Yargıda reform ve yeni anayasa mesajı

Hiçbir vatandaşın adliye kapısında şüpheye kapılmaması gerektiğini söyleyen Erdoğan, 'Ortak akılla hukuk devletini güçlendireceğiz.' dedi. Erdoğan 'yeni, sivil, dili ve içeriğiyle bugünü ve yarını kucaklayan' bir anayasa hazırlayacaklarını ifade etti

Yargıda yıllık ara verme olarak bilinen adli tatil sona erdi. Yeni adli yıl, dün düzenlenen törenle açıldı. Yargıtay'ın ev sahipliğinde yapılan törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katıldı. Erdoğan konuşmasında dikkat çeken mesajlar verdi. “Toplumdan gelen serzenişlerin önüne geçileceğini” söyleyen Erdoğan, reformların süreceği mesajını verdi.

'ADALET KLAVYEDE DEĞİL'

Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle: “Son dönemde, insanımızın yargı süreçleri ve kararlarıyla ilgili kanaatlerini manipüle etmeye yönelik algı kampanyalarının arttığına şahit oluyoruz. Adalet ancak mahkeme salonlarında tecelli eder. Sokağa, televizyon ekranlarına ve sosyal medya mecralarına taşınan adalet, hukuka olan güveni zedeler ve zamanla yok eder. Eline mikrofonu veya klavyeyi alan birilerinin, mahkeme kararlarını kendi arzuları ve ideolojik aidiyetlerine göre eğip bükerek yorumlaması, hatta daha da ileri giderek hüküm vermesi doğru değildir. Bu tür şımarık hezeyanlar, hem adalet sistemine, hem de sistemin fedakar mensuplarına karşı yapılmış büyük bir haksızlıktır. Günümüzde sayıları giderek artan 'sosyal medya mahkemelerini' toplumumuzun birliği, dirliği, huzuru ve iç barışı açısından büyük bir tehdit ve tehlike kaynağı olarak görüyoruz.

'KİMSENİN HAKKI YOK'

"Bir toplumu bölmek kamplara ayırmak istiyorsanız, bunun en etkili yollarından biri, adalet sistemine olan inancı zayıflatmaktır. Adalet sistemine inancı zayıflamış bir toplumun, devletine ve kurumlarına güveni de örselenecektir. İster siyasetçi, ister medya grubu, isterse sıradan bir vatandaş olsun hiç kimsenin ülkemize bu kötülüğü yapmaya hakkı yoktur.

Aynı şekilde oy veya rant kaygısıyla yargı kurumlarına duyulan güveni aşındırmanın daha vahimi yargı mensuplarına taammüden itibar suikastı düzenlemenin vebali çok ağırdır. Üstelik bunu yapanlar hem gündem ihtiyaçlarını yargı üzerinden karşılamaya çalışıyor hem de yargının siyasallaşmasından bahsediyor. Nereden bakarsanız bakın büyük bir tutarsızlıkla karşı karşıyayız. Yargıya olan güveni artırmanın yolu hakim ve savcıları tehdit etmekten, baskın yapar gibi kurumların kapılarına dayanmaktan değil, hak ve hakkaniyet çerçevesinde yapıcı tespit ve tekliflerde bulunmaktan geçer.

İÇ MUHASEBE

“Devletimizin her kurumu kendi iç muhasebesini yapabilecek ufka, vizyona ve birikime sahiptir. Bu durum, tüm organları ve paydaşlarıyla yargımız için de geçerlidir. İnsanlık tarihi kadar eski olan adalet arayışının birer tezahürü olarak hukuk sistemimizde yerini alan hiçbir metin, hiçbir kanun ve hiçbir kurum layüsel değildir, yapıcı eleştirilerden azade değildir. Yargı camiamızın, yeni Adli Yılı, diğer hususlarla birlikte, böylesi bir arayış ve değerlendirmenin vesilesi haline getirileceğini ümit ediyorum.

TOPLUMDAN GELEN SERZENİŞ

“Hukuk devleti hepimizin ortak hedefi ve kırmızı çizgisidir. Adalet hizmetlerinde kaliteyi yükselterek ve yargıya olan güveni artırarak, toplumdan gelen serzenişlerin önüne geçmek hepimizin görevidir. Hiçbir vatandaşımız adliye kapısının adalet kapısı olduğundan şüpheye kapılmamalıdır, orada hakkını huzuru kalple aramalıdır. Bunun için hukukun üstünlüğü ilkesinden asla taviz veremeyiz. Hizmetkarı olmakla şeref duyduğumuz necip milletimize karşı sorumluluklarımızı yerine getirmek, ancak bu şekilde mümkündür. Hükümet olarak, adalet sisteminin işleyişinde yaşanan aksaklıkların giderilmesi için sunulan teklifleri daima hayırhahlıkla değerlendirdik.

Güven veren ve erişilebilir bir adalet sisteminin tesisi için Anayasadan yasalara, kurumsal işleyişten personel yapısına ve özlük haklarına kadar pek çok reforma imza attık. Her yıl yeni yargı paketleriyle bu reform sürecini kesintisiz sürdürüyoruz. Yasama organımız da bu süreçte üzerine düşeni yaparak bize destek veriyor. Adaletin tecellisini kolaylaştırmak amacıyla bundan sonra da sizlerle daha yakın işbirliği içinde çalışacak, ortak akılla hukuk devletini güçlendireceğiz.

