Türkiye’nin kalbi Ankara’dır: Meclis’e gönderilen tarihi telgraflar

‘Düşman memleketten çıkıncaya kadar her türlü mahrumiyetlere tahammül ederek ihtiyarlar dualarıyla, zenginler mallarıyla, gençler vücutlarıyla çalışmaya; şehadet mertebesini almayan veya şerefle dönmeyen gençler, kadınlar tarafından evlerine kabul edilmeyeceğini…’

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 103. yılını yaşıyoruz. Zor şartlarda milletin azim ve kararlılığıyla kurulan Meclis, Türkiye Cumhuriyeti’nin de ilk yapı taşı oldu. İşgal altındaki bir ülkeyi kurtuluşa götüren, İstanbul’daki 600 yıllık saltanat ve onun yönetimi değil, yoksul Anadolu halkının kurduğu ve iradesinin yansıdığı TBMM oldu. İşgal altındaki illerimizde bile hükmü olan Mustafa Kemal Paşa’nın Reisliğindeki Meclis, muazzam bir stratejiyle kurtuluşun da karargâhı oldu. Ne yapıldıysa halkla yapıldı.

İşte bu karargâh telgraf ağıyla yurdun dört bir yeriyle haberleşti ve onun duygu ve düşüncesini Ankara’ya yansıttı. O günlerde Meclis’in bahçesine kurulan “BMM Posta ve Telgraf Merkezi” anlamlıdır. Başına da müfettiş Edip Bey getirildi. Bütün yazışmalar arşivlendi… Anadolu’dan Ankara’ya özel günlerde gönderilen telgraflar 100 yıl sonra TBMM Başkanlığı tarafında kitaplaştırıldı. Telgraflarda halkın Ankara’yı kalbi ve kurtuluşun merkezi olarak gördüğü ve onun ordusunun kazandığı başarıları coşkuyla kutladığı görülüyor. Meclis Reisi Mustafa Kemal Paşa’nın da haberleşme ağıyla halkla çok iyi bir iletişim içinde olduğu ve Anadolu’nun nabzını hep arkasında gördüğü görülüyor. O günlerin duygu ve düşüncelerini bugüne aktaran telgraflar bize o günleri yaşatıyor:

23 NİSAN MESAJLARI

TBMM’nin 4. açılış gününde Muş Mutasarrıfı Halit Bey’in gönderdiği telgraf: “Yıllar geçtikçe beraber daha milleti uzun kötü devrelerinin uzaklaştığını ikbal ve saadet günlerine kavuşturan bir büyük mücahedenin dördüncü yıl dönümünü münasebetiyle o mücahedeyi yazan kudret ve harikanın yegâne timsali olarak tanıdığımız zat-ı devletlerini tebcil ve başarılarının devamını Allah’tan niyaz eylediğimi tekrar eylerim.” (Haluk Selvi- Bülent Cırık, Millî Mücadele’de TBMM’ye Anadolu’dan Çekilen Telgraflar, TBMM Yayınları, Ankara, 2020, s.302.)

Zonguldak halkı TBMM’ye gönderdiği telgrafta Meclis’in açılış gününü milli emellerin gerçekleşme merkezi olarak görür ve şunları belirtir: “Milletin hayat tarihinin feyz ve istiklal merhalesine ulaşmasının dördüncü yıl dönümüne başlangıç olan 23 Nisan günü, Zonguldak muhitini de her vatan köşesi gibi gönüllerden taşan neşe ve sürur ile doldu. Ocaklardan şevkle koşup gelen amele ve kasaba halkı ve mülki, askeri her sınıf memur hükümet dairesi önünde toplanarak memleketin istiklal ümidi olan irfan ordusu yavrularının umuma sevinç yaşları döktüren milli nişanları arasında pek parlak merasim ve tezahürat ile bu milli kurtuluş gününü andı. Milli emellerin gerçekleşme merkezi olan Büyük Millet Meclisi’nin yüce hatırasını aziz eyledi.” (Age, s.401.)

