Uğruna kent kurulan Kraliçe: Laodike

Antiokhos’un ölümünden Laodike’nin sorumlu olduğu, kralın ölümünden sonra yeni kraliçe ve oğlunu öldürterek bir güç savaşı başlattığı bilinmektedir. II. Ptolemaios’un ölümüyle birlikte bu boşanma ve evliliğin Laodike dışındaki bütün tarafları hayata gözlerini kapamış, savaş yeniden başlamıştır

Laodikea Denizli’ye yakın, düzenli caddeleri ve bugün bile ayakta duran yapılarıyla görülmeye değer bir antik kentimiz. Seleukos Kralı II. Antiokhos, karısı kraliçe Laodike adına kurmuş bu kenti ve ona “Laodikea” yani “Laodike’nin yurdu” adını vermiş. Kentin eski ihtişamı bugünkü kalıntılarda bile kendini hissettirdiğine göre, kent tamamen ayakta iken çok daha muhteşem bir yer olmalı.

Kral ve kraliçenin hikâyesi zamanlarının en ilginç boşanma öyküsüyle son bulmuş. Buna tam olarak bir “son bulma” denilemez belki, çünkü etkileri bir süre daha devam etmiş; önce, sürekli savaşan iki krallık arasında bir barış ortamına, ardından acı bir intikama zemin hazırlamış. Şimdi Anadolu Antik Çağ Tarihi’nde Antiokhos ve Laodike’nin zamanına doğru yavaş yavaş ilerlemeye devam edelim.

Pers egemenliği altında zor bir dönemden geçen Anadolu’da, bir taraftan Pers yaşam kültürü yerel kültüre renkli dokunuşlar yaparken, diğer taraftan Pers-Yunan savaşları nedeniyle, coğrafi ve politik olarak arada kalan özellikle Batı Anadolu bölgesi siyasi, ekonomik ve sosyal bakımdan oldukça zor zamanlar yaşar. İki yüz yıldan fazla süren Pers egemenliğe bildiğimiz efsane bir isim Büyük İskender son verir.

İskender, MÖ 334 yılında ünlü Küçük Asya seferine çıkar ve Makedonya’dan ayrıldıktan bir süre sonra Hellespontos'a (Çanakkale Boğazı) ulaşır. Sestos'tan (Eceabat ilçesi yakınları) karşı kıyıdaki Abydos’a (Çanakkale yakınları) geçer.

Perslerin bölgedeki ordusu önceden Zeleia (Gönen/Balıkesir) civarında kamp kurmuştur. İki ordu Granikos Irmağı'nın (Biga Çayı) iki yakasında karşı karşıya gelir ve Persler bu savaşta hezimete uğrar. İskender savaştan sonra bir iki istisna dışında Ege ve Batı Akdeniz kıyılarındaki kentleri tek tek ele geçirir, bazı kentler ise kendiliğinden teslim olur. Daha sonra güney kıyılarından Anadolu’nun iç kısımlarına yönelir ve Gordion’a varır (Bozüyük-Eskişehir).

İskender ve Dareios, İssos’ta savaşmış ve Perslerin Anadolu’daki egemenliği sona ermişti.

PERSLERİN YENİLGİSİ GENERALLERİN SAVAŞI

Pers İmparatoru III. Dareios ise uzunca bir süredir Babil'de (Bağdat’ın güneyi) ordusunu hazırlamaktadır. Dareios Babil’den kuzeye, İskender Gordion'dan güneye doğru harekete geçer. İki ordu MÖ 333 yılında İssos‘da karşılaşır (Dörtyol/Hatay; Amanos Dağları ile İskenderun Körfezi’nin doğu kıyısı arasında bir alan ).

Pers ordusu ikinci kez ve daha büyük bir hezimete uğrar. Dareios savaş meydanından kaçar. Artık Pers İmparatorluğu’nun sonu gelmektedir. İki yıl sonra Gaugamela’da (Erbil yakınlarında) yapılan son savaşta Darious yenilir ve İskender Babil’e girer. Artık Anadolu, Ortadoğu ve Güneybatı Asya’da Yunan kültürü ile Doğu kültürünün karşılıklı etkileşim içinde olduğu, “Helenistik Dönem” olarak adlandırılan yeni bir dönem başlar.

Burada önemli bir noktaya değinmek gerekiyor: Pers İmparatorluğu’nun Anadolu’daki egemenliğine son veren, imparatorluğu yıkılışa sürükleyerek Antik Çağ Tarihine yön veren iki büyük savaşın yapıldığı mekânlardan biri Çanakkale/Biga, diğeri Dörtyol/Hatay.

