Çürümüş sistemde kadını koruyamayız

Vahşice katledilen İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil, toplumda derin bir üzüntüye sebep oldu. Psikolojik sorunları olduğu bilinen Semih Çelik adlı cani iki genç kızın hayatına kıydı. Öncü Kadın ve CKD art arda yaşanan kadın cinayetlerinin arkasındaki çürümüş sistemi işaret etti.

İstanbul’da 4 Ekim günü yaşanan vahşet Türkiye’yi sarstı. 19 yaşındaki Semih Çelik İkbal Uzuner’i ve Ayşenur Halil’i aynı gün vahşice katletti. Semih Çelik, cinayetlerin ardından Edirnekapı surlarından atlayarak intihar etti. Yaşanan olayların ardından toplum ayağa kalktı. Bir kesim devlet düşmanlığı yaparak ‘Global Call’ adı altında Batı’dan medet umdu. Bir kesim de Türkiye’de bu olayların yeniden yaşanmaması için devlete görevlerini yeniden hatırlattı. Vatan Partisi Öncü Kadın Genel Başkanı olayların ardından sosyal medyadan açıklama yaptı. Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Genel Başkan Yardımcısı Av. Nuriye Kadan da yaşanan olayları Aydınlık’a değerlendirdi.

‘GLOBAL ÇAĞRI YAPANLARIN AVRUPA’DAN HABERİ YOK’

Av. Kadan şunları söyledi:

“Son zamanlarda kadına yönelik şiddetin arttığı bir gerçek. Ama bu gerçeklik yanında bir de toplumda güvensiz bir ortamın yaygınlaşmasını sebep olacak aşırı bir pompalama da var. Özellikle Batı merkezli kışkırtmalarla, İstanbul Sözleşmesi’nden ayrıldığımız için bu cinayetlerin olduğu söyleniyor. Global çağrılar yaparak Batı’dan medet umuyorlar. Dehşet verici olaylar yaşadık evet ama bizi Batı kurtaramaz. Çünkü bu cinayetler çürümüş Batı’nın izleri. Global çağrı yapanların İngiltere’de, Amerika’da, Fransa’da yaşanan kadın cinayetlerinden, çocuk istismarından haberleri yok herhalde.”

ADALETE GÜVEN AZALDI

Toplumun adalete güveninin azaldığını söyleyen Av. Kadan şöyle konuştu:

“Toplumda adalete güven de ne yazık ki azaldı. Kadın mücadelesine ilişkin anayasamızda çok önemli yasalarımız var ancak etkin bir uygulamanın olmadığını görüyoruz. İnfaz sisteminde bazı sorunların olduğunu söyleyebilirim. Bu duruma hukuki düzenlemelerin yapılması acil derecede şarttır. Şimdi adam bir taciz vakasına karışıyor. Yargılanması gerekiyor ama bir bakıyorsunuz serbest bırakılmış. Bugün tacize karışan yarın daha neler neler yapar. Böyle durumlar çok fazla arttığı için de toplumumuzun adalete güveni azaldı. Bir olay olduğunda ‘ne olacak yine serbest kalacak’ diyorlar.”

DEVLET AİLE İŞBİRLİĞİ

Av. Kadan, toplumsal çürümenin önüne geçmek için devleti göreve çağırdı:

“Psikopatlık derecesinde artan cinayetlerde şunu görüyoruz; kültürel emperyalizm tüm gücüyle saldırıyor. Çocuklarımız kolayca uyuşturucu maddeye ulaşabiliyor. Şiddet içerikli sitelere tek tıkla ulaşabiliyor. Bunların önüne geçmemiz lazım. Hem aileye hem de devlete bu konuda büyük iş düşüyor. Aileler çocuklarının kimlerle görüştüğünü odasının içinde neler yaptığını önemsemeli. Devlet şiddetin, tecavüzün, uyuşturucunun yaygın olduğu sitelere yaptırım uygulamalı. Bu toplumsal çürüme devlet ve ailenin işbirliğiyle sona erer.

“Son olarak şuraya da değinmek istiyorum. Yaşanan kadın cinayetlerinin ardından cinayeti işleyen kişinin kendini öldürmesi çok yaygınlaştı. Bunun sosyolojik boyutu araştırmalı. Neden burada artış var? Bu sorunun cevabı aranmalı.”

'BU SİSTEMİN SONU GELDİ'

Vatan Partisi Öncü Kadın Genel Başkanı Meltem Ayvalı imzasıyla sosyal medyada paylaşılan açıklamada, "Kadın cinayetlerinin yaşanmadığı, kadınıyla erkeğiyle özgür ve mutlu bir ülke kuracağız. ve mutlaka değişecektir." ifadeleri kullanıldı.

Açıklama şu şekilde:

"İstanbul'da yaşanan ve hepimizin yüreğini dağlayan kadın cinayetlerini şiddetle mahkum ediyoruz.

Türk toplumu, yaşamdan vahşice kopartılan kadınlarımızın acısını yüreğinde taşıyor. Kadın cinayetlerinin yaşanmadığı, kadınıyla erkeğiyle özgür ve mutlu bir ülke kuracağız. ve mutlaka değişecektir. İnsanı çürüten ve suç makinası haline getiren, canlarımızı bizden alan bu sistemin sonu gelmiştir.

Bununla birlikte, "Türkiye'de yaşanmaz ve kadınlar Türkiye'de güvende değil" gibi propagandaların da emperyalizm merkezli olduğunun farkındayız. Topluma karamsarlık, korku ve huzursuzluk yükleyen saldırının karşısındayız.

