Vatan Partisi'nden yabancı etki ajanlığı kanun önerisi

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Korkmazcan, yabancı etki ajanlığının engellenmesi konusunda kamu idaresinin sorumluluklarının belirlenmesine ihtiyaç olduğunu söyledi. Yabancı fonlardan para akışının izlenmesi gerektiğini vurgulayan Korkmazcan, hazırladıkları öneriyi kamuoyuyla paylaştı

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Korkmazcan, Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Av. Nusret Senem ve Vatan Partisi Hukuk İşleri Bürosu Başkanı Av. Erdem Cömert, Parti Genel Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek, Vatan Partisi’nin etki ajanlığına ilişkin ceza kanuna 302/A maddesi olarak hazırladığı kanun önerisini kamuoyu ile paylaştı.

Hazırlanan kanun önerisini okumadan önce neden böyle bir teklif hazırlandığını anlatan eski TBMM Başkanvekili Korkmazcan, şu ifadeleri kullandı:

“Uzun süreden beri uluslararası ajanlık faaliyeti, son teknolojilerden yararlanarak ülkelerin içinde kamu güvenliğini, kamu düzenini tehdit etmektedir. Vatan Partisi olarak bu konularda çeşitli çalışmalarımız oldu. Son olarak etki ajanlığıyla ilgili bir yasal düzenleme yapılmıştı. Ceza Kanunu’na bir madde eklemek suretiyle etki ajanlığını önleyecek tedbirler alınması kararlaştırılmıştır.

"Bu madde geçen hafta Meclis’e sevk edilen torba kanun içinden çıkartıldı. İktidar ve muhalefet arasında tartışmalara neden oldu. Ama ortaya yapılması gereken düzenleme konusunda herhangi bir çözüm konulmadı. Vatan Partisi mensubu hukukçu arkadaşlarımız, uzun süredir bir çalışma yürüttü ve bunun sonuçlarını sizlerle paylaşıyoruz.

"İktidarın etki ajanlığı ile ilgili sunduğu madde Ceza Hukuku prensiplerine uygun olmayan muğlaklıklar taşıyordu. Ceza Hukuku’nda suç olan eylemlerin açıkça belirtilmesi esastır. Bu esasa riayet edilmemiştir.

"Ayrıca bu teklif metninde suçlardan dolayı soruşturma yapılması Adalet Bakanı’nın iznine tabii tutuluyordu. Biz Türkiye gibi, siyaset ve adaletin iç içe girdiği ve araç olarak kullanıldığı tartışmalarının olduğu bir ortamda, bu hükmü de uygun görmedik. Son fırka olarak konulan bu hükmü de kaldırdık.”

İşte Vatan Partisi’nin hazırladığı ‘Yabancı Etki Ajanlığı Kanun Önerisi’:

YABANCI DEVLET VE KURUMLARIN
YIKICI FAALİYETİNE KATILMAK
TCK Madde 302/A

(1) Yabancı bir devlet ya da yabancı bir kurumun, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Türk milletinin bağımsızlığını, egemenliğini, bütünlüğünü ya da kamu güvenliğini tehdit eden yıkıcı faaliyetlerine katılanlar veya bu amaçla maddi çıkar sağlayanlar üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına çarptırılır. Bu faaliyette bulunan tüzel kişiler kapatılır.

(2) Fiil, savaş sırasında işlenmiş veya devletin savaş hazırlıklarım veya savaş etkinliğini veya askerî hareketlerini tehlikeyle karşı karşıya bırakmış ise faile sekiz yıldan on iki yıla kadar hapis cezası verilir.

(3) Suçun, Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet, Millî İstihbarat Teşkilatı’nda ve millî güvenlik açısından stratejik önemde birimleri ile proje, tesis ve hizmetleri yerine getiren kurum ve kuruluşlarda görev yapanlar tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılır.

Gerekçe

Bilindiği gibi Anayasamızın üçüncü maddesi, Türkiye Devleti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olduğunu hükme bağlamıştır. Ancak ceza mevzuatımızda devletin ve milletin bağımsızlık, egemenlik, toprak bütünlüğü ve kamu güvenliğini hedef alan yabancı güdümlü yıkıcı faaliyetlere katılmak ceza yaptırımına bağlanmamıştır. Son zamanlarda dünya kamuoyunda bu tür eylemler “etki ajanlığı” diye nitelenmekte ve suç kapsamına alınmaktadır. Bununla birlikte uluslararası hukukta “Etki ajanlığı” denen faaliyet ve suçların tanımı açık bir şekilde yapılmamıştır. Bu kanunla “Etki ajanlığı” genel hukuk ilkeleri içinde tanımlanmaktadır.

Bugün Türkiye’de seçimlere müdahale dahil, kamuoyu oluşturulması, devlet kurumlarının ve medyanın yönlendirilmesi, bir takım renkli kalkışmaların kışkırtılması, Türk Milletini ayakta tutan ahlâki değerlerin bozulması, devlet ve millete bağlılığın tahrip edilmesi, Türk Ordusu ve Polisinin itibarının zedelenmesine yönelik, yabancı devlet ve kurumların güdümünde faaliyet yürüten bazı yayın organı, dernek, kitle örgütü ve siyasi yapılar yardım adı altında milyarları bulan fonlarla yönetilmektedir.

Bu fonlar aynı zamanda basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlamakta ve millî basın kuruluşlarının yabancı basınla rekabet imkanlarını ortadan kaldırmaktadır.

Bilindiği gibi, Anayasamızın 69. Maddesinde “Yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyruğu olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım alan siyasi partiler temelli olarak kapatılır” hükmü yer almaktadır. Ne var ki aynı yaptırım dernekler, vakıflar, meslek kuruluşları ve diğer tüzel kişileri kapsamıyor. Oysa bazı tüzel kişilerin yabancı yıkıcı faaliyetlere katıldıkları açık belgelerle kanıtlıdır. Madde önerisi bu alandaki boşluğu doldurmaktadır.

Türk Devletinin ve Milletinin bağımsızlık, bütünlük ve kamu güvenliğini tehdit eden yabancı etki ajanlığı faaliyetlerinin engellenmesi için ceza yaptırımlarının ötesinde kamu idaresinin sorumluluk ve görevlerinin belirlenmesine de ihtiyaç vardır. Bu bağlamda, yabancı fonlardan para akışının izlenmesi ve denetlenmesi gerekiyor. Tüzel ve gerçek kişilerin yabancı fonlardan yaralanmaları kamu güvenliği ve çıkarına uyumlu ve aleni olmalıdır.

Sonraki Haber