Ukrayna’nın karşı saldırısı: Zafer için mi yoksa onurlu müzakere için mi?

Venezuelalı uluslararası ilişkiler uzmanı Sergio Rodríguez Gelfenstein, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşı değerlendirdi.

Gelfenstein, Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Devlet Başkanlığı Uluslararası İlişkiler Direktörlüğü, ülkesinin Nikaragua Büyükelçisi ve televizyon kanalı TELESUR'da uluslararası politika danışmanı olarak görev yaptı.

SERGİO RODRÍGUEZ GELFENSTEİN 

Amerika Birleşik Devletleri Ordusu'nun Avrupa ve Afrika'daki komutanı dört yıldızlı General Christopher G. Cavoli, Kongre Silahlı Hizmetler Komitesi önünde Temsilci Joe Courtney'i yalanladığı sırada salonu ölüm sessizliği kapladı.

ABD KIYILARINDA RUS DENİZALTILARI

Burada Cavoli şunları söyledi: "... Rus ordusunun büyük bir bölümü bu [Ukrayna] çatışmasından olumsuz etkilenmedi. Bu güçlerden biri de denizaltılardır. Bildiğiniz gibi efendim, denizaltı savaşı ve bu konudaki çabalarımız hakkında kamuoyu önünde konuşmak çok zordur. Ancak Rusların yıllardır görmediğimiz kadar aktif olduklarını ve Atlantik'teki devriyelerinin çoğu zaman yüksek seviyede olduğunu söyleyebilirim. Bu da sizin de belirttiğiniz gibi, Ukrayna içinde yürütülen tüm çabalara rağmen gerçekleşiyor".

Cavoli, içinde bulunduğu nazik senaryo dikkate alındığında sadece birkaç kelimeyle ve olağanüstü bir incelikle, savaş meraklılarına Ukrayna'daki savaşa rağmen hipersonik füzeler taşıyan Rus denizaltılarını "yıllardır görmediğimiz bir seviyede" ABD kıyılarında dolaştığını anlattı.

Olayı yorumlayan aşırı sağcı Trunews internet sitesinden gazeteciler, medyanın Ukrayna'nın savaşı kazandığını ve Rus ordusunun çökeceğini iddia etmesine şaşırdıklarını ifade ettiler. "Her şey yalan" diyen gazetecilerden biri, böyle bir iddianın sadece propaganda olduğunu çünkü gerçekte "Rusların kazandığını ve [...] Ukraynalıların hala orada olmasının tek nedeninin Batılı ülkelerin, yüksek miktarda para çalan Zelenskiy liderliğindeki yozlaşmış bir hükümeti desteklemek için milyarlarca dolar harcaması olduğunu ve eğer onları desteklemeseydik Rusların onu bir yıl önce ortadan kaldıracağını" söyledi.


BATI’NIN GİZLEMEYE ÇALIŞTIKLARI

Ordu mensupları ve Rusya'ya sempati duymaktan uzak gazeteciler tarafından ifşa edilen çıplak gerçek budur ve Batı'nın gizlemeye çalıştığı gerçek de budur. Bu aynı zamanda bir müzakere alanının açılıyor gibi göründüğü bir çatışmanın geliştiği nesnel çerçevedir. Bu, aynı zamanda Kiev'in, bugün uzak görünen askeri bir zafer elde edebileceği varsayımından ziyade nihai müzakerelerde şartlarını geliştirme ihtiyacı yüzünden hazırlanıyor gibi göründüğü çok methedilen Ukrayna karşı saldırısının da nedeni olacaktır.

Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Anthony Blinken'den başka kimse bunu böylesine açık şekilde söyleyemezdi. Fox News'e verdiği bir röportajda, Ukrayna'nın çatışmadaki beklentileri sorulduğunda şunları söyledi: "Nihayetinde, savaş alanındaki başarınız, adil ve sürdürülebilir bir çözüm getirecek müzakerelere giden en iyi ve belki de en hızlı yoldur.”

Sorun şu ki, aklı başında hiç kimse Ukrayna'nın başarılı bir karşı saldırı düzenleyebileceğine inanmıyor. İş adamı Rupert Murdoch'ın sahibi olduğu Londra gazetesi The Times, İngiliz istihbarat kaynaklarına dayandırdığı haberinde Ukrayna'nın karşı saldırıya hazır olmadığını belirtti. Benzer şekilde, söz konusu medya tarafından da alıntılanan ABD istihbarat kaynaklarına göre, "mütevazı toprak kazanımlarından" fazlasını elde etmesinin olası olmadığını bilmesine rağmen Ukrayna'nın "artık başka seçeneği yok."

