Uyuşturan 8 saat!

Sabah 10.00'dan 18.00’e kadar kanalların neredeyse tamamında benzer programlar yer alıyor. Kayıp bulma, cinayet çözme, yaftalama ile başlayan gün, öğlen saatlerinde kadınların hamaratlık yarışıyla devam ediyor.

Akşam haberlerine kadar geçen sürede izleyiciye bir model dayatılıyor, beyinler yeniden yeniden uyuşturuluyor.

Gündüz kuşağında topluma dayatılan TV programlarına ilişkin tartışmalar alevlendi. Siyasiler, vatandaşlar, bilim insanları programların yayından kaldırılması görüşünde olsa da “uyuşma” her gün en az 8 saat ekranlardan topluma aktarılmaya devam ediyor. Kadınlar gün boyu cinayet çözme, kayıp bulma, dedikodu yapma, hamaratlık yarıştırma derdine düşürülmeye çalışıyor. Ardından kadının iş hayatına katılması, bilinçli nesillerin yetiştirilmesine katkı sağlaması, ilerlemesi, var olması bekleniyor!

En çok izlenen 5 televizyon kanalındaki yayın akışına göre gündüz kuşağındaki programların birer bölümünü izledik.

Saat 10.00, ilk program başlıyor... Yıllardır ekranlarda reytinglerde ilk sıralarda. İşlenen olaylar her gün sosyal medyada çok konuşulanlar listesinde boy gösteriyor. Sunucunun “hayat dersi” seslenişleri gündemden düşmüyor. Cinayetler çözülüyor, kayıplar bulunuyor, uzmanlar yorumluyor...

EŞYASI DAHA PAHALI OLAN KAZANSIN!

Saat 12.15'te bir başka kanal... Kadınlar evlerini ve “hamaratlıklarını” sergiliyor. Yarışmaya katılan kadınlar 20'li yaşlarda. Kollarında altın bilezikler, eşya dolu evler! Çeyizler seriliyor, kimin çeyizi daha iyi ve daha fazla yarışı yapılıyor. Danslar, halaylar... Kimin koltuğu daha güzel, kimin mutfağı daha temiz mercek tutuyor yarışmacılar. “Romantik” anlar da yaşıyor. Kadınlar eşleriyle olan ilişkilerinin ne kadar “mükemmel” olduğunu ballandırarak anlatıyorlar. “Erkek dediğin ince düşünmeli” yorumlarıyla eşlere mesajlar gönderiliyor, serzenişte bulunuluyor. Altın rengi tepsiler, güllü sular, saraylardan çıkmış gibi görünen fincanlarda kahveler içiliyor. Sadelik beğenilmiyor, şaşa beklentisi ile aradığını bulamayan misafirler ağız burun kıvırıyor. Evin eşyaları kameralarla inceleniyor, ev sahibine daha güzel eşya önerileri veriliyor. İç mimarlara taş çıkarıyorlar! Ardından yemek faslı... Çeşit çeşit yemekler masada, seyircinin ağzının suyu akıyor. Sadece yemekler değil, sunulan tabaklar da oylanıyor. Yemek takımları “günlük” bulunuyor, fiyatları soruluyor. Düğün videoları izleniyor, yorumlar yapılıyor. Düğünde takılan altınların erkek tarafında mı kız tarafında mı kaldığı da konuşuluyor. Puanlamaya geçiliyor, stres artıyor, atışmalar başlıyor...

KAYINVALİDE: ALTINLARI GELİNİME YAR ETMEM

Saat 13.00'da başka bir kanal... Yine kadınlar ekranlarda. Bu sefer sadece mutfak yarışı var.

Kayınvalideler de gelinlerinin yanında. Her gün için seçilen bir yemek, stüdyodaki mutfaklarda yarışmacılar tarafından yapılıyor. Kayınvalideler gelinlerinin başında bekliyor, yemeği en güzel yapan altınları kazanıyor. Yemek yaparken atışma da ihmal edilmiyor. Kayınvalidesine iltifat eden kazanıyor. Fiziksel görüntü de gündemde. Yarışmacılar “doğal güzel” mi “estetik mi” diye ölçülüyor. Aşkın anlamı da konuşulmadan program kapatılmıyor. Kazanılan parayla oğluna araba almak isteyen de var, oğlunun gelininin estetik masrafları için arabasını sattığından şikayet eden de. Yarışmadan kazanılan altınları gelinine “yar etmeyeceğini” anlatan kayınvalideler, gelinlerini “oğluma her dediğini yaptırıyor” diye milyonlara şikayet ediyor. Ortam geriliyor. Aile sırları ortalığa saçılıyor...

