Uzmanlar değerlendirdi:'Türkiye ve Rusya'nın çıkarları örtüşüyor'

Ulusal Kanal'da yayınlanan Haber Merkezi programında Ukrayna meselesini değerlendiren Dr.Mehmet Perinçek,'Türkiye ve Rusya'nın Karadeniz'de ve Doğu Akdeniz'de çıkarları örtüşüyor' dedi.

11 Aralık Cumartesi akşamı Ulusal Kanal'da yayınlanan Haber Merkezi programında dış politika ele alındı.

Ukrayna-Rusya gerilimi üzerinden bölgedeki gelişmelerin ele alındığı programa Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Sütçü İmam Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Toğrul İsmayıl, Moskova Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Perinçek ve Doğu Avrupa Uzmanı Gazeteci Deniz Berktay konuk oldu.

''TÜRKİYE RUSYA İLE ARASININ BOZULMASINI İSTEMİYOR''

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırı girişiminde bulunması halinde bunun siyasi ve ekonomik sonuçları olacağını ifade etmişti.

NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı sonrası yapılan açıklamalar ile ilgili yorumlarda bulunan Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, NATO'nun Rusya'ya karşı devamlı genişlediğini ifade etti.

Türkiye'nin de NATO tarafından teşvik edildiğini ifade eden Pekin, ''Türkiye buna ısrarla karşı çıkıyor, Rusya ile arasının bozulmasını istemiyor'' dedi.

- Sadece Stoltenberg değil bu arada Almanya'nın yeni başbakanı da yeni bir açıklama da bulundu konu ile ilgili, ''Herkes kendi sınırları içerisinde güvenli bir şekilde yaşamalı'' şeklinde. Avrupa Birliği, ''Bunun sonuçları çok ağır olur'' diye Rusya’yı tehdit ediyor ama bütün bunlara baktığımız zaman söyledikleri şu, ''Biz asker bulundurmayacağız, biz asker göndermeyeceğiz asker takviyesi yapmayacağız'' ama Rusya ekonomik olarak bir takım yanlış yaptırımlarda bulunduğu gibi tehditler başladı. NATO, Rusya'ya doğru devamlı gelişiyor.

- Bu NATO doğuya doğru genişleme konusu en son renkli devrimler ile birlikte Ukrayna'ya ulaştı. Donbas bölgesinde de iç karışıklık başladı. Donbas bölgesi, Ukrayna'nın doğusu bildiğimiz gibi şey daha Rusya’ya içeride daha çok Rusya’ya yakın Rusya konuşan bir yer. Kömür madenleri var sanayinin olduğu bir ver. Sonuçta Ukrayna'nın NATO'ya girme konusu gündeme geldi yine. Şimdi böyle baktığımız zaman NATO'nun devamlı Rusya’ya doğru ilerlemesi ve genişlemesi var. Yıllardan beri hemen hemen 90’ların sonundan itibaren Türkiye'yi de Karadeniz’i de Rusya’yı çerçeveleyecek şekilde Karadeniz havzasında Rusya’yı sıkıştıracak şekilde tedbir alması konusunda teşvik ediyorlar. Türkiye buna ısrarla karşı çıkıyor sonuçta Rusya ile arasının bozulmasını istemiyor.

HERHANGİ BİR ÇATIŞMA OLASI MI?

Sütçü İmam Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Toğrul İsmayıl bölgede sıcak bir çatışmanın olup olmayacağına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Tüm öngörülerin göz önünde bulundurulması gerektiğini ifade eden Toğrul İsmayıl, ''Rusya'nın çok ciddi risk alıp topyekün bir savaşa girme ihtimalini zayıf buluyorum'' dedi.

İsmayıl, Karadeniz'de yaşanacak bu tip bir gerilim Türkiye'nin işine yaramadığını da ifade etti.