Times, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin bir saldırı harekatı yürütmek için yeterli hava savunmasından yoksun olduğunu, bunun da onları Rus uçakları için kolay bir av haline getireceğini ileri sürüyor. Ayrıca, uydulardan bakıldığında zaptedilemez görünen ve bir yıl içinde inşa edilmiş olan siper ve tahkimatlardan meydana gelen sağlam Rus mühendislik sisteminin üstesinden gelmeleri de mümkün görünmüyor.

Siyasete girmeden önce 2012-2015 yılları arasında Çek Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı ve 2015-2018 yılları arasında NATO Askeri Komitesi Başkanı olarak görev yapan Çek Cumhurbaşkanı Petr Pavel ise Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin "kritik mühimmat sıkıntısı" nedeniyle Rusya'ya etkili bir karşı koyma kapasitesine sahip olmadığını belirtti.


MÜZAKERE YOLUNUN KAPATILMASI

Bu çerçevede, müzakere yoluyla bir çözüm arayışına yönelik girişimler artıyor. Başkan Ji Jinping'in 26 Nisan'da Ukraynalı mevkidaşıyla yaptığı telefon görüşmesi, özellikle Pekin'in İran ve Suudi Arabistan arasında yakınlaşma sağlamadaki başarısı ve bu anlaşmanın tüm Batı Asya ve Kuzey Afrika'da yarattığı sayısız yankı göz önünde bulundurulduğunda, güçlü bir işaret verdi.

Müzakere yoluyla bir çözüm girişimin başarıya ulaşması zaten zordu zira Moskova, bünyesine katmaya karar verdiği toprakları terk etmeyecekti. Kremlin'e düzenlenen insansız hava aracı saldırısı bu yöndeki tüm ihtimalleri ortadan kaldırdı.

Çin tek çıkış yolunun diyalog ve müzakere olduğunu belirtmişti, fakat bunun önkoşulları gerçeklik bulamadı. ABD ve NATO, Rusya'yı sonsuza kadar yok edecek askeri, siyasi ve ekonomik bir zafer kazanabileceklerini ve bunun Batı'nın değerlerini ve egemenliğini korumak için kendilerini feda edecek yüz binlerce Ukraynalı pahasına yapılabileceğini düşünmeye devam etti.

Çin'in girişimine Ukrayna’dan hızlıca yanıt geldi. Kiev başlangıçta öneriye sıcak bakmadı. Zelenskiy’nin ofis şefinin danışmanı Mihail Podolyak, Pekin'in güçlü bir ekonomik ve siyasi oyuncu olarak kalabilmesi için Rusya Federasyonu ile arasına mesafe koyması gerektiğine kanaat getirdi. Zelenskiy'e çok yakın bir isim olan Podolyak, Çin'in tutumundan şüphe duydu ve şöyle dedi:

"Çin bir yıl boyunca bir tutumunu belirleyemedi ve şimdi bir karar vermek zorunda: ya uluslararası hukukun belirlediği çerçevede çalışacak ve kelimenin tam anlamıyla Rusya'nın yerini alacak ya da bir tarafa çekilecek ve o zaman ekonomi alanı da dahil olmak üzere etkisini yavaş yavaş kaybedecek." Ne kadar doğru söylediği bir tarafa, bu sözler Çin'in çatışmayı sonlandırma önerisinin ölüm belgesine benziyordu.

Daha az bilinen diğer girişim ise Papa Francis'inki. Macaristan ziyaretinin ardından dönüş uçağında Vatikan'ın çatışmayı sona erdirmek için "devam eden bir misyona" dahil olduğunu ancak bunun henüz kamuoyuna açıklanmadığını duyurdu. Bu teklifle ilgili sorun, teklifin taraflarının hepsinin bundan haberdar olmadığını söylemesi. Bu durum Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov tarafından kısa ve öz bir şekilde ifade edildi: "Hayır, hiçbir şey bilinmiyor." Bu Francis'i zor durumda bırakıyor, ki tahta çıkışından on yıl sonra bile hala kontrol edemediği Vatikan diplomasisinin kendisine karşı yeni bir hamlesi olarak yorumlanmalı.


