YALÇIN KÜÇÜK/ The Dönme-(TAMAMI)

Bazen günde üç kez telefon ediyordu, bir “üvey” damat hali vardı. Sema Doğan, eşi Şule’nin teyzesiydi. A. Güçlü ile birlikte, Aydın Doğan ile randevusuz görüşebilen iki kişiden biri oldu. Yiğit Bulut’tan söz ediyorum. Bana aktardığına göre, Aydın Bey “Hocan bana Yahudi diyormuş” diyordu ve Yiğit de, “o kadar mı Aydın Bey, bir de Kürt Yahudisi olduğunuzu ekliyor” cevabını veriyordu. Abartmış, benim, Aydın Doğan’ın Kürt Yahudisi olduğu yollu bir tespitim yoktur. Bilakis, “Ayşe Arman-Yalçın Küçük Mülakatı”, Soner Yalçın’ın iki Efendi’si ve Şlomo Sand’ın “Yahudi Halkı” kitabının arkasından Marc David Baer’in “The Dönme – Jewish Converts” çalışmasını da yayımladığı için teşekkürlerim çoktur. Sanki benimle rekabet ediyordu ve pek hayırlı buluyorum. Ve bir türlü ilerletmek için zaman bulamadığım İbranice’mle “toda raba Aydın Adon” diyorum. Farisi, “teşakkor mikonam Aga-i Aydın” ve Türki, “teşekkür ederim Aydın Efendi” ile pekiştiriyorum.

Amerika’nın en önemli üniversitelerinden Stanford University Press tarafından 2010 yılında yayımlanmıştı. Türkçesi gecikti, Boğaziçi Üniversitesi tarafından yayımlandığını duymuştuk, dağıtımdan geri çektiklerini tahmin ediyoruz. Amma Aga-i Aydın cesurdur, ben Silivri’de iken çıkardılar. Doğan Yayınevi’ni ve bu arada Yalçın Küçük’ü kutluyorum. İçinde şu veya bu şekilde, Ilgaz Zorlu, Ergin Poyraz, Soner Yalçın ile her türlü isim var. Ama benim adım yoktur. Demek ben bu işte yok durumundayım. Ancak esas olarak Yalçın Küçük’ün yazdıklarına dayanıyor. İngilizceleşmiş olmaktadır ve pek çok seviniyorum. Artık “Sabetayist yoktur”, Yalçın Küçük uyduruyor, “hepimizi Yahudi yaptı” diyenlerin utanacaklarını umuyorum. Artık Türk Sabetayizmi üzerine Amerika’da yayımlanmış “kapı gibi” bir kitap var. Sonunda bu işi de, Türk Sabetayizmi’ni, enternasyonal bir disiplin olarak yerleştirmiş durumdayız. Seviniyoruz.

Dönmeler tarihi

Tanıtmak için Ankara’daki kütüphanemde bulunan İngilizce aslının getirilmesini bekledim, Temren gönderdi. Çevirisini denetledim, güzel Türkçe olduğunu söyleyemem, ancak pek dürüst bir çeviridir. Hemen baktığım paragrafı buraya alıyorum: “Dönmelerin İTC’de fazla temsil edilmesi ise, insanların 1908 Devrimi’nin bir Dönme Komplosu olduğuna inanmalarına ve sonrasında, yeni Kemalist elitin çoğunluğunun Dönme olmamasına ve çoğu Dönme’nin Kemalist elite mensup olmamasına rağmen, Kemalizmi Dönme diniyle denk tutmalarına neden olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk’ün Yahudi atalarının bulunduğuna dair ortada hiçbir kanıt olmasa da, onun gizli Yahudilerin çıkarlarını gözeten bir devlet kurduğu varsayılmıştır. Lenin’in de, Atatürk’ün de soy ağaçları gizli tutulmuştur. Yahudi kökenine sahip olduğu varsayılan ama kendilerini Yahudi olarak görmeyen devrimciler, kökenlerini önemsememişlerdir. “ İşte “aynen öyle” demek durumundayız. “Yeni” lafı, “new Kemalist elite” aslında var, herhalde bulandırmak için yeni/new sözü eklenmiş olmalıdır. Buradayız.

