UWI’den Libya ve Doğu Akdeniz Semineri: Ülke içi ve bölgesel diyalog vurguları

United World International, 28 Aralık'ta “Libya'da seçimlerin ertelenmesi ve Doğu Akdeniz'de barış arayışı” başlıklı çevrimiçi bir seminer düzenledi.

Seminerde Libya ve Türkiye'den ikişer konuşmacı ağırlandı. Libya'dan, eski Planlama Bakanı ve şu an stratejik planlama danışmanı olan Dr. Issa Tuwegiar ile ve eski Sanayi Bakanı mevcut Libya Kalkınma ve Girişimcilik Vakfı Başkanı Dr. Mahmud Ahmed Alftise seminerde konuştu.

Türk tarafında ise 1993-1995 yılları arasında Trablus'ta görev yapmış emekli büyükelçi Uluç Özülker ve Türk Deniz Kuvvetleri eski Kurmay Başkanı ve halen Türk Denizcilik ve Küresel Stratejiler Merkezi Başkanlığını yürüten emekli Tümamiral Dr. Cihat Yaycı birer sunum yaptı.

DR. ISSA: “TÜRKİYE İLE UZUN VADELİ STRATEJİK İTTİFAK ARIYORUZ”

Dr. İssaseminerin ilk sunumunu gerçekleştirdi. İssa, “ABD dahil birçok ülke, Hafter'i Trablus'a gelmesi için destekleme hatasına düştü. Ancak Türkiye'nin yardımıyla ve diktatörlüğe asla geri dönmeyeceğimize dair kararlı duruşumuzla Hafter'i durdurduk, mağlup ettik ve geri püskürttük” dedi. Mevcut seçimlere atıfta bulunarak devam eden İssa, şunları söyledi:

“Ama ülke Doğu ve Batı olarak ikiye bölünmüş olarak kaldı. Ve Haftar ile nasıl bir anlaşma yaparsanız yapın, o bu anlaşmaları ihlal ediyor, çünkü Libya'yı bir diktatör olarak yönetmekte ısrarcı.

Hafter’in seçimlerde adaylığı da sadece bir örtbas harekatıydı. Ona kalsaydı bu seçimler, diktatörlüğünü kurmadan önceki son seçimler olacaktı. Peki seçimlere giderken ne oldu? Parlamento, Haftar'ın zaferi için özel olarak hazırlanmış,hatalı yasalar çıkardı. Hafter’in amacı, seçimleri tahrif etmek ve ardından bir diktatör olarak iktidara yerleşmekti.

Ancak Seyfülislam Kaddafi ve Abdul Hamid Dbeibeh gibi farklı adayların ortaya çıkması onu şaşırttı. Böylece seçimleri kazanamayacağını anladı ve ertelemek için harekete geçti.

“MÜCADELE DEMOKRASİ İLE DİKTATÖRLÜK ARASINDADIR”

Seçimlerin ertelenmesinin başka nedenleri de var. Bunlardan biri, parlamentonun seçimleri kendisi için istememesi; onar sadece cumhurbaşkanlığı seçiminin düzenlenmesini istiyorlar. Sonuçta bugün oldukça kaotik bir duruma düştük Şimdi yeni bir seçim tarihini konuşuluyor, ama o tarihte de seçimler düzenlenmeyecek,çünkü ertelemeye neden olan unsurlar hala ortada."

Libya'daki ana mücadele demokrasi ve diktatörlük arasında geçtiğini öne süren Dr. İssa, şunları söyledi:

“Libya'daki mücadele diktatörlük ve demokrasi arasındadır. Biz de Türkiye gibi bir ülke kurmak istiyoruz, Türkiye gibi bir kalkınma gerçekleştirmek istiyoruz ve Türk demokrasisinden ders almak istiyoruz. Türkiye aslında Libya'yı istikrara kavuşturmamıza yardım edebilecek tek ülke, bu nedenle Türkiye ile Libya arasında uzun vadeli bir stratejik ilişki kurmak istiyoruz."