Ne yazık ki, İskender’i anlatan film, dizi ya da belgesellerin çoğu bu savaşların Anadolu’da gerçekleştiğini, iki savaş arasında onlarca kentin İskender tarafından tek tek ele geçirildiğini; İskender’in kuzeyden-güneye, batıdan-doğuya Anadolu’yu boydan boya geçip gidişini tam olarak anlatmaz, belki de anlatmak istemez.

İskender’in bir yılı aşan koskoca Anadolu seferi sadece saniyeler süren kısa notlar şeklindeki birkaç alt yazı ve Anadolu haritası üzerinde gösterilen belli belirsiz bir rota ile anlatılır. Sanki İskender Anadolu’dan hiç geçmemiş, bütün bu olanlar başka topraklarda gerçekleşmiştir. Aslında “İskender’in Yolu”; “Hitit Yolu”, “Karya Yolu”, “Likya Yolu” gibi tam bir “kültür ve turizm” rotası olabilecek önemde ve güzellikte bir rotadır.

Konumuza dönersek, Pers İmparatorluğu’nu yıkan İskender bu işin sefasını fazla süremez ve çok zaman geçmeden ölür ya da öldürülür. Varisi olmadığı için ele geçirdiği topraklar generalleri tarafından paylaşılır ve yeni krallıklar ortaya çıkar.

Bu krallıklardan ikisi; Suriye, Mezopotamya ve zamanla Anadolu topraklarına hâkim olan Seleukos’un kurduğu “Seleukos Krallığı” ile Mısır ve çevresindeki topraklara hâkim olan Ptolemaios’un kurduğu “Ptolemaios Krallığı”dır. (Antiokheia/Antakya, Seleukos krallığının ikinci başkentidir. Seleukos, babası I. Antiokhos’un anısına kente Antiokheia ismini vermiştir).

Topraklarını birbiri aleyhine genişletmek isteyen bu iki krallık, arada kalan Suriye ve Doğu Akdeniz toprakları ile Anadolu toprakları için sürekli birbirleri ile savaşmaktadır.

İskender’in generallerinden Seleukos, Anadolu’ya hâkim oldu. Mısır ve çevresine Ptolemaios. Bu iki krallık, arada kalan Suriye ve Doğu Akdeniz toprakları ile Anadolu toprakları için sürekli birbirleri ile savaştı.

STELLERE YAZILAN BOŞANMA SÜRECİ

Hikâyemizin kahramanları II. Antiokhos, Seleukos Krallığı’nın üçüncü kralı, karısı Laodike ise kraliyet soyundan gelen bir kraliçedir. Tarihte ve günümüzde boşanan pek çok ünlü çift vardır kuşkusuz. Adına kent kurulan kadınların sayısı da az değildir.

Ancak Antiokhos ve Laodike’nin hikâyesinde durumu ilginç kılan, adına bir kent kuracak kadar karısına âşık olan bu adamın, barış yapmak zorunda kalınca devletin ali menfaatleri için karısını boşayarak düşmanı olan bir kralın kızıyla evlenmesi. II. Antiokhos antlaşma gereği ikisi erkek üçü kız olmak üzere beş çocuk sahibi olduğu karısı Laodike’yi boşayarak çağdaşı kral II. Ptolemias’ın kızı ile evlenmiş ve ancak yeni karısının çocuklarının tahtın varisi olabileceğini kabul etmiştir.

II. Antiokhos, boşanmanın bedeli olarak Laodike'ye hayatının geri kalanını çok rahat bir biçimde geçirebileceği geniş kraliyet arazilerini (Güney Marmara bölgesinde) düşük bir bedelle devretmiş, neredeyse bağışlamıştır. Bu mülklerin satış sürecine ait tarihi mektuplaşmalar ve süreci yöneten kraliyet görevlileri ilginçtir. Mektuplar Didyma Apollon Tapınağı’nda bir “stel”de (resmi taş dikme yazıt) bulunmuştur.

Mektuplarda kral tarafından Laodike'ye satılan mülkün şartları belirtilerek, “satrap”a (vali) mülklerin Laodike'nin yöneticisine devredilmesi ve kararın stellere yazılması talimatı verilmiştir. Vali de bu konularla ilgili olarak “oikonomos”a (kentlerde ve krallıklarda ekonomi yönetiminden sorumlu görevli) talimat vermiş, sonrasında bölgenin “hippark” ı (süvari birliği komutanı) arazinin araştırılması için gerekli talimatları almıştır.

