Perinçek’in yazısı Suriye basınında

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in yazısı günlerce birinci sayfalardan düşmedi. SyrianSteps, IndustryNews gibi iş dünyasının takip ettiği en prestijli siteler yazıyı paylaştı. Binlerce beğeni ve olumlu yorum alan o yazının tamamını yayımlıyoruz

Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek’in “Suriye ve Türkiye işbirliğinin açtığı kapılar” başlıklı yazısı, Suriye’nin en etkili yayın organlarında ve iş platformlarında yayımlandı. Uzun süre Suriyeli haber sitelerinin manşetinde tutulan yazı, ülkenin en çok konuşulan gündemlerinden oldu.

Ekonomi ve iş dünyasının yakından takip ettiği Suriye’nin en prestijli internet gazetesi Syrian Steps, yazıyı günlerce birinci sayfasından indirmedi. Yine sanayi ve üretim haberleri yapan IndustryNews, Perinçek’in yazısına manşetinden yer verdi.

Ülkede neredeyse tüm ağır sanayi temsilcileri ve tüccarların takip ettiği iş insanları forumu, Perinçek’in yazısını paylaştı. Suriye’de tüketici gereksinimiyle ilgili tüm iktisadi, ekonomik konuları işleyen Müstehlek Platformu da yazıyı yayınlanlar arasında yer aldı. Yüz binlerce takipçisi olan çeşitli sosyal medya platformları da Perinçek’in yazısını paylaştı.

Bölgemize yönelik tehditler ve Türkiye ile Suriye’nin önündeki fırsatlara odaklanan yazı, tüm forumlarda ve sitelerde binlerce beğeni ile olumlu yorum aldı.

Aydınlık, Perinçek’in Suriye medyasını sallayan o yazısını aynen yayımlıyor…

İşte gündemden düşmeyen o yazı:

SURİYE VE TÜRKİYE İŞBİRLİĞİNİN AÇTIĞI KAPILAR

Türkiye ve Suriye devlet başkanlarının iki ülkenin işbirliği konusundaki son açıklamaları, bölgemizin de ötesinde dünya ölçeğinde önemli gelişmelerin haberini veren değerdedir.

Suriye’nin toprak bütünlüğünün Beşar Esat önderliğinde kazanılması, yalnız Suriye’nin geleceğini değil, bölgenin ve dünyanın geleceğini etkileyen önemdedir.

ABD VE SİYONİST İSRAİL’İN ‘KÜRDİSTAN’ ADI ALTINDA İKİNCİ İSRAİL HEDEFİNİ BOZGUNA UĞRATACAK GİRİŞİM

Suriye’nin toprak bütünlüğü, Türkiye’nin, Irak’ın ve İran’ın da toprak bütünlüğüdür.

1991 ve 2003 Körfez Savaşından bu yana yaşanan tecrübelergöstermiştir ki, ABD-İsrail ikilisinin bölgedeki merkezî hedefleri “Kürdistan” adı altında İkinci İsrail Devletçiğini kurmaktı.

Bu amaçla ABD işgalinin dayatmasıyla Irak’ın kuzeyinde bir Barzanistan kurdular.

Barzanistan’ı Doğu Akdeniz’e bağlamak için, 2010 yılından sonra Suriye’de ayaklanmalar kışkırttılar.

Suriye’nin kuzeyinde PKK/PYD/YPG marifetiyle bir ABD-İsrail koridoru açmaya kalkıştılar. İslam bayrağı altında İslam ülkelerini hedef alan DEAŞ türünden yobaz terör örgütlerini de bu amaçla kullandılar.

Türkiye’de PKK’yı ateşe sürerek Diyarbakır’ı İkinci İsrail’in merkezi yapmaya yönelik terör faaliyetini her alanda ve her imkânla desteklediler.

Ve en son Filistin’e karşı soykırım boyutundaki son harekâtlara kalkıştılar.

İşte şimdi ABD ve İsrail’in 1990 yılından bu yana 34 yıldır sürdürdüğü bu girişimi bozguna uğratacak bir fırsatı değerlendirmenin eşiğindeyiz.

