Yalanlar, talanlar ve mülteciler

Yalanlar, Talanlar ve Mülteciler Resim Sergisi, Adana 75. Yıl Sanat Galerisi'nde 1 Mart’ta açılacak. Nedim Ataman, Saliha Yeşilköy, Sibel Çakar ve Mehmet Nuri Börüban’ın yapıtlarının yer aldığı serginin açılışı saat 11:00’de yapılacak.

Açılışta Meriç Özeller’in gitar dinletisi de yer alacak. Sergi 7 Mart 2021’e dek sürecek.

Sergide yapıtları yer alan sanatçılar sergi ile ilgili şunları söylediler:

Nedim Ataman (Ressam): Sergiye bir ad koyma fikri Mehmet Nuri Bey’den geldi. Ben de çalıştığım temaya uygun olacağını düşündüğüm '' Yalanlar, Talanlar ve Mülteciler Resim Sergisi '' olmasını istedim. Sağ olsun, Mehmet Nuri Bey her şeye koşturdu ve sergiyi açma noktasına getirdi.

Sanatçının her insan gibi çağının ve ülkesinin yaşadığı politik oyunlardan, ekonomik sorunlardan etkilenmesi doğaldır. Bu sorunlar, kovalayıp, sarıp sarmaladığında tuvaller çıkış yolu oluyor. Benim düşünceme göre artık peyzaj, natürmort ya da portre yapma dönemi sona ermiştir. Bu resim türleri geçmiş asırların mutlu çalışmaları olarak sanat tarihindeki yerlerini şimdiden aldıklarına inanıyorum.

EMPERYALİZME, SÖMÜRGECİLİĞE KARŞI TEK SİLAHIMIZ SANAT

Emperyalizme, sömürgeciliğe karşı tek silahımız sanat ve sanatın her türüdür. Resim, heykel, edebiyatın türleri olan roman, hikâye ve şiir, tabii her ölümlünün ruhuna ve beynine ulaşan müzik, silahımız olacaktır. Bütün dünya, bu alanlarda emperyalizme, sömürgeciliğe karşı savaş açmalıdır. Başka gezegenlerin keşfine çıkıldığı 21. yüzyılda elimizdekinin kıymetini bilmenin çok önemli olduğuna, sonunda insanlığın kazanacağına, yürekten inanıyorum.

Eserlerimde, her düşünen ve araştıran beyin için, sorunlara cevap arayanlar için bir pencere açtığımı sanıyorum. Aşk da dahil olmak üzere hiçbir duygu munis değildir. Bu duygular beynimin girintilerindeki kasırgaların izi olsa da, asıl resmin konusundan ve verdiği mesajdan kaynaklanmaktadır. Bu kasırgaların önünde bazen de peşinde sürüklenirken, kompozisyon çoğu zaman kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Beynime ve kalbime hiç ihanet etmeden, sağa ya da sola savrulmadan, çıkar peşinde koşmadan, kendimi ülkemin sorunlarını gündeme taşımakla görevli sayıyor ve bunun gereğini yaparken, talimat alma ya da ısmarlama asla söz konusu değildir.

Eserlerimde Afrikalı, Arap mültecilerin dramlarını tuvallerime taşıdım. Batılıların projelerini gerçekleştirmek için yaptıkları yalanlar ve talanlar, mülteci sorununu olarak karşımıza çıkmaktadır. İç savaş ve açlık, yirmi küsur ülkenin sınırlarının değişeceğini söyleyerek yerlerinden yurtlarından çıkarılan insanların yaşamlarını tehdit etmektedir. Aç köpek fırın yıkar derler. Bu durumun üçüncü bir paylaşım savaşına dönüşmemesi ümidiyle…

Saliha Yeşilköy (Ressam): 1989 yılında Hacı Ömer Sabancı Güzel Sanatlar Galerisi’nde Sn. Mustafa Dulda'dan resim eğitimi aldım. Kendime has bir tarz ile çalışmaya başladım. Hocalar bana müdahale etmediler. Böylece Sn. Celal Aktuğ ile birlikte çalışmalarıma devam ettim. Kendi hazırladığım kompozisyonlar bana hastır ve bir örneği yoktur. Konularım ise kaybolmaya yüz tutmuş kendi gelenek ve göreneklerimizi yeni nesil gençlere aktarmaktır. Hayvanlar alemini, masalları, kahramanları konu ediyor ve tuale aktarıyorum.