REFORM SÜRECİ

“UYAP'ı yapay zekayla geliştirme çalışmaları devam ediyor. Dijital Dönüşüm Ofisi ve TÜBİTAK işbirliğindeki projeyle davaların sonuçlanma süresi kısalacak. “Avukatların mahkeme faaliyetine katkısının artırılmasında fayda görüyoruz. Belli davalar için avukat tutma zorunluluğu üzerinde hep birlikte çalışabiliriz.

“Önümüzdeki dönemde, ilk derece mahkemeleri, bölge adliye mahkemeleri ve Yargıtay da dahil olmak üzere, yargı kurumlarının çalışma usullerinde ihtiyaç duyulan reformları yapacağız.

YENİ ANAYASA

“Bu hayal, Türkiye'yi darbe Anayasası ayıbından kurtararak yeni, sivil, dili ve içeriğiyle bugünü ve yarını kucaklayan, Türkiye Yüzyılı'na yakışır bir anayasaya kavuşturmaktır. Darbe Anayasası'nın gölgesinde Türkiye Yüzyılı'nı konuşmayı, ülkemiz ve demokrasimiz için zül addediyoruz. Bunun için 85 milyonun tamamının sahipleneceği ve 'İşte benim anayasam' diyerek baş tacı edeceği bir metni, artık milletin takdirine sunmamız gerekiyor. Buradan, siyasi partilerimizi, yüksek mahkemelerimizi, üniversitelerimizi, devlet kurumlarımızı, barolarımızı, meslek kuruluşlarımızı, sivil toplum örgütlerimizi ve milletimizin her bir ferdini bu sürece katkı vermeye davet ediyorum.

“Adaletin, sosyal barışın, refahın, istikrarın, kalkınma ve büyümenin de itici gücü olduğunu biliyoruz. Türkiye Yüzyılı'nı, sadece ekonomik, siyasi, askeri ve diplomatik değil, 'adaletin de yüzyılı' yapmak için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz.”

GÖREV PAYLAŞIMINA DÜZENLEME TALEBİ

Adli yıl açılış töreninde konuşan Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, yargıda görev paylaşımı istedi:

“Yeni Anayasa ihtiyacı uzun bir süredir siyasi gündemi meşgul etmektedir. Demokrasimizi güçlendirecek, insan haklarını daha çok koruyacak, hukuk devletini geliştirecek ve darbe döneminin izlerini silecek yeni bir anayasa arayışını biz de destekliyoruz. Yeni anayasa, insanın insan olarak yaşamasını kolaylaştırmalıdır. Yeni anayasa insanca yaşanabilecek bir toplum düzeni kurmalıdır.

'GÖREV SÜRESİ SINIRI KALDIRILMALI'

“Hakimler ve Savcılar Kurulu, Adalet Bakanlığı ve yüksek mahkemeler arasındaki görev ve yetki paylaşımı yeniden planlanmalı, kurul üyelerinin bir kısmı doğrudan yüksek mahkemeler tarafından seçilmelidir.

"Dünyanın her yerinde yüksek mahkemeler, birlikte çalışacakları hakim ve savcıları belirleme hakkına sahiptir. Yargıtay tetkik hakimleri ile Cumhuriyet savcılarının tayinlerinde Yargıtaya kanuni bir yetki tanınmaması, yüksek mahkeme fikriyle bağdaşmadığı gibi bizatihi yüksek mahkemenin bağımsızlığı bakımından da önemli bir eksikliktir. Temyiz incelemesi görevi, uzmanlık gerektiren bir konu olup ancak engin bilgi birikimi ve zengin deneyime dayalı olarak yürütülebilir. Bu görevin layıkıyla yerine getirilmesi ve yargı bağımsızlığının korunması bakımından 12 yıllık görev süresi sınırı kaldırılmalıdır.”

TÜRKİYE CUMHURİYETİ BAŞSAVCILIĞI

Akarca, Yargıtay Başsavcılığında isim değişikliği de önerdi:

“Türkiye, dünyada terör suçlarından dolayı en çok zarar gören ülkelerin başında gelmektedir. Sınır ötesi suçlar ile organize ve terör suçlarıyla mücadele edebilmek için soruşturmaların tek elden, uzmanlaşmış Cumhuriyet savcıları ve gerekli teknik donanıma sahip adli kolluk personeli tarafından gecikmeksizin yürütülmesi gerekir. Tüm bu ihtiyaçlara cevap verebilmek amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 'Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı' olarak yeniden yapılandırılmalıdır.”

TBB'DEN YARGIYA CAN ATALAY ELEŞTİRİSİ

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan konuşmasında, hukuka güvenin alarm verdiğini söyledi. Sağkan ayrıca TİP'ten milletvekili seçilen Can Atalay'ın tahliye edilmesi gerektiğini belirtti. Sağkan şu ifadeleri kullandı:

“Mesleğimizi icra ettiğimiz yargı sisteminde hukuka güven alarm vermektedir. Ülkemiz Hukukun Üstünlüğü Endeksinde 140 ülke arasında 116'ncı, Doğu Avrupa ve Asya kategorisinde ise 14 ülke arasında sonuncu olmuştur. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının mahkemeler tarafından emsal dosyalarda göz ardı edilmesi, en son uygulanması gereken tutuklama tedbirinin şartları oluşmadığı halde bir cezalandırma aracı olarak uygulanması örnekleri, başta ifade hürriyeti ve adil yargılanma hakkı gibi temel haklarda yargıyı hak ve özgürlüklerin teminatı olma işlevinden uzaklaştırmaktadır. Milletin iradesiyle seçilmiş milletvekili Can Atalay'ın olması gereken yer, demir parmaklıklar arkası değil, Anayasa Mahkemesinin emsal kararları gereğince milletin meclisidir.”

Sonraki Haber