Emperyalizmin çöreklendiği topraklar: Balkanlar! Balkan gezisi rotası...

Ulusal Kanal Gönüllüleri unutulmaz bir Balkan turu yaptı. Saraybosna’dan, Koniçe’ye, Dubrovnik’e, İşkodra’ya, Tiran’a… Çarpıcı doğal güzellikleri, hem uzak hem yakın tarihten izleriyle Balkanları keşfettik.

Mostar Köprüsü

Ulusal Gönüllüleri Avrupa Temsilciliği kültür gezilerine devam ediyor. Karadeniz, İç Anadolu, Güneydoğu ve Doğu Anadolu gezilerinin ardından beşinci rotamız 1-9 Haziran tarihlerinde Balkanlar oldu.

Gezimize Birinci Dünya Savaşını tetikleyen Avusturya Macaristan tahtının veliahtı Arşidük Franz Ferdinand'ın 28 Haziran 1914’te Gavrito Princip adlı bir Sırp milliyetçisi tarafından vurulduğu Saraybosna şehrinden başladık.

Saraybosna

Josip Broz Tito liderliğindeki Yugoslav Antifaşist Ulusal Kurtuluş Konseyi Nazi Almanya'sına karşı direnişi ile bütün halkı birleştirdi. 1946 yılında Yugoslav Federal Halk Cumhuriyeti kuruldu. 1963 yılında bu Yugoslav Sosyalist Federal Cumhuriyetine dönüştü.

Emperyalist devletler yıllardır planladıkları Yugoslavya’yı bölüp yönetmek için parçalaması ve sosyalist devlet kurumlarını özelleştirip yağmalanması sırasında çeşitli etnik unsurları birbirine karşı kışkırtarak birçok çatışma ve katliamlara sebep oldular. Kaybettiğimiz sevgili Teoman Alili'nin "Yugoslavya Dersleri" ve Michael Parenti'nin "Bir Ülkenin Katli: Yugoslavya'ya Saldırı" adlı kitaplarında bunu belgelere ve gözlemlere dayanarak bütün ayrıntılarıyla anlatılıyor. Saraybosna 1992'den 1995'e kadar modern tarihin en uzun 425 gün süren korkunç bir kuşatma altında kaldı. Saraybosna dünyada bir de 1984 Kış Olimpiyatlarını misafir etmesiyle tanınır.

BOSNA’DA OSMANLI TÜRK MİMARİSİ ESERLERİ DOLU

Saraybosna gezimiz ilk önce 1896 yılında belediye binası olan sonra 1945’te ‘Saraybosna hafızası’ diye adlandırılan kütüphane olarak kullanılan ve kuşatma sırasında yakılan dışı ve içi görkemli olan bu binanın önünden başladı. İçinde şimdi modern sanat ve Bosna tarihi müzesi, alt katında da insanı hüzünlendiren ve düşündüren kütüphanenin yakılmasını sembolik olarak canlandıran bir sergi var. Ayrıca Birleşmiş Milletler Uluslararası Savaş Suçları Mahkeme salonu da burada bulunuyor.

Başçarşı'da sebil önü

Saraybosna çarşısı Osmanlı Türk mimarisi eserleriyle dolu. Esnafın çoğu Türkçe konuşuyor. Biz de dahil birçok Türk turist ile oldukça hareketli... Boşnak börekleri çok lezzetli. Maalesef en ağır savaş suçlarından birinin işlendiği birçok masum insanın kasten bombalanmasıyla katledildiği Markele pazar yerini de gördük.

Şehir kuşatma altında keskin nişancıların hedefi haline gelmiş ve hatta iğrenç bir savaş turizmine de şahit olmuş. Birinci Dünya Savasını başlatan suikastın olduğu yere gidip arabayı ve geçtiği köprüyü de görme imkânımız oldu.

Saraybosna'dan yemyeşil nehir ve derelerin aktığı vadileri izleyerek küçük at ya da rehberimizin anlatımına göre atların toplandığı anlamına gelen Koniçe'ye ulaştık. Taş köprüsünde toplu foto çekip Jablanica gölüne bakan yerde güzel bir ziyafet çektik. Baklavasını ve elma tatlısını yedikten sonra köprüsü ile meşhur Mostar'a ulaştık. Burada savaş sırasında yıkılan, Türkiye tarafından restore edilen köprüde fotoğraflar çektik, gelenekselleşen gençlerin köprüden nehre atlamalarını seyrettik. Altından akan Neretva nehri kenarında dinlendik sonra otobüsümüzü beklerken bir antikacı dükkanında sahibinin çaldığı ‘Üsküdar’a gider iken’i hep beraber söyledikten sonra meşhur Blagaj Tekkesine gittik. Burası şelale kenarında sade mimarisiyle ilgimizi çekti.

