‘BAKAN SEVİYESİNDEKİ GÖRÜŞMELER BAŞLAMALI’

Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe

Türkiye-Suriye arasında yapılan bakan seviyesindeki görüşmelerin acilen buzdolabından çıkarılması gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe de şunları aktardı:

“ABD'nin Deyrizor (Şehr-i Zor) bölgesindeki karargâhından yönetilen proje kapsamında bölgede terör devleti kurulmaya çalışılmaktadır. Bunun önlenmesi için ise bölge ülkelerinin birlikte hareket etmesinin gerekliliği sürekli vurgulanmaktadır. Bu ülkeler arasında Suriye, Irak, İran yer almaktadır. Bu ülkelerin birlikte hareket etmesi elzemdir. Irak ile yapılan görüşmeler belirli seviyeye geldi ve PKK Kuzey Irak'ta yeni politikalar tasarımlamak yerine Suriye'nin kuzeyine ağırlık vermeye başladı. Ancak Türkiye-Suriye arasında yapılan bakan seviyesindeki görüşmeler buzdolabına kaldırıldı. Acilen buzdolabından çıkarılarak görüşmelere başlanması ve asgari müştereklerde buluşularak terör örgütlerine karşı mücadele başlatılmalıdır.

Türkiye her zaman Suriye'nin toprak bütünlüğüne vurgu yapmıştır. Türkiye'nin bölge terör örgütlerinden temizlenmeden güvenli hale getirdiği alanlardan çekilmesi güvenlik zafiyetini ortaya çıkaracak ve bölge tekrar terör örgütü elemanları tarafından işgal edilecektir. Suriye ordusunun şu anki durumu ve Suriye-ABD ilişkileri kapsamında ABD, Suriye'nin bu bölgeleri kontrol etmesine müsaade etmez. Dolayısıyla Türkiye ve bölge halkı bugüne kadar elde ettiği kazanımları kaybetmiş olur. Bu sebeple öncelik terör örgütlerinin temizlenmesi ve ardından bölgenin Suriye güçlerine teslim edilmesi şeklinde olacaktır. Bununla ilgili Suriye muhalefetiyle Suriye hükümeti arasındaki husumetin çözülmesine Türkiye katkı sunacaktır.”

‘BAHÇELİ DE İŞARET ETMİŞTİ’

Prof. Dr. Fahri Erenel

Prof. Dr. Fahri Erenel ise PKK'nın Fırat'ın doğusunda konjonktürün uygunluğundan yararlanarak yaptığı hamlelere işaret ederek şu vurguları yaptı:

“Bunu Bahçeli de bahsetti. Aslında biz, Suriye ile ilişkilerin geliştirilmesi yani 2011 öncesi döneme geçiş şartlarının ortaya çıkması diye yıllardır söylüyoruz. Şu anda Suriye'nin de elinde. Bu ilişki kesinlikle sağlanmalıdır. Ama bunun koşulu Suriye açısından sınırdaki Türk askerinin çekilmesi. Ama bu garantörlüğün nasıl sağlanacağının çok iyi netleşmesi lazım. Şu anda Türkiye'nin önünde iki tane önemli tehdit var. Esat şunu Türkiye taahhüt edebilecek mi: ‘Ben Fırat'ın doğusunda PKK'nın asla özel bir yapıya giderek burada olası bir Kürt devleti kurulmasına asla izin vermeyeceğim.’ Bu garantörlüğün karşısında acaba Türkiye böyle bir garantörlük verebilecek mi?

‘İKİ ÜLKE KENDİ GÖBEK BAĞINI KENDİ KESER’

“İkincisi de sınırın Türk askerinin aşamalı çekildiğini kabul edelim. Şu anda Suriye'nin kuvvetleri, özellikle sınır kuvvetleri bu konuda yeterli seviyede değil. Türkiye mutlaka Suriye ile temas kurmalı. TSK'nın olduğu bölgelerin boşaltılması elbette aşamalı olabilir. Garantörlük olabilir ama bu garantörlüğün ne şekilde olacağının net tanımlanması lazım. Yani bunun başında Türkiye'ye ‘biz asla ne bir anayasal yapı içinde ne de mevcut olan şartlar altında bir seçime oldubitti diye asla müsaade etmeyeceğiz. Ve Türkiye'nin bekasına veya bütünlüğüne yönelik Suriye odaklı bir hareketin kaynağı olmayacağız’ gibi bir garanti talep edilir. Evet, Suriye şu anda bu garantiyi, Rusya bu garantiyi veriyor, İran bu garantiyi verebilir. Bu yüzden ülkeler arasındaki bu garantilerin ne ölçüde somut bir şekilde ortaya konulacağı çok ciddi koordine ederek yerine getirilebilir… Türkiye, bunların garantörlüğünden ziyade, doğrudan doğruya Esad'la yakın temas ve diyalog kurmalıdır. Bu iki ülke kendi göbek bağlarını kendileri keserler diye düşünüyorum.”

VATAN PARTİSİ GENEL SEKRETERİ ÖZGÜR BURSALI:

ORTAK SİLAHLI KARARLILIK BÜTÜN SORUNLARI ÇÖZER

“Suriye Dışişleri Bakanı Türkiye’nin topraklarından çekilmeye hazır olduğu beyanını istemektedir. Türkiye, Milli Güvenlik Kararlarında da kayda geçirdiği üzere Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunduğunu ifade etmektedir. Bunun gereği Ankara ve Şam’ın işbirliği yapmasıdır. ABD güdümlü terör örgütlerine karşı iki ülkenin ortak sorumluluğu, Suriye’nin kuzeyinde, Rusya ve İran’ı da dahil ederek ortak bir silahlı kararlılık göstermektir. Burada düğüm Türkiye hükümetindedir. Bu sağlandıktan sonra terör temizlenir, Suriye’nin toprak bütünlüğü sağlanır ABD bölgeden kovulur ve Türkiye de Suriye topraklarından çekilebilir.”

BEŞAR ESAD DA KABUL ETMİŞTİ

İran ve Suriye Dışişleri Bakanlarının 2 Ağustos 2023’de Tahran’daki görüşmesinde, Türkiye, Suriye, İran ve Rusya’nın katılımıyla düzenlenen dörtlü müzakere sürecinin cumhurbaşkanları seviyesine çıkartılması ele alınmıştı. Görüşmelerde İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan, bu toplantılarda çeşitli önerilerde bulunulduğunu, bunlardan birisinin de “Türk askerlerinin belirli bir programa göre Suriye’den çekilmesi, çekilme ile eş zamanlı olarak ortak sınırın güvenliğinin sağlanması” yönünde olduğunu söyledi. Bu öneriyi Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın kabul ettiğini ifade eden Abdullahiyan, İran ve Rusya’nın da garantörlük ve süreci kolaylaştırıcı adımlara devam ettiğini bildirmişti. Türkiye’nin yaşadığı güvenlik endişelerini anladıklarını belirten İranlı Bakan, “Kıdemli uzmanların ve dışişleri bakanlarının yeni bir görüşmesini önerdik. Suriye ile Türkiye sınırına istikrar ve güvenliğin geri getirilmesi için pratik fikirlerin izlenmesinde ilerlemeye tanık olacağız.” ifadelerini kullanmıştı.

Sonraki Haber