KARADENİZ VE DOĞU AKDENİZ’DEN UMMAN DENİZİ’NE UZANAN CEPHE

Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinden Filistin’e kadar uzanan cephe, aslında Karadeniz’in kuzeyinden Hürmüz Boğazı’na ve Umman Denizi’ne kadar uzanan bir genişliktedir.

Bu geniş cephede Rusya, ABD emperyalizmine karşı Ukrayna cephesinde savaşıyor.

Türkiye, içerde ve sınır ötesinde ABD’nin “Kara Kuvvetim” dediği bölücü PKK ve DEAŞ terör örgütlerine karşı silahla mücadele ediyor ve Doğu Akdeniz’de ABD tehdidine göğüs geriyor.

Suriye, ABD ve İsrail güdümlü kuvvetlere karşıtoprak bütünlüğü için savaşıyor.

Filistin, HAMAS önderliğinde Siyonist İsrail işgaline karşı savaşıyor.

Yemen, ABD ve İsrail’e karşı silahla mücadele ediyor.

İran, ABD İsrail merkezli renkli kalkışma girişimlerini bastırıyor ve Filistin ile aynı cephede savaştı.

DÜNYA SAVAŞI TEHLİKESİNİN ODAĞI: DOĞU AKDENİZ

Şu anda Dünyada ABD-İsrail ortaklığı ile İnsanlık cephesi arasında sıcak çatışma odakları var. Bunların başlıcaları, Karadeniz’in Kuzeyi, Doğu Akdeniz ve Pasifik bölgesidir.

Karadeniz’in kuzeyinde Rusya, vatanı için nükleer olanakları kullanmaya kadar uzanan bir kararlılık içindedir ve inisiyatifi ele geçirmektedir. Avrupa’da yükselen Milliyetçilik, ABD’ye karşı ve Rusya’nın yanındadır.

Pasifik bölgesinde, Tayvan Boğazı ve Kore sahillerindeABD emperyalizminin Çin Halk Cumhuriyeti’ne diş geçirme şansı bulunmuyor. Bu cephe, doğrudan Çin toprakları kıyısındadır ve ABD’nin anakarasına çok uzaktır. Çin’in direnme yeteneğinin ABD’nin önüne koyduğu maliyetler çok yüksektir.

Doğu Akdeniz, ABD’nin büyük bir savaşa hazırlandığı bölge olarak gözüküyor. Zaten bu alanda hem İsrail-Filistin cephesinde, hem Suriye topraklarında, hem de Türkiye’nin teröre karşı mücadelesinde savaş devam etmektedir. ABD, Yunanistan’ın Ege kıyılarında ve Güney Kıbrıs’ta kurduğu askerî üslerle niyetini ilan etmektedir. Namlular, Türkiye’ye, Suriye’ye ve Doğu Akdeniz’e bakmaktadır.

En son ABD Deniz Kuvvetlerinin kapalı denizlerde savaşa hazırlanan bir donanma inşasına yönelmesi ve kuvvetlerini Pasifik’ten Doğu Akdeniz’e kaydırması da dikkat çekiyor. ABD, İsrail ve Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de Tevrat’tan ve Yunan Mitolojisinden alınmış adlarla yaptıkları Noble Dina ve Nemesis gibi intikam senaryolu deniz tatbikatları da karşılaştığımız tehdidi tanımlamaktadır.

Bu koşullarda Doğu Akdeniz’de ABD ve İsrail’i caydıracak bir direnme cephesi oluşturmazsak, tehdidin boyutları yükselecektir. Doğu Akdeniz’de genişleyecek bir cephenin Karadeniz’in kuzeyine ve daha geniş coğrafyalara yayılması tehlikesi bütün insanlığı ilgilendirmektedir.

TÜRKİYE VE SURİYE ÖN CEPHEDE ANAHTAR ÜLKELER

Türkiye ve Suriye, ABD emperyalizmine ve İsrail Siyonizmine karşı insanlık mücadelesinde ön cephe ülkeleridir. Kuşkusuz bu ön cephenin merkezinde şu anda Filistin bulunuyor. Rusya, Irak, Lübnan, İran ve Yemen ile diğer bölge ülkeleri de bu ön cephededirler.

Suriye Devlet Başkanı Sayın Beşar Esat’ın ve Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan’ın iki ülke arasında işbirliğine işaret eden son açıklamaları, vatan sorumluluğu yanında ön cephe sorumluluğunu da içermektedir.

