Vatan Partisi Muğla İl Başkanı Emre Aykın 'itibar suikastının' ayrıntılarını açıkladı!

Savcı Mehmet Şirin Keleş'in hukuksuz işlem ve uygulamalarıyla göz altına alınan Vatan Partisi MKK Üyesi ve Muğla İl Başkanı Avukat Emre Aykın, yaşanılan sürecin ayrıntılarını paylaştı.

Vatan Partisi MKK Üyesi ve Muğla İl Başkanı Avukat Emre Aykın, sosyal medya platformu X üzerinden bir açıklama yaptı. 10 Temmuz 2024 tarihinde intikamcı savcı Mehmet Şirin Keleş, hukuka aykırı olarak Avukat Emre Aykın’ın evini ve ofisini aratmış, elleri kelepçeli şekilde karakola götürmüştü.

Karakolda ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılan Aykın, olayın ayrıntılarını sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla paylaştı.

İTİBAR SUİKASTİ KUMPASININ AYRINTILARI

Aykın'ın açıklamaları şöyle:

1- İşlem ve dayanağı “Tefecilik Operasyonu” değildir. Tefecilik operasyonu, 2021 yılından bu yana yargılaması süren davanın soruşturmasında yapılmıştır. Ben de soruşturma aşamasından bugüne değin sanık A.F.A.’nın avukatı olarak görev yapmaktayım.

2- Soruşturma savcısı, müvekkilimizin beraat ettiği yargılamadaki maddi olayları yeniden yargılama konusu yapan, bu yolla bir suçlamadan müvekkilimi ikinci defa yargılatacak kamu davasını açmış; soruşturma boyunca birden fazla yasaya aykırı eylemde bulunmuş, adli görevlileri de bu eylemlerine ortak etmiş, görevini kötüye kullanmıştır. Soruşturmada görev yapan bir kısım kolluk görevlileri FETÖ soruşturması ile görevlerinden alınmışlardır. Verilen şikayet dilekçesi ile HSK göreve çağrılmıştır. Bununla birlikte başkaca kişilerin soruşturmalarında yaşanan suç konusu olaylar hakkında da şikayetler sunulmuş; bugüne değin incelemesiz bırakılmıştır.

Vatan Partisi MKK Üyesi ve Muğla İl Başkanı Avukat Emre Aykın

3- Tüm talep ve uyarılarımız ayrıca şikayetlerimiz, muhatap savcıda büyük bir husumet doğurmuş, şahsımda mesleğin hükmi şahsiyetine ve siyasi kimliğime karşı sistematik bir saldırı başlatılmış; son kertede “Emre Aykın’ı itibarsızlaştırma” planının zirvesinde 10 Temmuz günü sabah saatlerinde evimde ve büromda eş zamanlı arama ve el koyma işlemi yapılmış; evime girilmesi ile birlikte bileklerim kelepçelenmiş; aramalarda suç unsuruna rastlanmamıştır. Gözaltı kararı ile 24 saat gözaltında kaldıktan sonra, suç unsuru ve tespiti olmaksızın tüm malvarlığıma el konulmuş, yurtdışına çıkışım yasaklanmıştır.

TESPİTLER

1- Suçlama “tefecilik” değil, “Kara paranın meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak” tır. (Bu suçlama nedeniyle müvekkilim A.F.A.’ın kesinleşmiş beraat kararı vardır!)

2- Şikayetlerimiz üzerine şüpheli vekili olduğum soruşturma dosyasından bir dosya doğurulup, UYAP sisteminde sorgulamaya kapatılıp GİZLİLİK KARARI olmadığı halde gizlenmiştir. Bu yolla savunma hakkı suç konusu bir eylemle bertaraf edilmiştir. Ben bir yandan, bağlantılı dosyada 2018 yılından bu yana savunmalarım ile müvekkilimin avukatlığını yaparken, keyfi kararla şüpheli addedilen şahsım gizlice haksız soruşturma saldırısı altında bırakılmıştır.

3- Hakkımdaki soruşturmaya makul şüphe olmaksızın başlanmıştır.

4- Avukatlık mesleğine konu konumum dayanak alındığı halde yasal zorunluluk olan soruşturma izni alınmadan soruşturma yürütülmüş; usule aykırı şekilde delil toplanmaya ve üretilmeye başlanmıştır.

5- TÜM BU ÇABALARIN NAFİLE OLDUĞU İFADE ALMA İŞLEMİNDE GÜN YÜZÜNE ÇIKMIŞTIR. İfade alma işleminde şahsıma HERHANGİ BİR SUÇ EYLEMİ İSNAT EDİLMEMİŞTİR. Suçta ve cezada “kanunilik” ilkesi önlerindeyken, suç ile elde edilmiş bir para ve malvarlığı tespiti yapılmamıştır. Böyle bir tespit olmayınca doğal olarak “aklama” yönünde de bir eylem isnadı yapılmamıştır.

6- Kumpas odağı 2 yıl boyunca benim ve tüm ailemin gelmiş geçmiş malvarlıklarını ve para işlemlerini toplayıp, kamuyu zarara uğratan kağıt israfı ile şeklen 4 klasörlük dosya görünümü kazandırmıştır. Tabi içini açan bakan olmayınca, dışarıdan görenler için Emre Aykın 4 klasörlük suçlama ile karşı karşıya kalmış durumdadır!

