Yabancı dilde bilimin açtığı yaralar
Ulusumuzun ve tüm mazlum milletlerin refahı ve ferahı için, bağımsız ve başı dik yaşamak için öncelikle, Türkçe ile güç ve haz üretmemiz lazım. Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı gibi!
Türkçe düşünüp İngilizce yazarak emperyalist sömürüye karşı durabilir miyiz!
Bilimi, bilgiyi ve bilgi dilini güç, menfaat ve sömürü amaçlı kullanan emperyalist Batı ülkelerinin, İngiliz dili ile bilimsel makaleciliği zorlamaları, yüzyıllardır ellerinde tuttukları bilimle sömürme içgüdülerinin bir sonucudur.
Bilim, esası enerji olan canlı cansız tabiatın/enerji evrenin -kendisi de esasında bir enerji yoğunluğu olan insan tarafından- enerji işleme ağı (bilinç) işlenip, açıklanmasıdır. Enerji evrenin, bilgisinin ya da enerjitik işleyiş kurallarının, enerji işleme becerisine erişmiş olan insan tarafından, enerjinin dil araçları olan matematik/mantık vasıtası ile kendi zihin diline, edebiyat diline, ana diline indirgenerek diğer bir deyişle enerjice edebiyata dönüştürülerek açıklanmasıdır bilim.
İnsanın ana dili ise; enerji evrenin dilinin yerelleşmiş indirgenmiş halidir.
Enerji evrenin bilgisini kavramamıza esas teşkil eden dil mutlaka matematik/mantık dilidir. Enerji evrenin öz dili ise enerjinin yoğunlaşmış biçimi olan atom ve moleküllerde, yani enerjide yüklüdür. Atomlar enerji dilinin harfleri ve moleküllerde kelimeleri desek yeridir. İnsan denilen varlık ise bu dil araçları ile yazılan, enerjinin büyük edebiyatıdır.
Madden enerji yoğunluğu ve manen de O'nun en şahane edebiyatı olan insan, kendisinin de bir parçası olduğu enerji evrenin dilini, ana dilinde çözer, anlar, kavrar ve güç ve hazza erişir.
Bilimde temel erek; insanın çözücü/sökücü dönüştürücü, birleştirici becerisini kullanıp, enerji evrenin dilini, ana dilinde çözümleyerek, güç ve haz üretmesidir.
Yukarıda değindiğimiz gibi, bu ereğe epeyce önce ulaşmış emperyalist Batı, Enerji evrenden dönüştürdüğü bu gücün ve hazzın edebiyatını da dilini de üretmiştir.
Dil devrimi sonrası halkın görebileceği yerlere asılan alfabeler.
BİLİMİN SAFLIĞI
Bilimde kullanılan asil enerjitik unsurlar atomlardır.
Bilim atom (atom altı parçacıklardan meydana gelir) düzeyinde saftır ve güçlüdür, namusludur. Enerjinin atom evresini çalışan bilimde, kusur yoktur. Bilimde kusurlar moleküllerle başlar. Öyleyse molekül yığını olan insan; olgunlaşan olma bir kusurdur. Basit atomdan atom/molekül yığını olan silsileye ilerledikçe ve nihayet insana erildikçe, enerji anlamında, kusurun mükemmel düzeyine ulaşılmış olmaktadır. Şayet Einstein’ı erilen sayarsak yani en zeki insan sayarsak, aslında en kusurlu insan da kabul etmiş oluruz. Bu konuyu bir başka esme yazımızda ele alırız. Şimdi dönelim bilime, bilimin bilimsel sömürü sistemine.
Emperyalist Batı bilginleri iki-üç yüz yıldır bu kusurdan doludizgin ve mükemmel bir şekilde yararlanmaktadırlar. Bunu yaparken de bilgiden ürettikleri dili, O’nun edebiyatını ve en son güç-haz sinerjisini kullanmaktadırlar. Bu beceriden kaynaklı, bilgiden ürettikleri güç-haz edebiyatını kendi toplumlarının daha da gelişmesi için kullanırlarken; sömürdükleri toplumlar için uyutucu/uyuşturucu niyetinde kullanmaktadırlar. Buna “sömürünün sürdürülebilirliği” kavramı diyoruz.
Uyarı! Yukarıda bilim tarifini verir iken esas olanın; enerji evrenin bilgisinin yani enerjitik bilgi dilinin, matematik/mantık dil çevirgeci ile kendi beynimizin dili olan ana dilimize indirgenmesi/ yükseltgenmesi olduğunu, kısaca; enerjinin edebiyatının anadilimizde yapılması gerektiğini, elbette ki; eş zamanlı olarak da güç ve haz üretmenin esas olması gerektiğini vurguluyoruz.
ANA DİLİMİZDE ÜRETELİM
Elbette ki enerji evrenin dili evrenseldir. Enerji evrenin çeşitli görüngülerde biçimlenmiş unsurlarının, özellikle ışık ve madde biçimlerinin, evrensel enerjitik dilini tanımlayabiliyoruz. Enerjinin bu en temel düzeydeki bilgisi ve dili evrenseldir; çevirisi matematik ve mantıkla yapılabilmektedir.
Evrensel enerjinin bilgisinin bu aşamadan sonra işleneceği dil düzeyi, evrensel dil kümesinin bir alt dili olan “ana bilim dilimizdir.” Evrensel dilde şifre ile yüklü bilgiler, ana bilim dilimizde kendi öz hayatımıza intisap eder, kendi dil edebiyatımızı bezer.
