Vatandaş tarikatla işbirliğini reddediyor

Yöneylem anket şirketi, geçen aralık ayı sonlarında yaptığı seçim anketinde sordu. ‘Okullarda cemaat ve tarikatlarla ortak projeler yapılmasını doğru buluyor musunuz?’ sorusuna, vatandaşların ezici çoğunluğu doğru bulmadığı yanıtını verdi

Yöneylem Sosyal Araştırmalar Merkezi, 28-29 Aralık 2023 günlerinde 27 kentte 2 bin 398 kişiyle bir seçim anketi yaptı. Ankette vatandaşlara, eğitimde tarikat ve cemaatlerle işbirliği yapılmasını doğru bulup bulmadığı da soruldu. Seçmenin yüzde 77.4’ü doğru bulmadığını belirtti. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin Meclis’te yaptığı konuşmada, tarikat ve cemaatlerle 10 protokol yaptıklarını, yapmaya da devam edeceklerini ifade etmiş, yeni yıla girerken bir televizyon konuşmasında da bu ısrarını sürdürmüştü.

ÇEKİMSERLERLE BİRLİKTE YÜZDE 84

Yöneylem Araştırma, anketin beşinci sorusunu şöyle formüle etti: “Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin Meclis’te yaptığı konuşmada Milli Eğitim Bakanlığı’nın cemaat ve tarikatlarla protokoller imzalamaya ve işbirliği yapmaya devam edeceğini söyledi. Siz okullarda cemaat ve tarikatlarla ortak projeler yapılmasını doğru buluyor musunuz?” Seçmenin yüzde 77,4’ü, eğitimde tarikat ve cemaatlerle işbirliğini doğru bulmadığını belirtti. Seçmenin yüzde 6,8’i ise soruya yanıt vermedi.

‘HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAYACAK’

Hepimizin Sendikası Grubu Yürütme Kurulu Üyesi, Eğitimci Adnan Yarar, anket sonuçlarının, birebir sahada yaptıkları saptamalarla, izlenimleriyle uyumlu olduğunu söyledi. Yarar, 22 Aralık 2023 tarihinde gazetemizde yayımlanan demecinde de bu saptamayı vurgulamış, “Milli Eğitim Bakanı Tekin’in açıklaması eğitimciler arasında nasıl karşılandı?” sorumuzu şöyle yanıtlamıştı: “Eğitim çevrelerinde büyük endişe uyandırdı. Aslında toplumun büyük çoğunluğunu rahatsız etti, herhangi bir tarikat ve cemaatle ilişkisi olmayan muhafazakâr kesimi de rahatsız etti. Kanımca artık bu toplumda tarikatlarla, cemaatlerle yol yürümek isteyenler, hayal kırıklığına uğrayacaktır.”

Eğitimci Adnan Yarar, “Muhafazakâr insanlarımız da huzur istiyor, diyebilir miyiz?” sorumuzu da “Evet, tam olarak durum bu… Toplumda değişik inançlar var, farklı yaşam kültürleri var. Ancak Hükümet’te, Cumhuriyet yönetiminin gereğini yerine getirecek, dini yaşam tarzını öncelemeyen, laik bir yönetim uygulayacak ne bir irade var ne de öyle bir ekip, öyle bir kadro.” diye yanıt vermişti. Anket sonuçlarını değerlendiren Adnan Yarar, Tekin’in tarikat ve cemaat ısrarıyla, Milli Eğitim’de yapılacak düzenlemeler için gerekli toplumsal meşruiyet zemini bulunmasının önünü tıkadığını vurguladı. Yarar, “Hükümet bu tutumuyla, ülkemizi 15 Temmuz Amerikancı FETÖ darbe girişimine götüren hatalar zincirini de tekrar ediyor.” dedi.

ÇALIŞMA BARIŞINI BOZAR

Milli Eğitim sistemimizin, 100 yılı aşkın tarihi olan maarif teşkilatımızın geçmişten gelen bir kurum kültürü olduğuna dikkat çeken Adnan Yarar, Bakanlığın tarikat ve cemaatlere kapıları açmasının hem kurum kültürüne hasar verecek, hem öğretmenlerin eğitim sistemi içerisindeki ağırlığını aşağıya çekecek bir uygulama olduğunu belirtti.

