Yapay Zekâ ve tedavi süreçleri

Yapay Zekâ hekimlerin yerini alıp insan hekimleri pasif bir sonuç değerlendirme rolüne indirgeme potansiyeline sahiptir. Bu senaryo gerçekleştiğinde hekimler sonuç odaklı hale gelir

Dr. İbrahim Çerçi’nin “Yapay Zekâ ‘insan doktor’ların yerini alacak mı” yazısının ikinci bölümüyle devam ediyoruz:

1. Randevu ve Hasta Kabul

- Randevu Alma: Hasta, telefon ya da online platformlar üzerinden randevu alır.
- Hasta Kabul: Hasta, hastaneye gelir ve resepsiyonda kendini kaydettirir.

2. İlk Görüşme (Anamnez Alma)

- Genel Tanıtım: Doktor, kendini tanıtır ve hastaya hitap eder.

- Şikâyetlerin Dinlenmesi: Doktor, hastanın temel şikâyetlerini dinler (örneğin, ağrı, şişlik, yorgunluk vb.).

- Tıbbi Geçmiş: Daha önceki hastalıkları, ilaç kullanımı, alerjiler ve aile hikâyesi hakkında bilgi toplar.

- Sosyal Geçmiş: Alkol, sigara kullanımı, iş ve yaşam koşulları gibi faktörler öğrenilir.

3. Fizik Muayene

- Genel Muayene: Hastanın genel sağlık durumu gözlemlenir (boy, kilo, vital bulgular - tansiyon, nabız, solunum hızı, vücut ısısı).

- Sistemik Muayene: Doktor, hastanın şikâyetlerine göre ilgili organ sistemlerini detaylı olarak muayene eder (kalp, akciğerler, karın bölgesi vb.).

4. Diagnostik Testlerin İstenmesi (Gerekli Görülürse)

- Laboratuvar Testleri: Kan, idrar, gaita testleri, biyokimya vb.

- Görüntüleme Testleri: Röntgen, Ultrason, MR, BT, EKG gibi görüntüleme yöntemleri.

- Özel Testler: Eğer gerekli görüldüyse, örneğin, biopsiler, endoskopiler vb.

5. Teşhis (Tanı Koyma)

- Verilerin Analizi: Anamnez, fizik muayene ve diagnostik testlerden elde edilen veriler analiz edilir.
- Ayırıcı Tanı: Birden fazla olasılık varsa, çeşitli tanılar göz önünde bulundurulur ve en muhtemel tanıya ulaşılır.
- Kesin Tanı: Bütün veriler ışığında kesin tanı koyulur.

6. Tedavi Planının Oluşturulması

- Tedavi Seçeneklerinin Değerlendirilmesi: Cerrahi müdahale, ilaç tedavisi, fizyoterapi, diyet değişiklikleri vb. çeşitli tedavi seçenekleri değerlendirilir.

- Hasta ile Tedavi Planının Paylaşılması: Tanı ve tedavi seçenekleri hasta ile paylaşılır. Riskler, yararlar ve beklenen sonuçlar hakkında bilgi verilir.
- Hasta Onamının Alınması: Tedaviye başlamadan önce hastadan yazılı ve/veya sözlü onam alınır.

7. Tedavi Uygulaması

- İlaç Tedavisi: Reçete yazılır ve tedavi planına başlanır.

- Cerrahi Müdahale: Ameliyat kararlaştırılmışsa, prosedür ve hazırlıklar gerçekleştirilir.

- Diğer Tedavi Yöntemleri: Fizyoterapi, diyet düzenlemeleri, yaşam tarzı değişiklikleri vb. uygun tedavi yöntemleri uygulanır.

8. Takip ve İzleme

- Kontrol Randevuları: Tedavi sürecinde belirli aralıklarla kontrol randevuları düzenlenir.

- Tedavi Etkinliğinin Değerlendirilmesi: Tedavi sürecinin nasıl ilerlediği değerlendirilir ve gerekirse tedavi planında değişiklikler yapılır.

- Hasta Eğitimi: Hastaya kendi sağlığı ve tedavisi hakkında bilgi verilir, sağlıklı yaşam önerileri sunulur.
Doktorların tanı koyarken izledikleri yolu tüm ayrıntıları ile göz önüne getirdik. Bu süreç ideal olandır ve zaman, koşul ve mekân vb… değişkenler bu süreçteki bazı basamakların süresini ve önemini arttırırken bazılarının azaltabilir.

