'Türkiye ve Rusya bilim kutbu yaratacak'

Vatan Partisi Moskova’da Rus Bilimler Akademisi ve Rus Füze ve Topçuluk Akademisi’nin düzenlediği uluslararası kongreye katıldı. Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yunus Soner, kongrede yaptığı konuşmada çok kutuplu dünyada Avrasya’nın bir Bilim Kutbu yaratması gerektiğini söyledi.

Vatan Partisi Moskova’da Rus Bilimler Akademisi ve Rus Füze ve Topçuluk Akademisi’nin düzenlediği uluslararası kongreye katıldı. Moskova’da 27-29 Mart günlerinde ‘Küresel Güvenlik ve Bilimsel-Teknik İlerleme’ başlığıyla düzenlenen kongreye Rus devlet ve askeri yetkililerinin, bilim çevrelerinin yanı sıra dünyanın birçok ülkesinden heyetler katıldı. Türkiye’yi Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yunus Soner ve Moskova Devlet Üniversitesi Asya ve Afrika Ülkeleri Enstitüsü’nde misafir profesör statüsünde bulunan Dr. Mehmet Perinçek temsil etti.

Yunus Soner

Yunus Soner ve Dr. Mehmet Perinçek, Kongre’de birer konuşma yaptılar. Jeopolitikten bilimsel-teknik gelişmelere kadar birçok konunun ele alındığı kongre sonunda, Uluslararası Bilim İnsanları Topluluğu kurma kararı alındı. Vatan Partisi topluluğa destek verecek.
Rusya Bilimler Akademisi, Rusya’nın tüm araştırma kurumlarının bağlı olduğu en üst bilim kuruluşu. Rusya Füze ve Topçuluk Bilimleri Akademisi ise nükleerden konvansiyonele ülkenin silah teknolojisini geliştiren devlete bağlı bir kuruluş.
‘TÜRKİYE’NİN SAVAŞI AVRASYA’NIN SAVAŞI’
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yunus Soner, kongrede yaptığı konuşmada Türk-Amerikan Savaşı’nı anlattı ve çok kutuplu dünyada Avrasya’nın bir Bilim Kutbu yaratması gerektiğini söyledi. Soner’e göre Türkiye iki farklı cephede ABD ile çatışıyor. Suriye’nin kuzeyinde Türkiye, ABD’nin ‘kara gücü’ olarak adlandırdığı ve Suriye’yi bölmeye çalışan güçlerle karşı karşıya. Doğu Akdeniz’de ise ABD ve müttefikleri düzenli olarak Türkiye’yi hedef alan tatbikatlar düzenliyor. Yunus Soner, bütün bu gelişmeleri şöyle yorumladı:
“Bu savaş sadece Türkiye’nin değil, tüm Avrasya’nın savaşıdır. Savaşa eşlik eden gelişmeler bunu gösteriyor. Astana Süreci’nde Türkiye, Rusya ve İran omuz omuza ABD’ye karşı konumlanmıştır. Türkiye’nin kendi topraklarında ve Suriye’de bölücülüğe karşı verdiği mücadele, aynı zamanda yeni İpek Yolu olan Kuşak-Yol İnisiyatifi’nin güvenliğini sağlar. ABD’nin Doğu Akdeniz’deki hamleleri, hem TürkAkım, hem de Kuzey Akımı-2 doğalgaz boru hatlarını, diğer bir deyişle Avrasya’nın enerji omurgasını hedef almaktadır. ABD ile Avrasya’nın çatışması, Amerikan Doları’na karşı inisiyatifleri de geliştirmektedir.
