Yapılan araştırma ABD medyasının savaş kışkırtıcılığını ortaya koydu
En etkili medya kuruluşlarıyla ilgili yapılan yeni bir araştırma, Ukrayna krizini savaşa doğru iten gücün en önemli unsurlarından birisinin ABD basını olduğunu ortaya koydu.
MintPress’in yaptığı araştırmada, The New York Times, The Washington Post ve The Wall Street Journal'daki son makalelerin yüzde doksanında, savaşı kışkırtan seslerin çıktığı belirtildi.
MintPress, Ukrayna geriliminin basın ile olan ilişkisini ortaya koyan araştırmasını yayınladı. Çatışmayı körükleyen yayınların ön plana çıktığı haberlerde, özellikle köşe yazılarının ezici bir çoğunlukla bölgeye ABD silah ve birliklerinin gönderilmesine destek verdiği belirtildi. Araştırmada, Rusya’yı, Ukrayna geriliminde saldırgan olarak sunan Batı medyasının NATO'nun gerilimi artırmadaki rolünü gizlediği ve ABD'nin Ukrayna iktidar koalisyonu içindeki neo-nazi unsurlarla iş birliğinden neredeyse hiç bahsetmediği ortaya koyuldu.
ABD BASINININ YIĞINAK PROPAGANDASI
2015 yılında, Reuters ve The New York Times gibi yayın organlarının, Rusya'nın tank, topçu ve roketatarlar da dahil olmak üzere askerleri ve ağır ateş gücünü sınıra yığdığını ve normalde sakin sınır kasabalarının hareketli olduğunu iddia ettiği belirtildi. 2016'da medyanın savaşın çok yakın olduğunu tahmin etmesiyle daha da büyük bir kırılmanın yaşandığını belirten araştırmada, “The Guardian, Rusya'nın yakında, sınırda 330 bin askeri olacağını bildirdi. Yine de hiçbir şey olmadı ve hikâye sessizce bitti. Wall Street Journal, sınıra ‘on binlerce’ askerin yerleştirildiğini iddia etti. New York Times bu rakamı 100 bine kadar yükseltti. Birkaç ay sonra, US News binlerce tankın onlara katıldığını söyledi. 2018'in sonlarında, The New York Times ve diğer medya kuruluşları, bu sefer 80 bin askeri personelden oluşan yeni bir Rus yığınağından bahsetti. Ve geçen yılın baharında, Rusya'nın Ukrayna sınırında 100 binden fazla personelden oluşan bir ordu topladığı ve savaşın yakın olduğunun sinyalini verdiği geniş çapta bildirildi.” ifadelerine yer verildi. Sonuç olarak, ABD medyasının sayılarına göre, Ukrayna sınırında 11 ay öncesine göre çok daha az sayıda Rus birliğinin olduğu ortaya çıkıyor.
HİÇBİR MAKALEDE NATO SALDIRGAN OLARAK GÖSTERİLMEDİ
Araştırmada, The New York Times, The Washington Post ve The Wall Street Journal’in medyanın geri kalanı için gündemi belirlediği belirtilirken, bir bütün olarak kurumsal medya yelpazesinin makul bir temsili olduğu söyleniyor. Araştırmada, Factiva küresel haber veri tabanındaki “Ukrayna” terimi aranarak 7-28 Ocak tarihleri arasında gerilim ile ilgili yayınlanan tüm görüşler okundu ve incelendi. Toplamda 91 makale incelendi be The New York Times'da 15, Washington Post'ta 49 ve Wall Street Journal'da 27 konuyla ilgili haber incelendi. Genel olarak, incelenen üç gazetenin tarzının son derece “şahin” olduğu belirtirken, sütunlarında yaklaşık yüzde 90'ının "sert ol" mesajı verdiği vurgulandı.