Diyarbakır Belediye Reisi İhsan Bey: “Türklerin en mübarek bir günü olan bu istiklal gününün daima şeref ve zafer içinde geçmesini temenni eder memleketimin tebrik ve saygılarımı arz eylerim. 23 Nisan 1923.”

Akhisarlılar: “Uzun ve meşum bir işgalde milli bayraklarına hasret kalan Akhisarlılar 23 Nisan’ı büyük bir heyecanla kutladı. Bu büyük günü kutluyorken milli hâkimiyetine düşkün necip Türk’ün şerefli bir sulha nail olmasını ulu tanrıdan dileriz. Türk Ocağı Reisi Doktor Şemsettin. 23 Nisan 1923.”

İNÖNÜ ZAFERİNİN HEYECANI

Samsun Bafra: “İnönü muzafferiyetini müjdeleyen ajans Bafra’ya gelir gelmez bütün memleket şanlı bayrağımızla donatıldı, dükkânlar kapatıldı, mektep talebeleri vatan marşlarını teganni ederek çarşıları dolaşıyor. Vatan, memleket, istiklal uğrunda harp eden nihayet düşmanlarımızı kaçıran kahraman ordumuzun ümera, zabitan ve efradını fırkam ve Bafra halkı namına tebrik ve bu vesile ile saygılarımı takdim ederim efendim. On Beşinci Fırka Kumandanı Veysel. 2 Nisan 1921.”

Bafralılar bu sevinçle ordumuza 4 bin kilo tütün hediye ederler.

Sivaslılar zafer şenlikleri düzenler. Sevinç telgrafı: “Bütün Sivaslılar yüzlerinden sevinç kıvılcımları, gözlerinden ışık ve şükran pırıltıları olduğu halde milli şarkı ve çalgılarla seyran ve raks ederek hükümet ve ordumuzu tebcil ve tebrik ediyorlar.” (Age, s.336.)

İkinci İnönü Zaferi günlerinde de zaferden dolayı Milaslılar ordumuza 15 bin kilo zeytinyağı bağışında bulunur.

LONDRA GÖRÜŞMELERİ

Londra görüşmelerinde Milli siyasetimize aykırı maddeleri kabul ettiği için Hariciye Vekilli Bekir Sami Bey görevinden alınır. TBMM Reisi Mustafa Kemal Paşa’ya Anadolu’dan destek gelir. Konferansta İngilizlerin bölücü ‘Kürdistan’ hançeri gündeme gelir. Buna Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinden tepkiler gelir. Van Erciş ulema, eşraf ve sadatıyla Haydaranlı, Bikranlı, Sahider, Hamoy, Kalkanlı, Halac, Ummanlı, Alikanlı, Bürükanlı Aşiretleri Kürdistan ve Hakkâri sadat ve eşrafıyla Çulemerik, Güvaş, Gerdi, Şitab, Şunlu Havamur aşiret reisleri tarafından telgraflar çekilir:

“Bugünkü ajanslarda Londra Konferansı’nda bir ‘Kürdistan’ meselesi mevzu bahs olunduğunu gördük. Cümlemiz Müslüman ve bu itibarla birdir. Ayrılık gayrılık efkârı bizden uzaktır. Mebuslarımız Büyük Millet Meclisi’nde olup namımıza salahiyetname ile idare-i umur ettikleri gibi milletimizi Londra Konferansı’nda ancak Büyük Millet Meclisi’nin murahhasları temsil edebilir. 14 Mart 1921.” (Age. s.381.)

Bolu halkı: “Türkler sulha amadedir. Ancak mevcudiyet ve istiklâlinin dayanağı olan Misakı Millîsinin katiyetle çizdiği hudutlardan düşmanların defolup gitmesi şartı esasıdır. İstiklâli yolunda bir tek neferi kalıncaya kadar ölmeye ahd ve misak etmiş olan Türk milleti Avrupa’nın yaldızlarına katiyen inanmayacaktır. 26 Mart 1922.” (Age, s.119.)

Diyarbakır’da Elcezire Hareket-i Vataniye Reisi Mirliva Hacim Bey: “Binaenaleyh Sulh Konferansının Memalik-i Osmaniye’yi parçalamak maksadıyla dermeyan edip vasıta kullandığı Arap, Kürt anasırın istiklâli fikrini protesto eder ve anasırı İslamiyeyi daha ziyade ittihada davet ederim. 4 Nisan 1921.”

