Uzmanlardan Suriye önerileri: Öncelik terör varlığının devletleşmesini engellemek

Prof. Ünal, Suriye’deki yeni durumu iç politikada ‘zafer’ gibi sunmanın tutmayacağını söyledi. Tümamiral Kutluk ise ‘İran ve Rusya ile danışmalarda bulunulmalı.’ dedi. İki uzman, Türkiye’nin önceliğinin, Suriye’nin kuzeyindeki terör varlığının kurumsallaşmasını önlemek olması gerektiğini vurguladı

Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal ve Emekli Tümamiral Dr. Deniz Kutluk, Suriye’deki yeni durumu ve Türkiye’nin mevcut durumdan hareketle atması gereken adımları değerlendirdi.

Aydınlık’a konuşan Ünal ve Kutluk, Türkiye’nin önceliğinin Suriye’nin kuzeyindeki terör varlığının kurumsallaşmasını önlemek olması gerektiğini vurguladı.

Suriye’deki yeni durumu iç politikada “zafer” gibi sunmanın tutmayacağını söyleyen Prof. Dr. Hasan Ünal, “Türkiye'de Suriye'deki gelişmelerin nereye varacağı konusunda gözle görülür bir tedirginlik var.” dedi.

Sınır güvenliği için terör örgütü hızlı adım atılması gerektiğini belirten Deniz Kutluk da diplomatik temasların yanı sıra alternatif senaryolara göre hazırlıklar yapılmasını önerdi.

Kutluk’un “Her ne kadar Türkiye’yi eleştiriyor görünseler de İran ve Rusya ile danışmalarda bulunulmalı.” sözleri dikkat çekti.

‘GEÇMİŞE GÖRE DAHA MALİYETLİ’

Prof. Dr. Hasan Ünal, Suriye’deki yeni durumun çok karmaşık ve önceki duruma göre çok daha maliyetli olduğunu dile getirdi. “Türkiye için en iyi Suriye, Batı'nın Cihatçıları kullanarak Suriye'ye karşı başlattığı kirli savaştan önce var olan Suriye'ydi.” görüşünü savundu.

Türkiye için en tehlikeli durumun doğduğunu ve bunun sorumlusunun da Türkiye olduğunu aktaran Ünal şöyle konuştu:

“Politika seçenekleri artık çok daha karmaşık ve potansiyel olarak maliyetli. Erdoğan, Esad'ın kaçışını ve Baas rejiminin çöküşünü kamuoyuna büyük bir başarı olarak satmaya çalışıyor. Ancak bu sefer kamuoyunun Suriye'de zafer kazanma konusunda pek istekli olmadığı görülüyor çünkü devam eden ekonomik kriz her haneyi olumsuz etkiliyor.

"Baas rejiminin komşu ülkede çöküşüyle ilgili özellikle hükümet destekli medyada yaygın bir sevinç yaşanmasına rağmen, Türkiye'de Suriye'deki gelişmelerin nereye varacağı konusunda gözle görülür bir tedirginlik var. Suriye'nin parçalanmasından ve özellikle Fırat'ın kuzeydoğusundaki PKK/PYD işgali altındaki bölgenin bir şekilde devletleşmesinden endişe duyuluyor.”

Prof. Dr. Hasan Ünal

‘MÜTTEFİKLERİMİZİ KAYBETMİŞ OLABİLİRİZ’

Özgür, demokratik ve birleşik Suriye temennisinin boş laf olabileceğini kaydeden Ünal şöyle devam etti:

“İsrail'in Suriye'ye yönelik ağır bombardımanı, ülkeyi etkisiz bir varlığa dönüştürerek etnik/dini ve mezhepsel bir iç savaşa sürüklemesi Ankara'da açıkça endişe vericidir, çünkü böyle bir senaryoda PKK/PYD'nin kontrolündeki bölge daha fazla özerklik veya hatta bağımsızlık kazanabilir. Ancak Türkiye'nin bugün doğrudan karşı karşıya kaldığı sorunların çoğu, yıllar boyunca Suriye'deki Esad rejimini baltalama politikasının sonucudur.

