Uzmanlar İzmirlileri uyardı: Alüvyon zemine dikkat

İzmir, geçen sabah saat 8.19’da 5.1 şiddetindeki depremle uyandı. Merkez üssü Menderes olan deprem, vatandaşları telaşlandırdı. Uzmanlar yaşanan sarsıntının, 30 Ekim 2020’deki Sisam merkezli depremin artçısı olduğunu söyledi.

Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Doğan Perinçek, İzmir'deki 5.1 şiddetindeki depremin ardından Aydınlık’ın sorularını yanıtladı. 30 Ekim 2020’de İzmir’de can ve mal kaybına sebebiyet veren Sisam merkezli depremin artçılarının hala devam ettiğini söyleyen Perinçek, her şeye rağmen İzmir’de daima dikkatli olunması gerektiğini de vurguladı. İzmir’de alüvyon zemin üzerine kurulan evler, 2020’de 6.8 şiddetindeki depremle yıkılmıştı. Yeni yapılan evlerin zeminlerine dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Perinçek, müteahhitlik mesleğini de işinin ehli olmayanların yaptığını dile getirdi. Perinçek, “Depremlerde büyük yıkım yaşamamak için müteahhitler alanında uzman olmalı.” dedi.

Doğan Perinçek

‘BEKLENEN ARTÇIYDI’

Perinçek Menderes merkezli 5.1 şiddetindeki depremi şöyle yorumladı:

“Beklenen büyük İzmir depremiyle bunun bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum. İzmir’i sabah uyandıran deprem, 30 Ekim 2020’de Sisam merkezli yaşanan depremin artçısı. Sisam depremi, doğu batı üzerinde uzanan fay üzerinde olmuştu. Daha sonraki günlerde kuzey güney yönünde uzanan faylar tetiklendi. Bu depremde Sisam fayına hemen hemen dik uzanan faylar. Bu sürpriz değil normal beklediğimiz bir artçı. 5.1, 5.2, 5.5 bile olabilir.”

‘SAĞLAM ZEMİNLERE YÖNELMELİ’

Kentte sağlam zeminin oldukça fazla olduğunu söyleyen Perinçek, vatandaşa alüvyon zemin uyarısını yaptı:

“İzmir’de 1688 yılında büyük bir deprem olmuştu. İzmir tamamen yıkılmıştı. İzmir’de daima dikkat etmek lazım. Özellikle alüvyon üzerinde inşa edilen bir yığın ev yıkıldı ve yüzlerce can kaybettik. İzmir’in Büyük bir kısmı sağlam zemin ama alüvyon zemin üzerine bina yaparken üç kere düşünmek lazım. Sağlam zeminlere ev yapmak gerekiyor. Özellikle alüvyon üzerine çok katlı bina yapılmamalı. Eğer yapmak zorundaysanız da ona göre bir temel oluşturacaksınız. Mecbur kalırsanız bina yapılabilir ama o şart o durumda zemine uygun proje kullanmanız gerekir. İzmir’in civarında sağlam zemin var. Ona yönelmek o alanlara yönelmek şart.”

DEPREME KARŞI EĞİTİM ŞART

Vatandaşların deprem üzerine eğitim alması gerektiğini vurgulayan Perinçek, şu ifadeleri kaydetti:

“Vatandaş binasının yapımını önemsemiyorsa mezarını hazırlamış oluyor. Her şeyi devletten bekliyoruz. Eğer bir bölge için sadece dört katlı bir binaya imar izni varsa birtakım inşaat mühendisliğiyle ilgili gerekçeleri vardır. Belirlenen imar planının üstüne çıkmakla o kuralları çiğnemiş oluruz. Binanın arsa sahibi 6 katlı istiyor. Müteahhitte buna dünden razı dolayısıyla insanlarımızın da bu konuda eğitimden geçmesi lazım. Sadece müteahhitler sadece kurallar değil hepimizin eksikliği var.”

ÖNÜNE GELEN MÜTEAHHİT OLUYOR

Perinçek, Türkiye’de müteahhitlik mesleğini inşaat ya da jeoloji mühendislerinin yapması lazım diyerek şu sözlere değindi:

“Ben özellikle uzun zamandır öneriyorum; müteahhitlik işini köyden koyunlarını satıp parasını inşaata yatıran insanların yapmaması lazım. Kimseyi hakir görmüyoruz ama müteahhitlik yapacak kişinin teknik bilgiye sahip olması lazım. İnşaat ya da jeoloji mühendisi olması gerek. Konuyla ilgili bir meslek dalında olan kişiler müteahhit olmalı. Burada sermaye de lazım ama esas sorumlu inşaat mühendisi. Türkiye’de önüne gelen müteahhit olmuş. Deprem konusuyla ilgisi yok becerisi yok geliyor 3-5 demiri üst üste çakıyor. Her şeyi kalitesiz koyuyorlar. Sonra da diyor ki ‘Deprem şiddetli olmasaydı binamız yıkılmazdı.’ İşte böyle saçma demeci de televizyonlarımız yayınlıyor.”

DEVLET ŞARTLARI HERKESE UYGULAMIYOR

“Normalde devlet herkese müteahhitlik vermiyor. Yani kendi inşaatının müteahhidi olabilirsin ama bunun için devletin birtakım şartları var. O şartların, tüm müteahhitlere uygulanması lazım. Kendi evinin müteahhidi olabilmek için tekniker, jeolog, mühendis veya mimar olunmalı. Ancak bu şartlarda müsaade ediliyor. Ama diğer müteahhitlere aynı şey uygulanmıyor. Adam da biraz para varsa müteahhit oluyor. Bu çelişkinin ortadan kalkması lazım. Bir düzenleme getirilmeli. Yoksa daha çok can kaybedeceğiz.”

ARTÇILAR DEVAM EDECEK

Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ökmen Sümer, Ege Denizi’nde meydana gelen 5,1 büyüklüğündeki depremin, 4-4,5 büyüklüğüne ulaşan artçıları olabileceğini bildirdi.

Sümer, depremin, ana fay sisteminin kuzeyinde, Gümüldür Fayı’nın güneydoğu ucunda, 6-8 kilometre uzunluğunda, kırılmamış bir fay parçasında gerçekleştiğini ifade etti. Bu büyüklükte depremlerin gerçekleşmesinin olağan olduğunu aktaran Sümer, “Denizdeki bu büyüklükteki depremler, kendi dinamiği içinde eğer deniz içinde kritik dengede duran herhangi bir kütleyi tetiklememişlerse hasar verici herhangi bir tsunami tehdidi oluşturmaz. Sarsıntı kaynaklı ufak salınımlar üretirler.” bilgisini verdi.

Sonraki Haber