Bu dikişlerime de yansıdı. Makina kullanmadan el dikişi yaparak giyiniyor ve herkesin dikkatini çekiyordum. Bununla ilgili gelen teklifi değerlendiriyorum. El dikişi kıyafetlerimle yaptığım resimleri bir arada bulunduran bir sergi açmayı düşünüyorum. Bu belki de Türkiye’de ilk olacak.

20'ye yakın kişisel sergim, birçok karma sergi ödüllerim ve Kültür Bakanlığına bağlı GESAM-Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği Adana İl Başkanlığı’nda 15 yıl görev yaptım.

Basıma hazır masallarım ve hikayelerim beklemede. Ayrıca Türk Halk ve Türk Sanat müziği ile de amatör olarak ilgileniyorum.

Sibel Çakar (Ressam): Küçük bir dokunuşun büyük izler bıraktığını bilenlerdenim. Yaşadım ve yaşıyorum hala. Kimi dokunmuştur yüreğinin en derinine. Kimi, zülfikar olmuştur sana. Bir anda su damlasına bırakır (Nar Çiçeğini) Derin dostluklar bırakması dileğim. Kimi ayrı düşse de kahve içimlik zamanlarda çalar telefonun. Bir an gelir yaşadığın duyguya dair ne varsa, dokunur bir noktana ve salar seni sanatın en derinlerine, omuzlarına aldığın yükümlülüğü yaşarsın. Bir bakmışsın Tanrının doğaya sunduğu yaşam renlerini aldığın fırçanı bırakıvermişsin tualini üzerine. Salgın ile başlayan yasaklarla birlikte tüm etkinlikler iptal edildi. Uluslararası olan ART-Ankara sergi sırasında zorunlu bir tanışma süreci yaşadık. Birçok ülkeyi etkisi altına alan bu krizde biz sanatçılar olarak aynı çatı altında aynı duyguları; korku, endişe, kaygı yaşadık. Bununla birlikte, birlik, beraberlik ve dayanışma içindeydik. 2020 yılı ilk yarısında yaşanan bu krizde insanlık olarak değişmemiz kaçınılmaz bir hal aldı. Yaşayabileceğimiz bir dünya sistemi kurmak zorunlu oldu, sanat ve insanlık adına biz sanatçıların da verimli ve öncü olma zamanı.

Mehmet Nuri Börüban (Ressam): 1965 yılı Osmaniye doğumluyum, özel sektörden emekliyim. 1993 yılında Sabancı Kültür Merkezi’nde Mustafa Dulda gözetiminde resim çalışmalarıma başladım. 2009 yılında Veysel Kubat ile resim çalışmalarıma devam ettim. 2009 yılından beri GESAM-Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek birliğine üyeyim. Resim çalışmaları yağlıboya olmasına karşın karakalem çalışmalarını çok seviyorum. Hemen her çalışmamda figür kullanırım. Resmin-sanatın insanın kendini ifade etmesi olarak düşünürüm. Bir insanın siyasi görüşü, dünyaya bakışı, topluma bakışı ne ise uğraştığı sanat dalındaki yansıması da yaptığı eserleridir. “Sanatın apolitik olması, egemenlerle işbirliği yapması anlamına gelir” diyor Bertolt Brecht. Türkiye’nin bulunduğu coğrafi durum nedeniyle Apolitik olması pekte olası görünmüyor. Bölgemizde emperyalist çıkarı olan devletlerin arenaya çevirdiği bir dönemde bir de üstüne salgın ile savaşmak ve bir yandan da resim ile uğraşmak. Zorlu dönemlerde sanat umudun ışığıdır. Umut çoban yıldızı gibidir gökyüzünde. Çoban yıldızını bulduğunuzda ulaşacağınız hedef daha kolaydır. Sanat ise bu yıldızın ışığıdır, yol gösterenidir.

Sonraki Haber