Devleti küçümseyerek değil "güçlü devlet" talebini yükselterek, erkeği düşmanlaştırarak değil onu kadına yönelik şiddetle karşı mücadeleye katarak, korkuyla değil kararlılıkla başarıya ulaşacağız."

İNSANLIĞI ÇÜRÜTEN DÜZENİ YIKIYORUZ!

Türkiye Gençlik Birliği (TGB) Genel Başkanı Kayahan Çetin de sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla, dijital platformlarda denetim ve yaptırımın önemine dikkat çekerek "Bu ülke de, bu ülkenin en ücra sokakları da bizim ve biz bu milletin çocuklarıyız. Cumhuriyet Devrimi'nin kadınıyla erkeğiyle aydınlık, özgüvenli, eşit ve erdemli toplumunu yeniden kurmak için görev başındayız." ifadelerini kullandı.

TGB: BAYRAĞINI AL GEL!

Öte yandan TGB, "Bayrağını al gel!" diyerek yürüyüş çağrısı yaptı. İstanbullu ve Ankaralı vatandaşlara çağrı yapan TGB "Hiçbir vatandaşımızın hayattan koparılmadığı bir dünya hayali kuruyoruz. Bu sistemin içinde gençliğin çürümeye terk edilmesine asla izin vermeyeceğiz!" dedi.

‘DİJİTALDE EMNİYETİ SAĞLAYACAK DEVLET AYGITLARI OLMALI'

ASLI ERİŞEN

Bir iletişim uygulaması olan Discord'da küçük kızları şantaj, cinsel istismar ve tehdit yoluyla tuzağa düşüren onlarca grup olduğu ortaya çıktı. Vatandaşlar şikayetler yağdırdı. Bir kişi gözaltına alındı. Aileler, sosyal medya platformlarında çocuklarına denetimi nasıl sağlayacakları konusunda endişeli. Peki şiddet, cinsel istismar olaylarından nasıl etkileniyoruz? Sosyal medyada denetim nasıl sağlanmalı? Psikiyatrist Prof. Dr. Defne Tamar Gürol, Aydınlık’a değerlendirdi.

Defne Tamar Gürol

‘ŞİDDETE İKİ KEZ MARUZ KALMAKTAYIZ’

Farkında olmadan sosyal medyada şiddet olaylarına maruz kalıyoruz. Bu durumların psikolojik ve fiziksel etkilerini anlatan Psikiyatrist Prof. Dr. Defne Tamar Gürol, “İnsanlarda umutsuzluk, karamsarlık daha da artacaktır. Yani şiddete iki kez maruz kalmaktayız. Emniyeti sağlayacak olan devlet aygıtları olmak zorundadır.” dedi.

Gürol şöyle devam etti:

“Son zamanlarda daha fazla şiddet olayı haberleri görüyoruz. Şiddetin artması tek bir etmenle açıklanabilecek bir konu değil. Ekonomik, kültürel, sosyolojik, siyasi, psikolojik pek çok açıdan ele alınması gereken bir durum. Ruhsallığımız tüm bu parametrelerden etkileniyor doğal olarak. Şiddet haberlerine maruz kalmak yaşadığımız yer güvenli mi, biz ne kadar tehlike altındayız, sevdiklerimiz, çocuklarımız güvende mi gibi endişeler yaşamamıza, tekinsiz hissetmemize yol açabilir. Bu tekinsiz duygular sosyal medya aracılığı ile körüklendiğinde insanlarda umutsuzluk, karamsarlık daha da artacaktır. Yani şiddete iki kez maruz kalmaktayız. Sosyal medya maruz kaldığımız şiddet olayları ile başa çıkmamızı daha da güç hale getirmeye hizmet edebiliyor. Emniyeti sağlayacak olan devlet aygıtları olmak zorundadır, biz de korunduğumuza, emniyette olduğumuza inanmaya ihtiyaç duyarız.

DENETİM MEKANİZMASI KURMAK DEVLETİN SORUMLULUĞUNDA

“Dijital alanı iki yönü ile ele almak gerekir.” diyen Gürol şöyle konuştu:

“Bir boyutu bilgiye hızlı ulaşım, hayatımızı kolaylaştıran işlevi ise, diğer boyutu denetlenemez içeriği ile yanlış bilgiler, yoz bir kültürün yaygınlaşması, zararlı yönlendirmeler olmasıdır. Gençler ve çocuklar dijital dünyanın olumsuz etkilerinden daha fazla etkilenebilir. Uyuşturucu kullanımı dahil, ancak bununla sınırlı olmayan birçok algı bu içeriklerde kontrolsüzce çocukların karşısına çıkmaktadır. Henüz dürtülerini uygun bir biçimde yönetme becerisi geliştirmemiş çocuklar bu platformlarda çiğ bir şiddet/saldırganlık ve cinsel içeriklere maruz kalıyorlar. Dünya bağımlılıkta zorunlu tedavinin ne kadar başarısız olduğunu konuşuyor. Biz madde kullanımı dahil, ancak onunla sınırlı olmayan toplumu içinden kemiren yoz neoliberal kültüre karşı devrimci çözümlere odaklanmalıyız. Ailelerin çocuklarının girdiği platformlar konusunda çok bilinçli olması gerekiyor. Ancak burada da devletin çocukları koruyucu işlevine ihtiyaç var. Dijital platformlardaki çiğ şiddet ve cinsel içeriklere yönelik bir denetim mekanizması kurmak devletin sorumluluğunda bir konu.”devlet aygıtları olmalı’

Sonraki Haber