- Uzman olarak tüm öngörüleri göz önünde bulundurmalıyız. Bu tür meseleler bir satranç oyunudur. Çatışma en kötü ve en olumsuz senaryodur. Ben Rusya Devlet Başkanı Putin'in deneyimli olduğunu, çok ciddi bilgilere sahip olduğunu düşünüyorum. Putin, Rusya devletinin ekonomik durumunu, sosyo-kültürel veya diğer meselelerde durumunu çok iyi bilen bir politikacıdır. Dolayısıyla çok ciddi risk alıp topyekün bir savaşa girme ihtimalini zayıf buluyorum ama dediğim gibi hiçbir şey istisna değil yani durum karşılıklı hamlelere bağlı. Ama ne olursa olsun bizim kuzeyimizde böyle bir gerilim olması Türkiye'nin çok da işine yaramıyor. O nedenle çeşitli senaryoların işlenmesi düşünülmesi ve öngörülmesi gerekmektedir diye düşünüyorum.

''ÇATIŞMANIN OLUP OLMAYACAĞI BATI'NIN ALACAĞI TAVRA BAĞLI''

Moskova Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Perinçek de Rusya'nın bölgede esas tehdit olarak gösterilmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

ABD'nin saldırgan bir politika izlediğini ifade eden Perinçek, ''NATO'nun genişlemesi Rusya'ya karşı hamle.'' dedi.

-ABD'nin tek kutuplu dünya projesini dayattığını ve bunu da buradaki kendi dünya jandarmaları rolünde korumaya çalıştığını görüyoruz. ABD'nin saldırgan bir politika izlediğini görebiliriz Doğu Avrupa üzerinde veya Ukrayna meselesi üzerinde. NATO’nun sürekli olarak doğuya doğru verdiği sözün aksine genişlediğini görüyoruz. En sonunda da artık Ukrayna ile Gürcistan'ın da NATO'ya girmesi konusu gündeme geldi. Tabii NATO'nun bu genişlemesi açık olarak Rusya'ya karşı hamle. Dolayısıyla Rusya'nın sınırlarına doğru ABD’nin ve NATO aygıtın ilerlediğini görüyoruz.

- Çatışmanın olup olmayacağı tabi daha çok Batı'nın yapacağı alacağı tavra bağlı. Bununla birlikte Türkiye'nin alacağı tavır da burada çok önemli.

- Putin-Biden görüşmenin içeriğini tam olarak bilmemiz mümkün değil. Sonuç olarak ABD'nin Atlantik ötesinden Ukrayna'yı Rusya'ya karşı tam anlamıyla desteklenmesi ve korunması mümkün değil. Dünya çok kutuplu hale gelirken diğer taraftan da ABD de kendi içinde çok kutuplu hale gelmiş durumda. Dolayısıyla inişe geçmiş bir ABD'nin Ukrayna'yı koruyup kollaması, onu tam anlamıyla desteklemesi mümkün olmayacak. Ukrayna'nın da bunu gördüğünü ve hatta bu anlamda da birçok soru işaretleri oluştuğunu biliyoruz. Ukrayna'da ciddi bir hayal kırıklığı var ABD konusunda. Hatta farklı arayışlar olduğunu biliyoruz. Çin ile çeşitli ilişkiler geliştirmeye çalıştığını görebiliyoruz. Burada da bu bakımdan Türkiye de bence ABD'nin yarattığı hayal kırıklığı sonrasında Ukrayna ile Rusya arasındaki ilişkilerin normalleşmesinde önemli bir rolde oynayabilecek durumda.

''HİÇBİR ÇATIŞMA OLMAZ DİYEMEYİZ''

Doğu Avrupa Uzmanı Gazeteci Deniz Berktay da bölgedeki gerilime ve yaşanan gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulundu.

Deniz Berktay, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Donbas’ta yaşananların soykırımı andırdığı yönünde açıklamalarını ve Ukrayna Dışişleri Bakanı'nın Rusya'nın Ukrayna'ya saldırması durumunda çok sayıda Rus askerinin öleceği açıklamasını değerlendirdi.

- Burada hiçbir şekilde hiçbir çatışma olmaz diyemeyiz. Fakat benim böyle bir şey yoktur derken kast ettiğim dünya basında çıkan abartılı haberler gerçeği yansıtmıyor. Çatışma çıkamaz diyemeyiz, çünkü zaten düşük yoğunluklu çatışma olmaz bölgesi var. Rusya, Ukrayna'ya bir gün daha yapmak istiyorsa oradaki bir çalışmayı daha iyi olabilir fakat büyük bir genel istila ben mümkün görmüyorum. Putin'in soykırım açıklamasını da abartılı görüyorum.

