TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar: Ayçiçeği üretimi artsa da ihtiyacı karşılamıyor

Ayçiçeğinde dışa bağımlılığa dikkat çeken Bayraktar, ‘Hasat döneminde ayçiçeği veya ayçiçeği yağı ithalatı yapılmamalıdır. 2021 yılı fiyatlarında ayçiçeği buğday paritesi 2’nin altına düşürülmemeli, ithalat fiyatları, artan girdi maliyetleri, enflasyon oranı ve üretici kâr marjı dikkate alınmalıdır’

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Ayçiçeği üretimimiz Türkiye bitkisel yağ sanayinin hammadde ihtiyacını karşılayamamaktadır. Ülkemiz ayçiçeği ithalatında 165 ülke arasında en fazla ithalat yapan ülkeler arasında yer almaktadır. Tüketimdeki artış nedeniyle ithalata bağımlılık devam etmektedir” dedi.

'ÜRETİCİLERİMİZİ MAĞDUR ETMEMELİ'

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ayçiçeği, incir ve girdi fiyatları konularında açıklama yaptı. Bayraktar, ülkemizin ayçiçeği ekim alanı ve üretim miktarı olarak 75 ülke arasında ilk 10 ülkeden biri olduğuna dikkat çekti. “Ayçiçeği tarımının sorunlarına kalıcı çözümler üretilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir” vurgusu yapan Bayraktar, “Ayçiçeği üzerine çalışan kamu, özel sektör, üniversiteler ve meslek kuruluşları ön yargısız, ön şartsız işbirliği içinde sorunlara eğilmezlerse toplumun temel gıda ihtiyaçlarından biri olan ayçiçeği yağı lüks tüketim maddesi olarak raflarda yerini alacaktır” diye konuştu.

İthalatın geçmiş yıllarda çoğunlukla ayçiçeği yağı şeklinde yapılırken son yıllarda ürün ithalatının daha fazla yapıldığı bilgisini veren Bayraktar sözlerine şöyle devam etti: "2015-2020 yılları arasında ayçiçeği ithalat miktarı 3,4 kat arttı. 2015 yılında 340 bin ton olan ayçiçeği ithalatımız 2020 yılında 1 milyon 145 bin tona yükseldi. Son 6 yılda ülkemizin sadece ayçiçeği ürünü değil, yağ ithalatı da arttı. Nitekim yağ ithalatı 2015 yılında 798 bin ton iken, 2018 yılında 498 bin tona gerilemesine rağmen 2020 yılında 805 bin tona yükseldi. Bu yıl ayçiçeği yağı ithalatının yüzde 96,4’ü ham yağ olarak yapıldı. İthalata 2020 yılında ürün, yağ ve küspe olmak üzere toplam 1,5 milyar dolar ödendi. Hasat döneminde ayçiçeği veya ayçiçeği yağı ithalatı yapılmamalıdır. Yapıldığı dönemlerde de gümrük vergisi oranlarındaki ayarlamalar üreticilerimizi mağdur etmemelidir."

'ENFLASYON ORANI DİKKATE ALINMALI'

Bayraktar, açıklanacak alım fiyatıyla ayçiçeği üreticisinin emeğinin karşılığını alması gerektiğini belirterek şöyle devam etti:

“Ayçiçeğinde piyasa fiyatlarının oluşmasında da etkili olan Trakya Birlik geçen yıl 15 Eylül 2020 tarihinde fiyatı kilogram başına 3,85 TL olarak güncelledi. Bu yıl hasadın devam ettiği bu günlerde Çukobirlik ayçiçeği alım fiyatını kilo başına 5,1 TL, Konya Şeker yüzde 44 yağ oranı için ayçiçeği alım fiyatını kilo başına 5,368 TL olarak açıkladı. Ayçiçeği maliyetinin arttığı bu yıl kurumlardan bu fiyatlarını güncellemesini Trakya Birlik’in de yağ oranlarına göre ayçiçeği alım fiyatını çiftçinin beklentisi olan kilo başına 6 TL olarak açıklamasını bekliyoruz. Açıklanacak olan 2021 yılı fiyatlarında ayçiçeği buğday paritesi 2’nin altına düşürülmemeli, ithalat fiyatları, artan girdi maliyetleri, enflasyon oranı ve üretici kar marjı dikkate alınmalıdır. Ülkemizin bitkisel yağ tüketimine göre üretim politikaları geliştirilmeli, ‘çiftçimiz bir karış toprağı boş bırakmasın’ söylemi slogan olmanın ötesinde hayata geçirilmelidir. Türk çiftçisi bunu yapmaya muktedirdir, yeter ki elinden sıkı sıkı tutulsun. İthalata harcanan milyarlarca liranın çok daha az bir bölümü, akılcı politikalara dayanan dişe dokunur desteklerle ayçiçeği üreticilerimize aktarılırsa kısa vadede kendimize yeter hale geleceğimize inanıyoruz. Ayçiçeği prim desteği artarak devam etmelidir."

KURU İNCİRDE TMO DEVREYE GİRMELİ

Kuru incir üreticilerinin üretimine devam edebilmesi için makul alım fiyatı açıklanması gerektiğini söyleyen Bayraktar sözlerine şöyle devam etti: "2019 yılında olduğu gibi TMO incir alımı yapmalı veya fiyatların düşmesi halinde piyasaya girmelidir. 2021 yılı için A4 kalite kuru incir fiyatının 30 liranın altında olmaması beklenmektedir. Bu yıl yaşanan kuraklık üretimi olumsuz etkilemiştir. Bu yıl rekoltede yaşanan azalmayla birlikte artan girdi maliyetleri üretimi daha da zorlaştırıyor. Kuru incirde 2019 yılında olduğu gibi TMO müdahale alım fiyatı açıklamalı ve alımları sürdürmelidir. Yüksek girdi maliyetleri göz önünde alınarak, üreticilerimizin yeterli gelir elde edeceği bir fiyat açıklanmalıdır."

ÜRETİMİN DEVAMI İÇİN ACİL ÖNLEM

Bayraktar artan girdi fiyatları konusuna da değinerek fiyatlarla ilgili gelişmeleri şöyle değerlendirdi:

“Bir yandan kuraklık hüküm sürerken ve pandemi tarımı etkilerken, rekor seviyede artışları gören girdi fiyatlarına üreticimiz yetişemiyor. Girdi kullanımında düşüşe sebep olacak bu durum tarımsal üretimde azalmayı beraberinde getirerek ülkemiz gıda güvencesini olumsuz etkileyeceği gibi gıda enflasyonunun artmasına da neden olacaktır. Son bir yılda, üretici maliyetlerinde önemli ağırlığı olan üre gübresi yüzde 130, DAP gübresi yüzde 155, bazı tarımsal ilaçlar yüzde 60, besi yemi yüzde 55, süt yemi yüzde 57, sertifikalı hububat tohumluğu fiyatları yüzde 63, elektrik fiyatları ise yüzde 56 artmıştır. Üreticilerin üretimden vazgeçmemeleri için tarımsal girdi fiyatlarını düşürecek tedbirlerin süratle alınması, devletimizin yapması gereken en önemli görevlerden biri haline geldi. Gübrede verilen destekleri artırarak mazotta olduğu gibi gübre fiyatının da yüzde 50’si destek olarak verilmeli, destek verilmeyen yem ve bitki koruma ürünlerine destek getirilmeli, tarımsal sulamada kullanılan elektrikte vergi ve fonlar kaldırılmalı fiyatta düşüş sağlanmalıdır.”

Sonraki Haber