Vatansever ilahiyatçı Döngeloğlu'nu arkadaşları anlattı: Vatan ve millet sevdalısıydı

İLAHİYATÇI-YAZAR Ömer Döngeloğlu, koronavirüs nedeniyle geçen yıl bugün 52 yaşında hayata gözlerini yumdu. Yaşamı boyunca farklı din, dil ve ırkı zenginlik olarak gören Döngeloğlu, Türk milletinin en sevdiği ve saygı duyduğu din adamlarından birisi oldu.

Döngeloğlu’nu vefatının yıldönümünde yakın arkadaşları Aydınlık’a konuştu. Av. Şakir Özbek, arkadaşı Ömer Döngeloğlu’nu şöyle anlattı:

‘BİR KEDİYE ZULMEDİLSE GÖZLERİ DOLARDI’

“Ömer Döngeloğlu ile aynı memleketten aynı ilçeden olmamız dolayısıyla dostluk ve kardeşliğimiz hukukumuz 1989’lu yıllarda başlar. Ve vefatına kadar devam eden gerçek bir dostluk örneğidir. Vefatı benim için ana-baba'dan ayrılmak kadar hatta onlardan bile acıymış…

Ömer Döngeloğlu can dostum bizim dördüncü öz gardaşımız gibi ailemizin içinden biriydi. İstanbul'da olduğu her Allah’ın günü birbirimizi görmeden duramazdık. Yurt içinde birçok yere olduğu gibi yurtdışında da birçok ülkeye beraber gitmek nasip oldu. Vefatından önce Şubat başında Fas ve Endülüs gezisi yapmıştık. Yani unutulmaz anılarımız vardır. Hocamız geçen yıl 3 Mayıs'ta biz dostlarını zamansız erken bir vakitte öksüz bıraktı.

Hasbiydi, Anadolu insanıydı, garipti, yokluklardan tırnağıyla kazıyarak adeta kader yolculuğunu bugünlere ulaştı. O hepimize dost, sırdaş ve gardaş olmuştu. En önemli özelliği samimiyeti ve vefalı bir dost oluşuydu. Herkese vefa gösterirdi hal hatır sorar elinden geldiği kadar herkesin yardımına koşardı.

Vatan ve millet sevdalısı bir insandı. Farklılıkları zenginlik görürdü. Bütün muhabbet meclislerimizin kaynaştıranı toplayanı ve muhabbet kaynağımızdı. Yerine göre esprili nüktedan bir arkadaş, yerine göre en derin sohbetleri yapan dindar, yerine göre dünya siyasetini tahlil eden entellektüel biriydi.

Bir kediye bir köpeğe zulüm edildiğini duysa gözleri dolardı. O derece merhametliydi. Gönlü çok genişti vatana, millete hizmet eden her yiğit insanı canı gönülden severdi. Çünkü O bir Türkiye sevdalısı insandı... Onun olmadığı meclislerimiz hep bir eksikti, o her muhabbetin tamamlayıcısıydı.

Oturduğumuz mahalle kafemizde çok geceler her konuda muhabbetler ederdik. Bizlere uzun uzun Peygamber ve Sahabe hayatını anlatırdı hatta birçok zamanlar sohbet sabahlara kadar sürerdi. İnanın kelimeler Onun muhabbetini dostluğunu, kadirşinaslığını, vefasını anlatmaya yetmez. O Saf bir Anadolu çocuğuydu. Şöhretin afetini biliyor, şöhretin şehvetinden Allaha sığınırım diyordu.

Kim olursa olsun fotoğraf çekinmek isteyenleri hiç kırmıyor geri çevirmiyordu. Küçükle küçük, büyükle büyük olabiliyordu. Garip ve gurabaları, ihtiyaç sahibi insanları yakından gözetir elinden geldiği kadar maddi manevi yardım ederdi.

