Üç mekanda üç sergi
Küresel salgınla verilen molanın ardından sanat etkinlikleri yeniden başladı. Büyük usta Balaban’ın adını taşıyan Balaban Sanat Galerisi, yeni dönemde salt kendi sergi mekânında değil, fuarlar ve diğer kentlerdeki sergileriyle de öne çıkıyor. Aynı anda birden fazla sergi düzenleyen galerinin faaliyetleri, sanat dünyasının küresel salgının sarsıntılarını üzerinden atmaya başladığını gösteriyor. Galerinin yöneticisi Gülten Yalmanbaş, sorularımızı yanıtladı.
- Sizi Balaban Sanat Galerisi’ne getiren sanat yolculuğunuzu öğrenebilir miyiz?
Bazı insanlar, kendilerini sanatın farklı ifade biçimlerinde hem izleyici hem yaratıcı olarak beslerler; ben onlardanım. Anlam aramaya ya da üretmeye ilişkin en eski buluşum resim oldu. Altı yaşımda yattığım hastane odasında hayattan soyutlandığım on gün süresince oyalanmam için elime verilmiş bir resim defteri ve boyalarla, resimle aramda hiç kopmayacak duygusal tarafı güçlü bir bağ kurulmuş oldu.
Sonra şiiri keşfettim. Rekin Teksoy’un ısrarı, güveni ve yönlendirmesi ile “isimsiz şiirler” yazdım. Bu şiirlerden bazıları önemli edebi yayınlarda yer aldı. Edebiyat ve resim sevgisi bana, bu iki sanatın iş birliğine dayalı olarak düşünebileceğimiz sinema için kapı açtı. Lisans eğitimimi bu alanda tamamlayıp uzun yıllar profesyonel çalışma ortamı içinde bulundum. Hasan Nazım Balaban ile birlikte İbrahim Balaban üzerine bir film yapma düşüncesi ile başlayan dostluğumuz, şu anda yöneticisi olduğum galeriye taşındı. Üç yıldır da Balaban’ın adını taşıyan galerimiz için çalışmaya devam ediyorum.
KLASİK VE ÇAĞDAŞ SANAT BİR ARADA
- Balaban Sanat Galerisi’nin nasıl bir sanatsal çizgisi var?
Balaban Sanat Galerisi, hem klasik hem de çağdaş sanatı bünyesinde barındırıyor. Sanata çok yönlü bakmayı hedefleyen yapımız nedeni ile kendimizi bir çizgi dahilinde sınırlandırmıyoruz. Bu nedenle temsiliyet alanımızı kişisel beğenilerimiz belirlemiyor. Hangi ekole bağlı olursa olsun amaçladığını tamamlayabilmiş, en azından bu yolda iyi niyetli adımlarla ilerleyen sanatçıları temsil etme gayreti içindeyiz. Galeriye bir kültür varlığı olarak baktığımız için daha çok kültür merkezi gibi davranma eğilimindeyiz.
Balaban Sanat Galerisi, kültür ve sanat hayatımızın sürdürülebilirliğini sağlayacak olanın genç sanatçılar olduğu bilincindedir. Bu nedenle çağdaş sanatın destekleme misyonunu da üstlendi.
İSTANBUL’UN KÜLTÜREL İPEK YOLU
- Yeni bir dünya kuruluyor. Galeriler bölgesi olarak anılan Çukurcuma ve Balaban Sanat Galerisi’ni neler bekliyor?
Dünyanın değişim hızı, bireylerin değişim hızının üzerinde. Hıza uyum sağlamak gerektiği gibi değişimin yönünü de doğru tayin etmek gerekiyor. Beraber bir yere gidiyoruz ama bazen kalabalıktan ayrılıp, kendi yönümüzde yeni yollar aramak da mümkün. Bu arayış başlangıçta yavaşlatabilir ama yeni yol bulmak için gerçekleşen kopuş, aynı yere daha hızlı gitmemizi de sağlayabilir. Çukurcuma için de sürekli söylediğimiz bir söz var. Türkiye için İstanbul neyse İstanbul için de Çukurcuma o. Sanatsal olarak Çukurcuma’nın önemi dünya ile aramızdaki bağı kurmasıdır. Çukurcuma’nın içinde bulunduğu Beyoğlu tarihsel süreciyle kültürün ipek yoludur. Bu yönüyle farklı ülkelerden gelen sanatçı, koleksiyoner ve sanatseverlerin tercih ettiği mekânların başında geliyor.
- Balaban Sanat Galerisi, sergiler dışında yoğun olarak fuarlara da katılıyor. Neden?
Yoğun çalışmak bizi daha dinamik kılıyor. Yurtiçinde hemen her sanat fuarına katılımımız olduğu gibi yakın bir gelecekte yurtdışı fuarlarında da yer almayı amaçlıyoruz. Fuarlar, eser, sanatçı ve sanatseverden oluşan sacayağını galerilerin seçici gözüyle kurulmasını sağlıyor. Sanatsever bir galeriye girdiğinde, galerinin bir çizgisi varsa onun sınırlarında dolaşıyor. Fuarlarda ise var olan çeşitlilik sanatseveri özgürleştiriyor. Ayrıca bu tür etkinliklerde oluşan sinerji de ortama ivme kazandırıyor.
- Balaban Sanat Galerisi’nin güncel sergilerini okuyucularımıza duyurabilir miyiz?
Bu hafta ikişer gün ara ile üç farklı mekânda başlayacak üç sergi organizasyonumuz var. 17 Kasım – 9 Aralık arasında, İzmir Karaca Kültür Merkezi’nde “Balaban Sanatçıları – İzmir Buluşması” adlı karma sergimiz olacak. Resim ve heykellerden oluşan sergimize otuz sanatçı katılıyor. 18 Kasım – 5 Aralık tarihleri arasında Neslihan Demircioğlu’nun “Gökler ve Kökler, İllüzyondan Hakikate” adlı kişisel heykel ve seramik sergisi, Hüsrev Kethüda Kültür Merkezi’nde (Tarihi Ortaköy Hamamı) izleyici ile buluşacak. 20 Kasım – 5 Aralık tarihleri arasında da Balaban Sanat Galerisi’nde Adviye Bal’ın resim ve heykellerinden oluşan kişisel sergisi gerçekleşecek. Genel yoğunluğumuzun en kısa tarifini bu şekilde aktarabilirim.