Alaca Cami (Kalkandelen)

HIRVATİSTAN, KARADAĞ VE ARNAVUTLUK

Bosna Hersek’in ardından Hırvatistan’ın Dubrovnik şehrine yine yemyeşil vadiler içinden gittik. Dubrovnik bir liman ve kale içi yerleşimi. Yerel rehberimiz hem tarihini hem de mimari ve sosyal yaşamını anlattı. Osmanlı burayı yüzyıllarca yönetmiş.

Hırvatistan’ın güzide şehirlerinden biri olan Dubrovnik’te Eski Şehir Surları, Stradus Caddesi, Fransisken Meydanı başta olmak üzere çok sayıda tarihi yapıyı görme imkanımız oldu.

Buradan Karadağ'a geçtik ve yine kale içi ama daha küçük olan Budva ve Karadağ'ın başkenti olan Podgorica'yı dolaştık. Karadağ sınırını geçtikten sonra UNESCO tarafından koruma altına alınmış ortaçağ şehri Kotor’a varmış oluyoruz. Kotor’da yerel rehberimiz eşliğinde Silah Meydanı, Saat Kulesi, Utanç Sütunu, Aziz Trifun Katedrali, Zanaatçılar Sokağı, Tulumba Çeşmeleri, Nehir Kapısı, Aziz Luka meydanını gezdik.

İskender Bey Meydanı - Tiran

Kotor’a 22 kilometre uzaklıktaki, Budva’da da yerel rehberimiz karşıladı bizi. Onun eşliğinde Budva Kalesini, Napolyon tarafından yaptırılmış hisar, Kale içi ortaçağdan beri orijinal haliyle korunmuş dükkanları, Katolik ve Ortodoks Kiliselerini ve Marina’yı gördük/gezdik.

Daha sonra Arnavutluk'un İşkodra şehrini de gezip başkent Tiran'a geldik. Burada ana meydanı gezdik. NATO ve ABD karşıtı bir gösteri vardı. Yüzü aşkın kişinin katıldığı eyleme polis her eylemciye en az iki polis düşecek şekilde önlem almış. Çok sayıda polisin yüzünde gaz maskesi ve ellerinde biber gazı vardı. Eylem Sığınak Tarih Müzesi önündeydi o nedenle burayı gezemedik. Elbasan Kalesinde mola verdik. Kale etrafında bulunan Türk sokakları ve Hünkâr Camiini gördük.

MANASTIR ASKERÎ İDADİSİ’NDE DUYGULANDIK

Daha sonra Kafasan sınır kapısından geçerek Makedonya’ya giriş yaptık. Struga şehrine geldik. Burada Vila Bekteshi adlı mükemmel bir lokantada yemeğimizi yedik. Rehberimiz Elbasan kebabının aslında burada yapılan tavalardan adını aldığının zannedildiğini söyledi.

Manastır Askeri İdadisi

Struga, Ohrid gölü kenarında hoş bir yerleşim. Biz göl kenarında rahat bir otelde konakladık. Ertesi sabah bizi keyifli bir tekne gezintisiyle Struga merkeze götürdüler. Burada Halveti-Hayati "Hasan Baba' tekkesi ile Mustafa Çelebi Camiini gezdikten sonra birçok yerde olduğu gibi kendimiz çarşı ya da diğer tarihi yerleri gezdik, yedik, içtik ve alışveriş yaptık.

Makedonya’da en duygusal anları Manastır’da yaşadık. Burada Mustafa Kemal Atatürk'ün üç yıl yatılı okuduğu Manastır Askerî İdadisi’nde onun için ayrılan büyük bölümü gezdik, oradaki deftere duygu ve düşüncelerimizi yazdık.

KOSOVA’DA HER ŞEY ABD ETKİSİNDE

Buradan Kosova'ya geçtik ve Sultan Murad Türbesini gezdik. Burada Türk subay ve askerlerine rastladık güzel sohbet ve bilgi aldık beraber hatıra fotoğrafları çektirdik. Kosova'da Prizen ve baş şehri Pristine'yi gezdik. Pristine'de Bill Clinton Anıtı, Amerikan Özgürlük heykeli, ABD’nin dev elçilik binası ve her yerde ABD bayrakları vardı. ABD etkisi hem yapılarda hem de insanların zihinlerinde oldukça yer etmiş. Bu gezimize katılan herkesin ortak gözlemi oldu.

Sultan Murad Türbesi...

Gezimizin son durağı olan görkemli mimarisi, sanat eseri heykelleri, köprüleri ve meydanı ile Üsküp'e ulaştık ve doya doya dolaştık.

