Varlıklılar vergiden kaçtı ücretliler ‘şampiyon’ oldu

Ücretlilerin vergiden kaçınma şansı yokken ücret dışı gelir sahiplerinin çeşitli yollarla vergi kaçırdığını belirten Şefik Çakmak, bu durumun önlenmesi için servet beyanı üzerinden vergi alınması gerektiğini söyledi

Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), 2022 yılına ilişkin gelir ve kurumlar vergisi rekortmenlerini açıkladı. 2022 yılında ücretlilerden kesilen gelir vergisi tevkifat tutarı 175 milyar TL, Gelir Vergisi mükelleflerinin tahakkuk eden Gelir Vergisi 106 milyar TL olması, kamuoyunda vergi adaleti tartışmalarını gündeme taşıdı. Ücretlilerden alınan vergi miktarının Gelir Vergisi mükelleflerinden fazla olmasını ve Türkiye’nin vergi politikasını Aydınlık’a değerlendiren vergi uzmanı ve Eski Gelirler Müdür Yardımcısı Şefik Çakmak, ücretlilerin vergi kaçırma imkanları olmadığı için bu tablonun ortaya çıktığını söyledi.

‘SERVETLER KAYITLI OLMALI’

Ücretliler sayı olarak da çok daha fazla olduğunu belirten Çakmak, şöyle devam etti:

“Ancak diğerlerinin vergiyi kaçırma olanakları var. Ücretlinin gerçek kazancı 100 ise 100 üzerinden vergi veriyor. Diğerlerinin kazancı 100 ise en aşağı 30-40’nı kaçırıyor. Bu vergiden kaçınma yöntemlerinin yaygınlığı çok eskiden beri bilinen bir husus. Bizim gibi örgütlenmemiş ülkelerde, ücretler dışındaki kazançların kaçırılması çok kolaydır. Yapılacak en iyisi önlem serveti tespitidir. 100 olan servetiniz ertesi yıl 200 olmuşsa servetiniz artmış demektir. Bunun için 1960 ihtilalinden sonra, bu kaçağı önlemek için yapılan vergi reformunda yapılan servet beyanı üzerinden vergi alınıyordu. Bu büyük bir direnme ile karşılaştı ve kaldırıldı. Bu vergi kaçağının önlenmesi için servet beyanının tekrar konması gerekir. Bir ülkede servetleri izlemek zorundasınız. Yani servetler mali idarenin bilgisi içinde kayıtlı olmalıdır.

“Vergide müthiş bir adaletsizlik var. 1980’lere kadar doğrudan vergilerle dolaylı vergilerin oranı yüzde 50, yüzde 50 idi. Şimdi dolayı vergiler yüzde 70’in üzerine çıktığı. Doğrudan vergiler de yüzde 30 otuzun altına düştü. Dolaylı vergileri almak çok kolay, öbürü çok zor. Kazancını tespit edeceksiniz, kazancından alacaksınız. Kolay alabileceğiniz vergi sadece ücretlerden olduğu için öbürlerini alamadığınız için dolaylı vergilere yükleniyorsunuz. Bu dağılım vergide adaletsizliktir. Verginin iki ilkesi var. Verimlilik ve adalet.”

VERGİDE VERİMLİLİK Mİ? ADALET Mİ?

Hükümetin vergide verimliliğin azalması pahasına adaleti sağlaması gerektiğini vurgulayan Çakmak, şu ifadeleri kullandı:

“Eğer adaleti bir tarafa bırakırsanız, verginin verimliliği çok artar. Adaleti koruyayım derseniz, verginin verimliliği azalacaktır. Devletin verginin verimliliğin azalması pahasına, adaleti sağlamaya çalışması gerekir. Hiç olmazsa dolaylı doğrudan vergi oranı arasındaki farkın yüzde 5-10 olması lazım. Dünyada genellikle doğrudan vergiler daha fazladır. Bizde de 1980’li yıllara kadar daha fazlaydı. Sonra serbest piyasa ekonomisi ile değişti. Tabii bu durum sadece vergi toplama kolaylığı ile değil 1980’lerden itibaren hükümetlerin, ekonomik zorluklarda yükü daha çok dar gelirlilerin üzerine yıktığı görülüyor.

“Devletin gelir dağılımındaki adaletini sadece vergiler değil harcamalar da gösterir. Şu anda enflasyonun yüzde 65 olduğu açıklanıyor. Ancak devletin emekli ve ücretliye yaptığı maaş artışı yüzde 35 ve yüzde 50. Enflasyon kadar bile pay vermiyor. Kaldı ki Türkiye’nin gelir artışı var. Adaletin sağlanması için enflasyon üzerinde refah payı verilmesi gerekiyor.”

Sonraki Haber