Gönül insanıydı. Bu toprağın tüm renklerini din mezhep dil renk ırk boy soy ayırt etmeden severdi... Bu topraklarda her kesimi insanın onu samimi sevdiğine şahidim. Birçok kez Anadolu’nun muhtelif yerlerine konferanslara beraber katıldım. Her renkteki mezhepteki her boy ve soydaki her farklı görüşteki insanların Ömer Hocayı bir ayrı sevdiğine şahidim. Vatan hainleri hariç her insan Ömer hocamı severdi. Sünniler kadar Alevi kardeşlerimiz de onun hayranıydı. Türkler kadar Kürtler de aynı sevgiyle onu severdi. Çünkü o Peygamber ve Ehli Beyt meftunu idi.

Tüm tedbirlere elinden geldiğince riayet etti ama yine de covid19 salgınına maalesef yakalandı... Hocam kronik diyabet hastalığı olan biriydi. Korktuğumuz başımıza gelmişti. 13 gün Hastane ve yoğun bakımda en üst seviyede tedavi görmesine rağmen mücadeleyi bedeni sürdüremedi.

Rahmet-i Rahmana yürüdü... Bu dünya ömrü sona erdi, yalnız bizler şahidiz ki Allah için yaşadı, Peygamber ve sahabeyi herkese anlattı. Onları "Önden gidenler" diyerek takdim etti. TV programlarında Asrı Saadet dönemini yerinden kutsal mekanlardan adım adım gezerek anlattı.

O Hz. Muhammed’in (AS) her yönünü anlattı özellikle de ahlakını hayatını insan tarafını merhametini, insan sevgisini, çocuk sevgisini, hayvan ve doğa sevgisini anlattı. Bizleri yetim bırakıp ÖNDEN GİDENLER den oldu. Can dostum, canım kardeşim, Ömer Döngeloğlu hocam. Her zaman kalbimizde muhabbetlerimizde ve anılarımızda yaşamaktadır, yaşayacaktır. Ruhu şâd olsun, mekanı cennet olsun...! Ayrıca da Aydınlık Gazetesine Ömer Hocanın anısına düzenlediği bu anma etkinliği için teşekkür ederim.“

'VATAN SEVGİSİ ÜZERİNDE ÇOK FAZLA DURURDU'

Av. Zeyd Arslan, Ömer hoca için şöyle konuştu: “Ömer hocamla uzun yıllara dayanan bir dostluğumuz vardı. Bizim için çok acı, beklemediğimiz erken bir kayıp oldu ama tabii takdir Allah’a ait. Ondan gelen her şeye boynumuz eğri. Güzel bir insandı. Garip bir insandı. Gariplerin dostuydu. İnsanlığı seven bir yapısı vardı. Hem güldürmeyi severdi hem de hem hâl atmayı. Elli kişiyle hem hal atmayı başaran sayılı insanlardan birisiydi. Duygusal bir insandı. Allah’ın yarattığı her varlığa karşı merhameti çok yüksek bir insandı. Hayvandan, insana yeter ki Allah’ın yarattığı bir varlık olsun, onun için sadece o önemliydi. Benim onunla ilgili hep söylediğim şey şudur, gariban geldi gariban gitti. Yani anasız, babasız büyüdü, gariban da gitti. Hiç beklemediğimiz bir zamanda, herkesin cenazesine koşabilen bir insanken, kimsenin cenazesine gelemeyeceği bir ortamda vefat etti. Onun için diyorum gariban geldi, gariban yaşadı, gariban gitti.

Döngeloğlu, gerek medya da ki sohbetlerinde, gerekse sahadaki sohbetlerinde üzerinde durduğu birkaç şey vardı. Bunlardan birisi tabii ki Allah sevgisi, Peygamber sevgisiydi, bir diğeri de en az onlar kadar vatan sevgisi üzerinde de çok fazlasıyla duran bir insandı. Vatanı olmayan bir insanın dinini yaşayabileceği bir ortam olmayacağına inanır. Bu nedenle sohbetlerinin belli bir bölümünde mutlaka vatan sevgisi, vatan adına ölmek, kendini feda etmek gibi sözler belki de en çok tekrar ettiği sözlerden birisiydi. Çünkü o kendisine Allah’ın emirlerini anlatmayı görev seçmişti. Ama “Allah’ın emirlerini yaşayabileceğiniz bir vatana sahip değilseniz, özgür bir vatana sahip değilseniz zaten burada yaşayamazsınız” derdi. Onun için vatan sevgisiyle, din sevgisini eşit manada anlatmaya çalışan ve bunu hemen hemen sohbetlerinde değinen bir insandı. Ben belki yüzlerce, belki de binlere yakın birlikte sohbetlere katıldığımız ortalar olmuştur. Mutlaka sohbetlerinin bir köşesinde vatan sevgisine, bayrak sevgisine, millet sevgisine değinen ve bunu çok önemseyen bir insandı.”

