Yakıt bitiyor

Rusya'yı özellikle küresel ekonomiden ve küresel enerji piyasalarından dışlamaya yönelik girişimler, ABD'yi ciddi şekilde etkiledi. Şimdiye kadar her şeyden önce küresel enerji arzı ve piyasalarının gözetmeni olan ABD, artık pazarı doğrudan örgütlemek zorunda kaldı

ABD Başkanı Biden, 3 Mart tarihli ‘Birliğin Durumu’konuşmasında, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini “özgür dünyanın temellerini sarsma” girişimi olarak değerlendirdi. “Özgür dünyanın” lideri olarak Biden, Rusya Federasyonu'nu tüm uluslararası sistemden dışlamaya çalışarak yanıt verdi. Yaptırımlar, varlıkların dondurulması, hava sahalarının kapatılması, seyahat yasakları ve hatta Rus atletlerin Paralimpik Oyunlarından ihraç edilmeleri peş peşe geldi.

Rusya'yı özellikle küresel ekonomiden ve küresel enerji piyasalarından dışlamaya yönelik bu girişim, ABD'yi ciddi şekilde etkiledi: Şimdiye kadar her şeyden önce küresel enerji arzı ve piyasalarının gözetmeni olan ABD, artık pazarı doğrudan örgütlemek zorunda kaldı.

ABD devlet kurumu Enerji Enformasyon Ajansı’na göre, Rusya 2020'de küresel petrolün %11'ini üretti. ABD yaptırımları şu anda Rusya'nın uluslararası finans kuruluşlarına (enerjiyle ilgili istisnalar dışında), petrol çıkarma ekipmanına ve ulaşım sektörüne erişimini hedef alıyor.

Ancak şimdi, Amerika Birleşik Devletleri, özellikle enerji politikalarıyla yakından ilgili olarak ciddi zorluklarla karşı karşıya:

1. KÜRESEL PETROL ARZINI SAĞLAMAK

Yukarıda belirtildiği gibi, Rusya küresel üretimin %11'ini sağlıyor. Üstelik, İran ve Venezuela gibi önde gelen petrol üreticisi ülkeler ABD yaptırımları altındayken, Meksika gibi bazı ülkeler de küresel piyasalara ihracat yerine iç tüketimi tercih ediyor.

Rusya'nın petrol sektörüne yaptırımı sorulduğunda, “ama asıl önemli olan, istikrarlı bir küresel enerji arzını sürdürmemiz. Bunu bozmak istemiyoruz, enerji küresel bir pazar ve biz bu pazarı bozmak istemiyoruz” dedi Beyaz Saray Ekonomik Danışmanlar Konseyi Başkanı Dr. Cecilia Rouse.

2. SANAYİ VE HANE HALKI İÇİN DÜŞÜK FİYATLARLA PETROL TEDARİKİNİ GÜVENCE ALTINA ALMAK

Enerji, neredeyse tüm diğer üretim ve sermaye birikim süreçlerinin bir parçasıdır. Bu nedenle fiyatı, karlılık üzerindeki tüm hesaplamaları etkiler. Petrol fiyatları, özellikle Amerika Birleşik Devletleri gibi bireysel otomobil hareketliliğine odaklanan ülkelerde, hanelerin kapitalist sermaye birikim sürecine katılımını ve emeklerin yeniden üretim kapasitesini önemli ölçüde etkiler.

Ayrıca, enerji ithalatı başta gelişmekte olan birçok ülke için ödemeler dengesi üzerinde önemli bir faktör oluşturmaktadır. Artan fiyatlar, petrol ithalatçısı ülkelerin küresel finansal sisteme katılımını tehlikeye atmaktadır.

3. PETROL FİYATLARINDAKİ ARTIŞIN BİR SONUCU OLARAK GENEL ENFLASYONDAN KAÇINMAK

Enerji ve petrolün her birikimin parçası olmasıyla, fiyat artışı mal fiyatlarının yükselmesine ve dolayısıyla enflasyona yol açar.

ABD Federal Merkez Bankası Başkanı Jerome Powell, 3 Mart’ta düzenlenen bir ABD Senatosu oturumunda “savaşın enflasyonu körükleyebileceğini” belirtti.

IMF Genel Müdürü Kristalina Georgieva ise 5 Mart'ta şunları söyledi: “Çatışmalar tırmanırsa, ekonomik zarar çok daha yıkıcı olacaktır. Rusya'ya yönelik yaptırımlar, küresel ekonomi ve finans düzeninde önemli sonuçlar yaratacak ve farklı ülkeleri de etkileyecektir.” Reuters'in haberine göreyseABD’nin finans merkezleri 1970'lerdeki gibibir stagflasyonun oluşmasında korkuyor.