Dolayısıyla Türkiye ile ABD arasında yaşanan bu savaş, yeni bir dünyanın kuruluşunun parçasıdır. Bu dünyada egemenliğini ve güvenliğini sağlamak isteyen ülkeler, ABD’yi dışlayan bölgesel işbirlikleri kurmaya başlamıştır. Bu işbirlikleri, çok kutuplu dünyanın inşasına destek olmaktadır.”
‘ORDU YOKSA DEVLET OLMAZ’
Yunus Soner, “Burada toplanmış seçkin siyasetçi, asker ve akademisyen olarak görevimiz, çok kutuplu dünyanın inşasını ilerletmektir” dedi. Söz konusu inşanın çeşitli ayakları olduğunu belirten Soner, “Askeri ayak en önemlisidir. Ordu yoksa devlet yok, ordu yoksa millet yok. Dolayısıyla çok kutuplu dünyanın temel ihtiyacı güvenlik, savunma ve savunma teknolojisinde işbirliğidir” dedi.
‘ORTAK MALİ PİYASALAR KURULMALI’
Avrasya ülkelerinin çok kutuplu dünyada bir üretim kutbu yaratmaları gerektiğini belirten Soner, şöyle sürdürdü: “Bunun için, ABD’yi ve baskı mekanizmalarını dışlayan ortak mali piyasalar kurulmalıdır. Bu piyasalar, ortak üretimin önünü açacaktır. Şimdiden hayata geçirilmeye başlanan, ülkelerarası milli paralarla ticaret de Avrasya ülkelerinin bir üretim kutbu olmasını destekleyecektir.”
‘BİLİMDE DE KUTUP OLMALIYIZ’
Ortak güvenliğin ve ortak üretimin, ortak bilimi de gerektirdiğini belirten Yunus Soner, “Bu kongrede yapılan Uluslararası Bilim İnsanları Topluluğu önerisi Vatan Partisi olarak kesinlikle destekliyoruz ve buna Türk bilim insanının da katılmasını sağlayacağız” dedi, “Çok kutuplu dünyada biz Avrasya ülkeleri bir Bilim Kutbu olmalıyız. Bu kongrede buluşan ülkelerin temsilcileri olarak bilimsel araştırma kapasitelerimizi birleştirmeliyiz. Bilim insanlarımızı buluşturmalıyız. Batı’ya beyin göçü yerine ülkelerimizin beyinlerini buluşturmalıyız.”
Yunus Soner konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “İyimseriz. Tüm bilim faaliyeti iyimserlikle başlar. İyimseriz, çünkü burada temsil edilen ülkeler olarak biz, Avrasya’yı temsil ediyoruz ve Avrasya bir medeniyettir. Kurulan yeni dünyaya öncülük edecek olan medeniyettir. Avrasya’nın oluşturduğu miras ve birikim bizi iyimser yapıyor.”