70 MİLYONA 'EŞİM GECE HAYATINA DÜŞKÜNDÜ' ŞİKAYETİ

Saat 13.00 bir başka kanal... Jenerik polis siren sesleriyle başlıyor. Adli tıp uzmanı, hukuk danışmanı stüdyoda. Ortam ciddi! Ö., ortadan kaybolan eşi ve çocuğunu arıyor. Evliliğinde yaşanan sorunları ve nasıl evlendiğini anlatıyor. Eşinin gece hayatına düşkün olduğunu söylüyor. Ö.'nün neden işsiz olduğu sorgulanıyor, nasihatler döşeniyor. Evde edilen kavgalar anlatılıyor. Aileler de telefonla tartışmalara katkı sunuyor. Gözyaşları sel oluyor... Mikrofon uzmanlarda... Eline kalemi alan sunucumuz yazı tahtasına çiziyor da çiziyor.

MEDYANIN SORUMLULUĞU
Kadınların esir edildiği, uyuşturulduğu, köreltildiği, aile yapısını yıkan bu programlar devam ettiği sürece toplumdaki yozlaşmanın, yalanın, güvensizliğin ve korkunun azalması beklenemez. Sorumluluğun en büyüğü tüm gün kadın haklarını, çocukları savunduğunu söyleyen, iyilik meleği gibi ortada gezinen medya kuruluşlarının. Madem kadın konusunda duyarlısınız, uyuşturan programlar yerine kadının ufkunu açan programları ekranlara taşıyın.

ELLERDE PEÇETE TOZ KONTROLÜ

Saat 13.00 bir başka kanal... Programın konusu en hamaratın kim olduğu. Bu programda erkekler de yarışıyor. Sunucu ile birlikte ev sahibi temizliğe girişiyor. Ardından mutfakta ordu doyuracak kadar yemek yapılıyor. Hazırlıklar bitince misafirler geliyor. Bulaşık makinesinin filtresine kadar temizlik kontrolü yapılıyor. Ellerde peçeteler eşyaların tozuna bakılıyor. Yarışmacı “eli ağır” diye eleştiriliyor. Süre sınırı olmasa tartışmalar sabaha kadar sürecek...

DELİLLER STÜDYOYA UĞRADI

Saat 15.00 bir başka kanal... Yıllardır kayıp olan küçük çocuğun ailesi ekranlarda. Aile birbirini suçluyor. Anne arada gözyaşlarına boğuluyor. Çocuğun babasının kim olduğu da araştırılıyor. İşin içinde muhtar da var! Delil olarak bulunan çocuğun kıyafeti stüdyoda. Kıyafette saç teli bulunmuş. Bulunan saç teli analize gönderilmeden stüdyoya uğruyor. Sunucu gözlüklerini takıyor, eline poşetlenmiş saç telini alıyor, araştırılacağını anlatıyor. Umarız analize giderken kaybolmaz!

OLMASI GEREKENİ BÖYLE AĞZINDAN KAÇIRDI

Saat 16.19 bir başka kanal... 18 yaşında zihinsel engelli bir genç kıza nasihatler düzülen program... Programda çok tartışılan bu konuya açıklık getirmek üzere hukukçu söz alıyor. Programın haber formatında olduğunu savunuyor. Olayı savunamayınca ağzından gerçekler şöyle saçılıyor:

“Medyanın temel görevi, toplumu bilgilendirir. Verilen haber şaşırtıcı ve endişe verici olabilir. Önemli olan gerçek ve güncel olmasıdır. Bazı durumlarda haberin toplum üzerinde olumsuz etkileri olabilir. Toplumu rahatsız eden konuları görmezden mi geleceğiz, yoksa yüzleşecek miyiz? Olması gereken sansasyon yaratmamak, devletin kurumlarıyla iletişime geçmek. Ama yeri geldiğinde... Engelli bir kızın aile içindeki istismarında sosyal medya silahşörleri harekete geçmiyorsa...”

GENELGE HÜKÜMET KANALINI RAHATSIZ ETTİ

Program hükümete yakınlığıyla bilinen bir kanalda yayınlanıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yayınladığı "Basın ve Yayım Faaliyetleri ile ilgili Cumhurbaşkanlığı Genelgesi"ne de sitem ediliyor. Genelgenin ardından programın tartışılmaya başlanmasının “bilerek” olduğuna işaret ediliyor.

17.19 bir başka kanal... Ana haber bültenleri başlayana dek “uyuşma” sürüyor. Ertesi gün sabah yine aynı...

UÇUK REKLAM GELİRLERİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yayınladığı “televizyonlara çeki düzen” verilmesini içeren “ailenin, çocukların ve gençlerin” korunmasını isteyen genelge önemli. Genelgede Anayasaya ve kanunlara atıflar yapılıyor. Aslında sadece akşam kuşağında yayınlanan bir televizyon programını konu edindiği belli olan bu genelge, az da olsa bir “irade” ortaya konabileceğini gösteriyor. Genelgede bahsedilen programdan bin kat daha zararlı olan gündüz kuşağına uçuk reklam gelirleri “uçup” gitmesin diye ses çıkarılamıyor. Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) bazı programlara para cezası verdi. Televizyon yöneticileri Ankara'ya çağrıldı, toplantı yapıldı. Kanallara genelge gönderildi. Sonuç, her gün aynı “uyuşma” devam ediyor.

Sonraki Haber