Uyuz vakaları 4-5 yıldır artıyor

Uyuz vakaları tüm Türkiye’de sık görülen bir hastalık haline geldi.  Dr. Münevver Güven, ‘Deprem bölgesinde ülkemizin diğer bölgelerinde olduğu gibi uyuz hastaları bulunmaktadır. Ancak şu aşamada deprem bölgesinde uyuz salgını olduğuna dair, elimizde sağlıklı veriler mevcut değildir.’ dedi

Deprem, sel gibi doğal afetlerin ardından aşırı kalabalık ve olumsuz yaşam ortamı, kötü hijyen şartları gibi nedenler, salgınlara kapı aralıyor. Kahramanmaraş merkezli 10 ilimizi etkileyen büyük depremin ardından daha iki hafta geçmeden, kolera ve uyuz salgını olduğu şüphesi yaratan haberler, dedikodular yayıldı. Aydınlık olarak Sağlık Bakanlığı’nın salgına karşı aldığı sıkı önlemlere, salgın takip sistemine sayfalarımızda yer verdik.

Bir deri hastalığı olan uyuzun, son yıllarda tüm Türkiye’de yaygın bir hastalık haline geldiği, deprem bölgesinde de sık görüldüğü ama deprem bölgesine özgü olmadığı belirtiliyor. Uzmanlar, uyuzun korkulacak bir hastalık olmadığına dikkat çekiyorlar. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı öğretim üyesi Dr. Münevver Güven, “Poliklinik başvuruları dikkate alındığında, ülkemizde son 4-5 yıldan beri, daha önceki yıllara göre çok daha fazla uyuzlu hastayla karşılaşıyoruz. Ülkemizde birçok farklı şehirden yapılmış çalışmalarda, son yıllarda uyuz olgularının belirgin artış gösterdiği de raporlandı.” dedi ve şöyle sürdürdü: “Deprem bölgesinde ülkemizin diğer bölgelerinde olduğu gibi uyuz hastaları bulunmaktadır. Ancak şu aşamada deprem bölgesinde uyuz salgını olduğuna dair, elimizde sağlıklı veriler mevcut değildir. Ayrıca her kaşıntılı deri hastalığının uyuz olmadığı, kaşıntı ile seyreden birçok farklı deri hastalığının olduğu unutulmamalıdır.

“Depremi gibi doğal afetler sonrası bazı mikrobik veya paraziter deri hastalıklarının sıklığı artış gösterebilir. Ayrıca depremin neden olduğu stres; sedef hastalığı, kurdeşen gibi çeşitli dermatolojik hastalıkların ortaya çıkmasına veya alevlenmesine neden olabilmektedir. Ancak tüm bu deri hastalıkların tedavi edilebilir hastalıklar olduğu unutulmamalı ve erken dönemde tanı ve tedavi için hekime başvurulmalıdır.”

Dr. Münevver Güven

KOLAYCA BULAŞMIYOR TEDAVİ EDİLEBİLİR

Dr. Güven, uyuz hastalığına neden olan akarların 15-20 dakika süren, doğrudan deriden deriye yakın temas ile bulaştığını belirtti ve şöyle konuştu:

“Uyuz hastalığı, halk arasında bazen korku ve endişe uyandırabilir. Ama dermatologların korkmadığı, endişe duymadığı bir hastalıktır. Çünkü uyuz, birçok tedavi seçeneğinin olduğu ve uygun tedavi ile tamamen tedavi edilebilir bir hastalıktır. Uyuz hastalığının neden olduğu kaşıntı, kaşıntı kaynaklı uyku bozukluğu ve çeşitli deri döküntüleri hastaların hayat kalitesini azaltabilir. Ancak çok nadir komplikasyonlar dışında, uyuz hastalığı yaşamı tehdit etmez. Uyuz hastalığının panik yapacak bir hastalık olmadığı, hayatı tehdit etmediği ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğu konusunda toplumumuzun bilinçlendirilmesi yararlı olacaktır.”

