"Yeni Anayasa'nın" adı ne olacak? Cumhurbaşkanı Başdanışmanı açıkladı

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları ile gündeme gelen 'yeni anayasa' süreci hakkında Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış'dan dikkat çeken açıklamalar geldi. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış, '82 anayasasının 3'te ikisi yok oldu. Soruyoruz ve herkes bu anaysa için kötü diyor.' dedi.

Son günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'sivil anayasa' çıkışları ile gündeme gelen 'yeni anayasa' hazırlıklarına ilişkin Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış'dan dikkat çeken açıklamalar geldi. 

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Akış, CNN TÜRK Ankara Temsilcisi Dicle Canova'nın sorularını yanıtladı. Mustafa Akış'ın konuşmasından satır başları şu şekilde:

YENİ ANAYASA'NIN ADI NE OLACAK?

"Genelde anayasalar hazırlandıkları yılın adını alır. AK Parti bugün itibarıyla "bir anayasa çalışması var" demekten ziyade bizim 20 yıldır getirdiğimiz bir anayasal birikim var. Söylenenler, çalışmalar, anayasa taslakları var. Taslak konusunda Türkiye’de bir problem yok. Mesele bir masanın etrafına gelip bunu icraata dökmek."

"Cumhurbaşkanımız hala "Yeni anayasa yamak için var gücümüzle çalışacağız, asla vazgeçmeyeceğiz" diyor."

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış

"YAMALI BOHÇA"

"Biz Türkiye olarak ne zaman bu milletler liginde yukarı çıkmaya başladıksa batılılar bize demokrasi üzerinden eleştiri, ders vermeye kalktılar. Bu böyle değil. Herkesin kendi demokratik sonuçlarına bakması lazım. Türkiye bu konuda eksik değil."

"Yamalı bohça bir açmak lazım. 1982 Anayasası 172 madde. Bunu 1987’de başlamışız 30 yılda 19 kez değiştirmişiz. 58 maddesine dokunmamışız. 96 maddesini 184 defa değiştirmişiz. 41 yaşındaki bir anayasada 3’te 1’i ayakta kalmış paradigmadan bahsediyoruz. Bu bizi ister istemez yeni bir anayasaya itiyor."

"Soruyoruz ve herkes bu anayasa için kötü diyor. Mesela anayasamızda ‘serseri’ diye bir kavram var. Bunun sadece dilini değiştirmek bile yeterli."

"ÖNCE DÜZENLENMESİ GEREKEN TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER"

"Bizde temel hak ve özgürlükler bu anayasa değişiklikleri içerisinde en az girdi-çıkıldı yapılan yerler. Bizde dinle vicdan hürriyeti vardır ama, çevre hakkı vardır. Ama yasa diyoruz ya; din ve özgürlüklerin arkasına ciddi kısıtlamalar getirmişiz. Bizde devlet teşkilatı temel hak ve özgürlüklerden önce düzenlenmiştir. Asıl önce düzenlenmesi gereken temel hak ve özgürlüklerdir."

"En kıymetli konulardan biri de şu; Cumhurbaşkanımız 20 yıldır iktidar, millet seçiyor. Son seçimi de kazanmıştır. Cumhurbaşkanımız için de niye böyle devam edersiniz ki. Batılının uyguladığı bir sistem var: dinleme. Bu oturulup tartışılabilir sistem açısından."

"SEÇTİĞİNİZ VEKİLİ İMZA İLE VEKİLLİKTEN GERİ ALABİLİYORSUNUZ"

"Yaptığımız çalışmalarda da dile getirildi, 35 ülkede bir uygulama var. Buna geri çağırma deniyor. Seçtiğiniz vekili halk imza ile vekillikten geri alabiliyor."

"Vekilin seçildiği ilde halk belli sayıda imza toplayınca vekilliğinin sona ermesi bu. Halk vetosu diye bir kurum var. Usulüne uygun çıkan kararları halk veto edebilir. Türkiye sivil toplum bakımında güçlü bir ülke. Seçimlere katılım oranımız yüksek. Kötüye kullanılmaz bu uygulama."