Şimdi biraz olayın hukuki yönüne gelelim.

TIBBİ SORUMLULUK NEDİR?

- Tanı ve tedavi sorumluluğu: Hastaya doğru tanı koyma, uygun tedaviyi seçme ve bu tedaviyi uygun şekilde uygulama yükümlülüğünü içerir.

- Bilgilendirme ve onam: Hekimler, hastaları yapılacak işlemler hakkında bilgilendirmeli ve onların aydınlatılmış onamını almalıdır.

- Gizlilik: Hastaların sağlık bilgilerini gizli tutma yükümlülüğüdür.

- Mesleki gelişim: Hekimler, sürekli mesleki bilgi ve becerilerini güncel tutmalıdır.

TIBBİ SORUMLULUĞUN İHMALİ NEDİR?

Tıbbi ihmal, hekimin mesleki standartlara uygun olmayan bir şekilde hareket etmesi sonucunda hastaya zarar vermesiyle ortaya çıkar.

Tıbbi sorumluluğun ihmali şu durumları kapsar:

- Tanı hataları: Yanlış teşhis koyma veya tanıyı geciktirme.

- Tedavi hataları: Yanlış tedavi uygulama, tedavi sırasında gerekli özeni göstermeme veya uygun tedaviyi sağlamama.

- Bilgilendirme eksiklikleri: Hekimin hastayı yeterince bilgilendirmemesi veya yanlış bilgilendirme yapması.

- İlaç hataları: Yanlış ilacı yazma, ilaç dozajında hata yapma veya ilaç etkileşimleri hakkında bilgi vermeme.

- Cerrahi hatalar: Yanlış ameliyat yapma, ameliyat sırasında cerrahi ekipmanın unutulması gibi durumlar.

DOKTOR TARAFINDAN YANLIŞ TEŞHİS KONULDUĞU NASIL KANITLANIR?

Doktor tarafından yanlış teşhis konulduğunu kanıtlamak çeşitli süreçler ve adımlar gerektirir. İşte bu süreçte izlemeniz gereken bazı adımlar:

1. Tıbbi Kayıtların İncelenmesi: Hastanın tedavi sürecine ait tüm tıbbi kayıtlar (test sonuçları, doktor notları, tedavi planları) detaylı bir şekilde incelenir. Bu kayıtlar, hekimin tanı koyma sürecine hangi bilgilere dayanarak ilerlediğini ve bu süreçte nerede hata yapmış olabileceğini gösterir.

2. Uzman Görüşü Almak: Konuyla ilgili tıbbi alanda yetkin bir uzmandan ikinci bir görüş alınır.
Uzman, mevcut tıbbi kayıtları ve genel tıbbi uygulamaları inceleyerek, tanının doğru olup olmadığını ve niye yanlış olduğunu değerlendirebilir.

3. Tıbbi Geçmişin Analizi: Hastanın tıbbi geçmişi göz önünde bulundurularak yanlış teşhisin olası sonuçları ve hasta üzerindeki etkileri ayrıntılı bir şekilde değerlendirilir. Hekimin bu geçmişi göz ardı ederek tanı koyması, teşhiste yetersiz özen gösterdiğini belirleyebilir.

4. Alternatif Teşhis ve Tedavi Seçeneklerinin Karşılaştırılması: Aynı durumda farklı doktorların nasıl bir teşhis koyduğu ve hangi tedavi seçeneklerini önerdiği karşılaştırılır. Bu, hatalı teşhis olasılığını ortaya koyabilir.

5. Tedavi Sürecinin İncelenmesi: Yanlış teşhisin ardından uygulanan tedavi ve bu tedavinin sonucunda meydana gelen komplikasyonlar gözden geçirilir. Bu durum, hatalı teşhisin hasta üzerinde yarattığı etkileri belgelemek için önemlidir.

6. Hastanın Şikayet ve Yaşantılarının Belirtilmesi: Yanlış teşhisten sonra hastanın yaşadığı sağlık sorunları ve bu sorunlarla ilgili şikayetlerin detaylı bir şekilde kaydedilmesi ve belgelenmesi gerekir.