SAVAŞIN KORKUNÇ İZLERİ

Gezimiz kültürel ve tarihsel bir geziydi ancak güzel coğrafyası ile de aklımızda yer edecek. Enver Hoca’nın Arnavutluk’u ve Tito’nun Yogoslavya’sını çokça konuştuk. Dünü ve bugünüyle kıyasladık. Orta yaşın üzerindeki insanların Tito’ya olan özlemini çokça dinledik. “En azından o dönemde aç değildik, açıkta değildik” cümleleriyle ifade ettiler Tito’ya duydukları özlemi.

Yugoslavya'nın parçalanması ve savaşın korkunç izleri bizi ürküttü ve üzdü. Güzel insan rahmetli Teoman Alili'nin kitabının adı gibi alınacak ne çok ‘dersler’ var. Emperyalist ülkelerin kukla ve sömürgesi haline gelmiş minik minik, birçok gümrükler ve sınırlarla bölünmüş ülkeler! Daha önce 45 yıl barış içinde soysal devlet ilkeleriyle ve üretici, bağımsız ve bağlantısız ülkelere liderlik etmiş bir ülke olan Yugoslavya artık sorunlarla yaşamaya mahkûm bırakılmış.

Resneli Niyazi Bey konağı

Balkan gezimizde neredeyse her noktada Türklerin bıraktığı derin izlerler kültürümüz ve dilimizle karşılaştık. İnsanları ile hoş beş ettik mutlu olduk. Ulusal Kanal Gönüllüleri Avrupa Temsilciliğinin düzenlediği turlar sayesinde güven içinde doyumsuz geziler gerçekleştiriyoruz. Birlikte gezmenin, eğlenmenin ve öğrenmenin doyumsuz keyfini çıkarıyoruz.

Dileriz emperyalist planlar başarısız olur; Balkanlarda yine acılar yaşanmaz, gözyaşları dökülmez.

Manastır'da Tito heykeli

Geziye katılanlar neler dedi?

MURAT AKBABA

SIRMA YÜCA / FRANKFURT, ALMANYA: Balkan turu çok verimli geçti. Ben bir gurbetçi olarak yıllar önce arabayla buradan, bu topraklardan geçtim. Tabi transit geçtiğimiz için bu kadar tanımıyorduk. Bu sefer tanıma imkânı bulduk. Gezimiz sayesinde şunu anladım. Buralar bize benziyor. Bizim izimiz hala yaşıyor. Silinmemiş. Ayrıca buraları arkadaşlarımızla birlikte gezmek müthiş. Güzel bir ekibiz, paylaşım ve dayanışma her anımıza her saniyemize hâkim. Böyle nitelikli bir ekiple gezmek geziyi daha zevkli hale getiriyor. Herkesin Balkanları gelip görmesini isterim. Ulusal Gönüllülerinin gezilerine gönül rahatlığıyla herkes katılabilir.

Doyurucu bir gezi oldu

DOÇ. DR. NEŞE SANSA / EDİRNE: Balkan gezisi üç açıdan benim için son derece doyurucu oldu. Bunlardan bir tanesi benim köklerim kısmen Balkan yöresinden. Hep bilmeyi ve tanımayı istiyordum. Rehberimiz bir tarihçiydi son derece değerli bilgiler verdi. Balkanlar'da ne olduğunu hep merak ediyordum. O açıdan bana faydalı oldu.

İkincisi, organizatörümüz fevkalade faydalıydı. Başka turlara da katıldım. O nedenle aradaki farkı ayırt edebildim. Bu gezi bende son derece saygı da uyandırdı. Kaydolduğumuz andan itibaren sürekli olarak bilgilendirildik. Bu sayede kötü sürprizler yaşanmadı.

Üçüncüsü insanlar Türk odluğumuzu öğrenince daha bir içten ve sıcak karşıladı. Batı’da bazı ülkelerde Türklere kötü davranılıyor, burada tam tersi bir durum var. Bu da son derece pozitifti. Aynı şekilde grubumuz son derece kaliteli insanlardan oluşmuş bir tur ekibiydi. Bu ekiple birlikte olmak ayrıca keyifliydi. Büyük bir uyum vardı. Her açıdan son derece doyurucu, güzel izlenimler veren ve ayrıca ileriye dönük de izler bırakan bir gezi oldu benim için. Eğiticiydi.

Atalarımızla ve Türklüğümüzle gurur duyduk

GÜLER BAYTAK / DARMSTADT, ALMANYA: Ben Ulusal Kanal Gönüllerinin bu gezilerine devamlı katılırım. Hani denir ya, ‘müdavimiyim.’ Diğerleri gibi bu gezimizde çok olumlu, çok bilgilendirici geçti. Türklüğümle gurur duydum. Atalarım neler yapmış, neler etmiş; görüp tanımak, bilgilenmek hakikaten çok çok güzel. Yugoslavya bölündükten sonra çok değişiklik olmuş burada. Amerika'nın rüzgârı esiyor. Bu duruma üzüldüm. Her yerde Amerikan bayrağı görmek hoşuma gitmedi. Yine de Balkanların insanları çok misafirperver, çok saygılı. Zorluk çekmedim. Hele dil bakımından. Öyle ki sanki herkes Türkçe konuşuyor gibi. Çok yardım severler. Her şeyde sevgi saygı gösteriyorlar. Çok memnun kaldım. Herkese tavsiye ederim. Gelin atalarımızın yaşadıkları yerleri görün. Atalarımızla bir kez daha gurur duyacaksınız.