Araştırmada, NATO’yu saldırgan olmamakla, Rusya’yı ise tam tersi saldırgan olarak sunmakta esasen tam bir oy birliğinin olduğu belirtildi. 91 makalenin 87'si Rusya’yı saldırgan olarak sunarken, geri kalan 4 makalede de NATO’ya herhangi bir şekilde saldırgan bir pozisyon verilmiyordu. Makalelerde hem Biden yönetiminin "ölümcül yardım" olarak adlandırılan silahları büyük miktarlarda göndermeye hem de bölgede Amerikan birliklerini konuşlandırmaya çok büyük bir desteğin olduğu vurgulandı. Hatta Washington Post’ta, ABD'nin bölgeye derhal 85 bin asker göndermesini talep eden bir başlığın bile çıktığı belirtildi. Bununla birlikte, Wal Street Journal’in hepsinden daha ileri giderek, ABD'nin aynı anda iki dünya savaşında savaşmak için küresel bir askeri devlete dönüştürülmesi çağrısında bulunduğu ortaya koyuldu. Gazetenin köşe yazarı Walter Russell Mead, şu ifadelere yer verdi: “ABD hem Rusya hem de Çin'e karşı kapasitesini artırdıkça askeri bütçelerin büyümesi gerekecek. Bazı bölgelerden çekilip diğerlerine odaklanma fantezileri bir kenara bırakılmalıdır.”
ABD VE UKRAYNA NEO-NAZİZMİ PERDELEDİ
Araştırmada, iki yıldır üst üste, sadece Ukrayna ve ABD’nin, nazizmin yüceltilmesi, neo-nazizm ve çağdaş ırkçılık biçimlerini körüklemeye katkıda bulunan diğer uygulamalarla mücadele eden kararlara karşı oy kullanan iki ülke olduğu belirtildi. ABD hükümetinin neo-nazizme karşı olan kararları “Rus dezenformasyonu” olarak adlandırdığı vurgulanırken, incelenen üç gazetede, muhabirlerin aşırı sağ örgütlerin yatağı olan Ukrayna ordusuyla iç içe göründüğü makalelerde bile, Ukrayna'nın rahatsız edici faşist bağlantılarından bahsetmediği belirtildi.
PUTİN’İ HİTLER İLE KARŞILAŞTIRDILAR
İncelenen makalelerin yüzde 10’undan fazlasında da Putin’in Hitler ile karşılaştırıldığı vurgulandı. Washington Post yazı kurulunun 8 Ocak'taki Ukrayna yazılarına şu şekilde başladığı yazıldı: “Komplo teorilerine ve emperyal restorasyon vaatlerine dayanarak iktidar iddiasında bulunan acımasız bir diktatör, ordusunu yeniden inşa ediyor. Komşularının topraklarını ele geçirmekle tehdit etdiyor, kriz için demokrasileri suçluyor ve sorunu çözmek için uluslararası politikanın kurallarını yeniden yazmalarını ve haritayı kendisine uyacak şekilde yeniden çizmelerini talep ediyor. Demokrasiler, gerektiği gibi, saldırganlığı gereksiz yere ödüllendirmeden savaştan kaçınmayı umarak barış görüşmelerini kabul ediyor. 1938'de Münih'te bundan sonra olanlar tarih meselesidir: İngiltere ve Fransa, Adolf Hitler'in Almanya'sına savaş yapmamak için sahte bir yemin karşılığında Çekoslovakya'nın bir parçasını sattılar.”
‘PUTİN’İN İŞGAL EDECEĞİNE İKNA OLDUM’
ABD Başkanı Joe Biden, Beyaz Saray'da yaptığı basın toplantısında Ukrayna krizinde yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"Son günlerde, Rusya destekli güçlerin ciddi ateşkes ihlallerini görüyoruz." diyen Biden, bu güçlerin Donbass'ta yapılan saldırıların suçunu Ukrayna'ya attığını savundu. Biden, Rusya'nın çok ciddi anlamda dezenformasyon kampanyası da yürüttüğünü vurgulayarak, bunların hepsinin Rusya'nın Ukrayna'ya saldırmak için ürettiği bahaneler olduğunu kaydetti.
Rusya'nın şu anda Ukrayna ve Belarus sınırında ve Karadeniz'de 150 bin askeri olduğuna işaret eden Biden, "Rusya'nın gelecek haftalarda saldıracağına inanmak için nedenlerimiz var. 2,8 milyon masum insanın yaşadığı Ukrayna'nın başkenti Kiev'in de hedef alınacağına inanıyoruz." ifadesini kullandı. Biden bir gazetecinin, "Putin'in Ukrayna'yı işgal etmeye karar verdiğine inanıyor musunuz?" sorusuna ise "Evet, şu anda Putin'in buna karar verdiğine inanıyorum." yanıtını verdi.