Üretici kadınlar iktisatçı olmuşlar!

Antalya’da pazar tezgahlarını dolaştık. Alın teriyle toprağını süren emekçi kadınlar, pazarda da tezgah başındalar. Pazara bereket gelmesini istiyorlar, ‘Bolca üretelim, bolca satalım’ diyorlar, ‘O zaman vatandaşın da yüzü güler!’ Çözüm önerilerinde vatan var, vatanseverlik var.

Fatmanur Saklar

Antalya Liman Pazarı’nda çiftçi kadınlara mikrofon uzattık. Bir yandan fiyatlar cep yakıyor, vatandaş boş arabalarla geri dönüyor, öbür yandan üreticinin, pazarcının ürünleri tezgahta kalıyor...

Alın teriyle toprağını süren emekçi kadınlar, pazarda da tezgah başındalar. Pazara bereket gelmesini istiyorlar, “Bolca üretelim, bolca satalım” diyorlar, “O zaman vatandaşın da yüzü güler!”

Verdikleri onca emeğe karşın sigortasını ödeyemeyen var. Enflasyonla, her geçen gün artan girdi maliyetleriyle boğuşuyorlar. Yine de üretmekten vazgeçmiyor çiftçi kadın, toprağına sahip çıkıyor. Çözüm önerilerinde vatan var, vatanseverlik var. Ekonomik krize halkçı çözümü sadelikle ifade ettiler:

‘ÇİFTÇİ KAZANMAZSA HİÇ KİMSE KAZANAMAZ’

Fatmanur Saklar: Biz üretici olarak bitme noktasındayız. Maliyetlerimiz çok yüksek. İlacıydı, gübresiydi, traktörüne mazotuydu...

Acaba emekliliğimizi yaşayabilir miyiz? 7 bin lira sigorta ödüyorum, içinden çıkamıyorum. Evimi döndüremiyorum. Üretici olarak çok zor durumdayız. 1 kilo poşeti 80 liraya alıyorum. Tezgahımda her gün poşete 300-400 lira veriyorum, plastik poşete.

Alım gücü çok düştü. Birer ikişer kasa ürünümü akşama kadar bitiremiyorum, insanlar alamıyor. Meyve alamıyor, sebzesini çok az alabiliyor, mecburi ihtiyaçlarını ancak karşılayabiliyor.

Biz de aynı durumdayız. 2 bin liraya 3 bin liraya 20 kilo, bir çuval gübre alabiliyoruz. Biz onu 2-3 pazardan ancak çıkartabiliyoruz, bir kere bahçemize atabiliyoruz.

Hükümet üreticiye destek olmak zorunda. Üretim olmadığı zaman hayat biter. Çiftçi kazanmazsa hiç kimse kazanamaz. Mobilyacısı, inşaatçısı, kuyumcusu, arabacısı hepsi üreticiye bağlı. Çiftçi kazanırsa düğün yapar, ev yapar, arsa alır, eşya alır, traktör alır, araba alır. Hepsi üretimden geçiyor.

‘BİZİ AYAKTA TUTAN TOPRAĞIMIZ’

Havva Yavuz: Önceden 1 lira – 2 lira olan mallar şimdi 20 lira, en düşüğü. Mazotu, gübresi, ilacı düşmeyince bunlar daha da yükselir. Biz de bırakırız gideriz. Toprak biter. Bizi ayakta tutan toprağımız. Suyumuz yok, gübremiz pahalı. Çalışıyoruz ama zor durumdayız. Artık bizi görsünler. Enflasyon da yüksek, bunlar ucuzlarsa enflasyon da düşer. Havalar da kurak gidiyor. Sularımız sürekli kesiliyor. Ayrıca elektriğe ve suya da zam geliyor. Bitirme noktasındayız.

Havva Yavuz

‘YILDAN YILA ÜRÜNLERİMIZ ERİYOR’

Nazire Şay: Çiftçiler olmazsa kimse bir şey bulamaz. Herkes aç kalır.

Her şey pahalı, giderlerimiz, maliyetimiz çok. Üretebilmemiz için fiyatların normale dönmesi gerekir. Yıldan yıla ürünlerimiz eriyor. Vatandaşa da pazar pahalı geliyor, ürünlerimiz elimizde kalıyor, çürüyor, sıcaklarda biberler kuruyor.

Nazire Şay

Gübresini alamıyorsun, mazotunu alamıyorsun. Bizlere 3 bin lira destek veriyor, yetmiyor, 200 bin lira masraf ediyorsun. Fidenin tanesi 35 lira. Burada ucuza satmaya çalışıyoruz ama gene de vatandaşa pahalı geliyor. Hükümet de bizi görmezden geliyor. Destek yok çiftçiye. Hiçbir sosyal güvencemiz de yok. Çiftçiyiz, mecbur ekiyoruz. Ama yetmiyor. Zarar ediyoruz. Bu şartlarda hastalık sahibi oluyoruz.

‘ÖNCELİKLE MAZOTUN GÜBRENİN DÜŞMESİ GEREKİR’

Naime Kar: Önceden bozuk parayla alınan yeşillikler şimdi 20 lira-30 lira oldu, vatandaş alamıyor, biz satamıyoruz.

Öncelikle mazotun, benzinin düşmesi gerekir. İlaç ve gübre düşsün, acil destek gelsin. Başka türlü olmaz. Bizler ucuza satarız, vatandaş alır, bizler de kazanırız.

Sonraki Haber