ÖZÜLKER: LİBYALILAR ARASINDA DİYALOG GEREKİYOR

Trablus'ta da görev yapan emekli Türk büyükelçisi Özülker, Libya'daki sorunu üç maddede özetledi: “Birincisi, dönemin Fransız Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy 2011 yılında Libya ihtilafının ortaya çıkmasında önemli rol oynadı ve Fransa,Hafter'i destekleyerek bugün de yanlış tarafı seçiyor. İkincisi Hafter, CIA tarafından eğitilmiş ve hazırlanmış bir kişidir, ABD istihbaratının bir üyesidir. Amerikalıların ambargosunun Libya üzerinde yıkıcı bir etkisi oldu. ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir parçası olan Arap Baharı, hızla Arap Kışına dönüştü. Üçüncüsü, Birleşmiş Milletler Libya ihtilafını çözmeyi başaramadı ve çözüm bulunmasına hiç yardımcı olmuyor.

İhtilafın çözümünün ancak Libya'nın içinden çıkabileceğini vurgulayan Özülker, "Masaya oturup diyalog yürütmekten başka çare yok. Sorunları ancak iç uzlaşı çözebilir” dedi.

Türk-Rus işbirliğinin önemine de dikkat çeken emekli büyükelçi, iki ülkenin Suriye'nin İdlib vilayetinde de ortak hareket edilebileceğini öne sürdü. Özülker ayrıca Astana Süreci'nin başarısını ve Güney Kafkasya'daki son işbirliğini vurguladı.

TÜRKİYE'NİN RUSYA İLE DİYALOĞU SORUNLARIN ÇÖZÜLMESİNE DAHA YARDIMCI OLACA

Libyalı konuşmacılar, Wagner'in faaliyetleri nedeniyle Rusya'yı eleştirirken, Özülker, Ankara ile Moskova arasındaki diplomasinin Wagner'in Trablus'a yönelik faaliyetlerini tamamen durdurmasına yol açtığını belirtti.

Özülker, “Rusya ile yürüttüğümüz diyalog, bölge sorunlarının çözümünde daha da ilerlememize yardımcı olacaktır” dedi.

Emekli Büyükelçi Karadeniz ve Akdeniz'in kaderinin ortak olduğunu, kıyı ülkelerinin barış ve istikrarı korumak ve dış müdahalelerden kaçınmak için birlikte hareket etmesi gerektiğini belirtti.

Özülker, Türkiye'nin Mısır'a yönelik politikasında geçmişte bazı hatalar yaptığını, ancak Ankara'nın son dönemde bu yanlışları düzeltme yoluna girdiğini de sözlerine ekledi.

DR. YAYCI: “TÜRKİYE-MISIR ANLAŞMASI LİBYA'YA REFAH SAĞLAYACAKTIR”

Türk Deniz Kuvvetleri eski Kurmay Başkanı, emekli Tümamiral Dr. Cihat Yaycı, Türkiye’nin Libya'nın askeri ve siyaset tarihindeki etkisini anlattı ve Mustafa Kemal Atatürk örneğini verdi. Özülker ile Birleşmiş Milletler'in çatışmadaki olumsuz rolü konusunda hemfikir olduğunu beyan eden Yaycı, seçimlerin bu koşullarda doğru sonuçlar vermeyeceğini vurguladı.

Yaycı olarak tüm katılımcılar seçimlerde çok fazla aday olduğu konusunda hemfikirdi. Yaycı, seçim tarihi konusunda Dr. Issa ile de aynı fikirde: “Libya'da seçim tarihini Libyalılar belirlemedi. Ülkeye yeni bir diktatörün seçilmesini isteyenler Batılılar'dı” dedi.

Geçtiğimiz günlerde “kişisel bir girişim ve davet” üzerine Mısır'ı ziyaret eden ve düşünce kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelen Dr. Yaycı, Türkiye ile Mısır'ın dostluktan çok daha öte bir ilişkiye sahip olduğunu vurguladı, iki ülkenin ve halkların ortak köklerini tarihi örneklerle açıkladı.