Kolay anlaşılabilir olması bakımından mektuplar anlam ve içeriği bozulmayacak şekilde özetler halinde aşağıda aktarılmıştır. Noktalı alanlar çeşitli isim ve detayları içermektedir.

Kral Antiokhos tarafından satrap Metrophanes’e yazılan mektup:

“Kral Antiokhos, Metrophanes'e selam eder. Biz Laodike'ye (…) toprakları ve arazide olabilecek bazı mezraları ve hanelerinde yaşayan ahaliyi ve tüm mülklerini (…) 59. yılın geliri ile beraber, kraliyet hazinesine hiçbir vergi ödememesi ve toprakları arzu ettiği kent ile birleştirme hakkına sahip olacağı (…) Koşuluyla, 30 talent gümüş fiyatına sattık. Biz ödemenin hazineye (…) üç ay içinde üç taksit halinde (…) yapılması için talimatlar verdik.

"Lodike'nin mülklerinin yöneticisi Arrhidaeus’a, köyü, malikâneyi ve ona ait olan toprağı ve evleri ve tüm mülkleri ile birlikte halkı aktarma ve satışı Sardeis'teki (Salihli) kraliyet kayıtlarına irme ve bunu beş stel (resmi taş yazıt, dikme) üzerine yazma (…) ve (…) dikilmesi talimatlarını; arazinin acilen araştırılması ve bunun sınır taşları ile işaretlenmesi ve arazinin sınırlarının aynı zamanda şimdi bahsedilen steller üzerine yazılması talimatlarını ver. Selamette olun. Yıl 59, Dius'un beşi.”

Vali’den oikonomos Nicomakhos'a yazılan mektup:

“(…) Kralın mektubu doğrultusunda kontratı yerleştirip satış ve araştırma fermanının iki taş stele kazınması ve bunların bir tanesinin Ephesos'ta Artemis Tapınağı'na ve diğerinin de Didyma'da Apollon Tapınağı'na dikilmesi ve bunun için gerekli olacak paranın hazineden karşılanması için talimat verir misiniz? Stellerin bir an önce dikilmesi sizin yükümlülüğünüz olsun ve bu iş tamamlanınca bize de yazın. Biz kralın emrettiği gibi arşivci Timokseinos'a satış ve araştırma fermanını Sardeis'teki kraliyet kayıtlarında dosyalaması için yazdık. [Yıl 59,] Daesius.”

Hippark’ın mektubu:

“Kraldan satrapa, satraptan oikonomos Nicomakhos'a verilen yazılı talimata uygun olarak (…) hippark [c]rates tarafından Laodike'nin mülklerinin yöneticisi Arrhidaeus'a, devredildiler (…) bölge gösterilen sınırlara göre sütunlarla işaretlenmiştir.”

Antiokhos’un uğruna bir kent kuracak kadar sevdiği, zoraki bir evlilik uğruna boşadığı, kraliyet topraklarını nafaka olarak cömertçe ayakları altına serdiği Laodike’den ne kadar af dilemiştir, onu tamamıyla terk etmiş midir yoksa gizli gizli buluşmuşlar mıdır bunları tam olarak bilemeyiz.

Ancak o, Antakya’daki sarayının terasında kara kara düşünerek şarabını yudumlarken Laodike’nin boş oturmadığını, kraliçelere yakışır bir intikam peşinde olduğunu tahmin etmek zor değil. Bir kraliçeden başka ne beklenebilir ki?

Zaten kraliçe olarak sefasını sürmekte olduğu imparatorluk topraklarının küçük bir kısmı kendisine bağışlandığı için başını önüne eğip oturacak ve nafakayla gül gibi geçinip gidecek miydi, tabii ki hayır.

Antiokhos’un ölümünden Laodike’nin sorumlu olduğu, kralın ölümünden sonra yeni kraliçe ve oğlunu öldürterek bir güç savaşı başlattığı bilinmektedir. II. Ptolemaios’un doğal ölümüyle birlikte bu boşanma ve evliliğin Laodike dışındaki bütün tarafları teker teker hayata gözlerini kapamış, barış bozulmuş ve iki krallık arasında savaş yeniden başlamıştır.

Yararlanılan Kaynaklar:

1) Persler Anadolu’da Kudret ve Görkem/İskender’in Küçük Asya Seferi ve İssos Muharebesi, Murat Arslan/Yapı Kredi Yayınları

2) Anadolu’da Helenistik Dönem’de Resmi Yazışmalar-Mustafa Arslan, Arkeoloji ve Sanat Yayınları

Sonraki Haber