ABD'nin Ukrayna'nın NATO üyeliği konusundaki ısrarı – Washington'un geri adım atmayı reddettiği talep – tüm küresel ekonomiyi tehlikeye atıyor. Washington petrol arzı tarafında birkaç adımla yanıt vermeye çalıştı:

'STRATEJİK REZERVLERDEN' PETROL SALIMI

"Önemli piyasa ve arz kesintileri" olduğunu kabul eden ABD, 2 Mart'ta ülkenin stratejik rezervlerinden 30 milyon varil petrol satışını ilan etti.

ABD'nin çağrısıyla yapılan toplantıda Uluslararası Enerji Ajansı üyeleri de rezervlerinden 30 milyon varil satışa çıkaracağını duyurdu.

Ancak dünya ABD Enerji Ajansı’nın verilerine göre günde yaklaşık 93 milyon varil tüketirken, rezervlerden yapılacağı duyurulan bu satış, petrol fiyatlarını düşürmedi.

ABD'nin tek kutuplu bir dünya iddiasının bugünlerde kesin bir rakamla ölçmek mümkün: Küresel pazardaki petrol fiyatı.

SUUDİ ARABİSTAN İLE İLETİŞİM – RED YANITI

ABD yönetimi, Ukrayna'daki Rus operasyonunun başlamasından bu yana Suudi Arabistan temsilcileriyle resmi olarak iki kez temasa geçti: 24 Şubat'ta Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman, Suudi Dışişleri Bakan Yardımcısı ile görüştü.2 Mart'ta ise Dışişleri Bakanı Antony J. Blinken Suudi muhatabı ile görüştü.

Görüşmeler sonrasında Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Salman’ın bir röportajı 3 Mart'ta The Atlantik dergisinde yayımlandı.

“Bugün dünyadaki potansiyel nerede?” diyen Salman sözlerine şöyle devam etti: “Suudi Arabistan'da. Ve eğer bu fırsatı kaçırmak istiyorsanız, Doğu'daki diğer insanların bundan çok mutlu olacağına inanıyorum."

Salman’a, ABD Devlet Başkanı Biden ile arasında bir “yanlış anlama olup olmadığı” soruldu. Salman soruyu "Basit Biden’ın hakkımda ne düşündüğü umurumda değil," diye yanıtladı, Suudi monarşisini dışlamanın Biden'ın pozisyonuna zarar vereceğini öne sürdü. "Amerika'nın çıkarlarını düşünmek ona kalmış." Omuz silkti. "Göreyim seni. ”, diye aktardı The Atlantic.

Reuters haber ajansına göre, bir gün sonra Suudi Arabistan Petrol Bakanı Abdülaziz bin Salman'ın Houston'daki bir enerji konferansında yaptığı açılış konuşması gündemden çıkarıldı.

BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ İLE İLETİŞİM – RED

ABD Dışişleri Bakanı Antony J. Blinken'in 24 Şubat'ta BAE Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan ile de temasa geçti.

Ancak BAE, BM Güvenlik Konseyi'nde Rusya'nın Ukrayna'ya müdahalesini kınayan bir ABD kararını desteklemekten kaçındı. Ülke daha sonra BM Genel Kurulu'nda benzer bir kararı destekledi. Ancak buna rağmen BAE'nin Washington büyükelçisi 3 Mart’ta yayımlanan bir röportajında ABD-BAE ilişkilerinin "bir sınavdan geçtiğini" ilan etti.

OPEC İLE İLETİŞİM – RED

ABD, OPEC'i petrol üretimini artırmaya çağırarak başka bir girişim başlattı. Böyle bir artış, ABD'nin üretimini başkalarıyla ikame ederek Rusya'yı küresel enerji piyasalarından dışlama çabalarını destekleyecekti - açık bir 'jeopolitik' müdahale.

Ancak OPEC ABD’nin talebini açıkça reddetti. 2 Mart'ta olağan bakanlar oturumunu tamamladıktan sonra kuruluş, “mevcut oynaklığın piyasa temellerindeki değişikliklerden değil, mevcut jeopolitik gelişmelerden kaynaklandığını” belirtti.

OPEC üyeleri, yaptırımların yol açtığı bu gelişmelerin, yani ABD dış politikasının üretimi değiştirmek için yeterli bir sebep olmadığını açıklayarak ABD’ye resmen tokat attı. ABD’nin jeopolitik girişiminin kendilerinin üretimi için belirleyici olmayacağını ilan etti.

OPEC, üretimi günde 400 bin varil artırma yönündeki daha önceki kararında ısrarcı olduğunu ilan etti.