MÜZAKERE ÇAĞRILARI

26 Nisan'da Türk analist Mehmet Perinçek, United World International (Uwidata) sitesinde yayınlanan bir makalesinde Finlandiya'nın Rusya ve Ukrayna arasındaki gayri resmi görüşmelerde arabuluculuk yaptığını duyurdu. Mehmet Perinçek bağımsız bir kuruluş olan Finlandiya Barış Vakfı CMI Martti Ahtisaari'nin "Nisan 2023 başlarında [...] [Rusya ve Ukrayna'nın] belirli noktalarda anlaşmaya vardığını gösteren bir belge yayınladığını" yazdı. Ancak bu anlaşmanın "iki ülke temsilcileri arasındaki gayri resmi görüşmelerin sonucu" olduğu uyarısında da bulundu.

Bir başka yorum, Macaristan’ın “Rusya tarafından istila edilmiş ve kısmen işgal edilmiş bir ülkeye ateşkes” çağrısında bulunmakla gösterdiği "sinik" tutumu küstahça eleştiren ABD'nin Macaristan Büyükelçisi’nden geldi.

Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva ise, kendisini iktidara getiren koalisyonun çok partili yapısını yansıtan oldukça muğlak bir tutumla, Rusya'nın Ukrayna'da insan haklarını ihlal etmesini kınadığını ancak "kimin haklı olduğunu söylemenin faydasız olduğunu" çünkü şu anda en önemli şeyin savaşı durdurmak olduğunu vurguladı. "Sadece savaş durduğunda tartışabilir ve konuşabilirsiniz" dedi.

AVRUPA’DA ÇELİŞEN SESLER

Savaşın tüm karmaşıklığıyla etkisini göstermeye başladığı Avrupa'da, müzakerelerin sürdürülmesi konusunda farklı ve hatta bazen birbiriyle çelişen görüşler görülmeye başlandı. Fransa Cumhurbaşkanlığı, Ukrayna ve Çin liderleri arasındaki telefon görüşmesini memnuniyetle karşıladı ve Paris'in "Ukrayna'nın temel çıkarları" ve uluslararası hukuka uygun olarak barışın sağlanmasına "katkıda bulunabilecek her türlü diyaloğu desteklediğini" belirtti.

İspanya Kralı, Lula ile yaptığı görüşmede Ukrayna'nın "toprak bütünlüğüne" dayalı bir barış istediklerini söyledi. Felipe VI, "çok taraflılık ve uluslararası hukukun" savunulmasının İspanya ve Brezilya'nın ortak görevi olduğunu savundu. Ancak Kral, barışın kalıcı olabilmesi için "ulusal egemenliğe ve toprak bütünlüğüne saygıya dayanması gerektiğini" hatırlattı. İspanyol monark, Venezuela'yla ilgili olarak tam tersini düşündüğünü; müdahaleyi, milli egemenliğe saygısızlığı ve uluslararası hukukun ihlalini meşrulaştırdığını unuttu.

Avrupa'nın içinde bulunduğu durum, özellikle ekonomik, mali ve askeri açıdan değerlendirildiğinde kaygan bir zemine girmiş oluyoruz. Diplomasi yoluyla Ukrayna yanlısı bir barış için umutsuz bir arayaşı motive eden de bu kayganlık. İspanya ve Fransa Cumhurbaşkanlarının yanı sıra Avrupa Komisyonu Başkanı ve Avrupa Birliği'nin Dışişleri ve Güvenlik Politikasından Sorumlu Yüksek Temsilcisinin Pekin'e yaptıkları acil ziyaretlerin nedeni de budur. Son çare olarak, askeri alanda ve ekonomik-mali yaptırımlarla başaramadıklarını Çin'in müzakere masasında yapmasını istiyorlar.


CARLOS, NAPOLYON, HİTLER…

Oysa ortada bir savaş var ve savaşlar taraflardan birinin diğerine karşı zafer kazanmasıyla, ateşkes imzalanmasıyla, barış anlaşmasıyla ya da teslimiyetle sona erer. ABD, NATO ve Avrupa'nın her ne pahasına olursa olsun kaçınmak istedikleri şey teslimiyettir, fakat diğer taraftan güç kullanarak bir "çözüm"de sağlayamıyorlar.

Mayıs geldi, bahar yüzünü göstermeye başladı, topraklar kuruyor ve uzmanlara göre Ukrayna'nın karşı taarruzu için koşullar olgunlaşıyor. Asıl soru bunun Kiev'i ve liderlerini zafere mi, müzakere masasına mı yoksa idam sehpasına mı götüreceği. Bu durumda 1709'da Poltava'da İsveç Kralı 12. Karl’ı, 1812'de Borodino'da Napolyon'u ve 1943'te Stalingrad'da Hitler'i hatırlamakta fayda var. Zelenskiy 21. yüzyılda adını bu listeye yazdırmak istiyor olabilir mi?

Sonraki Haber