'RUSYA VE ÇİN POTANSİYEL ORTAKLARIMIZ'

Dr. Mehmet Perinçek, kongrenin birinci günü yaptığı konuşmada, “Türkiye cephesini seçiyor, kampını değiştiriyor. ABD’den gelen tehditlere Avrasya’ya yerleşerek cevap veriyor” dedi.
Dr. Perinçek, ABD’nin Kürt ayrılıkçılara verdiği desteğin ve ‘Büyük Kürdistan’ projesinin sadece Türkiye’yi veya İran’ı, Suriye’yi, Irak’ı değil, tüm Avrasya’yı hedef aldığını vurguladı. Türkiye’nin ve Avrasya’nın bu plana yanıtı, Astana Süreci’ni başlatmak ve Türkiye’nin ‘Fırat Kalkanı’ ve ‘Zeytin Dalı’ askeri operasyonları olmuştu.

Dr. Mehmet Perinçek

ABD’nin Doğu Akdeniz’den tehdidine dikkat çeken Dr. Perinçek “Kıbrıs meselesinde de Avrasya ve Atlantik arasında bir cepheleşme oluştu. Türkiye, bu tehdide tarihinin en büyük askerî deniz tatbikatı olan ‘Mavi Vatan’la cevap verdi” dedi.
Washington’un 15 Temmuz 2016 darbe girişimindeki rolünü ve Trump’un Türkiye’ye ekonomik savaş ilanını hatırlatan Dr. Perinçek, Türkiye’yi alternatif savunma sitemleri arayışına ABD’den gelen tehditlerin ittiğini belirtti. Ancak Türkiye’nin, Rus hava savunma sistemi S-400 almaya karar vermesi, ABD’yle krizi daha da derinleştirmişti.
‘TÜRKİYE KAMP DEĞİŞTİRİYOR’
Dr. Perinçek, “Türkiye’nin S-400 tercihi, sadece ekonomik ve teknik bir seçim değil” dedi ve konuşmasını şöyle sürdürdü: “S-400 diğer ülkelerin sitemleriyle kıyasla daha iyi özelliklere sahip olsa da her şeyden evvel Türkiye’nin S-400 alımı jeopolitik ve stratejik gerekçelerden kaynaklanıyor. Türkiye cephesini seçiyor, kampını değiştiriyor. ABD’den gelen tehditlere Avrasya’ya yerleşerek cevap veriyor.
Diğer taraftan bu bir seçim değil, Türkiye için bir zorunluluk. Türkiye’nin başka bir şansı yok. Türkiye, artık Atlantik sistemi içerisinde hayatını sürdüremez. Toprak bütünlüğünü korumak, ekonomik krizi aşmak, yani varlığını sürdürmek için Türkiye’nin Avrasya işbirliğine ihtiyacı var.
ABD’yle karşı karşıya olma durumu ve olası silahlı çatışma Türkiye’yi NATO’dan bağımsız silah sistemine sahip olmaya zorluyor. Bu anlamda Rusya ve Çin, Türkiye’nin potansiyel ortaklarıdır.”
‘KÜRESEL GÜVENLİK DEĞİL AVRASYA’NIN GÜVENLİĞİ’
Dr. Mehmet Perinçek, ‘Küresel Güvenlik’ terimini kullanmanın uygun olmadığına da dikkat çekti: “Küresel güvenlik ancak uzaydan bir saldırı ya da tehdit olduğunda söz konusu olabilir. Ancak şu an dünyada barışını Washington’un saldırgan politikası bozuyor. Avrupa dahil tüm dünya ABD saldırganlığından muzdarip. ABD’nin en yakın ortağı Avrupa bile Amerikan tehdidini hissediyor. Bu sebeple bugün küresel değil, Avrasya’nın ortak güvenliğinden bahsedebiliriz.”
Öte yandan güvenlik, sadece toprak bütünlüğüne yönelik değildi, bu kavram ülkenin stratejik programını da kapsıyordu. Perinçek, “Örneğin” dedi, “Devrimci ülkelerde güvenlik, devrimin güvenliğidir. Suudi Arabistan da ise saltanatın güvenliğidir. Türkiye’nin güvenliği ise Kemalist Devrim’in ve Avrasya’nın güvenliğine göre belirlenir.”
‘TÜRKİYE VE ALMANYA TAM MÜTTEFİKİMİZ’
Dr. Perinçek’in konuşması üzerine kongre başkanı Rusya Füze ve Topçuluk Bilimleri Akademisi Başkan Yardımcısı Konstantin Sivkov, şu yorumda bulundu:
“Bugün Türkiye, geleceği hakkında bir yol ayrımında bulunuyor: Ya tarihsel olarak parçası bulunduğu Avrasya coğrafyası ya da Atlantizm. Tarihsel olarak ülkemiz uzun zaman Türkiye’yle çatışma içinde bulundu. Ancak bugün zaman değişiyor ve jeopolitik bakış açısına göre hem Türkiye hem de Almanya Rusya’nın tam olarak jeopolitik müttefiki durumunda. Çünkü düşünce yapısı ve manevi olarak bize Atlantik dünyasından farklı olarak yakındırlar.”

Sonraki Haber