Uyuşturucu kullanımı müdahalelere rağmen artıyor

Avrupa ülkelerindeki uyuşturucu kullanımı korkucu boyutlarda. Kovid-19 sonrası uyuşturucu kullanımında yeniden bir artış yaşandı.

Son yıllarda operasyonlarda ele geçirilen uyuşturucu miktarında artış olsa da kullanımda bir azalma yok. Kullanımı azaltmak için çareyi ‘esrarı yasallaştırmakta’ bulan Avrupa ülkelerinin bu konuda ise ne kadar başarılı olacağı merak konusu.

Her adım başı enjeksiyon iğneleri, yerde yatan insanlar, zehirlerini pazarlamak isteyen tacirler ve uyuşturucusunu alamamış, titreyen müptelalar… Avrupa’nın merkezlerinde bu gibi manzaraları görmek mümkün. Paris’te 18’inci bölgedeki Porte de La Chapelle, Köln’de tarihi katedral ve merkez tren istasyonunun çevresi, Berlin’de Görlitz Parkı, Amsterdam ve Londra’nın kent merkezleri başlıca örnekler arasında. Genellikle metro istasyonlarının girişleri, terk edilmiş binalar, parklar, ATM cihazlarının yanı ve hatta sokak ortalarında da görülen bu durum, yakınlarından geçen vatandaşları da ürkütüyor.

Uyuşturucu kullanımı Kovid-19 salgını boyunca her ne kadar azalmış olsa da, son yıllardaki çoğalma göze çarpıyor. Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezinin (EMCDDA) 2022 yılındaki raporuna göre, Belçika, Hollanda, Portekiz ve İspanya’daki şehirlerde uyuşturucu kullanımı yüksek düzeyde arttı. Özellikle kokain kullanımının 38 şehirde arttığı bildiriliyor. Rapora göre AB’deki yetişkinlerin 83,4 milyonu (yüzde 29) daha önce yassa dışı bir uyuşturucu madde kullanmış. En çok kullanılan madde olarak esrar dikkat çekiyor. 22 milyondan fazla Avrupalının 2021 yılı içinde esrar kullandığını bildirirken, ikinci sırada uyarıcılar yer alıyor. Raporda, 3,5 milyon yetişkinin kokain, 2,6 milyon kişinin uyuşturucu hap, 2 milyon kişinin de sentetik uyuşturucu kullandığı tahmin ediliyor.

YASALLAŞTIRMA PLANLARINA TEPKİLER SERT

Yüksek kullanım oranları karşısında Avrupa ülkeleri ise tedbir olarak ‘esrarı yasallaştırma’ girişiminde bulunuyor.  Alman Hükümeti, esrarın yasallaşması için çalışmalarını sürdürüyor. Geçtiğimiz haftalarda Federal Sağlık Bakanı Karl Lauterbach, yasallaştırmaya yönelik taslak planı kamuoyuna tanıttı. Reşit kişilerin 25 grama kadar esrar alım-satımına izin vermesini öngören taslak doğrultusunda ticaretin bazı pilot bölgelerde “uzman mağazalarda” yapılması öngörülüyor. Taslak doğrultusunda esrarın uyuşturucu maddeler listesinden çıkarılması düşünülürken, esrarla yakalanan 18 yaş altındaki kişilerin “önleyici seminerlere” katılımları zorunlu hale getirilecek. Esrarın ekimi ise yasal olarak işletilecek “esrar derneklerinde” mümkün olması öngörülüyor.

Hükümetin planlarına karşı uzmanlar tepkili. Westdeutsche Allgemeine Zeitung (WAZ) gazetesine konuşan Polis Sendikası Başkanı Michael Mertens, özellikle esrar tüketen insanların araç kullanımında sorunlar yaratabileceğine işaret ediyor. Esrar tüketen bir kişinin hangi oranla trafiğe çıkıp çıkamayacağı sorusunun belirleyici olduğunu belirten Mertens, “Esrar kanda alkolden çok daha uzun süre tespit edilebilir. Bu nedenle sürüş yeteneği günlerce kısıtlanabilir” diye uyarıyor.

BEYNE ZARARLARI ÇOK BÜYÜK

Uzmanlar ayrıca esrarın bedende yarattığı tahribata karşı da uyarıyor. Özellikle kısa süreli hafızanın etkilendiğini hatırlatan çok sayıda uzman, genç yaşlardaki tüketimin eğitim hayatını da olumsuz etkileyecek şekilde beyin yapısında değişikliklere yol açacağını belirtiyor. Bu konuya Alman Çocuk ve Gençlik Doktorları Meslek Kuruluşu (BVKJ) da değiniyor. Esrar tüketiminin ergenlikte gelişimi önleyebileceğine dikkat çeken doktorlar, maddenin psikolojik olarak şizofreni gibi sorunlara da yol açabileceği yönünde uyarıyor. Buna rağmen esrar tüketen gençlerin oranı bir hayli yüksek. 2018 yılında yaptığı bir araştırmanın sonuçlarını paylaşan, Alman Federal Tıbbî Aydınlanma Merkezi, rakamlara sonuç raporunda değiniyor. 7002 kişinin katıldığı ankete göre 18-25 yaş aralığındaki gençlerin yaklaşık yüzde 40’ı esrar kullanmış. 12-17 yaş aralığında ise bu oran yüzde 10 olarak tespit ediliyor. Bu yaş grubunda sürekli kullanıcıların oranı, yüzde 1,6 olarak veriliyor.

‘DEVLET TACİR OLMAMALI’

Esrarı yasallaştırma politikasının yasa dışı uyuşturucu ticaretini engellemede hangi ölçüde başarılı olacağı sorusu da ayrıca tartışılmakta. Bu konuda daha önce Aydınlık Avrupa’ya konuşan Alman Polis Sendikası Genel Başkanı Rainer Wendt, “Devlet hiçbir şekilde tacir olmamalı. Devletin görevi, suç takibi ile önleme yöntemleri; vatandaşı için uyuşturucu kullanımını kolaylaştırmak değil” diye uyarmıştı. Buna rağmen uyuşturucu kullanımının yoğun olduğu birçok bölgede başvurulan yöntem, kullanımın denetim altına alınması yönünde. Öyle ki binden fazla müptelanın bulunmasıyla dikkat çeken merkez tren garı bölgesinde kullanıma kontrollü odalarda izin veren güvenlik güçleri ve Büyükşehir Belediyesi, gözünü uyuşturucu tacirlerine dikiyor. Alınan müdahaleler 1991 yılından beri her ne kadar uyuşturucuda ölenlerin sayısını azaltmış olsa da bölgedeki manzara kent sakinlerini de ziyaretçileri de rahatsız etmeye devam ediyor. Durum karşısında Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) Frankfurt Örgütü Belediye Meclis’ine ekim ayında denetimli kullanım ve danışmanlık hizmetlerinin daha etkin uygulanmasına yönelik bir tasarı sundu. Ancak Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi  (EMCDDA) raporu, müdahalelere rağmen uyuşturucuya erişimin daha kolay olduğunu gösteriyor. Kokain örneğini veren EMCDDA, kullanım oranlarının arttığını hatırlatıyor. Yetkililer, Avrupa’daki kokain pazarının 2020 yılında 10 milyar avronun üzerinde olduğunu bildiriyor ve bu pazarın büyüklüğünün 12,8 milyar avroya kadar çıkabileceğine dikkat çekiyor. Uyuşturucunun kullanımı ise, Belçika, Fransa ve Hollanda gibi çok sayıda ülkelerde suç oranlarının da artışına yol açıyor.

Sonraki Haber