MEKSİKA: ÜRETİMİ ARTIRMIYORUZ

Günde 2 milyon varile yakın bir üretime sahip olan Meksika’nın Devlet Başkanı Lopez Obrador, “petrol gelecek nesillerimizin zenginliğidir” ifadesiyle üretimi artırmayı reddetiklerini açıkladı.

Obrador, ülkesinde ilerlettiği devlet merkezli,yerel üretim ve yerel tüketim odaklı enerji reformunu da “ABD bize işlenmiş petrol satmazsa ne yaparız. 15 günde benzinimiz biter. İşte bu nedenle kamu ağırlıklı enerji reformunu sürdürmeliyiz” savundu.

VENEZUELA'NIN KAPISINI ÇALMAK

ABD son bir çabayla Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti'ne bir heyet gönderdi. New York Times'ın "Putin'i izole etmenin" bir parçası olarak ilan ettiği girişim, bazı analistlerin Reuters'e ifade ettiği gibi aslında "olası alternatif petrol kaynaklarına" erişmek için yeni ve oldukça umutsuz bir hareket.

Ancak Venezuela'nın ABD'ye petrol satarak Rusya'ya karşı yaptırımları destekleme olasılığı çok düşük görünüyor. Venezuela ve Rusya arasındaki stratejik işbirliği ile birlikte Rus şirketleri ülkenin petrol üretiminde önemli bir role sahip.

Uluslararası Enerji Ajansı üyeleri rezervlerinden 30 milyon varil satışa çıkaracağını duyurdu.

ABD’DEN ENERJİ PİYASASINA EL KOYMA GİRİŞİMİ

ABD Devlet Başkanı Biden, Rusya’dan ABD’ye yönelik tüm petrol ve gaz ithalatının durdurulacağını açıkladı. ABD Enerji ajansının verilerine göre ABD tükettiği petrolün yüzde 8’ini Rusya’dan ithal ediyor.

Biden konuşmasında ülkesinde işletme izni verilmiş, ancak kullanılmayan 9.000 petrol kuyusunun bulunduğunu belirtti ve “Avrupalı müttefiklerimizle onları Rus enerji kaynaklarına bağımlılıktan kurtarmak için görüşüyoruz” dedi. Bir bakıma ABD, Ukrayna krizi sayesinde sıvılılaştırılmış doğal gaz (LNG) peşinden petrol piyasasında da Avrupa’yı ele geçirmeye çalışıyor.

Biden uzun vadede ABD’nin enerji hegemonyası iddiasını ise şu sözlerle duyurdu: “Putin gibi diktatörlerin enerjiyi başka ülkelere karşı silah olarak kullanamayacaklar.” Çünkü Biden’a göre o “silahı” ABD eline alıyor: “ABD’yi temiz enerji teknolojisi üretiminde ve tüm dünyaya ihracatında lider yapacağız”.

Ancak Biden’ın ilan ettiği petrol yaptırımı ABD’de yükselen benzin fiyatları nedeniyle öfkeli tepkilere yol açıyor. İklim değişikliği gerekçesiyle enerji sektöründe planlanan sermaye yeniden yapılanması ve teknolojik değişim, özellikle Trump’a yakın Cumhuriyetçi çevreler tarafında sert eleştirilere uğruyor.

ALMANYA’DA “TOPLUMSAL BARIŞ” TEHLİKEDE

ABD’nin Avrupalı müttefikleri ise yaptırıma uymayacaklarını açıkladı. Almanya Ekonomi Bakanı Habeck, Rusya'nın enerji ihracatına yönelik yaptırımların “Almanya'daki toplumsal barışı” tehlikeye atacağını söyledi.

Alman Şansöyle Olaf Scholz da yaptırımların enerji sektörüne genişletilmesinin söz konusu olmadığını açıkladı.

ABD Dışişleri Bakanı Blinken ise Avrupa ile temaslarını sürdürüyor. Moldova'dan CNN'e konuşan Blinken, "Artık Avrupalı ortaklarımızla ve müttefiklerimizle, dünya pazarlarına uygun bir petrol arzını güvence alırken Rus petrolünün ithalatını yasaklama ihtimalini koordineli bir şekilde ele almakiçin konuşuyoruz" dedi. Blinken, “çok canlı bir tartışma yürütüyoruz” ifadesini kullandı.

ABD'NİN TEK KUTUPLU DÜNYA İDDİASI İÇİN BİR ÖLÇÜ: PETROL FİYATI

Gerçekten bugünlerde, ABD'nin tek kutuplu bir dünya iddiasının bugünlerde kesin bir rakamla ölçmek mümkün: küresel pazardaki petrol fiyatı. Ve bu ölçeğe göre ABD girişimi pek başarılı gitmiyor.

Bu yazı daha önce ingilizce olarak United World International sitesinde yayımlanmıştır.

Sonraki Haber