''TÜRKİYE VE RUSYA'NIN KARADENİZ'DE VE DOĞU AKDENİZ'DE ÇIKARLARI ÖRTÜŞÜYOR''

Dr. Mehmet Perinçek, ABD'nin bölge ülkelerini kuşatma politikası karşısında Türkiye'nin alacağı tavra dikkati çekti.

''NATO'nun genişlemesi demek Kürdistan'ın kurulması ve Kürdistan'ın Türkiye topraklarında genişlemesi demek'' ifadelerini kullanan Perinçek, Türkiye'nin arabulucu rolü üstlenmesi durumunda Batı'yı ve ABD'yi oyun dışı bırakacağını belirtti:

- ABD, tek kutuplu dünya projesini sürdürmek istiyor. Bu amaçla kuşatmaya çalışıyor. Rusya kuşatmaya çalışanlardan bir tanesi ile Doğu Karadeniz bölgesi diye söyledim. Ama şunun da altını çizmek lazım, Amerika Birleşik Devletleri, Karadeniz üzerinden Türkiye ile kuşatmış oluyor. Dolayısıyla Türkiye’nin alacağı tavır burada önemli. Burada Türkiye tamamen kendi tarafını tutacak ve kendi çıkarlarından hareket edecek. Neden? Çünkü kendisi de bir kuşatma ile karşı karşıya. Bakın ABD bir taraftan Suriye’de PKK/PYD'yi destekliyor, oraya desteği de artırmış durumda, tatbikatlar yapıyorlar. Her PKK/PYD ile ABD'nin yaptığı tatbikatlara baktığın zaman Türk ordusuna karşı hazırlığı veya Suriye ordusuna karşı hazırlığı net bir şekilde görüyorsunuz ki Türkiye’yi bir taraftan Suriye üzerinde ABD kuşatmaya çalışıyor.

- NATO'nun genişlemesi demek, Kürdistan'ın kurulması ve Kürdistan'ın Türkiye toprakları ile genişlemesi demektir. NATO'nun genişlemesi demek Güney Kıbrıs’ın KKTC topraklarının aleyhine genişlemesi demektir. Böyle bir ortamda eğer Türkiye arabulucu rolü üstlenirse o zaman Batı'yı ABD'yi oyun dışı bırakmış olur. Herkesin kazanacağı ve dolayısıyla bölgenin kazanacağı bir formül oradan çıkartılabilir. Türkiye, Ukrayna ile tabi ki ilişkileri geliştirecek. Ama diğer taraftan da bu işler Rusya’ya karşı olmaz, olmamalı.

Türkiye ve Rusya'nın Karadeniz'de ve Doğu Akdeniz'de çıkarlarının örtüştüğünü ifade eden Dr. Perinçek, sözlerini şöyle sürdürdü:

- Türkiye Doğu Akdeniz'de ve Ege üzerinden kuşatırken aslında diğer taraftan Rusya kuşatılmış oluyor. Hatta orada Amerika boğazlar üzerinden Karadeniz'e girme şansını daha da kolaylaştırıyor ve Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki mücadeleyi sadece kendi nam ve hesabına değil, KKTC içinde veriyor. Karadeniz de Rusya kuşatılırken, ABD tarafından diğer taraftan Türkiye de kuşatılmış oluyor.

- Bu bakımdan Türkiye ile Rusya'nın Karadeniz ve Doğu Akdeniz'deki çıkarları örtüşüyor. Burada 2 ülke birbirlerine doğru adımlar atabilirler. Yaptıkları bu adımlar birbirlerine verecekleri bir taviz anlamına da gelmeyecektir. Çünkü Karadeniz'e ABD'nin manevra alanlarını kısıtladığı zaman bir ilki yapıyorsunuz, kendi çıkarlarını da yerine getirmiş olursunuz.

