Vladivostok Doğu Ekonomi Forumu izlenimleri-4: ‘Türkiye ve Türk Devletleri Teşkilatı Büyük Avrasya Ortaklığı’nın parçası’
Vladivostok Doğu Ekonomi Forumu’nda ‘Büyük Avrasya Ortaklığı’ üzerine bir oturum düzenlendi. Rus Büyükelçi Kiril Barski, Türkiye ve Türk Devletleri Teşkilatı’nı Büyük Avrasya Ortaklığı’nın gelecekteki müttefiki olarak andı. Avrasya ülkelerini her alanda güçlerini birleştirmeye çağırdı
Rusya’nın Asya-Pasifik bölgesine açılan kapısı Vladivostok, 5-8 Eylül’de 7. Doğu Ekonomi Forumu’na ev sahipliği yaptı. Etkinliğin ana başlığı “Çok Kutuplu Bir Dünya Yolunda” olarak belirlenmişti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in davetlisi olan hükümet başkanları da Asya ülkelerinin yükselişini ve çok kutuplu yeni bir dünyanın doğduğunu vurguladı.
54 TRİLYON DOLAR ANLAŞMA
Forumda 25’i doğrudan diplomatik heyetler olmak üzere Asya’nın 58 ülkesi temsil edildi. Çin, Hindistan, Kazakistan, Japonya ve Güney Kore öne çıkan ülkelerdi. Oturum aralarında ise 54 milyar dolar değerinde anlaşma imzalandığı kaydedildi. Rusya Başbakan Yardımcısı Yuri Trutnev, Rus Uzak Doğu’suna yatırım odaklı bu anlaşmaların, Rusya ile Asya-Pasifik ekonomilerini bütünleştirmeye hizmet ettiğini söyledi.
Forumdaki çok sayıda oturumdan birisi özellikle dikkat çekiciydi. “Büyük Avrasya Ortaklığı: Ekonomik Kalkınmaya Giden Yollar” başlığı taşıyan oturumda Rus Dışişleri Bakanlığı Özel Yetkili Büyükelçisi ve Diplomasi Okulu Bölüm Başkanı Kirill Barski de konuştu. Rus haber ajansı TASS’ın Müdür Yardımcısı Mihail Petrov’un sunduğu oturumun konuşmacıları arasında Sberbank Başkan Yardımcısı Aleksandr Vedyakin, Ekonomik Kalkınma Bakan Yardımcısı Dmitri Volvaç, Rusya Sanayici ve Girişimciler Birliği Başkanı Aleksandr Şokin, Avrasya Ekonomi Komisyonu Ticaret Bakanı Andrey Slepnev de vardı.
PUTİN, ÇERÇEVEYİ 2015’TE KOYUYOR
Toplantının tüm katılımcıları çok kutuplu dünyada ülkeler ve bölgeler arasında bütünleşmenin altını çizdi. Rusya Kalkınma Bakan Yardımcısı Vedyakin, Avrasya Ekonomik Birliği’nin bölge ülkeleriyle işbirliğini geliştirmek için bir atılım yaptığını söyledi. İran, Sırbistan ve Singapur’la kapsamlı ticaret anlaşmaları imzalanmış. Çin’le yapılması için de üzerine çalışılıyor. Daha sonra Avrasya’daki diğer ortaklara da yayılmasının planlandığını söylüyor.
Büyük Avrasya Ortaklığı fikrinin, 2015’te Putin tarafından ortaya atıldığını da onun konuşmasından öğreniyoruz. Vedyakin, eskiden tam anlaşılmayan ve fazla destek görmeyen bu projenin, artık yeterli yasal dayanağa ve ekonomik olanağa sahip olduğunu vurguluyor.
KUTUPLARIN BÜTÜNLEŞTİRİLMESİ
Avrasya Ekonomik Birliği’nin yürütme organı olan Avrasya Ekonomik Komisyonu Ticaret Bakanı Slepnev, konuyu daha da açıyor. Çin, Hindistan ve yükselen Asya ülkeleri ana ortağımız diyor. Kısa vadede hedefin sürdürülebilir kalkınma, uzun vadede ise küresel ekonomide rekabetçi konumları pekiştirmek olduğunu belirtiyor.