ABD bayrağını dikmişler, halkları bölmüşler

ZEHRA BALLIKAYA / LONDRA, İNGİLTERE: Bu geziden de çok memnun kaldım. Çok güzel yerler gördük, ancak en üzücü şey eski Yugoslavya’nın ve halkının düştüğü durum. Her tarafta Amerikan üsleri ve bayrakları. Emperyalizminin güdümünde yürütülüyor. ABD’nin olduğu yerde birlik beraberlik kalmıyor. ABD bayrağını dikmişler, halkları bölmüşler. Bundan çok üzüldüm. Ama tabiat olarak, doğal olarak çok şahane yerler. Herkes gelsin görsün.

İki Yugoslavya’yı da gördüm

VEHBİ BALLIKAYA / LONDRA, İNGİLTERE: Eski Yugoslavya topraklarını bir kez daha gezdik, gördük. Yugoslavya'yı 1976 yılında görmüştüm. O zamanki Yugoslavya ile bu zamanki Yugoslavya karşılaştırdığımız zaman değişiklikler var. 1976'daki Yugoslavya çok canlı, çok bilinçli, çok insancıl, misafirperver bir Yugoslavya. Sosyalizmin buram buram koktuğu bir coğrafya. Fakat şimdi Yugoslavya'ya baktığımız zaman bölünmüş, 6-7 tane devlet çıkmış.Tabi yine bu eski sosyalizm geleneği devam etmekte ama Amerika bir şekilde amacına ulaştı burada. Böldü ve yönetmeye devam ediyor. Yani bu Yugoslavya'nın devrimci geleneksel karakterini yok etmeye çalışıyorlar ama bunu hiç başaramayacaklar.

Osmanlı'nın izleri halen devam etmekte burada. Hanıyla, sarayıyla, kervansaraylarıyla bu kendini gösteriyor. Türk kahvesinin biri gidiyor, biri geliyor… Cumaları sokaklarda namaz kılıyorlar. Aynı bizim Beyazıt meydanında olduğu gibi.
Gelin görün. Siz de değerlendiriniz. Benim ümidim bitmedi. Buradaki halklar kendine gelecek, ayağa kalkacak bir gün eski günler geri dönecek.

Vatan toprakları gibi

NERMİN TOSUN / LONDRA, İNGİLTERE: Ulusal Kanal Gönüllüleri ile ilk turumuzdu. Çok çok çok beğendik. Vatan toprakları gibi. Herkes birbirine yardımcı. Çok hoşumuza gitti. Katılmanızı tavsiye ederim. Biz çok beğendik. Sizin de beğeneceğinizi umarım.

Her yer tarih kokuyor

DEVRİM YÜCE KARAAL / FRANKFURT, ALMANYA: Balkan Turu'na katıldığımız için çok memnunuz, çok mutluyuz. Organize eden herkese çok teşekkür ederiz. Ben açıkçası bu kadar Türkiye'den izler olduğunu tahmin etmiyordum. İnsanları, doğası, tarihi çok güzel. Tarih kokuyor her yer.

Gelip görünce ne hissettiğimizi anlayacaksınız

MİYASE DOĞAN / LONDRA, İNGİLTERE: Buralar çok harika, çok güzel. Atalarımız buralarda çok güzel camiler, hanlar, hamamlar yapmış. Her bir sokakta atalarımızdan izler görebilirsiniz. Gelin buraları görün, buraları yaşayın. Neler hissettiğimizi o zaman daha iyi anlarsınız. Emek verenlere çok teşekkür ederim.

Atalarımız bu topraklara kök salmış

RAGFET TOSUN / LONDRA, İNGİLTERE: Ata yurt bildiğimiz Kuzey Makedonya hakikaten Türkiye'yi aratmayacak kadar güzel. Eski mimariyi çok iyi korumuşlar aynı Osmanlı zamanındaki gibi. Sanırsınız herkes Türkçe konuşuyor, Türkçe anlıyor. Esnaflar öyle. Yemekleri bizim yemeklerimize benziyor. Türkiye'nin herhangi bir köşesindeymişiz gibi. Ne tarafa baksan mutlaka bir cami görüyorsun. Atalarımız demek geldikleri zaman buralara hakikaten kök salmışlar. O kökler, saçaklar kesilmemiş. Çok iyi bir geziydi. Buralara geldiğimiz için çok sevinçliyiz.

Sonraki Haber