Genel tıbbi uygulamalar, sağlığı koruma, hastalıkları teşhis etme ve tedavi etme gibi geniş kapsamlı faaliyetleri içerir.

Bu uygulamaların başında muayene, laboratuvar testleri, görüntüleme teknikleri, reçete yazma, cerrahi girişimler ve rehabilitasyon hizmetleri gelir.

Genel tıbbi uygulamaların kaynakları arasında;

- tıp fakültelerinde verilen eğitimler,

- tıp literatürü,

- klinik kılavuzlar ve protokoller,

- uzman doktorlar ve tıbbi dernekler tarafından sağlanan bilgiler yer alır.

Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü gibi uluslararası sağlık kuruluşlarının yayınladığı rehberler de önemlidir.

Tıbbi bilgi ve uygulama kaynakları arasında bir çelişme olduğunda, hangisinin kabul edileceğini belirlemek için dikkate alınması gereken birkaç faktör vardır.

Birincisi, en güncel ve kanıta dayalı bilgiye dayanarak yapılmış öneriler önceliklidir.

İkincisi, konusunda uzmanlaşmış doktorların ve büyük tıbbi derneklerin ortaklaşa kabul ettiği protokoller genellikle güvenilir kabul edilir.

Üçüncüsü, Dünya Sağlık Örgütü gibi uluslararası kuruluşların ve ulusal/yerel sağlık otoritelerinin rehberleri rehberlik eder. Yerel rehberler, bölgesel özellikler ve ihtiyaçlar dikkate alınarak hazırlandığı için ayrıca önemlidir.

REHBER VE PROTOKOLLERİNİN AVANTAJLARI

Görüldüğü gibi hastaya tanıyı koyarken doktor genel tıbbi uygulamaların en güncelini koymak durumundadır.

Genel tıbbi uygulamaların kaynakları incelendiğinde ise güncellik söz konusu olursa tıp fakültelerinde verilen eğitimlerin arka planda kalacağı açıktır.

Yani kısaca güncel tıbbi uygulamalar olarak hekimlerden istenen sivil toplum kuruluşları, Dünya Sağlık Örgütü ve yerel sağlık otoritelerinin protokol ve rehberlerinin kullanılmasıdır.

Kullanmamak hukukun konusu içinde hekimi dayanaksız bırakır.

Aynı yaklaşım tedavi için de geçerlidir.

Doktorların tedavi için rehber ve protokolleri kullanmasının avantajları:

1. Standartlaştırılmış Bakım:
Rehberler ve protokoller, hastalara bakımın standart bir seviyede verilmesini sağlar. Bu, tedavi sonuçlarının daha öngörülebilir ve tutarlı olmasına yardımcı olur.

2. Kanıta Dayalı Uygulama:
Rehber ve protokoller, geniş çaplı araştırmalara ve klinik çalışmaların bulgularına dayanır. Bu da doktorların, kanıta dayalı ve en güncel bilgi ışığında karar vermelerini sağlar.

3. Hata ve Risk Azaltma:
Standart protokolleri takip etmek, insan hatasını azaltabilir ve komplikasyon riskini en aza indirebilir. Protokoller, karmaşık durumlar için adım adım yol gösterir.

4. Eğitim ve Eğitimde Kolaylık:
Rehberler ve protokoller, tıp öğrencileri ve yeni mezun doktorlar için hızlı ve etkili bir öğrenme aracı sağlar. Gereken bilgiyi kolayca erişilebilir kılarak eğitim sürecini hızlandırır.

5. Karar Verme Sürecinde Yardımcı:
Klinik karar alma süreçlerinde güçlü bir dayanak sağlar. Doktorlar, kompleks durumlarda bile güvenli ve etkili tedaviler seçebilir.

6. Hasta Güveni ve Memnuniyeti:
Hastalar, doktorlarının esaslı ve onaylanmış bir prosedüre göre hareket ettiğini bildiklerinde, tedavi süreçlerine daha fazla güven duyar ve genellikle daha tatmin olurlar.

7. Hukuki Koruma:

Rehber ve protokollere uygun hareket etmek, doktorların hukuki sorunlarla karşılaşma riskini azaltır. Tedavi süreçlerinde adli bir inceleme söz konusu olduğunda, doktorun uygun ve kanıta dayalı bir yöntemi izlediği gösterilebilir.