“Tek kutuplu ya da küreselci dünyanın krizde olduğu konusunda hem fikiriz. Güvenlik ve ekonomide ortaya çıkan sorunların temelinde yatan Avrasya Ekonomik Birliği ve Rusya gibi bir kutbun, Çin gibi bir kutbun, Hindistan gibi bir kutbun eksikliğiydi.” diyen Slepnev, Avrupa Birliği’nin şimdilik ABD’den ayrı bir kutup olarak görülmesinin tartışmalı olduğunu kaydediyor.
Slepnev için en temel soru şu: Bu kutuplar ve ortaya çıkan ŞİÖ, BRICS gibi bölgesel birliktelikler arasında somut etkileşimlerin nasıl sağlanacak? Altyapı, ulaşım koridorları inşa etmeyi de içeren bağlantı düzeyi, bağımsız finansal sistemler, Endüstri 4.0 bağlamında teknolojik egemenlik ve işbirliği gibi konularda bu sorunun yanıtlanması gerektiğini söylüyor. Çok kutuplu yaklaşımın, bu kutupları bütünleştirecek çözümler üretmesi gerektiğini vurguluyor.
HER ALANDA BAĞLANTISALLIK
Slepnev, Kuzey-Güney Koridoru’nun ekonomik anlamda geliştirilmesinin, Büyük Avrasya Ortaklığı’nın en önemli gündemlerinden biri olduğunu kaydediyor. Azerbaycan-Ermenistan arasındaki sorunun çözülmesiyle burada yeni bir ticaret rotası açılacağını belirtiyor. İran ve Orta Asya’ya uzanan bölgenin “bağlantısallığı” (connectivity) hayati önemdedir, diyor. Bu bağlantısallık kavramı önemli. Bu kavram, ülkeler ve bölgeler arasında, terörle ve tek taraflı yaptırımlarla baltalanmayan mal, bilgi ve insan akışını ifade ediyor.
Bu bağlantısallığın temel boyutlarından birisi finans. “Rusya, İran’la milli paralarla ticarete başladı. Çin’le ticaretin yüzde 20’si ruble ve yuanla yapılıyor.” diyen Slepnev, “Rusya, Çin, Hindistan ve İran arasında SWIFT’e alternatif hızlı ödeme sistemlerini de oluşturma aşamasındayız. Çok kutuplu dünyanın bu tür çözümler getirmesi gerekir.” diye devam ediyor.
“Teknolojik egemenlik, günün sonunda devlet egemenliğini de belirleyecek.” diyen Slepnev, Çin, Hindistan, İran’ın bu konuda önemli atılımlar yaptığını kaydediyor. “Ancak herkes küresel ölçekte rekabet edebilecek kaynaklara ve fırsatlara sahip mi?” diye soruyor. Yanıt herkes için evet olmadığından bu alanlardaki çabaların birleştirilmesi gerektiğini kaydediyor. Sözlerini “Rekabetteki büyük paydaşların bize dayattığı tekellere bel bağlayamayız. Ortak çabalarımız için de ülkeler arasındaki bağlantısallığa dayanmalıyız.” diye tamamlıyor.
AVRASYA’DAKİ MERKEZCİL SÜREÇLER
Büyükelçi ve Diplomasi Profesörü Barski de Büyük Avrasya Ortaklığı gündeminin Rusya’nın özel askeri harekatıyla birlikte başlamadığını, “çok kutuplu dünyanın yükselişi, küreselleşmenin yerini bölgeselleşmenin alması” gibi eğilimlerle birleştiğini ifade ediyor.
Batılı jeopolitik üstatları MacKinder ile Spykman, Brzezinski gibi takipçilerinin uzun yıllardır savunduğu Rusya’yı çevreleme konseptinin bugün tüm Asya’ya uzandığını belirtiyor. Bunu, “Avrasya ülkeleri, parçalanmış bir şekilde tutulacaktır ki ABD gibi büyük deniz güçleri tüm dünyayı kontrol edebilsin.” diye ifade ediyor.
