Bayraktar gıda fiyatlarındaki hızlı yükselişin nedenini açıkladı! Böyle giderse milyonlarca kişi aç kalacak...

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Tarıma elverişli arazilerin hızla yok edildiğini vurgulayan Bayraktar, bu koşullar devam ederse 2050 yılına kadar milyonlarca kişinin açlık riskiyle karşı karşıya kalacağını söyledi.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 5 Aralık Dünya Toprak Günü dolayısıyla basın açıklaması yaptı. “Sürdürülebilir kalkınmanın yolu toprağın korunmasından geçiyor” diyen Bayraktar, Dünya'da 2022 yılında 691 ila 783 milyon insanın açlıkla karşı karşıya kaldığını, iklim değişikliği nedeniyle 2050 yılında tahıl fiyatlarının yüzde 29’a varan oranda artacağını ve milyonlarca kişinin daha açlık riskiyle karşı karşıya kalacağının tahmin edildiğini açıkladı.

'TARIMA ELVERİŞLİ TOPRAKLARIMIZ HIZLA YOK EDİLİYOR'

Bayraktar açıklamasında “Tarıma elverişli topraklarımız, şehirleşmeyle birlikte artan endüstriyel sahalar tarafından hızla yok ediliyor. Kurulan fabrikalar toprağa ve suya kirletici maddeler salarak yaşam döngüsünü olumsuz yönde etkiliyor. Yanlış toprak ve su yönetimi uygulamaları toprak erozyonunu, toprak biyoçeşitliliğini, toprak verimliliğini, su kalitesini ve miktarını etkiliyor. Organik madde ile zenginleştirilmiş sağlıklı topraklar, suyun tutulması ve kullanılabilirliğinin düzenlenmesinde çok önemli bir rol oynuyor. Bu gerçeklerle toprak ve su kaynaklarına gereken önem verilmeli ve korunmalıdır” ifadelerine yer verdi.

‘BİR KARIŞ TOPRAK KAYBEDİLMEMELİ’

Akdeniz Havzası’nda son yıllarda yağışların azaldığını belirten Bayraktar, “Zaten su stresi altında olan ülkemizin ilerleyen süreçte su fakiri olma ihtimali bulunuyor. Gerek sulama suyu kullanımında, gerekse ev ve sanayi tüketiminde hepimiz su kaynaklarımızın sürdürülebilirliği için üzerimize düşeni yapmalıyız.” dedi.

“Bir karış toprak dahi kaybedilmemelidir.” diyen Bayraktar, “Birinci sınıf sulamaya uygun tarım arazilerimizin, imara açılmasına asla izin verilmemeli, bu arazilerin üzerine sanayi tesisleri, şehirler kurulmamalıdır. Turizm, madencilik ve ulaştırma için verimli tarım arazileri kullanılmamalı, meyve ağaçlarını, zeytinlikleri kesip yazlıklar inşa edilmemelidir.” şeklinde konuştu.

‘TOPRAK KORUMA KURULLARINDA ÇİFTÇİ DE OLMALI’

Şemsi Bayraktar, Toprak Koruma Kurullarında toprağın sahibi olan çiftçilerin temsilcilerinin de bulunması gerektiğini belirtti. Bayraktar, “Bu Kurullarda çiftçinin, toprağın önemini en iyi Ziraat Odası Temsilcisi anlatacaktır. Bazı illerde çiftçi temsilcisi Ziraat Odaları yerine ticaret erbabının temsilcileri görev yapmaktadır. Toprağın sahibinin bulunmadığı Toprak Kurullarında toprağı korumak, imara açılmasını önlemek nasıl mümkün olacaktır?” dedi.

‘HOBİ BAHÇELERİNE İZİN VERİLMEMELİ’

Bayraktar, üretim maliyetlerindeki artışların üreticilerin üretimden kopmasına ve arazilerini elden çıkarmalarına neden olduğunu da bildirdi. Bayraktar, şöyle devam etti:

“Tarımsal arazilerin amaç dışı kullanımının engellenmesi amacıyla arazilerin el değiştirmesinde tarımsal faaliyet yapılması zorunluluğu getirilmelidir. Son yıllarda ülkemizde yabancı uyruklu vatandaşların sayısı her geçen yıl artıyor. Nüfusu artan yabancıların ülkemizde arazi alma talebi de arttı. Ülke ve köylerimizin güvenliği bakımından yabancılara tarım arazilerinin satışı yasaklanmalıdır. Arazi satış veya kiralamada öncelik köy insanına tanınarak uygun fiyat ve şartlarda uzun vadeli taksit seçenekleri sunulmalıdır. Ülkemizde son yıllarda giderek popüler hale gelen, insanlara şehirden uzakta yaşamayı cazip gösteren hobi bahçesi, tiny house, bungalov benzeri yaşama alanları, tarım arazilerinin parçalanmasına ve çarpık yapılaşmanın oluşmasına neden olmaktadır. Bu tür yapılanmalara kesinlikle izin verilmemelidir.”

‘KAYNAK UZAKLAŞTI FİYATLAR ARTTI’

“Toprakların imara açılarak kaybedilmesi birçok ilde yerinde üretim yapmayı zorlaştırdığı için o ilin tüketicileri meyve ve sebzeyi daha pahalı yemek zorunda kalıyor. 30-40 sene önce İstanbul ilimizin meyve sebze kaynağı İstanbul ilçeleri ve Kocaeli, Sakarya gibi illerdi. 50 kilometrelik bir mesafeden sebze meyve temin ediliyordu. Bu illerin imara açılarak topraklarını kaybetmesi sonucu yerinde üretim imkânı azaldı. Kaynak uzaklaştı, bugün İstanbul’a 600-700 kilometre mesafeden meyve sebze geliyor. Maliyet artışı nedeniyle İstanbullu tüketici meyve sebzeyi pahalı yemek zorunda kalıyor.”

Sonraki Haber