Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek: ‘NATO’ya oy veren milliyetçi olamaz'
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, NATO’ya oy veren partileri eleştirerek, ‘NATO’ya oy verenler milliyetçi olamaz’ dedi. Perinçek, ‘Onur Haftası’ adı altında ABD’de yapılan LGBT kutlamalarına da tepki göstererek, LGBT’nin insanlığın karşılaştığı en büyük tehdit olduğunu söyledi.
İsveç’in NATO üyeliğine ilişkin görüşmeler devam ederken Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, “NATO’ya oy verenler milliyetçi olamaz.” dedi. İsveç’in üyeliği ile ilgili hükûmet olumlu yönde karar alırsa konu Meclis’te oylanacak.
Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, Ulusal Kanal’da yayınlanan Çıkış Yolu programında Aydınlık Gazetesi Ankara Temsilcisi İsmet Özçelik ve Ulusal Kanal Ankara Temsilcisi Yakup Arslan’ın sorularını yanıtladı. Perinçek, Özçelik’in “İsveç, NATO'ya girerse ne olur?” sorusunu “Burada sorun, İsveç değil Amerika.” diye yanıtladı. Perinçek özetle şunları söyledi:
“Sistemin, Amerika'nın adamları bu konuyu İsveç üzerinden tartışıyorlar. İsveç Türkiye'ye karşı teröristleri koruyor. İsveç sonuç itibariyle NATO'ya girdiği zaman Amerika'nın NATO'daki aletlerinden biri. Amerika teröristlerin arkasındaki büyük güç. NATO meselesinde terazide, Amerika'yı değil Finlandiya'yı, İsveç'i tartıyoruz. İsveç'in Ege kıyılarında üsleri yok. İsveç'in Türkiye'ye dönük namluları yok. Tankları yok. Suriye'nin kuzeyinde İsveç'in üssü, Irak'ın kuzeyinde, Kıbrıs'ın güneyinde İsveç üsleri yok. Burada sorun İsveç değil ABD. Dolayısıyla NATO'nun patronu Amerika ve Türkiye'yi tehdit eden ülke Amerika. İsveç'in NATO'ya girmesi Türkiye üzerindeki NATO tehdidinin ağırlaşması demek ve NATO tehdidini merkezinde de ABD var.
“12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 15-16 Temmuz 2016, birer NATO darbesidir. 15 Temmuz’dan sonra NATO generallerini hapse tıktık. Hiçbir NATO ülkesinin hapishanesinde NATO generali yatmıyor. Bu Türkiye'nin içine girdiği büyük çelişmeyi yansıtıyor. Bir yandan NATO'ya bağlıyız. Bir yandan NATO'yla savaşıyoruz. Türkiye, Amerika ile bir yandan cephe cepheye savaş halinde. Bir yandan da NATO’yu genişleterek Amerikan tehdidinin ağırlaşmasına evet diyor.”
‘HÜKÛMET NATO’YA BAĞLI’
Perinçek, Özçelik’in “Hükümet bu çelişkiyi görmüyor mu?” sorusunu da şöyle yanıtladı: “Niye görmesin? Hükümet de NATO'ya bağlı. 2015’ten sonra hükumet, bizim Silivri duvarını yıkmamızla birlikte yeni bir sürece girdi. 2014 yılı mart ayı Silivri duvarını yıktı, dışarı çıktık. NATO tarihinin en büyük askeri harekatı Balyoz ve Ergenekon tertipleriydi. NATO tarihinde tek kurşun atmadan koskoca bir ordunun felç edilmesi, kontrol altına alınmasının eşi yok.
“Bugün Türk ordusuyla NATO arasında bir savaş, mücadele dönemi yaşıyoruz. PKK'yla, FETÖ'yle savaş, DEAŞ'ın bastırılması... Şehitlerimiz var. Şehit cenazelerine bir bakıyorsunuz. Kara gözlüklerini takıyorlar. Cenazeye geliyorlar. ‘Allah'tan rahmet diliyoruz’ diye beyanatlar veriyorlar. Tamamen sahtekarlık. NATO’ya oy veren milletvekilinin şehitlerden söz etmesi bir sahtekarlıktır. Çünkü o NATO, Mehmetçiği öldürdü. Cenazeye gidip okudukları Fatiha da sahtekarlıktır. Biden gelse, o cenazeye katılsa, Fatiha okusa başka bir adam mı olacak? NATO'ya oy verdiğin an, Mehmetçiğe atılan kurşun, Türkiye'ye yönelen namlulara onay, kuvvet veriyorsun. Uzlaşıyorlar, ‘Aman beni devirme’ diyorlar. AK Parti, MHP milletvekilleri NATO'ya oy verirken ‘NATO'nun genişlemesine de evet diyorum. Sen de bana dokunma.’ diyor.