SAKARYA SAVAŞI GÜNLERİ

Sakarya Savaşı ve zaferi günlerinde Anadolu ayağa kalkar ve her yerde mitingler düzenlenir. Zafere olan inanç da her yerde aynıdır. Ankara’ya en yoğun sevinç ve gurur telgrafları bu dönemde gelir:

Ağrı Doğu Beyazıt halkı Sakarya günlerindeki kararlılıklarını şöyle iletirler: “Düşman emin olsun ki biz Kürtler değil erkek, bir kadın kalıncaya kadar Misak-ı Milli dairesinde her türlü fedakârlığı yapmaya ve Sevr paçavrasının sayfalarını temiz kanımızla iptal edeceğimizi bütün Avrupa devletlerinin kulaklarına bağırınız. 27 Ağustos 1921.” (Age, s.59.)

Samsun Çarşamba halkı bin kişilik miting yapar ve büyük seferberlikte yaptıklarını 25 Ağustos 1921 günü telgrafla şöyle bildirir: “Allah’ın birliği ve Resul-i kibriyanın peygamberliği üzerine yemin ederek kazamız namına on bin kat çamaşır, iaşe, nakliye hayvanları ve vasıtaları hazırlıyoruz. Ordu başkumandanına hürmet ve selamlarımızı takdim, mesailerinize şükranlarımızı takdim ederiz.” (Age, s.322.)

Siirt Eruh ileri gelenleri: “Alçak düşmanı tamamen mahvedinceye kadar malen, bedenen her türlü fedakârlığı bütün mevcudiyetimizle yapacağımızı ilan ederiz ve selam ve hürmetimizin mukaddes, muhterem, kahraman ordumuza tebliğini rica eyleriz.”

Siirt Pervari’den: “Tebaası bulunduğumuz muazzam Türkiye’mizin istiklal ve hakimiyeti uğrunda muhteşem ordumuza iştirakle aşiretlerimizden tek bir nefer kalıncaya kadar malen ve bedenen müdafaada azim ve sebat etmeye ahd ve yemin etmekte olduğumuzun arzına cesaret eyleriz.” (Age, s.329.)

Cizre halkı: “Cizre kazasının bütün sadık ahalisi muhterem ve kahraman ordumuza samimi kalbimizden koparak selam ve hürmetlerimizin iletilmesine ilahi yardımla başladığımız bu muazzam cihad bir ferdimiz kalıncaya kadar devam ve bu iş için bedenen ve malen her türlü fedakârlıktan geri kalmayacağımıza bütün halkımızla karar verilmiştir.” (Age, s.346.)

Tokat Reşadiye halkı: “Bütün köylerin ve kasabanın ahalisi erkek kadın olduğu halde kaza meydanında yirmi beş bin kişi toplanarak icra edilen mitingde hararetli nutuklar ve etkili dualar edilerek alçak düşmanı Anadolu toprağımızdan atıp mahvedinceye kadar bu uğurda her bir fedakârlığı yapmaya amade olduğumuzu ahd ve yemin ettik. Kahraman ve muazzam ordumuza selam ve saygılarımızı takdim eyleriz.” (Age, s.366.)

Dersim halkı: “Bugün yine kadın erkek, çoluk çocuk hepimiz, malımızla canımızla Misak-ı Milli uğrunda feda olmaya ahd ve yemin ediyoruz.” (Age, s.374.)

Suruç Belediye Reisi ve ileri gelen aşiret reisleri: “Kürt kavminin bugünkü samimi toplantısında şanlı ordumuz zafer elde edinceye kadar malen bedenen hiçbir fedakârlıktan çekinmeyeceğini ve icabında eli silah tutan evlatlarıyla birlik cihada iştirake şimdiden hazır ve amade bulunduğunu ahd ve yemin ettik. Bundan başka İslam milletini kurtaracak başka bir çare olmadığını iman getirmiş olduğumuzu sevgili başkumandanımıza, Meclisimize, kumandanlara ve cesur asker kardeşlerimize arz ve tebliğini karar vermiştir. 1 Eylül 1921.”

