İttifaklar siyaseti

'Cumhur İttifakı'nın adayını Cumhurbaşkanlığı seçiminde desteklemek, tabanla ilişki için bir zorunluluktur. Vatan Partisi bu konuyu dikkate alarak köprüleri atmamalıdır.'

İttifak siyaseti zor ve başarılması için büyük emek, fedakarlıklar gerektirmektedir. Çünkü ittifak programı ve stratejisi, farklı sınıflar ve o sınıfları temsil eden partiler arasında yapılır. Yapılması zorunlu mudur? Evet zorunludur.

Baş düşmana karşı yürütülen bu siyaset aslında, o sürecin stratejiye hizmet eden taktik sorunudur. Baş düşmanı yenmek için; partinin dışındaki kuvvet veya kuvvetlerle geçici olarak ittifak yapmak zorundasın. Bunu tarih önüne koyar. Kuvvet yaratmak devrimci mücadelenin olmazsa olmazıdır. Mecburiyetler buna zorlar.

İttifak yapacağın güç; hangi sınıfı temsil ediyorsa onun çıkarlarını esas alır. İttifaka kendi sınıfsal çıkarları için katılır. Eğer kendi çıkarı için yarar görmezse ittifa katılmaz. Ayak sürür, yalpalar. Süreçte gelgitler olur. Siyasi partinin merkezi veya bazı kişileri ittifak yapmamayı tercih edebilir. Esas olan o partinin sınıfsal karakteridir. Ama sonuçta karar verecek güç o, partinin tabanının iradesidir. Dolayısıyla tavan ve taban arasındaki çelişmeyi doğru ele almak tarihi önemdedir.

DÜNYA İKİ KAMPA BÖLÜNDÜ

Sınıfların devrimdeki konumları, sürece damgasını vurur.

“Bugün burjuvazi ile karşı karşıya gelen bütün sınıflar arasında gerçekten devrimci olan biricik sınıf proleteryadır. Öteki sınıflar modern sanayii karşısında zayıflar ve sonunda yok olurlar. Proleterya ise modern sanayinin kendi ürünüdür.

Orta tabakalar, küçük sanayici, küçük tüccar, zanaaatkar, köylü; hepsi orta tabakalar olarak varlıklarını sürdürebilmek için burjuvaziye karşı mücadele ederler. Bunlar devrimci değil tutucudurlar. Dahası, gericidirler; çünkü tarihin tekerleğini geriye doğru çevirmeye çalışırlar.

Eğer devrimci bir yönleri varsa, sırf proleteryaya geçmek üzere oldukları için vardır; yani bu yönleri ile o andaki çıkarlarını değil, gelecekteki çıkarlarını savunurlar; prolertayanın bakış açısını edinmek için kendi bakış açılarını terk ederler.” (Komünist Partisi Manifestosu / Sy. 63 / Kaynak yayınları)

Bugün AKP, bağrında çeşitli sınıfların temsilcilerini taşımaktadır. En üstten en alta kadar bu toprakların sistem içi çözümleri ile bir araya gelmişlerdir. ABD tarafından organize edilmiş, 2002 yılından bu yana, Türkiye'nin en güçlü partisi olarak tam 23 yıldır, Türkiye'yi şu veya bu şekilde yönetmektedirler. 12 Eylül 1980 darbesinin programı içinde yol almışlardır. Sistemin en geri güçleri ile beraber olmuşlar, hem çelişkili hem birlikte olarak; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Cumhurbaşkanlığı makamında bulunarak yönetmişlerdir.

Keskin karşı duruşlar, bazen doğru tutumlarına yumuşak, aynı gemide yol alınmıştır. MHP sürece karşılıksız destek vermiş ama yönetimde büyük bir etkisi olmamıştır.

Vatan Partisi'nin yürütttüğü siyasetler, Vatan Savaşı noktasında AKP'yi etkilemiş, birçok konuda sürece önderlik etmiştir.

ABD'den uzaklaştırılmış, FETÖ ve PKK'ya karşı mücadelede AKP'yi yanına çekmiştir. 15-16 Temmuz darbe girişiminde AKP'ye de önderlik ederek; “asker-millet el ele”, bu süreçten başarılı çıkılması sağlanmıştır.

Bu arada ABD tarafından organize edilen Millet İttifakı; tam bir karşı devrimci rol üstlenmiştir. Bugün iki kampa bölünmüş bir dünya; Atlantik İttifakı (NATO) ve Avrasya...

Türkiye'de Millet İttifakı ve Cumhur İttifakı; birisi tam görevli, diğeri ABD'ye karşı teslimiyetçi ve ayakları titriyor. Avrasya İttifakı'nın öz gücü, Vatan Partisi'dir.

Cumhurbaşkanlığı imza kampanyasında Vatan Partisi sistem tarafından kuşatılmıştır. 27 bin imza toplayarak sürecin dışına atılmak istenmiştir. Memleket Partisi'ni AKP, Zafer Partisi adayını CHP ve İYİ Parti desteklemiştir.

Vatan Partisi'nin bunlara rağmen üstünlüğü, sağlam ve disiplinli bir parti örgütüne sahip olmasıdır.

Merkez Karar Kurulu (MKK) toplantısında “Yüzde 7 barajı aşılarak Meclis'e girmeyi hedefliyoruz.” kararı doğrudur. Cumhurbaşkanı ile yapılan görüşme sonucu, bir ittifakın olamayacağı beyan edildi.

KUŞATMA NASIL YARILACAK

Vatan Partisi sorumlu bir partidir. Her şeyden önce milletimize ve tarihe karşı sorumluyuz. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini es geçmek ve halka ve partiye serbest tercih sunmak doğru bir karar mıdır? Bu utangaçça boykot demek değil midir?

Vatan Partisi'nin bu çağrısı ile Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanma ihtimali doğmayacak mı? Bu noktada tarafsız tutum almak doğru mudur? HÜDA PAR faktörü nedeniyle Cumhurbaşkanlığı seçiminde taraf olmamak doğru mudur? İttifaklar kolay oluşmuyor. Bazen yıllar alacak bir mücadeledir. Vatan Partisi sistem içi bir kuvvetin belli bir kısmını yanına çekmeden emperyalizme karşı ve iktidar mücadeledesinde başarı şansı elde edebilecek midir?

Tarihte bu mücadelelerin örnekleri çoktur. Sovyet, Çin, Türk devrim tarihleri incelendiğinde ittifakların zorluğu görülecektir. Başarının nasıl elde edildiğine dair onlarca örnek olduğu herkesçe bilinmektedir. Bugün Türkiye'de oluşan ittifaklar bile, konunun önemini göstermektedir.

Bu konuda karar verirken somut durumun somut tahlili yapılarak, geriye dönülemeyecek bir yola girilmemeye dikkat edilmelidir. Vatan sorunu hiçbir soruna benzemez. Türk Milleti'ne karşı; AKP, MHP ile Vatan Partisi'nin sorumluğu aynı terazide tartılamaz. Vatan Partisi; onların günlük ve kişisel çıkarlarını esas alan siyasetlerine bakarak hareket edemez. Mevcut iki ittifakın da Türk Milleti'nin geleceğinde yeri yoktur.

Ama onların bağrında vatan için yüreği çarpan insanlar vardır. Cumhur İttifakı'nın adayını Cumhurbaşkanlığı seçiminde desteklemek, tabanla ilişki için bir zorunluluktur. Vatan Partisi bu konuyu dikkate alarak, köprüleri atmamalıdır. Tarih bu görevi Vatan Partisi'nin önüne koymuştur.

Sonraki Haber