Çok ciddi bir ima ile karşı karşıyayız. Baer çalışmasının pek çok yerinde Mustafa Kemal’i Yahudiler’e yaklaştırıyor ve ben çalışmalarımda uzaklaştırıyorum. Kemal Paşa’ya atfedilen, Şemsi Efendi’de okuduğu bilgisi Yalman’ın açıklamasıdır. Bir Yakubi olan Ahmet Emin Yalman’ın açıklamalarına pek güvenmiyoruz. Şemsi Efendi Selanik’te küçük bir oda idi ve Galip Pasiner’in görgü tanıklığı da teyide muhtaçtır. Peki, bunlarla ne demek istiyorum, “bana güvenin” diyorum. İttihat ve Terakki İhtilali’ne bir “Yahudi işi” olarak bakıldığı doğrudur; Kahire 1909 yılında Osmanlı’nın Yahudiler’in eline geçtiğine inanmıştı ve değiştiklerini sanmıyorum.
Bütün kapılar açılır

Son günlere bakmamayı öneriyorum, Erdoğan’ın kendine hakim olamayan halidir ve akepe’nin önemli atamalarının hemen hemen hepsi İbrani asıllıdır. Zergun Korutürk’ten ve Vatikan’daki Kenan Gür’den söz etmiştim; Washington’daki Namık Tan’ı da ekliyorum. Strasbourg’taki Işıl Karataş ile bir akepe fanatiği Eser Karakaş’ı unutmayın, aslı “aşer” olup “mesut” demektir. Aga-i Aydın’ın güzel kızlarından birisinin kayın validesi de Eser/Aşer adındadır, damatlar Boyner ve Sabancı olmaktadır. Pek güzel diyorum.

Profesör Baer, Mustafa Özyürek’e çok teşekkür ediyor, “bütün kapıları açtı” demektedir. Mustafa, Varol ve Sönmez Köksal ile Fikir Kulübü’nde benim yönetimimdeydi. Sabetayist olduğunu düşünmedim, eşi olabilir ve Baer’in kayınpederidir. Kızı Esra ile İstanbul’da, Yahudi usullerine göre yapılan bir düğün ile evlendiler. Kızı, Amerika üniversitesindeki kapısına “Ezra” yazdırıyor, Yahudi yazımıdır. Ezra’nın doktorası Amiral sözü ile elli şikel etmez ve Ezra akepe yanlısıdır. David Baer ise onomastique bilmiyor. Halbuki Freud, Musa’yı yazarken onomastique kullandı; Hobson telefon rehberine bakarak 1898 yılında Johannesburg’un Yahudi kenti olduğunu yazmıştı. Şekel veya Şikel, Çağla kızımızın adı olup İbranice para anlamındadır.

Sabetayizm’in üç kolu

Üç koldurlar; Karakaşi, Kapani ve Yakubi olarak biliyoruz. Sabetay Sevi Sabetayistler’in Türk-Müslüman ile evlenmeleri bir yana, cinsel ilişkiye girmelerini bile günah saymıştı. En ortodoksları Karakaşiler’dir; bir Karakaşi kız, çok istese bile, saf bir Türk ile cinsel ilişkiye girememektedir. Tekstil sektörü ve film sanayii bunların elindeydi, İpek Film’i biliyoruz. İsmail Cem İpekçi Karakaşi’dir. Yakubiler, Türkler’e en yakın olanlardır, ilişkiye girerler. Selanik Belediye Başkanı Hamdi Bey, Yalmanlar ve tabii, Ahmet Emin ile akraba ise Aytaç Yalman, Yakubi’dirler. En geniş tabanlı olanlar Kapaniler’dir, Kapancı ve Kapanlı da deniyor. Nazlı Ilıcak’ın övündüğü dayısı Turan Kapanlı’yı hatırlıyoruz, Kapani’dir. Kapaniler günah işlerler, az da olsa Türkler’le ilişkiye giriyorlar ve evleniyorlar. Karakaşiler ticarette, Kapaniler ticaret ve politikada, Yakubiler devlet hizmetinde varlar, çokturlar.

Teşvikiye’de ve şimdi Kadıköy’de İlahiyat Fakültesi’nden kaldırılıyorlar ve Bülbülderesi ile Nakkaştepe’de ve Aşiyan’da yatıyorlar. Yeni Kilyos mezarlığını da beğeniyorum, pek havadar bir hali var.