Ana bilim dilimiz ile aslında ne yaparız? Ana bilim dilimiz ile insan olma anlayışımız çerçevesinde, enerji evrenden aldığımız enerjitik bilgileri güç-haz üretme/dönüştürme süreçlerine tabi tutarız. Ana bilim dilimiz ile şifreli olan bu evrensel dilin bilgisini, kendi kişiliğimize uygun, kendi toplumsal yaşam biçimimize anlayışımıza süreneklerimize uygun hale dönüştürür, yaşanabilir hale indirgeriz.
Değindiğim gibi enerji evrenin bilgisi, ancak ve ancak bireysel ve toplumsal benliği oluşturan ana dilde çözümlenip kavranarak, anlamlandırılarak, dönüştürülerek güç-haz varlığına bürünür.
Özetle Türk milleti hem sürenek (gelenek-gidenek = sürenek = hars = kültür) yaratmaya hem de bilim-teknoloji üretmeye anadili Türkçeyi kullanarak ulaşır.
Tarihte bütün anadiller, öyle ya da böyle, enerji evrenin evrensel bilgi dillinden kullanıcısına bilgi dönüştürmüştür.
Bugün çok sert bir şekilde yaşıyoruz ve görüyoruz ve maruz kalıyoruz ki; Emperyalist Batı enerji evrenden güç-haz devşirirken bilgi dilini de anadilinde üretti. Bu kendi halkının bilgisinin bilincinin artmasını sağladı. Nasıl kutsal kitapları İncil’i Latinceden ana dillerine çevirerek manevi bilinçlenmelerini yükselttiler, Enerji evren bilgisinden ürettikleri güç-hazzı da halklarına anadillerinde sunarak bu alanda da bilinç yükselmesini sağladılar, çok güçlü olarak.
Demek ki bir ulusun bilim insanları, ürettikleri enerji evren bilgisini kendi anadillerinde yayınlarlarsa, kendi halklarının uluslarının milletlerinin bilincini de yaşam süreneklerini da yükseltmiş olurlar. Bundan büyük hizmet olur mu?
ATATÜRK GİBİ YAPMALI
Bu durumu çok iyi bilen ve gören Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk derhal kutsal kitabımız Kur'an-ı Türkçemize tercümesini yaptırarak, Türk milletinin manevi bilinçlenmesinin asırlarca ileriye taşınmasına/sıçramasına imkân vermiştir.
Ardından Devrimci Önderimiz bizzat kendisi, o zamanki bilimlerin hemen hemen hepsinde askeri, sosyoloji, tarih, dilbilgisi, fen, eğitim, matematik/geometri vb. Türkçe olarak makaleler yazmış ve yazdırmıştır. Türkiye de Türkçe bilimin köklenmesi ve inkişafı için muazzam destekler ve imkanlar sunulmuştur bilim camiasına.
Çünkü Devrimci Önderimiz, birçok düşünür, filozof ve sade insan gibi bilmekteydi ki; bir millet-enerji evrenin bilgisini ve dilini-ancak kendi ana dilinde yazar okur ise inkişaf eder. Bilginleri-enerji evrenin bilgisini ve dilini-kendi anadiline dönüştürür yazar okur ise o millet gelişmeye mayalanır. Aksi durumda millet hem manevi bilinçlenmesinde hem de maddi bilinçlenmesinde cahil kalır alimallah. Ve başkalarının diline muhtaç olur, sömürgeleşir. Sorumluluğu da kim üstlenirse! Bugünkü duruma baktığımızda, sanırım bilimsel neşriyatlarını Türkçe değil de başka dillerde yazan bilim insanlarımız, Önderimizin kaçırdığı bir yüksek umdeyi fark etmiş olmalılar!
Acı bir soruyla bitirelim: Sıradan okuma yazma bilen bir İngiliz vatandaşı, benim fakr u zaruret içinde yazdığım İngilizce makaleyi eğlenerek okurken-sanki ben onun vergisi ile bilim yapıyorum- neden benim insanım benim çalışmamı Türkçe okumaktan mahrum bırakılıyor?
Acı bir durum: Benim yüksek lisans öğrencim yazdığım İngilizce makaleyi okurken zorlanıyor. Dahası ben bile bir süre sonra kendi makalemi anlayamayacak durumlara gelebiliyorum.
Şunu da belirteyim ki; yabancı dilde yazdığınız makalelerle de kimse pek fazla ilgilenmiyor. Çünkü onlar enerji evrenin bilgisini çözmede bizden fersah fersah öndeler, kırkayak misali.
SON SÖZ
Ulusumuzun ve tüm mazlum milletlerin refahı ve ferahı için, bağımsız ve başı dik yaşamak için öncelikle, enerji evrenden Türkçe ile güç ve haz üretmemiz lazım. Bunun için çok çalışkan olmamız gerekir. İş birliği içinde çalışkan olmamız gerekir. Enerji evrenden ürettiğimiz her bir bilgiyi önce Türkçe ana dilimizde kendi milletimizin Türk milletinin refahı için ve ardından tüm mazlum milletlerin refahı için kullanmalıyız.
Ağrı dağı gibi yalnız ve başı dumanlı değil; Toros sıradağları gibi omuz omuza çalışmak, çalışkan olmak gerekir.