Vatan Partisi: Danıştay davası kararı FETÖ'nün suçlarını karartmaya yarar!

'Alpaslan Aslan ve arkadaşlarını oraya gönderen örgüt FETÖ’dür. Örgütün yargılanan tetikçileri dışındaki esas sorumluları ve olayı planlayan liderler sanık dahi olmamışlardır... Bu karar, çıkması gündemde olan bir af kanunundan sanıkların yararlanmasına yol açabilir.'

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Nusret Senem ve MYK Üyesi Zeynep Küçük, Ankara'daki parti genel merkezinde düzenledikleri basın toplantısında Danıştay saldırısı davasında, dün Ankara 23'üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararı değerlendirdi.

Senem şu ifadeleri kullandı:

"Danıştay Suikastı davası kararı dün Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından açıklandı.

Danıştay davası süreci başından beri FETÖ’cü polis, savcı ve hakimlerin sahte delil üreterek, hukukun dışına çıkarak, tertip yaparak tetikçilerin kayırıldığı bir dava süreci olmuştur. Bugün de benzer bir süreçle ve kararla karşılaştığımız, şüphesi taşıyoruz. Çünkü hukuklla, usulle, adaletle izah edilemeyen sorunlarla karşı karşıyayız.

KARAR ADİL DEĞİL

Sanık Osman Yıldırım yönünden anlaşılması zor, verilen ceza olarak fazlasıyla müsamahakar bir karardır. Ergenekon tertibinde sanık, gizli tanık ve açık tanık olarak görev yapan Danıştay dosyanın Ergenekon tertibine bağlanmasına neden olan fiili, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ilk yargılama sırasında hakimlere karşı “(…) O İngiliz p….nin kurduğu Cumhuriyeti başınıza yıkacağız (…)”şeklindeki küfürleri nedeniyle aldığı kesinleşmiş hapis cezası adeta hoş karşılanmış ve Osman Yıldırım iyi halli kabul edilerek cezaları 1/6 oranında indirilmiştir.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin FETÖ’den tutuklu Başkan ve üyelerinin davayı Ergenekon tertibiyle birleştirme çabaları unutulacak gibi değil. Ergenekon davasında suç işleme pahasına savcı ve hakimler tarafından Osman Yıldırım’ın kayrılmasına bütün kamuoyu tanıktır.

FETÖ’ye karşı büyük bir mücadelenin yürütüldüğü bir dönemde Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği son kararla da aynı lehte uygulama devam ediyor.

Osman Yıldırım’ın bir aydır firari olduğunu medyadan öğrendik. İki gün önce, gece, Yunanistan’a kaçarken Jandarma tarafından yakalandı. Durum Mahkemeye bildirildi. Mahkeme durumdan haberdar olmasına karşın” ikametgahından ayrılmama” adli kontrol tedbirinin devamına karar verebildi. Firari bir sanık hakkında, üstelik 39 yıl ceza vermişken tutuklama kararı verilmemiş olmasının takdirini kamuoyuna ve HSK’ya bırakıyoruz. Oysa, CMK 112. Madde adli kontrol hükümlerini ihlal eden sanığın tutuklanmasını öngörüyor.

KARAR EKSİK VE HATALIDIR

Bu eylem terör eylemi değilse terör eyleminin tanımı yeniden yapmak gerekir.

Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı bu eylemi, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 5. Maddesi kapsamındaki bir suç olarak, “terör suçu” olarak nitelemiyor ve cezaları yarı oranında artırmıyor.

23. Ağır Ceza Mahkemesi anlaşılmaz ve hukuka aykırı şekilde örgütü yargılamaya yetkili olmadığını, örgüt suçu yönünden yargılama yetkisinin Ergenekon davasını gören İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi olduğunu, bu suç yönünden dosyanın İstanbul’a gönderilmesi kararını vermiş ve bu hukuka aykırı bu karar, Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından yine hukuka ve gerçeğe aykırı şekilde daha önce yerinde bulunmuştur.

FETÖ SORUŞTURULMALIDIR, DANIŞTAY OLAYI AYDINLATILMALIDIR

Alpaslan Aslan ve arkadaşlarını oraya gönderen örgüt FETÖ’dür. Örgütün yargılanan tetikçileri dışındaki esas sorumluları ve olayı planlayan liderler sanık dahi olmamışlardır. Karar olayın bu cephesini karanlıkta bırakan yanıyla vahimdir.

Yargıtay 16.Ceza Dairesi, 21 Nisan 2016’da Danıştay olayının Ergenekon davasıyla bir ilişkisinin olmadığını ve Ergenekon davasının bu tek eyleminin FETÖ kumpası olduğunu saptamıştı. 15 Temmuz darbe girişiminden hemen önce açılan ve geçtiğimiz günlerde Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde karara bağlanan FETÖ Çatı davasının iddianamesinde Ergenekon davası FETÖ’nün işlediği suçlardan en önemlisi olarak yer alıyor. Bakırköy C. Savcılığı, Ergenekon kumpası hakim ve savcıları hakkındaki iddianamesinde Danıştay Suikastını FETÖ’nün terör eylemlerinin başında sayıyor.

Ergenekon tertibi davasında bu tertibe hedef olmuş kişilerle FETÖ örgütünü aynı sanık sandalyesine oturtmak tam bir hukuk cinayetidir. Bu yüzden Alpaslan’ı Fethullah Gülen’den özür dilemeye sevk eden neden karanlıkta kalmaya devam ediyor. Onu Ankara’ya gelmeden önce “cin çıkartma” seanslarıyla ikna eden Küçük Salih hoca ve Danıştay 2. Daire Başkanının adresini Alpaslan’a veren Fethullah Gülen’in yeğeni Kemallettin Gülen sanık bile değiller.

Alpaslan Aslan’ın “liderim” diye tanımladığı, Cumhuriyet gazetesine atılan bombaları ona veren, Alpaslan Aslan’ı Salih Kunter’le tanıştırıp görünmez kılınacağına ikna eden sanık Süleyman Esen hakkında beraat kararı verildi. Bu kararın adil olduğundan ve cinayeti bütün yönleriyle aydınlattığından söz edilebilir mi?

BAHÇELİ'NİN AF ÖNERİSİNDEN YARARLANMALARI MÜMKÜN

Bu karar, çıkması gündemde olan bir af kanunundan sanıkların yararlanmasına yol açabilir. Verilen ceza var olan örgüt bağlantısı kurulmadığı ve kararda suç, terör suçu sayılmadığı için gündemde olan af kapsamına alınabilir ve sanıkları kısa zamanda aramızda görebiliriz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur."

Sonraki Haber