Yargıtaydan düğün takıları kararı
Yargıtay, düğünde takılan takıların kocası tarafından alınıp kendisine verilmediğini iddia eden kadının açtığı davayı reddeden yerel mahkeme kararını bozdu.
Mazıdağı Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen bir davada, davacı kadın vekili dilekçesinde özetle; düğünde müvekkiline 6 adet 25’er gram bilezik, 1,5 metre 80 gram zincir, 21 adet çeyrek altın takılı olan paralı bilezik takıldığını belirtti. Dilekçede bu ziynetlerin davalı erkek eş tarafından alındığı, geri verilmediği kaydedilerek ziynetlerin aynen iadesine, mümkün olmazsa bedelinin tahsiline karar verilmesi talep edildi. Davalı erkek ise cevap dilekçesinde özetle, davacı kadının ziynetleri beraberinde götürdüğünü ileri sürerek davanın reddini savundu. Yerel mahkeme kadın tarafın iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi de yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verdi. Bunun üzerine davacı kadının avukatı Yargıtaya temyiz başvuru yaptı.
‘ZİYNETLERİ YANINDA GÖTÜRMESİ MÜMKÜN DEĞİL’
Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, varlığı ispatlanan ziynetler yönünden davanın kabulünün gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararını bozdu. Yargıtay kararının gerekçesinde şu ifadelere yer verildi:
“Davacı kadın tarafından düğünde kendisine takılan ziynetlerin, davalı erkek tarafından alındığı ancak iade edilmediği iddiası ile eldeki dava açılmış, davalı erkek aşamalardaki savunmalarında, dava konusu edilen ziynetlerin, davacı tarafından yanında götürüldüğünü beyan etmiştir. Davacı tarafından delil olarak dayanılan Batman 5. Asliye Ceza Mahkemesinin dosyasında yapılan yargılama neticesinden davalı erkeğin, davacı kadını kasten yaralama eylemi nedeni ile cezalandırıldığı, davalı erkeğin sanık sıfatı ile vermiş olduğu ifadesinde ‘babam geldi, babam aramızı düzeltmeye çalıştı, daha sonra eşim komşumuza bıraktığı bebeğimizi almak için komşuya gitti ve bir daha geri dönmedi, daha sonra polisler evime gelerek eşimin benden şikayetçi olduğunu söylediler.’ şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacı tanıklarının, kadının ziynetlerinin gelirken yanında olmadığı şeklindeki anlatımları da hep birlikte değerlendirildiğinde; kadının fiziksel şiddete maruz kalarak evden ayrıldığı ve tekrar ortak haneye dönmediği, fiziksel şiddet görerek evden ayrılan kadının ziynetleri yanında götürdüğünün kabulünün mümkün olmadığı nazara alınarak, varlığı ispatlanan ziynetler yönünden davanın kabulü gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”