"Baas'ın düşüşü Türkiye'ye rahat politika seçenekleri bırakmadı, hükümet özgür, demokratik ve birleşik bir Suriye arzusunu açıkça dile getirse de, hem ABD hem de İsrail'in PKK/PYD'yi destekleme çabaları göz önüne alındığında, bunların hepsi boş laflar olabilir.

"Ankara şu anda ABD ve İsrail'e karşı koymakta kararlı görünüyor ancak ABD ve Batı'nın PKK/PYD'yi desteklemesini engellemek için Rusya, İran, Irak merkezi hükümeti ve Esad yönetimindeki Suriye gibi birçok müttefikini kaybetmiş olabilir.

“Hükümetin, son on yıldır Ortadoğu’da uyguladığı politikaların felaket niteliğinde olması göz önüne alındığında, tüm bu hassas ve incelikli konuları nasıl ele alacağını izlemek ilginç olacak.”

KAOS PLANLARINA KARŞI İHTİMALAT PLANI

Emekli Tümamiral Dr. Deniz Kutluk, bu aşamada yapılması gerekenler üzerinde durdu. Türkiye’nin terör örgütü PKK/ PYD’nin hakkından kesinlikle gelecek güçte olduğunun altının çizen Kutluk, bunun en az maliyetle yapılması için önerilerini sıraladı. “Suriye’de yasal temsimcimiz yok, belki bir temas grubu kurulabilir.” cümlelerini kurdu.

Kutluk, iç cephenin sağlam tutulmasının altını çizdi. Kaos planlarına karşı “İhtimalat planı” yapılmasını gündeme getirdi. “Kaotik ve sürükleyici durumlara kapılmamak için bir ihtimalat planı hazırlanmalıdır.” dedi ve şöyle anlattı:

“Türkiye Cumuhuriyeti sınır güvenliği için gereken adımları azami şekilde atmalıdır. Suriye’de kimin neden muhatap alınacağı çok tehlikeli bir nokta. Bu ikilem çözülmeli. Yasal temsimcimiz yok, belki bir temas grubu kurulabilir. Sırat köprüsü üzerindeyiz. İktidar muhalefet işbirliği yapılmalıdır.

"Burada iç çekişmelerden ve seçmen okşayıcı politikalardan vazgeçilmeli. Kaotik ve sürükleyici durumlara kapılmamak için bir ihtimalat planı hazırlanmalıdır. Bu Türkiye Cumhuriyeti için yeni bir şey olacakır. Sıfırdan hazırlanmalıdır. ”

‘RUSYA VE İRAN’A DANIŞILMALI’

Deniz Kutluk, Rusya ve İran ile danışmaların sürdürülmesiyle beraber Trump yönetiminin diplomatik yollardan ikna edilmesini ve Türkiye’nin Netanyahu sonrası İsrail’le ilişki kurmasını tavsiye etti ve şunları ekledi:

“Netanyahu’nun görevden ayrılacağı dönem için hazırlık içinde olunmalı. Türkiye -İsrail ilişkileri Netanyahu’nun ipoteği altında bırakılmamalı. Geçici sığınmacılar bir an önce geri yollamalı, bir daha da geri gelmelerine fırsat vermeyecek sınır düzenlemeleri yapılmalı. TBMM bildirisi önerisi çok yerinde. Bir an evvel kapsamlı bir şekilde yayınlanmalıdır.

"Bir ay sonra başa geçecek olan Trump yönetimi ve kadrosu, YPG ile ABD’nin göbek bağının kesilmesi konusunda ikna edilmelidir. Bunun işlememesi ihtimaline karşı da bir yedek plan devrede olmalıdır. Her ne kadar Türkiye’yi eleştiriyor görünseler de İran ve Rusya ile danışmalarda bulunulmalı.”

Sonraki Haber