‘GÖNLÜ TOK OLANLAR HAYATI ANLAMLANDIRIR’

Av. Faik Işık da şunları söyledi: “Vefa; Yoldaşlık ve sevgide söz ve eylemleriyle samimi olmaktır. Unutmamak, güzel hatıraları canlı tutmaktır. Yaslanmış isen, sırtından vurulmayacağından emin olmaktır. Hiç bedel karşılığı beklenilen güveni sarsmamaktır.

Vefa; vatan ve millet, Hoca Ömer ve Amiral Polat’tır. Kimi din anlatıcıları vardır. Onlar için din, ruhâni konularda tartışıp üstün gelmek, kalabalıkların takdirini toplayarak, kemiklerine işlemiş şahsiyet açlığını şişirmenin bildikleri en etkili aracıdır. Dini esnaf olarak satar, dünyalıklarını alırlar. Bilmedikleri cennetleri pazarlayıp, ağızlarından püsküren kendi yanacakları cehennem ateşleriyle pazar eylerler. Gönlü tok olanlar ise hayatı anlamlandırır. Kendini çok azamet ve hikmetli sanan aciz ve cahil insanın, diğer insan ve mahlukâta zulmüne engel olur.

Ömer Döngeloğlu, Amiral Soner Polat’ı son yolculuğuna uğurlarken caminin avlusundaki bütün insanların gönül tellerine, kalbindeki güzel hissiyatla samimiyetle dokundu. Kendini hiç bilmemiş ve bilecek gibi görünmeyen HAM ERVAH ve EBU LÜ’LÜE EL MECUSÎ (Hz Ömer’i mihrapta hançerleyen kişi) gibi mâlum kişiler, bu konuşmasının kaç gönülde güzel duygular yüklediğini de anlayabilecek izana sahip değiller. Ruhun şâd olsun Ömer Hocam.”

SÖZLERİ HAFIZALARDA

İLAHİYATÇI yazar Ömer Döngeloğlu, sonsuzluğa uğurladığımız Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Amiral Soner Polat'ın cenaze töreninde akıllara kazınan bir konuşma yapmıştı. Nazım Hikmet'ten Mehmet Akif'ten alıntılar yaptığı konuşmada Döngeloğlu, şu ifadeleri kullanmıştı: “Çok kıymetli komutanımız, Soner Polat paşamız rabbine dönüyorlar. Bizden bir hüsnü şahadet bir de helallik ister. Hüsnü şahadet nedir bilir misiniz? Öyle torpille, adamla, parayla olan bir şey değildir. İçinizden gelerek, bütün hücrelerinizi şahit tutarak ‘evet iyiydi bu adam’ diyenler. Bazen musallaya cenazeler gelir hakikaten adam sizin duanıza muhtaçtır. Ama bazı cenazeler gelir ki siz onun şahadetine muhtaçsınızdır. Siz ‘sizin hakkınızı koruyamadık güle güle demeye geldik’ dersiniz. Paşam ben bugün bu niyetle buradayım. Bazen geç kalmış olsanız bile geç kalmış bir özür bile özürdür kardeşlerim. Toprak üstüne örtülmeden bu kahramanın ve Müslüman kardeşlerinizin iyi bir insan, iyi bir komutan, iyi bir anne baba, iyi bir arkadaş, vatanını seven, dini, milletini, devletini, halkını seven iyi insanlar, hayırlı hizmetler yapan güzel insanlar olduklarına, iyi bir akraba, iyi bir komşu, iyi bir dost olduklarına şahitlik eder misiniz?”

Sonraki Haber