Türkiye ve Suriye’nin ABD ve İsrail güdümlü bölücü ve yobaz terör örgütlerine karşı silahlı işbirliği, bölge ve dünya barışı için kilit çözen değerdedir. Bu işbirliği elbette bütün alanlarda olmalıdır ve olacaktır, ancak kritik sorun bu işbirliğinin askerî alanda olmasıdır. Çünkü ABD’nin iki ülke sınırlarındaki bölücü ve yobaz terör örgütleri silahlıdır ve ayrıca arkalarında ABD ve İsrail’in silahlı kuvvetleri bulunmaktadır.

SURİYE-TÜRKİYE İŞBİRLİĞİNİN ZAFERİ İÇİN KOŞULLAR ELVERİŞLİ

Koşullar, elverişlidir. ABD’nin Dolar Saltanatı çökmektedir.

ABD, Afganistan’dan ve Gazze’den Latin Amerika’ya kadar bütün iklimlerde yenilgiye uğramaktadır.

ABD emperyalizmi kendi iç cephesinde bölünmektedir. ABD emperyalizminin saldırgan güçleri iniştedir.

ABD’de “First America” sloganıyla içe dönmeyi savunan Trump önderliğindeki güçler yükseliş halindedir.

ABD’nin önünde iç savaşlara kadar uzanabilecek bölünmeler gözüküyor.

En önemlisi, Dünya üretiminin ağırlığı Asya’ya kayıyor. Dünyada ABD’nin savaş gücünü dengeleyen askerî güçler oluşmuştur. Filistin devleti ve halkı, tarihte az rastlanan bir kahramanlıkla savaşıyor. Türkiye, Suriye, Rusya, İran ve Yemen gibi ülkelerin direnişleri, ABD ve İsrail tehdidine karşı dikkate değer başarılar kazanıyor. Çin, Tayvan Boğazı’nda, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti Pasifik’te ABD tehdidine meydan okuyor. Avrupa’da, özellikle Fransa, Almanya, İtalya gibi ülkelerde ABD’ye karşı milliyetçi partiler, iktidarı ele geçiriyor veya iktidara ilerliyor. NATO çatırdıyor. ABD emperyalizmi, Atlantik ülkeleri içinde dahi müttefiklerini kaybediyor.

SINANMIŞ MODEL

Türkiye-Suriye işbirliği bölge ülkelerinin işbirliğinde anahtar görevi yapar. Bölge ülkelerinin işbirliği, yakın tarihte büyük başarılara imza atmıştır.

Türkiye-Rusya işbirliği Kafkaslar’da sınanmış ve Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü sağlanmıştır. Ermenistan da ABD hegemonyasından kopartılmıştır ve ABD’ye Kafkaslar’da ayak basacağı toprak bırakılmamıştır.

Yine Türkiye, Irak, Suriye, İran ve Rusya işbirliği, Irak’ın kuzeyinde referandum yoluyla sözümona bağımsız “Kürdistan” kurma girişimini önlemiştir.

Bölgede Türkiye, Suriye, Rusya ve İran’ın askerî işbirliği karşısında durabilecek bir kuvvet yoktur.

TÜRKİYE İLE SURİYE’NİN SİLAHLI İŞBİRLİĞİNİN KAZANIMLARI

Türkiye ile Suriye’nin silahlı işbirliği,

- Suriye’nin kuzeyindeki ABD ve Siyonist İsrail güdümlü bölücü ve yobaz terör örgütlerini temizler ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlar. Terör örgütlerinin bazıları bu işbirliği karşısında beyaz bayrak çekerler. Diğerleri de silahla temizlenir.Suriye topraklarındaki ABD üslerinin temizlenmesinin ve Suriye’nin İsrail işgali altındaki topraklarını kurtarmasının yolunu açar.

- Türkiye’de misafir olan milyonlarca Suriye vatandaşının güven içinde vatanlarına ve işlerinin başına dönmelerinin koşulları oluşur. Sığınmacı sorunu üzerinden ülkelerimiz ve halklarımız arasında düşmanlık ve kaos yaratmaya çalışan emperyalizm güdümlü kuvvetlere karşı tarihten gelen dostluk ve barış içinde bir arada yaşama geleneğimiz kuvvetlenir.