UYUZDAN KORKMAYIN

Dr. Münevver Güven, “Bu kalıcı bir rahatsızlığa yol açan bir hastalık değil, kimsenin korkmasına gerek yok diyebilir miyiz?” sorusunu da şöyle yanıtladı:

“Evet, uyuz hastalığı kalıcı bir rahatsızlığa neden olmaz ve uygun tedavilerle tamamen tedavi edilebilir bir hastalıktır. Ancak sağlık sisteminin gelişmediği, gelişmemiş ülkelerde tedavide geç kalındığında, derideki yaraların mikrop kapmasına bağlı nadiren sepsis gibi yaşamı tehdit edebilen durumlara neden olabilmektedir.”

KAŞINTILI, BULAŞICI

Uyuz, ‘sarkoptes scabiei var. hominis’ adında, çıplak gözle görülemeyen bir akarın neden olduğu, geceleri şiddetlenen yoğun kaşıntıya yol açan, bulaşıcı bir deri hastalığı. Dermoskopi cihazı ile veya tünellerden alınan kazıntı örneklerinin mikroskopik incelenmesinde akarların gösterilmesi ile kesin tanı, kısa sürede konulabiliyor.

EŞ ZAMANLI TEDAVİ GEREKİYOR

Uyuz hastalığının tedavisinde topikal (deriye sürülen çeşitli krem veya losyonlar) ilaçlar kullanılıyor. Topikal tedavilerin yetersiz kaldığı durumlarda, hastanın banyo yapma şansısının olmadığı şartlarda veya uyuz salgınlarında oral ivermektin tedavisi kullanılıyor. Uyuzlu hasta ile beraber aynı yaşam ortamını paylaşan tüm aile bireylerinin veya uyuzlu hasta ile uzun süreli yakın teması olan kişilerin, o anda şikayetleri olmasa da eş zamanlı tedavi edilmesi gerekiyor. Eşyaların dezenfeksiyonu da önemli: bütün kullanılan kıyafetlerin, nevresimlerin ve havluların en az 60 derecede yıkanması ve ütülenmesi gerekiyor. Yıkanamayacak eşyaların, kıyafetlerin ise ağzı bağlı bir poşet içerisinde ortalama 7 gün saklanması gerekiyor. Başarılı bir uyuz tedavisinden sonra, hastalık belirtileri hemen kaybolmuyor. Kaşıntı ve deri döküntülerinin tamamen düzelmesi 2-6 hafta kadar sürebiliyor.

TOKALAŞMA İLE BULAŞMAZ

Uyuz el sıkışmak, tokalaşmak gibi kısa süreli temaslarla değil, genellikle uyuzlu bir hasta ile 15-20 dakika süren doğrudan deriden deriye yakın temas ile bulaşıyor. Bu nedenle akarlar genellikle yoğun fiziksel temasın olduğu eşe veya diğer aile bireylerine bulaşıyor. Nadiren ortak kullanılan kıyafetler, yatak takımı gibi eşyalarla da bulaş olabiliyor.

Uyuz hastalığının en önemli belirtisi, uyuz akarının bulaşmasından 4-6 hafta sonra, geceleri şiddetlenen yoğun kaşıntı. Kaşıntı özellikle el parmak araları, parmak yan yüzleri, el bileğinin iç yüzü, koltuk altları, bel bölgesi, göbek bölgesi, ayak bilekleri, kalçalar, kadınlarda meme uçları ve çevresinde, erkeklerde ise genital bölgede şiddetli oluyor. Küçük çocuklarda erişkin hastalardan farklı olarak; yüz, saçlı deri, avuç içleri ve ayak tabanlarında kaşıntı ve uyuz hastalığına ait deri bulguları görülüyor.

KOVİD 19’DAN ÖNCE BAŞLADI

Ülkemizde ve dünyada son yıllarda uyuz hastalığının artmasının nedeni olarak; uyuz ilaçlarına gelişen direnç, hastaların tedaviye uyumsuzluğu, göçler gibi çeşitli faktörler suçlanmaktadır. Ülkemizde uyuz hastalığının sıklığında artış KOVID 19 pandemisinden önce başlamış olsada, uyuz hastalarının KOVID 19 pandemisi nedeniyle hastaneye gitmeye çekinmesi de, dolaylı olarak uyuz hastalığının yaygınlaşmasına katkı sağlamıştır.

Sonraki Haber