Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Semih Koray: ŞİÖ Türk devletleri için güç kaynağı

Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Semerkant Zirvesi’ni değerlendiren Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Koray, muhalefet partilerinin üyeliğe karşı çıkmalarını eleştirdi

Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Semerkant zirvesini değerlendiren Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Semih Koray, toplantının Türkiye için dönüm noktası olduğunu bildirdi. Koray muhalefet partilerinin ŞİÖ üyeliğine karşı çıkmalarını eleştirdi.

Prof. Dr. Semih Koray, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Hedef ŞİÖ üyeliği” açıklamasını ve muhalefet partilerinin buna karşı çıkmalarını değerlendirdi. Koray, “Şanghay İşbirliği Örgütü’nün Semerkant toplantısı, Türkiye’nin diyalog ortağı olduğu örgütün bu toplantısında en üst düzeyde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından temsil edilmesi ve Türkiye’nin ŞİÖ üyeliğinin gündeme gelmesi, bu toplantıyı bir dönüm noktası haline getirmektedir. Bu sürecin hem Atlantik Sistemi, hem de ülkemizdeki Atlantik yandaşları tarafından telaşla karşılanması, bu kırılma noktasının önemini yansıtmaktadır.” dedi.

NATO’nun, Atlantik Sistemi’nin ülkemiz üstündeki hegemonya örgütü, Avrupa Birliği (AB)’nin ise Türkiye’yi Atlantik Sistemi’nin kapısında bağlı tutarak Avrasya’ya yönelmesini engellemenin aracı olduğunu kaydeden Koray, “Atlantik yandaşlarının telaşının nedeni, bu araçların etkisizleştiğinin giderek çıplak gözle görülür hale gelmesidir.” diye konuştu.

YUNANİSTAN’I ÜSTÜMÜZE SÜREN BATI

Kurtuluş Savaşımız sırasındaki Batı’nın, ülkemizi parçalama ve paylaşma planları yapan, bu amaçla Yunanistan’ı üstümüze süren, Türkleri Anadolu’dan Orta Asya bozkırlarına sürme hedefini güden emperyalist Batı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Semih Koray şunları söyledi:

“Bu Batı, İstiklal Marşımızda Mehmet Akif Ersoy’un eşsiz tanımıyla ‘tek dişi kalmış canavar’dır. Atatürk de Batı’yı bütün hayatı boyunca yalnızca bir kez, o da ‘Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!’ dediği zaman hedef göstermiştir. Atatürk’ün gösterdiği hedef çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmaktır.

“Atatürk, bu amaçla Batı’da gerçekleşmiş devrimlerle bütün insanlığa mal olmuş demokratik birikimi ülkemizin bünyesinde yerlileştirmiş, emperyalizmin terk etmiş olduğu bu değerleri bizim topraklarımızda yükseltmiştir. Bunu olanaklı kılan, Türkiye’nin bağımsızlık ve egemenliğinin sağlanmış ve titizlikle korunmuş olmasıdır. Günümüzde ‘tek dişi kalmış canavar’, Asya’dan yükselmekte olan yeni uygarlığın rüzgarıyla daha da çürümüş olan o tek dişini de kaybetme durumuyla karşı karşıyadır.”

ŞİÖ TÜRK DEVLETLERİ İÇİN GÜÇ KAYNAĞI

Bugün “Aman Batı’dan kopmayalım, ŞİÖ’ye giren Batı’dan kopar” demenin, Türkiye’yi NATO’nun Gladyosu FETÖ, ABD’nin Ortadoğu’daki askeri gücü PKK/PYD, Doğu Akdeniz ve Ege’de Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve İsrail aracılığıyla ülkemize yönelen silahlı tehditler karşısında çaresiz bırakmak anlamına geldiğini belirten Koray şu değerlendirmelerde bulundu:

