Uzmanlar Aydınlık’a anlattı: Önlemlerini hızlandıralım

Gemlik depremi sonrası uzmanların ortak kanaati, olası bir İstanbul depremini tetiklemeyeceği yönünde. Fakat Çanakkale yönünde çeşitli etkiler oluşturacağı değerlendiriliyor. İstanbul dışında Marmara bölgesi şehirlerine dikkat çeken uzmanlar, deprem hazırlıklarının yetersiz olduğu konusunda hemfikir

Merkez üssü Gemlik körfezi olan ve İstanbul’dan da hissedilen, 5.1 büyüklüğündeki deprem yürekleri ağıza getirdi. Bu deprem, olası İstanbul depreminin habercisi mi, Şubat depreminden sonra başlatılan İstanbul ve çevre illerdeki çalışmalar yeterli ilerliyor mu soruları gündemde. Uzmanların ortak kanaati, son Gemlik depreminin Kuzey Anadolu Fay hattında yer alan olası bir İstanbul depremini tetiklemeyeceği yönünde. Fakat, Bolu’dan itibaren ayrılarak, Çanakkale yönünde ilerleyen Güney Anadolu Fay hattında yer alan kuşakta çeşitli etkiler oluşturacağı değerlendiriliyor. Olası İstanbul depreminin yabana atılmaması gerektiğini söyleyen uzmanlar, yalnız İstanbul değil, Marmara bölgesi şehirlerine dikkat çekerek, 6 Şubat depreminden sonra yapılan deprem hazırlıklarının yetersiz olduğu konusunda hemfikir. İşte o değerlendirmeler:

‘FAY HATLARI BİRBİRİNİ ETKİLER’

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan, “Gemlik Körfezi’ndeki depremin, Kuzey Anadolu fayının güney kolu üzerindeki bir segmentte meydana geldiğini ifade etmek isterim. Güney kol, Kuzey Anadolu fayının kuzey kolu kadar aktif olmasa da önemli bir hareketi kendi içerisinde barındırdığını biliyoruz.” diyor.

Alan, tekrarlanma periyodu dolan, güney kol üzerinde yer alan bazı segmentlerde de deprem meydana geleceğinin bilindiğini ifade ediyor. Güneyde yer alan bazı kırılmamış ve periyodu da dolma süresine gelmiş bazı segmentlerde 7 üzeri büyüklükte deprem üretme potansiye sahip alanlarının olduğunu söyleyen Alan, “Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz, ister Kuzey Anadolu fayının Marmara içerisindeki güney kollarında, gerekse de kuzeydeki kolların, segmentlerin birbiriyle bütünleşik bir sistem olmaları nedeniyle birbirlerini etkileme olasılıklarının yüksek olduğu görülüyor.” vurgusu yapıyor.

Marmara Denizi içerisinde meydana gelecek 7’nin üzerindeki bir depremde Marmara’ya kıyısı bulunan bütün kentlerin etkileneceğini kaydeden Alan, “Belki bazı bölgelerde İstanbul’dan daha az hasarlar meydana gelir.” sözleriyle Marmara bölgesinin tamamındaki duruma dikkat çekti.

‘ÇOK YOL ALDIĞIMIZ SÖYLENEMEZ’

Alınan önlemler konusunda 99 depremini milat olarak değerlendiren Alan, “Çok yol aldığımızı söyleyemez.” tespiti yapıyor. İçişleri Bakanlığında 3-5 bin kişinin çalıştığı Afet ve Acil Durum Başkanlığıyla bu işin olamayacağını belirten Alan, çarpıcı örneklerle şunları ifade ediyor:

25 YIL GEÇMİŞ! İSTANBUL’DA DAHA GEÇEN HAFTA KURULDU

“Etkinliğini artırmamız lazım. Bu işi bir bakanlık seviyesine mutlaka çıkarmamız lazım. Yerel yönetimlerimizin kapasitesi neredeyse yok denecek kadar az. Bakın, büyükşehir belediyeleri, belediye başkanlıkları altında afet işleri başkanlıklarının kurulmasına ilişkin karar 4 ay önce alındı. 4 ay diyorum, 99 depremi üzerinden 25 yıl geçmiş. İstanbul’da yanılmıyorsam geçen hafta kurulmuş Afet İşleri Başkanlığı. İstanbul’da diyorum bakın, bunu özellikle vurguluyorum. Gemlik belediyesini veya Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne sorabilirsiniz, Bursa’nın gerek çevre düzeni planı, gerekse imar uygulama planlarında fay hatlarının işlenip işlenmediğini gösteren bir haritaları var mı?”

‘GEMLİK İÇİN BAKANLAR KURULU KARARI VARDI’

Gemlik için 2013 yılında Bakanlar Kurulu kararı alınarak buranın “riskli alan” ilan edildiği bilgisini veren Alan, “Riskli alan ilan edilmiş ama uygulanmamış. Bir de gittik TOGG gibi çok stratejik bir kuruluşumuzun fabrikasını Gemlik’e yaptık. 300 bini aşkın kişiye yakın insana doğrudan veya dolaylı olarak istihdam sağlanacak. İnsanları işte bu riskli alanlara yerleştiriyoruz.”

‘İSTANBUL’U ETKİLEMEZ’

Gazi Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Kurucu Başkanı Prof. Dr. Süleyman Pampal, Gemlik depreminin esas Çanakkale’ye uzanan Güney Anadolu fay hattını etkileyecek durumlara neden olabileceğini belirterek, “Güney kol da daha büyük deprem üretme potansiyeli var bu fay parçalarının. Ama dün şans eseri küçük parçalar kırıldı. Bu bir şanstır. Bu bölgede daha büyük deprem olur mu? Olabilir ne zaman olur onu bilemeyiz. Ama bu depremin İstanbul tarafındaki kuzey kolu etkilemesi söz konusu değil, ikisi farklı arada da Marmara’nın genişliği kadar bir mesafe var.” sözlerini kullandı.

