Uzmanından migren ataklarını tetikleyen 7 kritik faktör

Dr. Celal Şalçini, "Stres, lodos, çikolata, mayalı içecek ve yiyecekler, uykusuzluk ve bazen aşırı uyku, parlak ışığa maruz kalma migren ataklarını tetikleyebilir" dedi.

Nöroloji Uzmanı Dr. Celal Şalçini, migren ve migren ağrısına ilişkin değerlendirmede bulundu. Migreni, 'sıklıkla tek taraflı ve zonklayıcı, şiddetli bir baş ağrısı çeşidi' olarak tamamlayan Dr. Şalçini, “Migrene bulantı ve kusma eşlik edebilir, ayrıca sese ve ışığa karşı rahatsızlık hissi de yoğun olur. Birkaç saatten birkaç güne kadar sürebilir ve günlük yaşam aktivitesini ciddi seviyede aksatabilir" dedi.

CNN Türk'te yer alan habere göre "Bazı insanlarda ağrı öncesi aura dediğimiz uyarı semptomları olabilir" ifadesini kullanan Şalçini, şöyle devam etti:

"Bunlardan en sık olanı görme bozukluğu, yüzün bir tarafında uyuşma, konuşma zorluğudur. Bazen de ‘sessiz migren' dediğimiz aura sonrasında migren atağının eşlik etmediği migren atakları da olabilir.”

Migrenin sebeplerine de değinen Dr. Celal Şalçini, “Migrenin esas sebebi bilinmemekle beraber genetik yük ile ilişkili olduğu aşikârdır. Stres, lodos, çikolata, mayalı içecek ve yiyecekler, uykusuzluk ve bazen aşırı uyku, parlak ışığa maruz kalma migren ataklarını tetikleyebilir” uyarısında bulundu.

Migrende risk faktörlerinin başında aile öyküsü olması ve cinsiyetin olduğunu ifade eden Dr. Celal Şalçini, migrenin kadınlarda erkeklere nazaran üç kat fazla izlendiğini söyledi.

Rüzgâr ve iklim değişikliklerinin migren ataklarını tetikleyebildiğini kaydeden Dr. Celal Şalçini, “Tam sebebi bilinmese de basınç değişiklikleri beyindeki reseptörleri etkilediği düşünülmektedir” dedi.

Migrenin sıklığı ve şiddetine bağlı olarak iki çeşit tedavisi olduğunu belirten Dr. Celal Şalçini, “Birincisi atak tedavisi dediğimiz ağrı olunca verilen tedavi, ikincisi de ağrı olmadan her gün kullanılacak profilaksi dediğimiz koruyucu tedavisi. Bu tedavinin zorluğu, ağrı olsun olmasın hastanın her gün ilaç kullanmasının gerekmesidir. Koruyucu tedavi esnasında atak tedavisi de yapılmaktadır. Son zamanlarda monoklonar antikor içeren tedaviler de başarı göstermektedir” diye konuştu.

Sonraki Haber