‘NATO’YA OY VERENLER MİLLİYETÇİLİK TASLAMASIN’
“NATO'ya oy veren adam ‘Ben vatanseverim, milliyetçiyim’ diye karşıma çıkmasın. Bugün Türkiye'de milliyetçiliğin tarifi nedir? Türkiye'nin başına buyruk olarak, bağımsız olarak ilerlemesi. AK Parti, MHP milletvekilleri NATO'ya oy veriyorlar. Sonra bize milliyetçilik nutku atıyorlar. Ey Türk milleti, NATO'ya oy verenler bize milliyetçilik taslamasın. NATO'ya oy veren milliyetçi olamaz. Milliyetçiliğin sınav verdiği, imtihan verdiği olay NATO oylamasıdır. NATO gelmiş, namlularını Türkiye'ye yöneltmiş, bütün Amerika, NATO üsleri Türkiye'yi kuşatmış, namluları Türkiye'ye çevirmiş. Doğu Akdeniz'de Amerika, İsrail ve Yunanistan, Türkiye'yi hedef alan ortak tatbikatlar yapıyor. 15 gün kadar önce Amerikan donanmaları, Güney Kıbrıs'a geldiler. Türkiye'yi NATO'dan, Amerika'dan başka tehdit eden kim var? Hepsi NATO'ya oy veriyorlar. Sonra milliyetçiyiz diye ortalıkta geziyorlar. Milliyetçiliğin sınandığı yer NATO'ya tavır.
‘ZALİMLERE OY VERMEYİN’
“Maneviyatı olan NATO'ya oy vermez. Maneviyatımız İslamiyet değil mi? İslamiyet'te zulüm nedir? En büyük günah değil mi? En büyük küfür, zulümdür. Şimdi dünyadaki en büyük zalim kim? NATO... Efendim ‘zulme karşıyız, zalim şudur’ diye nutuklar atılıyor. Zalime karşıyız diyor. Buradan AK Parti başta olmak üzere bütün milletvekiline ve partilere sesleniyorum:
“Maneviyat sahipleri zalimlere oy vermez. Müslüman olan NATO'ya oy vermez. Veyahut da zulme karşı manevi değerleri olan insanlar hiçbir şekilde NATO'ya oy vermez. Göreceğiz bakalım. O bakımdan milletvekillerini hem vatansever olmaya davet ediyoruz hem de zulme karşı sağlam bir manevi duruşa davet ediyoruz.
“Özellikle de AK Parti'ye, Milliyetçi Hareket Partisi'ne buradan sesleniyoruz. Zalimlere, NATO'ya oy vermeyiniz. Maneviyat varsa NATO'ya oy verilmez.”
İNSANLIĞIN KARŞILAŞTIĞI EN BÜYÜK TEHDİT
KİTABA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ
Perinçek, ABD’de “Onur Haftası” adı altında yapılan LGBT kutlamalarını da eleştirdi. Emperyalist kapitalist devletlerin toplumsal olarak çürüdüğünü belirten Perinçek, bu devletlerin tanrılarının eşcinsel olduğunu ifade etti.
Doğu Perinçek, şu vurguları yaptı:
“Öyle bir yere geldi ki çocukları yönlendiren bir propaganda ve örgütlenmeye dönüştü. Bireyler ergenlik çağından sonra, reşit olduktan sonra yolunu seçiyor. Ama olay 5-6 yaşında çocuklardan başlayarak LGBT'nin topluma dayatılmasına geldi. Eşcinsellik emperyalist kapitalist devletler tarafından topluma, yukarıdan aşağı dayatılıyor. Bu ideolojik bir şey. Bir kere önce bunun doğadan olmadığını veyahut da doğada mesela bazen ne oluyor bir insan doğuyor. Altı tane parmağı var. Veya bir hastalıkla doğuyor, eşcinsellik bir hastalık değil. Yüzde 1 oranında biyolojik sebepleri olabiliyor ama yüzde 1. Ama esas olarak eşcinsellik eski Yunan'da, eski Roma'da Batı Asya'da ondan sonra işte bizim kitabımız Kur'an-ı Kerim'de de Sodom Gomore diye geçiyor, çürüyen sözde merietlerde ortaya çıkar. İdeolojik kültürel bir olay. Atina'nın tanrıları eşcinsel. Zeus. Apollon, Afrodit. Hepsi eşcinsel. En başta da en büyük tanrıları Zeus eşcinsel. Roma tanrıları da eşcinsel. Yani ilk önce tanrılarını eşcinsel yapıyorlar. Tanrı'dan aşağı toplum eşcinsel. O çürüme başlayınca köleci toplumda kadın, kafese atılıyor. Kadın ve erkek birbirinden koparılıyor. Sınırsal çelişmeler keskinleşiyor. Bunun üzerine kadınlar kafeste kendi başlarına kalıyorlar. Erkekler kafesin dışında. Kadınlar entelektüel birikimden, ondan sonra entelektüel değerlerden dışarı sürülüyorlar. Dolayısıyla muhabbet de erkekler arasında olmaya başlıyor.
“Kapitalizmin en çürüme döneminde sınıfsal çelişmelerin keskinleştiği, büyük tekerlerin oluştuğu ve kapitalizmin rekabet döneminin tamamen tasfiye edildiği, büyük tekerlerin diktatörlüğün oluştuğu ve bu sefer devletler eşcinselliği yaymaya başladı. Alman devleti, Fransız devleti, Amerika Birleşik Devletleri vs. eşcinseller arası nikahı resmi olarak kabul etti. Dolayısıyla bu, şu anda insanlığın karşılaştığı en büyük tehdit kültürel ideolojik tehdit ve büyük bir mutsuzluk getiren olay. Benim bu konu Eşcinsellik ve Yabancılaşma diye bir kitabım var. Onu da öneriyorum.”