“Ancak başı dik, bağımsız ve güçlü bir Türkiye, aynı zamanda ülkemizin Batı ile olan ilişkilerini de normalleştirir ve ülkemizin bu ilişkilerden de karşılıklı yarar ve eşitlik temelinde yararlanmasını sağlar. Atatürk Devrimi’nin deneyiminin bize öğrettiği şey budur, yoksa ‘Batı’dan kopmamak’ için emperyalist hegemonyaya teslim olmak değil. Semerkant toplantısının bütün dünyaya verdiği resim, aynı zamanda Türk devletlerinin birliğinin ancak Asya’da ŞİÖ bünyesinde gerçekleştirilebileceğini göstermektedir. Bu, ülkemiz açısından da diğer Türk devletleri açısından da son derece önemli, yeni bir güç kaynağı oluşturacaktır.”

ŞİÖ NATO’YA BENZEMİYOR

ŞİÖ’nün NATO’ya, Atlantik Sistemi içinde hegemonyayı güçlendirmeye ve 'Gelişen Dünya’yı kuşatmaya hizmet eden diğer birlikteliklere benzemediğini vurgulayan Prof. Dr. Koray şöyle devam etti:

“Üye ülkelerin bağımsızlık ve egemenliğine saygı gösteren uluslararası birlikteliklerin, bu ülkelerin farklı önceliklerini ortak güvenlik ve birlikte gelişme hedefine uygun bir biçimde hizalamaları kolay bir iş değildir. Ama ortak güvenlik ve birlikte gelişme hedefi güçlendikçe bu zorluklar aşılmaktadır ve aşılmaya devam edecektir. Öte yandan günümüzde hegemonyaya dayalı birlikteliklerin ‘beyin ölümü’ gerçekleşmekte ve bunlar sürdürülemez hale gelmektedir.

Türkiye’nin NATO’dan çıkıp Atlantik Sistemi’nin hegemonyasından kurtularak Batı ülkeleri ile olan ilişkilerini normalleştirmesi, Yükselen Asya ve Gelişen Dünya ile insanlığın ortak kaderini şekillendirecek ŞİÖ gibi birlikteliklerde buluşarak kendi gücüne güç katması, giderek karşı konulmaz bir cereyana dönüşmektedir. Semerkant toplantısı bu sürecin önemli bir kırılma noktasıdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ŞİÖ üyeliği açıklamasının ardından CHP Sözcüsü Faik Öztrak dış politikada bir söz söylemeden önce 9 kez düşünmek gerektiğini söylemiş, Türkiye'nin yüzünü Batı'ya döndüğünü savunmuştu. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun danışmanı Ünal Çeviköz de şu ifadeleri kullanmıştı:

“Şu anda Türkiye, Şanghay İşbirliği Örgütü için bir diyalog ortağıdır ve bana kalırsa öyle kalması da doğrudur. Çünkü bu ilişki üyeliğe doğru evrildiği takdirde o zaman biraz evvel konuştuğunuz Batı'dan kopma hadisesine doğru bir ilerleme olarak algılanacaktır.

“Neden; çünkü Şanghay İşbirliği Örgütü içinde başta Rusya ve Çin olmak üzere diğer bazı ülkeler, bizim şu anda içinde bulunduğumuz kurum ve kuruluşlar tarafından; NATO, Avrupa Birliği tarafından ‘hasım’ olarak görülüyor. Ben Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütü'ne üyelik şeklinde bir ilerleme yoluna girmesi halinde Batı'yla arasının daha da açılacağını, hele şu sırada zaten çok kritik bir dönemden geçmekte olduğumuz bir sırada böyle bir adımın atılmasının da büyük bir hata olacağını düşünüyorum.”

Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu da ŞİÖ konusunda şu görüşleri dile getirdi:

“Eğer Türkiye, kurucusu olduğu Avrupa Konseyi'nden neredeyse ihraç sürecine girmemiş olsaydı bu yanlış olmazdı. Şimdi ise Avrupa'nın demokratik standartlarından kopmuş bir ülkenin otoriter liderlerle verdiği manzara Türk halkının övüneceği bir manzara değildir.”

Sonraki Haber