Karamürsel halkının 22 Ağustos 1921 günü TBMM'ye gönderdiği telgraf: “Kasabamız kırk sekiz kere tecavüze uğramış, bugün bizlere hak yolunu gösteren iki minaremizden başka bir şeyimiz kalmamıştır. (...) Yaşasın ordu! Yaşasın İslam aleminin başını semaya kaldıran Başkumandanımız Mustafa Kemal Paşa Hazretleri.” (Age, s.383.)

Yalova’da Sakarya mitinginde alınan kararlar: “Düşman memleketten çıkıncaya kadar her türlü mahrumiyetlere tahammül ederek ihtiyarlar dualarıyla, zenginler mallarıyla, gençler vücutlarıyla çalışmaya, Şehadet mertebesini almayan veya şerefle dönmeyen gençler kadınlar tarafından evlerine kabul edilmeyeceğini… 28 Ağustos 1921.”

‘FEDAKARLIĞA HAZIRIZ’

Zonguldak halkı: “Sakarya Zaferi’ni haber alan şehrimiz ahalisi sokaklara dökülerek sevinç gösterilerinde bulunmuşlar ve hükümet meydanında binlerce kişilik bir miting yapmışlardır. Merasim esnasında yirmi bir pare top atışında bulundukları gibi fabrikalar ve vapurlarda düdük çalarak merasime iştirak etmişlerdir. Gece yarısına kadar fener alayları tertip olunarak ordumuzun zaferi bir bayram gibi kutlanmıştır. Ordumuza, kumandanlarımıza ve meclisimize tebrik ve şükranlarımızı arz ederiz. 13 Eylül 1921.” (Age, s.398.)

Batman Beşiri: “Bütün dini ve tarihi mukaddesatı ayaklar altına alan Yunan Milleti bilmedikleri Türklerle mukaddesatı ve tarihi bir olan Kürt kavmi beraberdir.” (Age, s.97.)

Diyarbakır halkı: “Bugün zulmün ayakları altında ezilen mübarek vatanımızı düşmana mezar olacağına biz eminiz ve o emniyete tam ulaşmak duasını tekrar ile her türlü fedakarlığa amade olduğumuzu arz eyleriz. 21 Ağustos 1921.”

Silvan halkı: “Bütün millet fertlerinin son nefesine kadar malen ve bedenen hayatlarını feda etmekten katiyyen geri kalmayacağı gibi genç ve ihtiyar bütün halkımızın bu mübarek cihada fiilen iştirak edeceğimizi arz ederiz. 22 Ağustos 1921.”

Diyarbakır halkı: “Bugün şanlı ordumuzun, şanlı zaferini haber alınca memleketimiz baştan ayağa sancaklarla donatılarak bütün ahaliye şükran olarak misli görülmemiş bir bayram sevinci icra eyledi. 13 Eylül 1921.” (Age, s.148.)

Palu Kaymakamı Demir Bey’in telgrafı: “Dün Cuma namazını müteakip Palu harabesinde bütün erkek ve kadın toplanarak okunan mevlid-i nebevi bitiminde aşağıdaki kararların alındığını arz ederim: Şehadeti kazanamayan ya da şerefle dönmeyen gençler, kadınlar tarafından evlerine kabul edilmeyeceğini… 28 Ağustos 1921.” (Age, s.161.)

Kastamonu halkı: “Ordunun yiyeceğini, giyeceğini, silahını, cephanesini en son hadde temin için hepimiz günlük nafakamıza varıncaya kadar bütün varımızı fedaya hazırız. (…) Son ve kat’i kararımız: Zafer istiyoruz, bunun için her şeyi yapacağız.” (Age, s.231.)