Yarar şöyle konuştu: “Askerlikte, revirde iğne vurmayı öğrenmiş birini ameliyathaneye sokabilir miyiz? Sokamayız. İlkokulda, ortaokulda, lisede, öğrencilerin gelişim çağlarında, öğretmen her bakımdan bir rol model. Her hareketini, öğretmenin her söylediğini öğrenci hafızasına yerleştiriyor. Onu kendi benliğinde kabul ediyor. Çok kritik bir süreç eğitim... “Milli Eğitim öğretim sistemi içerisine yeri olmayan bu tür uygulamalar, kurumlarımızdaki hem o kültürü bozacak hem de kurumlardaki çalışma barışını bozacaktır.

“Tarikat ve cemaatler, vakıf ya da kitle örgütü, dernek görüntüsü altında faaliyetlerini yürütüyorlar. Bakanlık ‘ben bilmem’ diyemez. Bunlarla işbirliği yapılmamalı, protokol imzalandıysa da derhal İptal edilmelidir. “Türk Milli Eğitim sistemi, kanunlarla yönetmeliklerle çerçevesi çizilmiş bir sistem. Bu sistem, öğretmenlik yeterliliğini sağlamış öğretmenlere dayalıdır.”

HAYATINI ENGELLİ ÇOCUKLARA ADADI

Diyarbakır'da serebral palsi hastası oğlu olan beden eğitimi ve spor öğretmeni 53 yaşındaki İsmail Teyhun, 15 yıl sürdürdüğü idareciliği bırakıp, hayatını engelli çocuklara adadı. 5 çocuk babası Teyhun'un en küçük çocuğu 10 yaşındaki Muhammed Mustafa'ya 1 yaşındayken serebral palsi (beyin felci) teşhisi konuldu. Teşhisin ardından oğlunun tedavisi için farklı şehirlerdeki hastanelere başvuran Teyhun'un, çocuğunun tedavi sürecinde karşılaştığı engelli çocuklarla arasında sıcak bir bağ oluştu. Engelli çocuklara hizmet vermek ve onları topluma kazandırmak isteyen Teyhun, kendi isteğiyle 15 yıllık idarecilik görevinden ayrılarak Ali İhsan Arslan Görme Engelliler Ortaokulu'na atandı. Okulda beden eğitimi ve spor öğretmenliği yapan Teyhun tüm mesaisini görme engelli öğrencilerle, mesai sonrasındaki zamanını da serebral palsi hastası oğlu ile geçiriyor.

‘GÖZÜ OLMAYA ÇALIŞIYORUM’

Teyhun, serebral palsi hastası oğlunun bakımıyla yakından ilgilendiğini söyledi. "Çocuğumun yemesi, içmesi, bahçede fiziksel aktiviteler yapmasıyla hatta uyumasıyla da ilgileniyorum. Çocuğumun kucağımda olmasa uyumuyor. Onu uyutup öyle uyuyorum." diyen Teyhun, okul dışındaki zamanlarda da evde çocuğunun bakımında eşine destek sunduğunu belirtti.

Teyhun, bir tek kendi çocuğuna değil, başka engelli çocuklara da yararlı olmak istediğini, kendi isteği üzerine atandığı Ali İhsan Arslan Görme Engelliler Ortaokulu'nda 28 öğrencisi olduğunu ifade etti. Onları da kendi evladı gibi gördüğünü anlatan Teyhun, en büyük hayalini gerçekleştirerek engelli çocuklara eğitim hizmeti sunduğunu belirtti.

Teyhun, "Görme engellilerin gözü olmaya çalıştım. Ne kadar çok özel çocuklara faydam olursa o kadar mutlu olurum. Buna vesile olan da benim özel çocuğum. O olmasa belki de böyle bir dünyayı bilmezdim. Özel çocuğumdan dolayı burada görev yapmaktayım, çok mutluyum ve huzurluyum." diye konuştu.

Sonraki Haber