7- Masak Raporu, kara para veya herhangi bir suç unsuru tespiti yapmamıştır. Ancak hakkımda MASAK RAPORU olması heybetli ismiyle iftiraya destek sağlamıştır.

8- Dolayısıyla ifade alma işlemi, vergi dairesi başkanlığının yetkisini gasp eden savcılığın bilgi alma işlemine dönüşmüştür. Buna karşılık sorulan sorular dayanaklarıyla tek seferde cevaplanmıştır. Ayrıca, soruşturmaya neden olan husumeti doğuran olaylar da tarafımdan ifadede aktarılmıştır. (Bir ara kelepçeci polis amirinin telaşlı müdahalesi söz konusu olsa da…)

9- ANCAK “suçun işlendiğine ve bu suçlardan elde edildiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebebi bulunan hallerde” gerçekleşmesi mümkün olan ve dosyada koşulları bulunmayan haksız arama ve el koyma tedbirine başvurulmuştur.

10- Konutumda yapılan aramada polis ekibine tarafımca “savcı ve baro temsilcisi olmadan yapacakları arama ve el koymanın hukuka aykırı olacağı, kanunu bilmemenin mazeret olmayacağı ve kanunsuz emrin uygulanmayacağı” ihtar edilmiştir. Buna karşılık, tüm bu eksikliklerle ellerim kelepçelenmiş ve işleme başlanmıştır. Suçla ilgisi olup olmadığına bakılmaksızın müvekkil sırlarına konu mesleki belgelerim ve arşivim, özel aile dosyalarım ve parti teşkilatımıza ait arşiv ve belgelere konu tüm taşınabilir veri depolayıcılarım ve bilgisayarlarıma el konulmuştur. Mesleki çalışma teçhizatım elimden verileri ile birlikte alınmıştır. Büromda yapılan aramada ise bizzat savcı, kasayı sormuş, açtırmış, kendisine yönelen şikayetlerin dayanak esas belgelerini de içeren bir takım belgelere koşulsuz el koymuş, avukatımın itirazı ile belgeler mühürlenmiştir. Avukatım olmadan açılmaması gereken mühür savcı ve hakim tarafından açılmış, avukatım müdahalede bulunmuştur. Arama ve el koyma işlemiyle amaçlanan hedeflerden birinin de savcının şikayet edildiği evrak ve delillerini ele geçirmek olduğu açıkça anlaşılmıştır. Şaşırmadık, zira savcının amacının ve kumpasın farkındaydık.

11- Yine kuvvetli suç şüphesi olmamasına rağmen önce kelepçe ile gözaltı tedbiri, ardından adli kontrol tedbiri uygulanmıştır. (Kumpası, kara propaganda ile kamuoyu nezdinde masum göstereceğine inandıkları tutuklama tedbirinin gerçekleşmesi için kumpas odaklarının verdiği mücadeleyi de unutmadık)

12- Önemli bir ayrıntıdır ki, kara para diye işaret etmek istedikleri müvekkilime yönelen tefecilik suçlamasına konu olaylar hakkında yapılan yargılamada tefecilik tespiti olmadığı gibi, öncül suç şartı da gerçekleşmeden soruşturma ve yaptırımlar gerçekleşmiştir. Müvekkilimin değil şahsımda bir parası bulunsun, vekalet ücretimi dahi ödememiş beni mağdur etmiştir.

13- Soruşturmayı başlattığı iddia olunan bir ifadeye göre de; müvekkilimin belgelerinin benim büromda olduğu ileri sürülmekle, savcılık makamı bu durumu avukatlık mesleki sorumluluğu, savunma güvencesi, hukuk güvenliği, silahların eşitliği, aleyhe delili ibraz etmeme hakkı üzerinden görmekten kaçınmış; AVUKATI SALT MESLEKİ GÖREVİ ÜZERİNDEN MÜVEKKİLİNİN SUÇUNUN İŞTİRAKÇİSİ OLARAK GÖRME yönünde talihsiz bir bakış açısı izleyerek de Cumhuriyet’in ve Hukuk Devleti’nin savcısı olmadığını ortaya koymuştur.

14- Sonucunda; husumetli olduğum savcı tarafından aleyhimde içi boş şekli bir soruşturma dosyası açılmış, yasaya aykırı yöntemlerle sürdürülmüş, ifademde dahi suçladığım işbu savcı tarafından yeniden ifadem alınmış ve bizzat kendisi tarafından söz konusu kısıtlayıcı tedbirler uygulanmıştır. HUKUK DÜZENİ BUNA SORUŞTURMA DEĞİL, İNTİKAM İŞLEMİNE YASANIN VE YETKİNİN ALET EDİLMESİ DİYOR! Bu bir yana dursun, sunduklarının aksi yönünde şahsım lehine bilgileri yok sayıp, kumpasa konu hukuksuz işlemleri ajite ederek dayanaktan yoksun haber içeriği olarak sunan, hakkımdaki yalanları kamuoyunda yargı oluşturacak şekilde paylaşan, gözaltının sonucunu beklemeden kolları sıvayıp kumpas örgütlenmesinde hevesle görev alan müsvedde haberciler de elbette Yüce Türk Yargısı’nın hukuki denetiminden geçecektir.

Sonraki Haber