Savaş bahanesine karşı uluslararası soruşturma çağrısı

Tel Aviv liderleri Hizbullah'a ne yanıt verileceğini konuştu. Fakat sızan bilgiler kavgalara ve çelişkili ifadelere işaret ediyor. İsrail'in 12 Dürzi'yi bilerek veya yanlışlıkla öldürmüş olabileceği daha sık dile getiriliyor. Lübnan, tarafsız soruşturma istiyor

Batı Asya'da nefesler tutuldu. Golan Tepeleri'ndeki bir Dürzi kasabasına düşen roket sonucu 12 sivil yaşamını yitirmişti. Olayın nasıl meydana geldiğine dair sis perdesi kalkmadı. El-Arabi TV muhabirine göre olay yerindeki görgü tanıkları, sahaya düşenin bir İsrail Demir Kubbe önleme füzesi olduğunu bildirdi. Sputnik'in görüşüne başvurduğu bir askeri uzman da şunları söyledi: “Mecdel Şems'te patlayan füze yüzde 100 İsrail' aitti. Önümüzde iki olasılık var: Ya İsrail hava savunma sistemlerinin performansında bir arıza ya da belirli bir amaç doğrultusunda kasıtlı olarak fırlatılmış bir füze.”

Tel Aviv, yaşananlardan Hizbullah'ı sorumlu tutmuş, Lübnan Direnişi ise iddiaları reddederek ölümlerin futbol sahasına düşen İsrail hava savunma füzesinden kaynaklandığını açıklamıştı. ABD ise Hizbullah roketinin yanlışlıkla Mecdel Şems'e düşmüş olabileceğini belirtmişti. Şimdi herkes sadece İsrail'in askeri tepkisini merak etmiyor, buna Hizbullah'ın yapacağı misillemeyi de konuşuyor. Karşılıklı iki sert hamle her şeyi çığrından çıkarabilir. Bu arada çatışmanın rutininde bir değişiklik yok: Hizbullah, askeri hedeflere Katyuşa roketli saldırılarını, İsrail ise savaş uçağı veya SİHA'larla güney Lübnan'ı hedef almayı sürdürüyor.

KAVGALI TOPLANTI

İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant, pazartesi günü “müdahale planlarını” görüşmeye gittiği Kuzey Komutanlığında şunları söyledi: “İran'ın vekili Hizbullah, saçma sapan inkarlarına rağmen cezasız kalmayacak. Bedelini ağır ödeyecek.” Önceki saatlerdeyse Binyamin Netanyahu'nun ABD'den dönüşünün ardından dört saatlik bir Güvenlik Kabinesi toplantısı düzenlendi. Açıklamaya göre Netanyahu ile Galant'a yanıtın kapsamı ve zamanlaması konusunda karar verme yetkisi verildi. Fakat sızan bilgilere bakılırsa resmi toplantılar dışında birbiriyle konuşmayan Başbakan ile Savunma Bakanı toplantıda yine kavga etti.

KAN kanalına göre Netanyahu, Galant'ın kendisine danışmadan basına Hizbullah'a verilecek yanıtı “güvenlik şefleriyle kararlaştırdım” açıklamasına çok öfkelendi. Savunma Bakanı'nı kendi başına kararlar almak ve savaşı tek başına yönetmek istemekle suçladı. Galant'ın ne karşılık verdiği bilinmiyor.

MASADAKİ OLASILIKLAR

Toplantıdaki kavgaların dışında ne karar verildiği de İsrail basınının bir numaralı gündemi. İsrael Hayom gazetesine konuşan bir yetkili, verilecek yanıtın, kuzeydeki tırmanışın boyutunu belirleyeceğini söyledi.

Gazeteye konuşan Batılı diplomatlarsa Lübnan'da tam teşekküllü bir savaşı tetikleyecek bir İsrail tepkisini önlemek için önemli bir çaba sarf edildiğini söyledi. Bir güvenlik yetkilisi de birkaç gün sürecek önemli bir tırmanış olsa da İsrail'in şu anda Hizbullah'a karşı bir savaşa ilgi duymadığını belirtti. Kaynağa göre amaç kuzeyde stratejik bir değişiklik yapmak.