Birbirlerini çok sevmezler, kız alıp vermezler, kulüpleri de ayrıdır. Yakubiler Beşiktaş’ta, Kapaniler Fenerbahçe ve Karakaşiler Galatasaray’da güçlüdürler ve yönetiyorlar. Okulları da ayrı, Karakaşiler eski Fevziye ve şimdiki Işık’ta; Kapaniler Şişli Terakki’de okuyorlar. Bu durumda Kürt Muhibbesi Nuray Mert’in Kapani olduğuna hükmedebiliyoruz. Demek ki Aga-i Aydın Sabetayistler ile çalışmaya çok önem vermektedir.

Günah modası

Bir ‘sır’, Ustad Scholem, “emancipation through sin” diyordu, günah işleyerek kurtulma, Marx’ın krizler ile devrim analizine benzemektedir. Doktor Baer, swinger adını veriyor, ben “wife swapping” tabirini tercih ediyorum ve Baer’e göre, eş değiştirme Karakaşiler’de var. Tabii artık grup seks modası yayıldıkça önemi azalmaktadır. Ve bir “müjde”, Sabetay Sevi’ye göre Kürtler Türk sayılmamaktadır, onlarla ilişki günah sayılmıyor. Böylece Sabetayizm’de Kürt modasının köküne inmiş oluyoruz.

Yahudiler’in yönetimi

Bu kitaptan çok memnunum, ancak Profesör Baer’in Sabetayizm’in çok uzağında olduğunu belirtmek durumundayım. “Gerçekte Türkiye Cumhuriyeti hiçbir zaman gizli bir Yahudi tarafından yönetilmemektedir” diyor ki, tahrifat değilse, pek bilgisiz buluyorum. Bu konudaki bulgularımın en çok milyonda birini yazmak durumundayım, Devrim’e bırakıyorum ancak zorlanıyorum. Bir, bizim Yahudiler’imiz Baer’i, “Bayar” yazmak durumundalar, ama buna uzun zaman izin vermediler ve “Bayar” soyadını aldılar. İki, Mahmut Celal İbrani asıllıdır ve “tahsili hususi”, Alyans İsraelit’i kapatmaktadır. Üç, Baer burada soyadı alırsa, Mustafa yardım eder. “Bayar” olacaktır ve on yıl cumhurbaşkanlığı garantilidir. Dört, Adnan Bey’in asıl soyadı Ertekin’dir. Önce Aydın Menderes ile tartıştım, yazmak istemedim, sonra Soner’e verdim. Doktor Nazım, Adnan Bey’in büyük dayısıdır. Beş, Abdullah Gül’ün Sabetayist olabileceğini ileri sürmüştüm, bana yazdığı mektubu Milliyet’te tam sayfadır. Altı, Erdoğan ve Gül’e, Musa ve Harun yakıştırması yapan Akif Beki’dir. Yedi, Gül’ün İbrani asıllı olduğu görüşü İsrael’de ve benim kitaplarımda yer almaktadır. Arkadaşımın damadı Baer’e tevazu diliyorum. Silivri’ye bekliyorum.

Sabetayistler’i kazanmak

İki nokta kaldı. Birincisi, kızlarının kıskanma adeti yoktur. Bunu aşkı bilmiyorlar olarak anlıyorum. İkincisi, Osman Edin ile arkadaşlığım oldu, “Adin” yazılıyor, “güzel” demektir, yaygın bir sabetayist ailesi var. Aliya/Aliye “uçuş” demektir, Sabetayistler’imiz bu adı çok seviyorlar. Esat Edin, sekiz yaşındaki güzel kızı Aliye’yi de yanına aldı, gitti. Sabetayistler’de intihar çoktur ve çok üzülmüştüm. Buradan dillendiriyorum.

Amiral Vedii Bilget’i sevgi ile anıyorum. Doğan Avcıoğlu ile birlikte iktidarı almak istediler ve kaybettiler. Sabetayist’ti, büyüktü, arada “bizim Yalçın” dediğini duyuyordum, Sabetayistler’i tekrar Cumhuriyet’e toplamaya çalışıyorduk. Sabetayistler’imiz olmasa, biz bu Cumhuriyeti kuramazdık, hep tekrarlıyorum. Hatırlardadır, arkadaşım Ertuğrul Özkök bir kez, “bir Yahudi sevgilim olmadı” diye yazmıştı. Ertuğrul’a çok üzülüyorum. Jüri seçtiler, orada sağına soluna bakmasını öneriyorum.

Sonraki Haber