Venezuela Büyükelçisi böyle veda etti: Türk milletinin gücü ve enerjisiyle doldurdum içimi...

Venezuela'nın Ankara Büyükelçisi Jose Bracho Reyes, 15 yıl sonra ülkesine dönüyor. “Sana sarılıyorum sonsuza kadar Türkiye” adlı veda mektubu yazan Reyes, Türk milletinin emperyalist saldırılara karşı ayağa kalkışına tanık olduğunu söyledi.

15 yıldır Venezuela’nın Ankara Büyükelçiliği görevini yürüten Jose Bracho Reyes, görev süresinin dolduğunu duyurdu. Okuyanları duygulandıran ‘Sana sarılıyorum sonsuza kadar Türkiye’ isimli bir veda mektubu yazan Bracho Reyes, mektubunda Türkiye’den çok şey öğrendiğini aktardı. Jose Bracho Reyes’nin mektubunu tamamını yayımlıyoruz:

“Bu kutsal topraklara geleli on beş yıl geçti ve o zamandan beri ne zaman bu gizemli ülkenin, iki kızımın hayata gözlerini açtığı bu ülkenin sakladığı, beklenmedik, büyülü, sonsuz yanlarını keşfettikçe heyecanlanırım.

Yaşamak durumunda olduğum başka hiçbir yerde zihnim daima ruhumu aydınlatacak olan ışıklarla bu kadar doğmadı.

Her ne kadar benim sevgim, o güneyli şair gibi ‘öpüp giden denizcilerin sevgisi’ gibi olsa da Türkiye sevgimin daimi, sonsuz olduğunu biliyorum.

Gidiyor olsam da, bu topraklara ve insanlarına duyduğum bu kutsallaşmış sevgi her zaman bana yakın olacak çünkü Rumi'nin de dediği gibi: ‘sevgililer herhangi bir yerde buluşmazlar. Onlar her zaman ve sonsuza kadar birbirlerinin içindedirler.’

Kızıl alevlerini, her zaman sakin olan sularının mavisini, derin tutkularını, incinmelerini, dünyevi acılarını yanımda götürüyorum.

‘BİR DİLİ GÖTÜRÜYORUM YANIMDA’

Bir dili götürüyorum yanımda, buğdayın yetiştiği toprağı işleyen, her gün ekmek yapan köylü ellerine bağlı bu dili, kızlarımın birinci dilini. Dayanışmacı bir ‘kolay gelsini’ yanımda götürüyorum; göklere kadar yükselttikleri bu binanın sağlamlığını korumak için her gün uğraşan kadın ve erkeklerin yükünü hafifletmek için söylenen bu sözü.

Rumi'nin (Mevlana'nın), Yunus Emre'nin ama aynı zamanda Hikmet'in, Orhan Kemal'in, Rıfat Ilgaz'ın, Sabahattin Ali'nin, Yaşar Kemal'in, Pamuk'un, Fatma Aliye'nin ve Elif Şafak'ın satırları ve derin öğretilerinin dövmeleri daima dilimde ve kalbimde olacak. Onların eserleri, çeşitlilikleriyle, tıpkı bir yapbozu tamamlar gibi parça parça seni tek ve tekrar edilemez yapan tüm halkların özelliklerini daha iyi anlamamı sağladı.

‘ENERJİSİ VE CESARETİYLE DOLDURDUM İÇİMİ’

Gidiyorum, üzerimde izler. Kafam karışmış halde gidiyorum ve seziyorum ki yarın dünyanın beni bekleyen herhangi bir kentinde gecelerime Türkçe ‘iyi geceler’ diyerek veda edeceğim. Belki de farkına varmadan Maracaibo'da bana yapılan iyiliklere ‘çok sağ olun’ diye Türkçe teşekkür edeceğim.

Gücümü en karanlık gecede, dehlizler içindeyken ayağa kalkmış bir halkın enerjisi ve cesaretiyle doldurdum içimi. O karanlık ve soğuk Şubat'ta yüreğim ve enerjim senin yanındaydı. Bu önemli deneyimden kazançlı çıkan ben oldum.

‘TEŞEKKÜRLER SANA BİNLERCE TEŞEKKÜR TÜRKİYE’

Bana ne kadar çok şey öğrettin Türkiye!

Bin bir tarihle dolu tarihinle, Urfa'da izleriyle karşılaştığım İbrahim Peygamber’in sesi gibi kutsal seslerinle. Senden daha ne isteyebilirim, sende buldum Jonia'yı, Caria'yı, Lycia'yı ve Cilicia'yı. Trakya'dan Anadolu'ya, Boğazlar'dan Fırat'a, Kapadokya ve Kalkan'a, ne kadar çok şey öğrendim senden. Teşekkürler sana, binlerce teşekkür Türkiye.

‘HALKIN EMPERYALİZME KARŞI AYAĞA KALKTIĞINI GÖRDÜM’

Halkının nasıl emperyalist saldırılara karşı ayağa kalktığını, Çanakkale'de attığın o tokadı gördüm, 15 Temmuz 2016'da faşizmin yolunu nasıl kapattığına şahit oldum.

Göreme için Nemrut için teşekkürler. Phaselis için, Didim için teşekkürler. Emirgan'daki laleler için, Taksim'deki simit, Alsancak'taki katmer için teşekkürler. Beşiktaş'taki (Just Coffee), Gayrettepe'deki (Petra), İzmir'deki (Baristokrat) iyi kahvenin aroması için, Ankara'daki Rubber Soul kafe için teşekkürler. Bozcaada ve Urla şarabı için teşekkürler.

‘ŞİMDİ BİRBİRİMİZİN YÜZÜNE GÜVENLE BAKIYORUZ’

Türkiye ve Venezuela arasındaki ikili ilişkiyi inşa etmekten sorumlu bir ekipten sorumluydum. Bu ilişki daha önce hiç olmamıştı çünkü ülkelerimiz bize uzaktan, ilgisizce, ‘oryantalistlerin’, Avrupalıların deforme edici aynaları üzerinden bakıyorduk, önyargılarla doluyduk. Şimdi ise birbirimizin yüzüne güvenle bakıyoruz. Mutlu dönüyorum çünkü bağlarımızın sağlam ve zamana dayanıklı olduğunu hissediyorum. Görevimi yerine getirmiş olmanın verdiği tatminle dönüyorum. Bu yolu benimle birlikte yürüyen herkes bana ağlayarak veda ediyor. Gittiğim için mutlu olan kimse yok.

Halklarımızın yakınlaşması adına yapılmadık hiçbir şey bırakmadım. Türkiye ve vatanımla, doğduğum ülke olan Venezuela arasında bir köprü kurulmasında faydalı olduğumu söylemek bir ayrıcalık.”

Sonraki Haber