BÜYÜK ZAFERİN SEVİNCİ

Büyük zafer de bütün yurtta olduğu gibi Zonguldak’ta da büyük sevinçle karşılanır: “12 Eylül 1922. Aslan ordumuzun zaferden zafere koştuğu ve düşmanı tamamen kahrederek işgal edilmiş memleketlerimizi tamamen kurtardığını müjdeleyen haberler Zonguldak’ta tasvir edilemez sevinçli heyecanlar doğurmuş ve her tarafta emsali görülmemmiş tezahürat yapılmıştır. Ordumuza ve Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetine tebrik ve teşekkürlerini ileten Zonguldak ahalisi Hilal-i Ahmer ve tayyare cemiyetleri için mühim bağışlarda bulunmaktadır.” (Age, s.399.)

Antakya’da Müftüzade Rasim Bey kerimesi yedi yaşında Saadet: “Babamı sevinçli gördüm, sordum. Kahraman Türk kumandan ve orduları düşmanları denize döktü dedi, sevinçli bayrama iştirakle tebrik eylerim. 9 Eylül 1922.”

Kütahya Mebusu Besim Atalay: “Alçak düşman Uşak’tan çekilirken validemi ve hemşiremi kurşunla şehit etmiş, evlerimi, dükkânlarımı yakmıştır. Memleket haraptır. Namussuzlar ancak yerlerde kül, yüreklerde kin bırakmışlardır. 17 Eylül 1922.”

Darendeliler: “Silah tutan elimiz ve sarf edecek malımız oldukça kanımızın son damlasına, malımızın son miktarına kadar mübarek vatanımızın kurtuluşu uğrunda sarf edeceğimizi bugün hükümet civarında toplanan binlerce halk ahd ve yemin ettik.”

Mardin Midyatlılar: “Girişiğimiz cihada ve mukaddes mücadeleye milli gayemiz elde edilmesine kadar devam etmek ve bu uğurda malen ve bedenen her türlü fedakârlığa hazır bulunduğumuzu, Midyat kaza merkezinde toplanmış olan biz Midyat kabile ve aşiret reisleri ve halkı ahd ve yemin eylemiş olduğumuzun ilanını temenni eyleriz. 1 Eylül 1921.”

LOZAN GÜNLERİNİN KARARLILIĞI: ‘TÜRK KÜRT AYRILIK KABUL ETMEZ’

Mustafa Kemal Paşa, Diyap Ağa

Varto’dan, Gürzon’un Lozan Konferansı’nda Kürtlere ve temsilcilerine hakaret etmesi üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilen protesto telgrafı: Ankara’da Muş Mebusu İlyas Sami Bey’e 2 Şubat 1923: “Kürtler serbest zemin ve zamanlarda her türlü tesirlerden azade olarak mebuslarını kendi kalemleri yazılarıyla intihap ettiler. (…) Türk Kürt ayrılık kabul etmez bir vahdettir, bu vahdet çeliktir, kırılır eğilmez. Irak, Suriye, Hicaz vesairenin avakıbını müşahede eden zeki ve dindar Kürtler, İslamiyet’i bırakıp tedricen kâfir olmaya beş yüz senelik büyük kardeşleri bulunan Türkleri bırakıp İngilizleşmeye ne para ile ne sözle ne de hiçbir kuvvet ve zorla olamaz.” (Age, s.301.)

Benzer tepkiyi Adıyaman Kâhtalı aşiret reisleri de gösterir: “İngilizlerin Müslümanlara karşı gösterdiği haddi aşan ve zalim siyaseti onlara yeter, cahil zannettiği Kürtler çoktan cahilliği aşmışlardır. Kürt ve Türk vahdeti bugün İngiltere esaret zincirleri altında inleyen Arap vesaireden oluşan İslam kitlesi Allah’ın yardımıyla yakın vakitte Gürzon’un Müslümanlar hakkındaki siyaset planlarını parçalayacak İngilizleri de topraklarımızdan atacaktır. Bu telgrafımızın İngiliz matbuatı vasıtasıyla Gürzon’a tebliğini istirham ederiz. 1 Şubat 1923.” (Age, s.52.)

Arapkirliler: “Misak-ı Millî haricinde herhangi bir teklifi katiyen kabul edemeyeceğiz ve böyle bir teklifi kabul edecek hükümeti asla tanımayacağız. 28 Mart 1922.”

Sonraki Haber