Avrasya ülkelerinin de bu senaryonun, bölgenin temel çıkarlarına aykırı olduğunun bilincinde olduğunu söyleyen Barksi, “Bölge ülkeleri, Avrasya’daki bu merkezcil süreçlerin kendilerine yardımcı olduğunu görüyorlar ve bu fırsatı kaçırmak istemiyorlar.” diyor. Bölgedeki temel eğilimin, ekonomik ve siyasi bütünleşme olduğunu kaydediyor.
‘MÜSTAKBEL MÜTTEFİKLERİMİZ: TÜRKİYE VE TÜRK DEVLETLERİ’
Büyük Avrasya Ortaklığı’nın artık Avrasya Ekonomik Birliği tarafından resmen uzun vadeli bir kalkınma hedefi olarak tanımlandığını belirten Barski, Çin ve Hindistan gibi büyük Asya ülkelerinin bu projeyi desteklediğini hatırlatıyor. ŞİÖ ülkelerinin kendi paralarıyla ticaret yapmaya başlamalarının bir büyük resim ortaya koyduğunu söyleyen Barski, “Büyük Avrasya Ortaklığı tamamen ülkelerin egemenliğini ve sürdürülebilir kalkınmalarını güvence altına almakla ilgilidir.” diyor. Bunun da, “farklı ulusal stratejilerin ve kalkınma planlarının birleştirilmesine” dayandığını vurguluyor. Bu bakımdan Çin’in ana ortakları olduğunu, komşuları Hindistan’ın da Rusya’yla birlikte olduğunu belirtiyor.
“Ancak yakın gelecekte daha fazla müttefik kazanacağız.” diyen Barski, bölgesel örgütlenmelerle yakın işbirliğinin önemine dikkat çekiyor. ŞİÖ, ASEAN ve Avrasya Ekonomik Birliği arasındaki etkileşimin doğal olarak başı çektiğini belirtiyor. Barski daha sonra ülkemizi de ilgilendiren şu önemli vurguyu yapıyor: “Ancak bölgemizin, nihayetinde bu projeye katılacak çok sayıda başka örgütlere de ev sahipliği yaptığını unutmayalım. Örneğin Türk Devletleri Teşkilatı’nı. Türkiye ve Orta Asya, büyük ve tek, kesintisiz bir Avrasya’dan yanadır.”
‘DÜNYANIN GÜNDEMİNİ BELİRLEYEBİLİRİZ’
Barski’nin burada kullandığı “kesintisiz” (seamless) ifadesi de yukarıda andığımız bağlantısallık kavramıyla ilişkili. Avrasya derinliğindeki tüm ülkelerin, ulaşım ve dijital altyapı bakımından bütünleşmesini ifade ediyor. Kalkınma stratejilerinin birbiriyle iç içe geçmesi için bunu mümkün kılacak fiziki, teknolojik ve yasal dayanakların da beraberinde geliştirilmesi gerekiyor. Barski, Büyük Avrasya Ortaklığı’nın üzerinde yoğunlaşması gereken konuların, bu alanlara somut çözümler getirecek çalışmalar yürütülmesi olduğunu belirtiyor.
Barski, bu bütünleşmenin önünde belirli zorluklar olduğunu teslim ederek “Kalkınmamız için ortak göstergeler bulmalıyız. Bu uygarlık çapında bir projedir.” diyor. Sözlerini ise Büyük Avrasya Ortaklığı için geniş bir ufuk çizen şu özgüvenli cümlelerle sonlandırıyor: “Eşsiz bir fırsatla karşı karşıya olduğumuzun farkında olalım. Avrasya dünyası için kendine yeterli bir kalkınma mümkündür. Hem dünyanın istikrarı hem de milli devletlerimizin gelişmesi için sadece bölgesel değil, küresel siyasi ve ekonomik gündemi belirleyebilecek durumdayız.”