'Değerlerini ucuza satan değil değer üreten yolu seçmiş ülkeyiz'

‘Paramızı değersizleştirerek ‘Kurla rekabeti kaybediyoruz, ihracat yapamıyoruz.’ gibi bir algıyı vermek Türkiye için yanlış olur.’ diyen İSO Meclis Üyesi Gülle, Türkiye'nin değerlerini ucuza satan değil daha değerli üreterek ilerleme yolunu tercih etmiş bir ülke olduğunu anımsattı.

Deprem felaketi sonrası sanayicilerle sohbetlerimizi sürdürüyoruz. İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis Üyesi ve Gülle Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Gülle, “İnsan olarak, millet olarak bu durumlarda böyle bir yekvücut olma, böyle bir destek gerçekten görmedim desem abartmış sayılmam. Böyle bir birliktelik dünyaya örnek niteliğinde oldu. İlgili bütün kurumlarla, STK'larla beraber organizasyonların içerisinde deprem bölgesine günün ihtiyaçları neyse onları göndererek yaraları sarmaya çalıştık, çalışmaya da devam ediyoruz. İhracat hedeflerini gerçekleştirmek için çalışmak bize düşüyor.” dedi.

Gülle, deprem sonrası düzenlenen bağış gecesinde bir milyon lira bağışlamış ve bir gün sonra sosyal medya hesabından bağışa ilişkin dekontunu kamuoyu ile paylaşmıştı.

'KURLA REKABET ALGISI YAPILANLARA HAKSIZLIK'

Döviz fiyatları nedeniyle müşterilerin Uzak Doğu'ya gittiğini belirten Gülle, şunları söyledi: “Fiyat ve maliyet üçgeninde mücadele etmemiz gerekiyor. İhracat deyince kur, kur deyince ihracat ayrılmaz iki terim oldu. Kur, tabii ki önemli bir parametre. İşin sonu belki bununla gidiyormuş gibi gözüküyor ama tamamen kurun üzerinden bakarsak da bizi daha yanlış bir yere götürür. Paramızı değersizleştirerek, ‘kurla rekabeti kaybediyoruz, ihracat yapamıyoruz’ gibi bir algıyı vermek de Türkiye için yanlış olur. ‘Kur varsa ihracat var, kur yoksa ihracat yok’ gibi bir algı yaratmak, yapılana haksızlık olur. Yaklaşık 8 aydır kur hep belli bir yerde gidiyor, bu algıya göre hiç ihracat yapamamamız gerekiyordu. Kur, elbette rekabet için bir etkendir ama tek başına tek etken değildir. Biz değerlerini ucuza satan değil, ihracat birim kilogramını yükselterek, daha değerli üreterek ilerleme yolunu tercih etmiş bir ülkeyiz.”

“Kur çift taraflı çalışan tahterevalli gibi.” diyen Gülle, “Pandeminin arkasından ‘artık yeni bir dünya düzeni var ve bu dünya düzeni devam edecek’ dedik ve onu da yaşıyoruz. Yıllardan beri unutulmuş olan enflasyonun birinci önemli etken olduğunu gördük. Hep beraber de bunu yaşıyoruz, her ülke bunu artık hissediyor. Yaşanan bu enflasyon çerçevesinde, maliyetler bazında en azından taşıyacak bir kuru tabii ki ihracatçı ister ve istemeye de devam edecektir.” mesajı verdi.

HAM MADDE SORUNU YOK

İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu Üyesi de olan Gülle'ye, deprem bölgesi özelinde bilhassa Kahramanmaraş'ta yer alan tekstil tesislerindeki hasar yüzünden bir ham madde sorunu yaşanıp yaşanmayacağını sorduğumuzda, “Biz geçen yılın son çeyreğinden itibaren işlerdeki düşüşü gördüğümüz için bu süreçte söylendiği gibi stoklar oluştu. Çok sipariş ve talep olmadığı için ham maddede sorun yaşanmıyor.” dedi.

İHRACAT HEDEFİ TUTMALI

Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) önceki dönem başkanı olan Gülle, 2018'de göreve geldiğinde Türkiye'nin ihracatı 168 milyar dolardı. Gülle görevden ayrıldığı dönem ise (Mayıs 2022) yıllık ihracat 242 milyar dolardı. İhracat 2022 sonunda da 254 milyar dolar oldu. Deprem ve kur etkisi yüzünden ihracatın 200 milyar dolara kadar düşebileceği yönündeki endişeleri sorduğumuz Gülle, “Aylık ihracat 20 milyar dolar bandında gidiyor. Çok düşeceğini sanmıyorum. İhracatta bu yıl, geçen yıla oranla yüzde 10'luk bir büyümeyle 275 milyar dolarlık hedef vardı. Yaşanan bu felakete rağmen bu hedeften sapmamak çok önemli bir başarı olacaktır.” ifadelerini kullandı.

Merkez Bankası tarafından yapılan düzenlemelerle ilgili soruyu da yanıtlayan Gülle, tek cümle ile “Çok detayla uğraşıyoruz.” dedi.

Beklenen İstanbul depremine ilişkin de soruları yanıtlayan Gülle, “İstanbul bir ülke. Bir il değil. 125-130 milyar dolarlık ihracatı olan bir yer. Burasının her şeyiyle apayrı bir durumu var. Yeni OSB'ler depreme göre yapıldı. Biz de kendi yaptığımız tesislerin zemin etüdünü yaparak kazık sistemi ile yaptırdık.” bilgilerini verdi.

'MENFAATİNİZİ DEĞİL ÜLKENİZİ DÜŞÜNÜN'

Sektör olarak, özellikle geçen yılın son çeyreğinden itibaren siparişlerde ve işlerde düşüş görüldüğü için bu süreçte stokların oluştuğunu ifade eden Gülle, şu mesajları verdi: "Bu durumu sektördeki arkadaşlarımızla değerlendirdiğimizde maalesef ülkemizdeki hazır giyim markalarımızın ve bazı firmalarımızın ithalata yöneldiğini söylediler ve bu en son olması gereken bir şey. Bizim buradaki değerlerimizin, fabrikalarımızın çalışması dururken biraz daha ucuz, biraz daha bu kurun vermiş olduğu avantajı kullanarak bu kadar ithalata yönelmeyi de çok doğru bulmadığımı da ifade etmek istiyorum. Bana göre; çok etik değil, özellikle bugün etik değil. Yani, ithalat etik değil demiyorum ama bugün özellikle bizde ikamesi olan ürünlerde etik değil. Bu kadar yerli üretim kapasitemiz varken, bugün bunu bizim üretmemiz gerekiyor. Netice itibarıyla yüzyılın felaketini yaşadığımız yerde ülkeden, büyümeden, kalkınmadan, gelişmeden, ihracattan bahsedeceksek biraz daha gerçekçi olmamız lazım, biraz daha duygulu olmamız lazım, bu ülkeyi normalinden daha fazla sevmemiz lazım. Normalden daha fazla sevmek demek; ‘bugün menfaatini değil, ülkeni düşüneceksin’ demek. Ülkende ürettirip ülkenden alacaksın."

Sonraki Haber