8. Kaynak Kullanımının Etkinliği:

Rehberlerin doğru şekilde kullanılması, tıbbi kaynakların (zaman, ekipman, ilaç vb.) daha etkin kullanılmasını sağlar ve sağlık sisteminin genel verimliliğini artırır.

Bu faydalar, doktorların ve sağlık ekiplerinin rehber ve protokolleri kullanmalarını önemli ve değerli kılar.

Kısaca özetlemek gerekirse:

Doktorlar Rehber ve Protokol kullanarak hukuki sorunlarla karşılaşma riskini azaltırlar. Tedavi süreçlerinde adli bir inceleme söz konusu olduğunda, uygun ve kanıta dayalı bir yöntemi izlediklerini gösterilebilirler.

REHBER VE PROTOKOL KULLANMANIN DEZAVANTAJLARI

- Esnekliğin azalması: Rehberler ve protokoller hekimlerin kişisel değerlendirmelerini ve deneyimlerini sınırlayabilir.

- Bireysel farklılıkların dikkate alınmaması: Standart protokoller, nadir veya karmaşık vakaları tam anlamıyla kapsamayabilir.

- Güncellenme zorluğu: Tıbbi bilgiler hızla değiştiği için rehberlerin sürekli olarak güncellenmesi gerekiyor.

- Aşırı bürokrasi: Çok sayıda rehber ve protokol, bürokratik işlemleri artırabilir ve hekimlerin iş yükünü artırabilir.

- Klinik deneyimi azaltabilir: Standart protokollerle çalışmak genç hekimlerin kendi klinik karar verme becerilerini geliştirmelerini engelleyebilir.

- Maliyet getirebilir: Yeniden eğitim ve uygulamaların revize edilmesi maliyetli olabilir.

Kısaca özetlemek gerekirse:

Rehber ve Protokol kullanmak doktorların kişisel değerlendirmelerini ve deneyimlerini sınırlayabilir.

Hekimlerin kendi klinik karar verme becerilerini geliştirmelerini engelleyebilir. Rehber ve Protokol kullanmak, doktorların hukuki sorunlarla karşılaşma riskini azaltıp tedavi süreçlerinde adli bir inceleme söz konusu olduğunda, uygun ve kanıta dayalı bir yöntemi izlediklerini gösterilebilmelerini sağlarken kişisel değerlendirme ve deneyimlerini sınırlayıp kendi klinik karar verme becerilerini geliştirmelerini engelleyebilir.

SONUÇ

Tekrar en başa dönersek…

Eğer sistem epistemoloji, yüksek deneyim ve klinik beceri odaklı bir hekim değil de bireyselliğin olabildiğince arka planda tutulduğu kalıplaşmış algoritmaların uygulandığı, standart bir fabrikasyon tamir ekseninde bir tıp kurgulamak isterse tabi ki Yapay Zekâ etkin konuma geçip insan hekimi edilgen bir son karar verici konumuna indirgeyebilir.

Bu söz konusu olduğunda ise insanın doğusu gereği hekim giderek süreç değil sonuç odaklı ve sonuçları değerlendirici bir iş yapmaya başlar. Süreçten kopuş ise insanı olabildiğince manipülasyonlara açık ve edilgen bir konuma iter.

Kişisel Görüşüm:

Eğer sistem, klinik beceri ve yüksek deneyime dayalı bir hekim modeli yerine, bireyselliğin geri plana atıldığı, standart ve algoritmik bir tıp modelini benimserse Yapay Zekâ hekimlerin yerini alıp insan hekimleri pasif bir sonuç değerlendirme rolüne indirgeme potansiyeline sahiptir.

Bu senaryo gerçekleştiğinde, doğası gereği hekimler, sonuç odaklı hale gelir ve süreçten koparlar.

Süreçten kopuş, hekimleri manipülasyonlara açık ve edilgen bir konuma iter.

Sonuç itibarıyla, klinik becerilerin ve deneyimlerin süreçten izole edilmesi, tıbbın niteliğinde ciddi bir değişime yol açabilir ve hekimlik mesleğinin özüne zarar verebilir. Bu durum, tıbbi uygulamaların kalitesini düşürebilir.

Sonraki Haber