Umudun birliğin simgesi oldu

Üzerinden bir yıl geçse de acısı taze. 117 can… Her bir can için umutla bekledik. 3 yaşındaki Ayda, 91 saat sonra beton yığınlarının arasından kurtarıldığında tüm Türkiye tek yürek oldu. Baba Uğur Gezgin, geçen bir yılı anlattı

İzmir Depremi'nin üstünden 1 yıl geçti, yitirilen 117 canın acısı dinmedi. Enkazdan 91 saat sonra çıkarılan Ayda bebek, tıpkı diğer çocuklar, Elif, İnci ve Günay gibi umudun simgesi oldu. Ayda Gezgin’in babası Uğur Gezgin, depremin ardından geçen bir yılı anlattı.

İzmir'in Seferihisar ilçesi açıklarında geçen yıl 30 Ekim'de yaşanan 6,6 büyüklüğündeki depremde 117 kişi yaşamını yitirdi, bin 34 kişi yaralandı.

İzmir'in tüm ilçelerini ve çevre illeri sarsan deprem, hafızalara yıkılmış binalar kadar enkaz altından kurtarılan çocuklarla da kazındı. O çocuklardan biri de depremle yerle bir olan Rıza Bey Apartmanı’nda annesi ile enkaz altında kalan 3 yaşındaki Ayda Gezgin’di.

Bir kargo firmasında yönetici olarak çalışan Uğur Gezgin, depremde hayatını kaybeden eşi Figen Gezgin'den yadigar kızı Ayda ve oğlu Atakan Gezgin ile yaşadıkları acı olayın etkilerini en aza indirmek için büyük çaba harcıyor.

Uğur Gezgin, "İlk başlarda sağlık sorunlarını atlatmaya çalıştık. Daha sonra ev telaşına düştük. Onu hallettik. Sonra kendi iş hayatımı düzene soktum. Ondan sonra çocukların okulu başladı. Yaz ayını atlattık. Psikolojik tedavilerimiz devam ediyor. Geçmişe göre daha iyiler. Şu anda hızlı şekilde ilerleme kaydediyoruz." dedi.

Ayda'nın zaman zaman annesinin yokluğunu hissettiğini dile getiren Gezgin, "Kızım bir topluluğa girdiğimizde annesiyle olan çocukları gördüğü zaman arada 'Annem nerede, gelecek mi?' diye soruyor." ifadelerini kullandı.

GÜRÜLTÜYE KARŞI HÂLÂ DUYARLI

Kızının enkaz altında geçirdiği anları hatırladığını aktaran Gezgin, "Çıktığı ana kadar her şeyi anlatıyordu. Kafasındaki o anları, travma olarak silmeye başladı. Biz de tekrar o travmayı yaşamasın diye bahsetmiyoruz. Sağ olsun doktorlarımız yapmamız gereken şeyleri anlatıyor." dedi. 91 saat enkaz altında kalan minik kızında gürültü ve iş makinesi sesine karşı bir duyarlılık oluştuğunu belirten Gezgin, "Karanlık korkusu vardı. Onu atlattık ancak gürültülü ortamlara tepkisi var." diye konuştu.

AYDA BİRLEŞTİRDİ

Gezgin, 9 yaşındaki oğlunun ise yaşı itibariyle farkındalığının daha yüksek olduğunu anlattı. Depremin tek mağdurunun kendileri olmadığını ve böyleymiş gibi anlaşılmaktan endişe ettiğini de vurgulayan Gezgin, sözlerine şöyle devam etti:

"Bana zaman zaman tenkitler de oluyor. Ancak kızım depremin sembolü gibi oldu. Siyasilerle de konuşuyoruz. 'Mecliste birbirimize giriyoruz ama bir Ayda lafı geçince kol kola girip ağlayıp hüzünleniyoruz' diyorlar. Birleştirici oldu. Türk milletinin o tarz özelliği de var. Afetlerde herhangi bir siyasi parti gözetmeksizin birlik olabiliyoruz. Bir umut oldu benim kızım. Kimse yanlış anlamasın, bu röportajlardan herhangi bir kazancımız yok. Sadece bu tarz olaylarda insanların umudunu yitirmemesi açısından bir simge artık benim kızım."