"Bunu bir masaya gelip tartışalım diyoruz. Konuşulması gereken her şey konuşuldu. Bizim anayasamızdaki kanunlar yukarıdan aşağı yapılmıştır. Bizim milletçe yaptığımız bir anayasa olmadı. Biz hep sıradan kanun olarak bakıyoruz. Diğer milletler anayasalarını alıp kütüphanelerinde en üst rafa koyuyor."

"Bu bir masa ve herkes görüşünü ifade edecek. Biz ve MHP, egemenlik, cumhuriyet gibi unsurlardan vazgeçmeyiz."

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış

"YÜZDE 50+1'DE GENEL BİR KABUL VAR"

"Yeni anayasa aktüel tartışma ne olursa olsun orada varlığını koruyor. İhtiyaç. hiçbir zaman rafa kalkmıyor. Kılıçdaroğlu bir özür bekliyor ise kendisi Türk milletinden özür dilemeli. Yapıcı muhalefet tarzı ortaya koyamadım diyerek bunun özrünü dilemeli. Yeni anayasa gibi büyük tartışmayı çok aşağıda bir alana sıkıştırmak demek bu."

"Bu yeni anayasa tartışması AK Parti iktidarda değilken de yapılmış. AK Parti dile getirilmese de millet de bunu dile getiriyor. Bunun günü yok. Yerel seçim öncesi tartışmaya, görüşmeye başlanılması Meclis'te işleyecektir."

"Türk milletinin ortak değerlerini yansıtan özlü bir başlangıç yazılmalı. Bunu sayın cumhurbaşkanımıza bu çalışmaları takdim ettik."

"Hükümet sistemi de tartışmalarda çokça konuşuldu. 50+1'de genel bir kabul var. Bunun siyasi istikrarımız için gerekli bir konu olduğunu düşünüyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "'sivil anayasa" çıkışları ile birlikte başlayan "yeni anayasa" tartışmalarına  Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış'dan dikkat çeken açıklamalar geldi. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış, '82 anayasasının 3'te ikisi yok oldu. Soruyoruz ve herkes bu anaysa için kötü diyor.' dedi. Söz konusu açıklamalar, Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek'in "yeni anayasa" değerlendirmelerini akıllara getirdi. Perinçek, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'sivil anayasa' açıklamalarını "sivil anayasa, çürük anayasa" sözleri ile değerlendirmişti. 

Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek

Cumhurbaşkanı Erdoğan da 12 Eylül anayasasını hep birlikte değiştirelim diye siyasi partilere de çağrıda bulundu. Bu çağrıyı nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusu üzerine Perinçek AK Parti iktidarının içinde bulunduğu çelişkiye dikkat çekti. Perinçek özetle şunları söyledi:

“Sayın Cumhurbaşkanımız 2002’den bugüne kadar, 21 yıldır 12 Eylül'ün ekonomi programını uyguluyor. Bir tek, Berat Albayrak döneminde 2016-2017’de o politikadan artık bu yürümez deyip ayrılacak gibi oldular. Turgut Özal'ı hep baş tacı yaptılar. Uygulanan ekonomi programı Turgut Özal'ın 24 Ocak kararlarıyla 1980 yılında getirdiği program. O zamanki adı ile “Dünya Ekonomisiyle Bütünleşme” programını uyguluyorlar. Üreticileri kambur ilan eden, özelleştirme öngören, çiftçileri tarıma destekleri kaldıran, Türkiye devletinin sosyal devlet, halkçı devlet birikimiyle ilgili bütün prensiplerini ve kurumlarını tasfiye eden ve emekçinin üstüne çullanan bir ekonomi programı. Bakın o ekonomi programı 1980’de uygulamaya başladı. 1985 yılına gelindiği zaman emekçilerin gelir endeksi yüzde 52’ye düştü. Yani beş yılda emekçilerin gelirlerini yarı yarıya biçti o program ve biçerken 1980 ile 1985 arasında 600 bin kişiyi gözaltına aldı ve tutukladı. 12 Eylül'ün ekonomi programı emekçilere karşı bir zorbalık ifade ettiği için ancak sopayla uygulanabilirdi. Parlamenter sistem içerisinde uygulayamayacakları bir programdı. Sendikaları, partileri kapatmaları, halkı bastırmaları gerekiyordu.

Sonraki Haber