Dr. Yaycı, Türkiye-Mısır arasında yapılacak bir Münhasır Ekonomik Bölge sınırlandırılması anlaşmasının Kahire’ye 22 bin km2kazandıracağını açıkladı. Dr. Yaycı, böyle bir anlaşmanın sağlanması halinde, sadece ABD ve Avrupa Birliği adına hareket eden Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ın kaybedeceğini söyledi. Dr. Yaycı’nın Türkiye-Mısır anlaşmasının Libya'ya refah getireceğini vurgulaması dikkat çekti.

Dr. Yaycı, son Mısır ziyareti ve oradaki görüşmeleri hakkında, “Mısır'ın Türkiye ile anlaşma halinde 22 bin km2kazanacağını muhataplarıma anlattığımda çok şaşırdılar” dedi.

Dr. Yaycı, deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin Türk-Libya Mutabakat Anlaşması'nın hiçbir şekilde yayılmacı ya da Neo-Osmanlı olmadığını da vurguladı.

Dr. Yaycı, Ankara ile Libya'nın doğusundaki siyasi güçler arasındaki son temasları da destekledi, Bingazi'deki Türk büyükelçiliğini yeniden açarak, direkt uçuşlar başlatarak ve vize hizmetleri sunmaya başlayarak bu süreci daha da ilerletmeyi önerdi.

DR. MAHMUD: “24 ARALIK SEÇİM TARİHİ LİBYALAR TARAFINDAN DEĞİL,

DİKTATÖR SEÇTİRMEK İSTEN SÜPER GÜÇLERCE SEÇİLDİ”

Seminerde son sunumu ise Libya eski Sanayi Bakanı Dr. Mahmudgerçekleştirdi. Mahmud şunları söyledi:

“24 Aralık seçim tarihini Libyalılar belirlemedi, bu kararı başkaları verdi. ABD ve Fransa gibi bazı süper güçler, Libya'yı umursamadıkları için,24 Aralık’tan itibaren Libya'da yeni bir diktatör görmek istediler. Onların Libya’da önemsedikleri üç şey var: terörizm, yasal göç ve enerji ile jeopolitik konum. Libya'da demokrasiyi ise hiç düşünmüyorlar.

2011'de Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Muammer Kaddafi'ye karşı kişisel bir husumet yürüttü ve yanlış siyasetler izledi. Bugün de Fransa Hafter'e destek vererek ve sorun yaratarak hala hatalar yapıyor.

Bizim tarafımızda yer alan tek güç Türkiye oldu. Bu yüzden Türkiye ile uzun süreli ilişkiler için bir plan oluşturmaya çalışıyoruz.”

DOĞU LİBYA HEYETİ’NİN ANKARA ZİYARETİ “OLUMLU”

Dr. Mahmud, Doğu Libyalı bir heyetin Ankara'ya yaptığı son ziyaret hakkında şunları söyledi:

“Doğu Temsilciler Meclisi'nden bir heyetin Türkiye'ye yaptığı son ziyaret olumludur. Ancak ziyaretin satır aralarını okumamız gerekiyor, zira Doğu tarafı hala Mısır ve BAE gibi dış güçler tarafından kontrol ediliyor.

Gerçi Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkiler de iyiye gidiyor, bu bizi mutlu ediyor çünkü Türkiye ve Mısır dost olursa bu Libyalılar için de iyi olur. Ancak dikkatli olmalıyız, çünkü Hafter hala güç peşinde. Herkes onun bir CIA ajanı olduğunu biliyor.

Suriye ve Libya savaşında Rusya ve Türkiye'nin, müttefik diyemeyeceğimiz, ama sesi diğer milletler tarafından dinlenen çok önemli iki ülkeolduğunu gördük. Çünkü Sayın Erdoğan ile Sayın Putin arasındaki siyaset birçok alanda başarılı oldu.”

Sonraki Haber