EŞİMİN MİRASI

Gezgin, küçük kızın enkazdan çıkarılma anında yaşadıklarını şu sözlerle aktardı:

"Ses alıyoruz, dediklerinde, anında olay yerine gittim. Enkazın başındaydım. Çıkarılmasına kadar da oradaydım. Onun kurtulmasında yaşadığımız duygular tarif edilemezdi. Hatırlamıyorsun bile ne yaptığını. Mutluluk yumağı vardı, sağ olsun kurtarmacı arkadaşlar AFAD, JAK gönüllü ekipler... Hepsiyle birlik olduk, el birliğiyle çıkardık."

Kızına ümitlerin tükendiği anda kavuştuklarını ifade eden Gezgin, "Allah'ın ikinci kez bize verdiği lütuf oldu. Keşke eşim de kurtulsaydı. Kızım tek tesellimiz, eşimin mirası gibi oldu bana kızım." diye konuştu.

Çocuklarını çok sevdiğini vurgulayan Gezgin, "O (Ayda) benim, canım parçam. Kız, oğlan diye ayırt etmiyorum. Şükrediyorum. Sonuçta çocuklarım kucağımdalar. Keşke eşim de yanımızda olsaydı. Hiçbir şeyimiz kalmasaydı, çadırda yaşasaydık, o yanımızda olsaydı." sözlerine yer verdi.

7 BİN GÖREVLİ YARDIMA KOŞTU

AFAD, AKUT, Jandarma Arama ve Kurtarma timleri, sivil toplum kuruluşları ve belediyelerden ekiplerin yer aldığı 7 binin üzerinde görevli, gece gündüz enkaz altındaki vatandaşları kurtarmak için zamanla yarıştı.Türk Kızılay tarafından acil barınma ihtiyacının karşılanabilmesi amacıyla geçici barınma merkezleri oluşturuldu ve sıcak yemek dağıtımı yapıldı.

AFAD verilerine göre, depremzedelerin geçici barınma ihtiyacının karşılanması için 3 bin 20 çadır kuruldu. AFAD koordinasyonunda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Karayolları ve Devlet Su İşleri ekiplerinin katılımıyla Bayraklı'daki Haydar Aliyev Caddesi'nde kurulumuna başlanan 493 konteynerlik yaşam alanı, 26 Kasım'da hizmete girdi.İzmir'de 679 bina üzerindeki 3 bin 828 bağımsız bölüm ağır hasarlı, 789 binadaki 9 bin 117 bağımsız bölüm ise orta hasarlı olarak tespit edildi. İzmir'de 22 Şubat'ta düzenlenen törenle 7 proje bölgesinde 1444 konut ile 208 dükkanın ve Bayraklı Şehir Hastanesinin yanında bulunan rezerv alanındaki proje bölgesinin ilk etabı olan 397 konutun temeli atıldı. Bayraklı Şehir Hastanesi yanındaki 375 hektarlık rezerv alanda ilk etapta zemin artı dört ve zemin artı beş kat olmak üzere yapımına başlanan 34 blokun kaba inşaatı tamamlandı. Rezerv alana TOKİ tarafından 8 bin 100 konutun inşa edilmesi planlanırken, yapılan ihalelerle 8 etapta 3 bin 640 konutun yapımı devam ediyor.

5 DAVADA 29 SANIK ARGILANIYOR

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı depremin hemen ardından 5 binanın yıkılmasında ihmalleri olduğu iddia edilen şüphelilere yönelik soruşturma başlattı.

Aralarında müteahhit, sürveyan, inşaat mühendisi, mimar; projesiz, izinsiz ve kontrolsüz tamirat işlemi yaptırdığı, binanın kentsel dönüşüme sokulmasına karşı çıktığı ve binadaki hasarı bina sakinlerinden gizlediği iddia edilen apartman kat malikleri ile yapı denetim şirketi yetkililerinin de olduğu 29 sanık hakkında "bilinçli taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olmak" suçundan dava açıldı. Soruşturma kapsamında binaların yıkılmasında ihmali, denetim eksikliği olduğu öne sürülen belediye görevlileri ile İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesinde görevli kişilerden oluşan kamu görevlileri hakkında hazırlanan dosya ise ayrılarak Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun kapsamında gereğinin yapılması için Memur Suçları Bürosu'na gönderildi.

İddianamelerde şüphelilerin tespiti ise Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden oluşan 3 kişilik, İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşan 4 kişilik bilirkişi raporu ile yapıldı.

Raporlarda, 5 apartman için de ortak görüşe varılarak, "Projelendirmedeki eksiklikler, malzeme özelliklerindeki yetersizlikler, uygulama ve işçilik hataları, yapım denetimindeki yetersizlik" nedeniyle yıkıldığına dikkati çekildi.

Sonraki Haber