Gemlik depreminin İstanbul’u etkilemeyeceğini söyleyen Prof. Pampal, İstanbul içinse “250 yılda bir kırıldığı hesap ediliyor. Batısı kırıldı, doğusu kırıldı, kendisi de kırılmaya yakın enerjisini birikti.” diyor. Olası İstanbul depreminde Marmara’nın çevresindeki tüm yerleşim alanları etkileneceğini ama Yalova, Kocaeli, Sakarya illerini kapsayan doğusunun biraz daha az etkileneceğini belirten Pampal, çünkü 99 büyük depreminden sonra yapılaşma yani kötü yapıların oralarda elimine edildiğini ve bir anlamda yapıların kısmen depreme dayanıklı olduğunu aktardı.

‘ÇALIŞMALAR YETERLİ DEĞİL’

Prof. Pampal, yapılan bir sürü bilimsel çalışma, araştırma olduğunu, İstanbul’da yapı stokunun yüzde 80 üzerinde bir oranla dayanıksız olduğunu ve 50 binin üzerinde binanın yıkılacağı, ağır hasar alacağı ve kaybın 100 binlerin üzerinde olacağı senaryolarının elde olduğu bilgisini paylaştı. Bunları bakanlık ve yerel yönetimlerin bildiğini de söyleyen Pampal, “İstanbul yıkılırsa Türkiye altında kalır.” sözleriyle 6 Şubat depremlerinden sonra çalışmaların hiç yeterli olmadığı tespitini yaptı. İstanbul ve Bursa’nın büyük sanayi merkezleri olduğuna işaret eden Prof. Pampal, “Biliyorsunuz en son TOGG otomobilinin yapıldığı fabrika bölgesi de fayların üzerinde. Umarım tedbir alınmıştır.” sözleriyle buralara dikkat çekti.

10 KATI DÜŞÜK MALİYET

6 Şubat depreminin 100 milyar dolarlık maddi kayıba neden olduğunu belirten Prof. Pampal, “7-10 kat daha az maliyete o şehirleri biz depreme hazırlayabilirdik. 10-15 milyar dolarla, hem de 50 binden fazla vatandaşımız hayatta kalırdı. Bunu hiç olmazsa artık Marmara da yapalım.” çağrısı yaptı.

‘KENTSEL DÖNÜŞÜM YASASINI DESTEKLİYORUM’

Son çıkan Kentsel Dönüşüm Yasasını destekleyen Prof. Pampal şunları söyledi: “Riski azaltmak, yapıları depreme dayanıklı hale getirmek demek. Tüm yapı stoklarını depreme dayanıklı hale getirmek için önemli bir adım oldu. Yasaya karşı çıkanlarda önden bir niyet okuma var. Hatay’ın bir an önce imar edilmesi gerekiyor. Ama burada üst yönetimin yani bakanlığın vatandaşta oluşan kaygıları gidermek gibi bir görevi var. Mülkiyet hakkı kutsaldır.”

‘İSTANBUL’A YAKIN İLLER DE HAZIRLIK YAPMALI’

Anadolu Ajansına konuşan Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Sadece İstanbul’u depreme hazırlarsak diğer illerdeki insanlar can ve mal kayıpları yaşar dolayısıyla Marmara’ya komşu tüm illerde bu seferberliği yürütmek gerekiyor.” uyarısı yaptı. Sözbilir, olası Marmara depremine sadece İstanbul özelinde hazırlığın yetmeyeceğini civar illerin de hazırlık yapması gerektiğine dikkati çekti. Marmara Denizi’nde deprem beklendiğini belirten Sözbilir, olası depremin Marmara’ya kıyısı olan 7 ili de etkileyeceğini vurguladı. Sözbilir, İstanbul’da milyonlarca insanın yaşadığını ve olası bir depremin ağır sonuçlar doğurmaması için ciddi tedbirler alınması gerektiğini dile getirdi. ‘kıyıya yakın yerler daha çok etkilenecek’ Yapıların depreme dirençli hale getirilmesinin can ve mal kayıplarını azaltacağını anlatan Sözbilir, şunları kaydetti:

“Gerek AFAD gerekse valilik ve belediyeler gereken çalışmaları yapıyorlar. O çalışmalar çoğunlukla yapıların sağlamlığı açısından değerlendirilmeli. İstanbul’un aslında her tarafı riskli değil. Bir şehir dağlık ve tepelik alanlardan oluşuyorsa orada yıkım daha az olur. Çünkü altında sağlam kaya vardır, binası da belli ölçeklerde iyiyse yıkım daha düşük olacaktır. Ancak İstanbul’un deniz seviyesine yakın kesimleri, Avcılar ve Küçükçekmece gibi yerler daha çok etkilenecek. Bu yerlerde eğer yapı-zemin etkileşimine bağlı olarak gereken önlemler alınmamışsa orada ciddi hasar olacaktır. İstanbul’da 2003 yılında deprem master planları yapıldı. Arkasından ona bağlı olarak mikro bölgeleme çalışmaları ve kentsel dönüşüm çalışmaları yapıldı. Kurumlar ve vatandaşlar ellerinden gelen katkıyı vermeye çalışıyor, bunu hızlandırmak lazım. Mademki fayın deprem üretme zamanı gelmiş, bu her an olabilir anlamına geliyor. Ona göre de her türlü önlemi hızlandırmak gerekiyor.”

Sonraki Haber