- Türkiye’nin güvenliğini güçlendirir. Suriye ve Irak topraklarından Türkiye’ye yönelen terör örgütlerini temizlediği için, Türkiye’nin sınır ötesinde silahlı güç bulundurmasına gerek kalmaz.

- ABD ve İsrail güdümlü terör örgütlerinin tasfiye edilmesi, Filistin’in direnişine çok büyük bir destek sağlar.

- Rusya’nın Ukrayna cephesinde ABD emperyalizmine karşı konumunu güçlendirir, zafere ilerlemesinde etkili olur.

- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Abhazya Cumhuriyetlerinin tanınması koşularını hazırlar ve bölge güvenliğine bu açıdan da katkıda bulunur.

- Çin Halk Cumhuriyeti’nin Tayvan’ı ilhak ederek vatan topraklarını birleştirmesi için elverişli koşullar yaratır. ABD’yi kendi topraklarının uzağında çok cephede kuvvet kullanma tehlikesiyle karşı karşıya getirir.

- ABD ve İsrail’e ağır darbe indirir.

- Rusya’dan İran’a ve Yemen’e kadar bölge ülkelerini birleştirir.

- Çin’e kadar uzanan bir insanlık cephesinin kurulmasında belirleyici önemde görev yapar.

- Bölgede savaşın genişlemesini ve hatta Dünya Savaşını önleyen bir işlev görür. Bölge ve Dünya barışının kapısını açar.

YÜKSELEN ASYA UYGARLIĞINDA TÜRKİYE VE SURİYE’NİN TARİHİ KONUMLARI

Yeni bir dünya kuruluyor.

Atlantik Çağının sonuna gelmiş bulunuyoruz.

Asya’dan yeni bir uygarlık yükseliyor.

Türkiye ve Suriye Devlet Başkanlarının son açıklamaları, ülkelerimize ve bölgemize Asya’dan yükselen yeni uygarlığın kapılarını açan değerdedir.

Türkiye ve Suriye, tarih boyunca büyük imparatorluklara merkez oldular ve aynı zamanda birbirlerini tamamlayan coğrafyalardır.

Türkiye ve Suriye için kaçınılmaz strateji, yükselen Asya uygarlığında onurlu konumlarına yerleşmeleridir. Toprak bütünlüğümüzü sağlamak ve güvenliğimizi kalıcı çözüme kavuşturmak yanında, ekonomik zorluklarımızı Üretim Devrimiyle aşmak için el ele vermek durumundayız.

ZAMANI GELEN TARİHİ GÖREV İÇİN CESARET VE KARARLILIĞI PAYLAŞMAK

Vatan Partisi, bölgemizde ABD ve İsrail eksenli tehdide karşı Karadeniz ve Akdeniz’den Hürmüz Boğazı ve Umman Denizi’ne kadar bir cephe oluştuğunu yıllardır açıklıyor. Türkiye, ancak bu cephede konumlanarak ve bu cephedeki birleştirici siyasetleriyle vatan bütünlüğünü sağlar, güvenliğini korur ve millî hedeflerine ulaşır. Bu bağlamda, Suriye’nin meşru hükümeti olan Beşar Esad yönetimiyle her alanda işbirliğine geçilmesini savunduk ve şimdi bunun zamanı gelmiştir.

Türkiye ile Suriye arasındaki işbirliği, bölgemiz ülkelerinin Karadeniz’den Doğu Akdeniz ve Umman Denizine kadar aynı cephede mevzilenmelerinin önünü açacak ve insanlığın geleceğine büyük hizmetlerde bulunacaktır.

Bu tarihî görevin başarılmasında Sayın Beşar Esad’a ve Sayın TayyipErdoğan’a engin başarılar diliyoruz. Onların cesaret ve kararlılığı, Suriye Arap Milletinin ve Türk Milletinin cesaret ve kararlılığını ateşleyecektir.
Bu sürece umut ve güvenle bakıyoruz ve tarihî görevlerimizi yerine getirmeye hazırız.

Doğu Perinçek / Vatan Partisi Genel Başkanı
Tahrir Gazetesi, Suriye, 29 Haziran 2024

Sonraki Haber