Kanal 12'ye göre masadaki tüm alternatifler, İsrail'in Hizbullah'a şu ana kadar verdiğinden daha fazla zarar vermeyi hedefliyor. Ancak bunun diğer cepheleri de kışkırtabileceğinden endişe ediliyor. TV kanalı, “önümüzdeki birkaç güne dikkat” diyor ve ilginç bir şekilde “Lübnan'daki Hizbullah dışı stratejik hedefleri” işaret ediyor. Topyekün savaşın da masada olduğu ancak aşırılıkçı bakanlar dışında pek rağbet görmediği de sızan bilgiler arasında.

YANIT 'SINIRLI' OLACAK

Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib, saldırıdan kimin sorumlu olduğuna ilişkin "uluslararası bir soruşturma başlatılması veya UNIFIL aracılığıyla üçlü komitenin toplanarak gerçeğin ortaya çıkarılması" çağrısında bulundu. Üçlü komite, teknik olarak savaş halinde olan Lübnan ve İsrail'in askeri yetkilileri ile Lübnan'daki Birleşmiş Milletler Geçici Barış Gücü'nden (UNIFIL) oluşuyor. Hizbullah'ın "sadece askeri" mevzileri hedef aldığını hatırlatan Buhahib, örgütün sivillere yönelik kasıtlı bir saldırı düzenleme ihtimalinin bulunmadığını aktardı. Beyrut'un ilgili ülkelerden İsrail'in yanıtının “sınırlı” olacağı yönünde “sakinleştirici” mesajlar aldığını belirtti. ABD'nin Lübnan'dan Hizbullah'ın tepkisinin sınırlı olmasını istediğini kaydetti.

ŞAM'DAN DÜRZİLERE MESAJ VAR

Dünyadaki en büyük Dürzi nüfusunun bulunduğu Suriye, 12 sivilin öldüğü olaydan İsrail'i sorumlu tuttu ve bu “iğrenç suçu işlemesine” rağmen “Hizbullah'ı suçladığını” belirtti. Suriye Dışişleri Bakanlığının açıklaması şu ifadelerle sürdü: “On yıllardır Suriye Arap kimliklerinden vazgeçmeyi reddeden işgal altındaki Golan halkı, işgalcilerin Lübnan Direnişi'nin Mecdel Şems'i bombaladığı yönündeki asılsız suçlamalarına kanmayacak, özellikle de Suriye Golan halkı, işgalciye ve toprak ile kimliği ihlal eden saldırgan politikalarına karşı direnişin ayrılmaz bir parçasıydı ve hala da öyle.”

Suriye'de 700 bin Dürzi yaşıyor. Mecdel Şems'de ölenler de aslen Suriyeli. Dürziler, İsrail 1967 yılında Suriye'ye ait Golan Tepeleri'ni işgal ettiğinden beri kendi kimliklerini koruyarak bölgede yaşamaya devam ediyor.

KÜFÜRLERLE UĞURLANDI

Haaretz'in haberine göre Netanyahu, hayatını kaybeden çocukların yakınlarıyla bir görüşme ayarlamaya çalıştı ancak reddedildi. Kanal 13, halkın cenaze töreninde iktidardaki “Likud Partisi üyelerine saldırdığını” bildirdi. Ayrıca yayınlanan videolarda kurbanların ailelerinin aşırılıkçı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'e sert tepki vererek, “Git buradan... Seni burada istemiyoruz, seni katil. Çocuklarımızın kanı üzerinde dans etmek istiyorsun.” dediği görülüyor. Fanatik Bakan, ağır küfürler eşliğinde törenden kovuluyor.

GÜNEY KIBRIS YİNE TUTUŞTU

Olumsuz senaryolardan en çok endişe eden üçüncü taraf ise Güney Kıbrıs. Rum yönetimi yetkilileri, savaşın Lübnan'a sıçrayarak uzaması ihtimaline karşı teyakkuza geçti. Rum kesimi, üçüncü ülke vatandaşlarının ve hatta güvenli bir bölge arayan Lübnanlıların yeni bir kitlesel göç dalgası olasılığına hazırlanıyor. ABD Dışişlerinden Richard Verma bu konuyu ve Amerikan vatandaşlarının Lübnan'dan olası tahliyesini içeren planları görüşmek üzere bugünlerde Güney Kıbrıs'ta bulunuyor.

Bazı ülkeler yeniden vatandaşlarına Lübnan ve İsrail'i terk etme çağrılarına başlarken aralarında Türk Hava Yolları'nınkilerin de bulunduğu irili ufaklı çok sayıda hava yolu şirketi pazar ve pazartesi günü Beyrut seferlerini durdurdu. Lufthansa kendi adına duraklamanın 30 Temmuz'a kadar süreceğini bildirdi.

Sonraki Haber