''TÜRKİYE KARADENİZ'E NATO DAHİL HİÇBİR GÜCÜN GİRMESİNİ İSTEMİYOR''

Türkiye'nin Kırım'ı tanıyıp tanımaması konusu ile ilgili konuşan İsmail Hakkı Pekin, ''Türkiye'nin Kırım'ı tanıması söz konusu olmaz. Türkiye kendi menfaatlerini düşünmek zorunda ve mevcut dengede düşünmeli.'' ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin Karadeniz'e NATO dahil hiçbir gücün girmesini istemediğini belirten Pekin, ''Bir taraftan Amerika bir taraftan Rusya, Türkiye’nin de bunlardan birisini tercih etmesi durumunda Türkiye burada çok zor durumda kalabilir.'' dedi.

- Türkiye'nin Kırım'ı tanıması söz konusu olmaz. Türkiye kendi menfaatlerini düşünmek zorunda ve mevcut dengede düşünmeli. Kırım’la ilgili başka ülkeler de var. Kıbrıs, KKTC gibi başka ülkeler de var. Türkiye Kırım’ın ilhakını tanıdığı zaman kendisine yönelecek çok fazla sorular var. Türkiye o zaman Rusya’ya karşı Karadeniz’de nasıl bir denge kuracak? Nasıl hayır diyecek? Çünkü eşit güç değil. Birisi süper güç, elinde nükleer silahlar var. Türkiye bu nükleer silahlar dolayısıyla denge sağlamak için NATO’ya girmiş zamanında. Şimdi haydi diyelim ki NATO’ya ihtiyaç olmasa bile Türkiye yine denge sağlamak için belli güçlere ihtiyacı var. Yani bunu KKTC ile Kırım arasında bir karşılıklı tanıma şeklinde düşünmek çok anormal.

- Rusya’nın hem Kıbrıs, GKRY yönetimi ile hem de Avrupa ile ilişkileri var. En başta Almanya’ya karşı. Rusya’nın Almanya’ya karşı yaptığı ihracata ithalata bakın. Doğal gaz Kuzey-2 projesi var. Bütün bunlara baktığımız zaman bu sefer Türkiye Rusya ile herhangi bir şey yaptığı zaman Almanya’nın ve diğer Avrupa ülkelerinin ambargosu ile karşılaşacak. Böyle bir şey gerçekten çok zor. Yani ne Türkiye ne başka bir ülke Rusya’yla ne Karadeniz’de ne Akdeniz’de tek başına kalmak isteyebilir. Mutlaka bir denge sağlamak durumundayız. Sağlamak için de sanki değiş tokuş yapıyormuşuz gibi herhangi bir konuya böyle bakmak hem askerî açıdan hem stratejik açıdan hem ekonomik açıdan böyle bakmak bana göre bizi yanlış yönlere sevk eder.

- Rusya’nın Yunanistan politikası, Orta Doğu politikası, Güney Kafkasya politikasını dikkatle dinlememiz lazım, ona göre hareket etmemiz lazım. Biraz evvel söylediniz ya yani Rusya nereden bakıyor olaya “Batı kuşatıyor” Ukrayna nereden bakıyor, kendisinin Batı’ya katılmasından, Avrupa Birliği’ne katılmasından, NATO’ya katılmasından bakıyor. Yani kendi menfaati açısından bakıyor. Türkiye’nin kendi menfaati nedir? Karadeniz’de dengenin bozulmamasıdır. Dengenin neye karşı bozulmamasıdır? Rusya’nın şu anda olduğu gibi tek başına Karadeniz’de çok güçlü duruma gelmemesi lazım.

- Türkiye’nin hesabı farklı. Türkiye Karadeniz’e NATO dahil hiçbir gücün girmesini istemiyor. Sadece kıyısı bulunan ülkelerin bulunmasını değerlendiriyor. Dolayısıyla bir taraftan Amerika bir taraftan Rusya, Türkiye’nin de bunlardan birisini tercih etmesi durumunda Türkiye burada çok zor durumda kalabilir. Kıbrıs olayı çok farklı bir olay. Kıbrıs olayında bütün Avrupa Birliği Kıbrıs’la ilgili Türkiye’yi karşısına almış durumda. Türkiye’ni haklı nedenleri var ama bir türlü hiç kimseye Türkiye’nin iki devletli bir yapı istediğini belirtmesine rağmen destek olmuyor

Sonraki Haber