Washıngton Post: Ilımlı bakanlarla dost olalım

Washington Post’ta yayımlanan “Batı Türkiye ile çıkarlar üzerine bir ortaklık kurmak zorunda” başlıklı makalede, yeni hükûmetteki “ılımlı isimlerin dostluğunun kazanılması” istendi.

9 Haziran’da yayımlanan makalede müttefik olarak Batılı politikacılar ve diplomatların Erdoğan ile “daha istikrarlı ve olgun bir ilişki geliştirme fırsatı” savunuldu.

Makalede şu ifadeler yer aldı: “Gözlemciler Erdoğan’ın kendini defalarca baştan yaratmış, son derece uyumlu bir siyasetçi olduğunu unutuyor. Yeni kabine seçimleri, kampanya sürecindeki söylemlerine rağmen, önümüzdeki dönemde katı milliyetçiler ve Rus yanlısı şahinlerle yollarını ayırıp ılımlılara yönelmeye istekli olduğunu gösteriyor. Erdoğan seçim kampanyasını başarıyla arkasında bıraktıktan sonra şimdi yeniden seçilmek için bozduklarını düzeltmeye çalışıyor.

“Erdoğan’ın yeni dönemde Türkiye’nin bölgesel itibarını genişletmeye, hırpalanan ekonomiyi kurtarmaya ve ülkesinin ABD ve Avrupa ile ilişkilerini düzeltmeye odaklanması beklenebilir. Erdoğan’ın yeni Türkiye’sinin etkileşimsel bir dış politika yürüteceği şüphesiz. Ancak etkileşimsel olması mutlaka düşmanlık olacağı anlamına gelmiyor. Erdoğan transatlantik müttefiklerle alakart biçimde çalışmaya istekli görünüyor.

“Erdoğan’ın kilit görevlere yaptığı atamalar ne tür bir ortaklık teklifi yapıldığına dair ipuçları veriyor.

BATI’YLA UYUMLU EKİP

“Türkiye’nin yeni hazine ve maliye bakanı, eski bir Merrill Lynch ekonomisti ve Erdoğan’ın alışılmışın dışında faiz politikalarına yönelik eleştirileriyle bilinen Mehmet Şimşek. Şimşek yeni hükûmetin temel ilkelerinin şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluk olacağını söyledi.

“Erdoğan eski istihbarat şefi Hakan Fidan'ı dışişleri bakanlığına, eski sözcüsü İbrahim Kalın’ı istihbarat teşkilatı başkanlığına ve TBMM Bütçe Komisyonu Başkanı Cevdet Yılmaz'ı cumhurbaşkanı yardımcılığına getirdi. Erdoğan’a sadık bu üç ismin hepsi Batılı mevkidaşlarıyla uyumlu çalışan ve kariyerlerinin farklı süreçlerinde kapsayıcı politikaları savunmuş kişiler.

“Erdoğan hükûmetindeki bu ılımlı isimlerin dostluğunu kazanmak gerekiyor. Türkiye’nin kısa vadede tamamen Batı kanadına geri dönmesi ne yazık ki pek mümkün değil. Ancak Türkiye sıkı sıkıya olmasa bile Batı kanadında kalırsa, Türk demokrasisinin orta ve uzun vadede toparlanma sansı artabilir. “Erdoğan’ın ekibiyle nasıl pazarlık yapılabilir? Verilecek ilk sınav Türkiye'nin İsveç’in NATO üyeliğine itirazını kaldırmasını sağlamak. Ancak Erdoğan için bu konu tamamen İsveç demek değil. NATO meselesini Biden yönetiminden savunma sistemleriyle ilgili tavizler koparabilmek için kullanıyor.

“Gerçekten de Biden yönetiminin güven artırıcı adımlar atması -özellikle de ABD Kongresini ikna etmeye çalışması- akıllıca olabilir. Ekonomi zor durumda ve Türk lirası devalüasyonun zirvesindeyken, Erdoğan’ın Batı'dan bazı istekleri var. Ukrayna Savaşı devam ederken Rusya'nın kontrol altına alınması için Batı'nın da Türkiye'ye ihtiyacı var. Bu tür bir çıkar ilişkisi, NATO zirvelerinde vurgulanan ‘değerler ittifakı’ politikasına pek uygun görünmüyor ama böyle,”

Sonraki Haber